![]() |
Alıntı:
Ben de şuan Van'dayım. Birkaç gündür ineternete giremedim. Bu yüzden karşılaşamadık... |
Ben geldim bu sefer de siz yoksunuz yaww...
|
Sonun da biraz serinleyebildim... Pişmiştik yahu...
|
ARKADAŞ DÜNYA İÇİN
arkadaş dünya için boş yere üzülme şu hurda dünya için gereksiz yere üzülme var olan zaten geçti yok da ortada yok şen ol da var için yok için üzülme ÖMER HAYYAM |
HOŞ GELDİN
Hoş geldin! Kesilmiş bir kol gibi omuz başımızdaydı boşluğun... Hoş geldin! Ayrılık uzun sürdü. Özledik. Gözledik... Hoş geldin! Biz bıraktığın gibiyiz. Ustalaştık biraz daha taşı kırmakta, dostu düşmandan ayırmakta... Hoş geldin. Yerin hazır. Hoş geldin. Dinleyip diyecek çok. Fakat uzun söze vaktimiz yok. YÜRÜYELİM..... NAZIM HİKMET |
ayrılık uzun sürdü
özledik :)nasılsın yoldaş? |
her an çıkabilirm.yeğenm oyun oynayacam diye diretiyo
|
İyidir be yoldaş nasıl olsun işte yuvarlanıp gidiyoz... Özlettirdin kendini yaw.... Nasılsın görüşmeyeli? Iğdır nasıl?
|
iyiyim valla sağol.sıcak ya:( öle yuvarlanıp gidioz sen neler yapıyon?yaw şu yeğenm de bi huzur vermedi:Dtutturmuş oyun oynayacam bn pc başına geçince aklına gelio oyun oynamak:D
|
Vay kerata vay...:72:
Valla ben de memlekete geldim, Ailemleyim. Neşeliim mutluyum...:2: Burası da sıcakmış yahu... Ben serin sanıyordum ama nerdeee... |
artık akşam görüşürük kib bye..
|
berjen savaşı yendi :72:ben çıkıyom bye
|
:72:
Peki, görüşmek üzere... |
SLM NASILSIN?UZUN ZAMAN OLDU GÖRÜŞMEYELİ...AYRICA MEMLEKETİNE HOŞGELDİN...
|
Alıntı:
Bu arada hoş gördük... Nasılsın görüşmeyeli? |
ewet döndüm güsell şehir beğendim doğrusu...bende özlemişim bu forumu ve sizleri...napiim işte hala yol yorgunluğu var birass....sen napiyon nasıl gidiyo?çok kalıcan mı van da?
|
Ben de iyiyim sağol... Uğraşıyoruz işte... Geziyoruz bol bol... Uzun bir süre kalacak gibiyim. Demek antalya güzel bir yerdi ha.. Güzel... (Van kadar olmasa da:72:)
|
Deperli NaTLi 'nın izniyle...
Kamber Ateş Nasılsın? Kamber, 12 Eylül gelince kendini sıkıyönetim mahkemelerinin karşısında bulmuş, Mamak Askeri Cezaevi'nde davanın Askeri Yargıtay'' daki sonucunu bekleyerek tutukluluk günlerini geçiriyordu. Tecrit günlerinden birinde Kamber'e bir mektup geldi. Mektupta deniliyordu ki: "(...) Önümüzdeki görüşte annen ziyaretine gelecek. Annen sen içeri düştüğün günden beri; "N'olur, beni oğluma götürün. Dünya gözüyle oğlumu son bir kez daha göreyim..." diyerek başımızın etini yiyordu. Kısmet bu görüşeymiş, getiriyoruz..." Kamber mektubu okudu. Avurtları çökmüş, yüzüne bir hüzün bulutu kondu. Yanındaki arkadaşına: "Annem ziyaretine gelecekmiş..." dedi. Görüşe daha dört gün vardı. Kamber dört gün önceden mahpus deyimiyle " görüş komasına" girdi. Hep ondan bahsediyor, Türkçe bilmediğinden dem vuruyor, "Allah vere de annem bunca yıl içerisinde konuşacak kadar bir şey öğrenmiş olsa..." diyordu. Annesi köyde doğup büyümüş, evlenmiş, yaşamı boyunca, zaman zaman babasının peşinde İmranlı'ya "pazar için" inmenin dışında, tek bir kez büyük şehre inmemiş, köyünü dünyası bellemişti. Köyünün dili neyse, doğaldı ki onunki de o olacaktı... Ama Mamak görüşlerinde, yavaş sesle konuşmak, el, kol, yüz hareketleriyle işaretleşmek ve Türkçe'den başka bir dille konuşmak kesinlikle yasaktı. Yasak herhangı bir biçimde ihlal edildiği anda görüş kabininin her iki tarafında, giriş kapılarının önünde alıcı kuş gibi bekleyen görevli askerler, talimatlara uyulmadığını belirterek, hemen "görüş bitti" diyorlar, tutuklu apar topar, görüşçüsünün gözleri önünde tartaklanarak alınıp götürülüyordu. Aynı muamele görüşçüye de yapılarak kapı dışarı ediliyordu. O uzun, upuzun gelen dört gece akıp gitti ve görüş günü geldi. Kaldığı B Blok'ta sıcak su olmadığı için, sabahın erken saatlerinde buz gibi suyla banyosunu yaptı. Traşını oldu. .Sıfır numaraya vurulmuş saçlarına zulasındaki esanstan birkaç damla sürdü. En temiz elbiselerini giydi. Görüşe hazır hale geldikten sonra birkaç lokma birşeyler atıştınp, tecrit hücresınin üç buçuk adımlık volta yerine çıktı. O artık durup dinlenmeksizin üç buçuk adımda bir U dönüşü yapan düşünceli bir yürüyüştü... Hoparlörden beşinci kez isimler anons edildiği anda kendi ismini duydu. Göz bebeklerine yerleşen sevinç ışıltılılarıyla, gardiyanın açtığı hücre kapısından uçar adımlarla çıkıp annesine koştu... Kamber yüzündeki özlem yangınıyla görüş kabinine girdi ve karşısında annesini ve kardeşini buldu, Anne, önündeki tel örgüleri adeta tırmalar gibi ileri atıldı, çığlığı andıran bir sesle: "Kamber Ateş nasılsın!..." dedi. "iyiyim, canım annem, iyiyim..." Kadın silme sevgi kesilen gözlerinden boşalan yaşlarla oğluna okşarcasına baktı, baktı "Kamber Ateş nasılsın!..." dedi. "iyiyim, çok iyiyim, siz nasılsınız..." Kadın sustu, başını önüne eğdi, bekledi. Sonra birden taa oğlunun gözlerinin içine bakarak sordu "Kamber Ateş nasılsın!..." " ?! " Kamber annesinin Türkçe'yi öğrenemediğini anladı. Kardeşi yol boyunca annesine sadece bu üç sözcüğü öğretebilmişti. O da hep aynı cümleyi tekrarlayıp duruyordu, özlemin söze gerek duyduğu bu en yakıcı anda, ana-oğul birbirlerine seslenemiyorlardı, Aralarında "Türkçe konuşacaksın!" emir kipli bir duvar, bir set çekilmişti... Birbirlerine bakışıp duruyorlar ve anne biraz zaman geçince yeniden: "Kamber Ateş nasılsın?" diyordu. Oğlunun gözlerinden yanaklarına doğru, zaptedilmek istenen ama becerilemeyen, iki damla yaşın süzüldüğünü gördü anne... Anne gözlerine en şefkatli duruşu, sesine en yumuşak tonuyla: "KamberAteş nasılsın!..." diyecekti. Bunun anlamı: "Oğlum, sağlığın yerinde mi, bir derdin sıkıntın var mı, karnın doyuyor mu, sırtın pek mi, herhangi bir şey istiyor musun, çamaşır göndereyim mi, kışlık çorap öreyim mi?..." demekti. Yanıtı oğlunun gözlerinden alacak: "Demek iç çamaşırı ve yün çorap istiyorsun, hay hay canım oğlum." Diyecekti içinden.. Anne çınar yüzüne dededen atadan kalma kuşkulu ifadeyi takınacak, gizemli bir tavra bürünecek, merak dolu gözlerle oğlunun ve kendisinin başucunda copla bekleyen askerlere bakacak, titrek bir sesle: "Kamber Ateş nasılsın!..." Bunun anlamı:" Burada zulüm çokmuş oğlum, dışarıda hep duyuyoruz, doğru mu? " demekti. Yanıtı yine oğlunun gözlerinden alacaktı. "Görüş bitti!" anlamına gelen düdüğün tiz sesi duyuldu. Anne, "Hoşçakal canım yavrum..." anlamına gelecek şekilde, sayısız kez kullandığı o tek cümleyi, el sallarken bir kez daha yineledi: "Kamber ateş nasılsın!..." Ve gittiler... Görüş sonrası Kamber bir sevinç seli gibi düştü hücresine. Arkadaşı: "Gelen annen miydi?" diye sordu. "Evet" anlamında başını salladı.Arkadaşı endişe dolu bir ifadeyle: "Herhangı bir aksilik çıkmadan görüşebildiniz mi?" dedi. "Hem de nasıl!..." Arkadaşı sevinçle kolunu tutu ve sordu: " Neler konuştunuz?..." Kamber annesinin şakıyan gözlerini anımsadı, ışıltılı gözlerle arkadaşına baktı. Yanıt vermedi ama arkadaşı anladı, şaşkınlık dolu bir yüz ifadesiyle kendi kendine mınldandı: "Kamber'in gözleri konuşuyor!..." "Evet, neler konuştunuz?" sorusuna, Kamber'in gözleri: "Neleer, neleer!..."diyordu... Kamber Ateş |
her gittiğim yeri van la kıyaslamıyorum ben çünkü hepsinin ayrı bi hoşluğu var ama kıyas yapmamamın sebebi van ın yeri bende çok ayrı yani seviyom bu şehri ve nerdde yaşarsam nereye gidersem gideyim hep aklımda kaacaktır yani...(kafa ütüledim heralde)
off ya ben geldim şimdi de dertkolik yok...biz karşılaşamıcaz heralde:79: |
Öncelikle kafa ütülediğin falan yok. Bunu danerden çıkardın yaw... Duymamış olayım...:18:
Haklısın Dertkolik'le bugünlerde karşılaşamıyoruz... O da Iğdır'da. Yeğenine söz geçiremiyor.:72: |
bence paylaşım için söylenecek pek bişey yok herşey ortada...artık gerisi o nasırlaşmış yüreklere ve beyinlere kalmış...ama önemli olan onların haklarını arayan insanlara yaptıkları zulüm diil bu zulüme göğüs geren insanların direnişi ...paylaşımın için çoğğ saol
|
Böyle güzel bir yorum için ben teşekkür ederim.... Ayrıca zamanını ayırıp okuduğun için de...
|
Alıntı:
ayy çoğğ tatlı bi yeğni var bende olsam söz geçiremem... ii bunu sen istedin bak sonra kafam şişti deme |
:72:
|
Estağfirullah...
|
EEE YOK MU HER ZAMANKİ O MÜTHİŞ ŞİİRLERİNDEN???
|
Geliyor biraz beklersen tabi...
|
KUŞLARLA
Kuşlar uçar, Ben koşarım." Onların kanatları var, Benim kanadım kollarım. Kuşlar kanadını çırpar, Ben de kolumu sallarım. Uçun kuşlar, uçun kuşlar, Hepinizle yarışım var. Tevfik Fikret |
DAVET
Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan Bu memleket bizim! Bilekler kan içinde, dişler kenetli ayaklar çıplak Ve ipek bir halıya benzeyen toprak Bu cehennem, bu cennet bizim! Kapansın el kapıları bir daha açılmasın yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim! Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Bu hasret bizim! NAZIM HİKMET |
:155:OFFF BEA SÜPERSİN...
|
Beğendiğine sevindim...:2:
|
Bir tane daha...
EL TUTUŞA TUTUŞA
Ne kadar çok elimiz varmış meğer İlkin, senin elinle tutuşan benimki Sonra çocuklarınki Gençlerinki Tekel işçilerininki Sonra, ellerin elleri... Ne kadar çok elimiz oldu, baksana Tutuşa tutuşa Bir orman yangını gibi CAN YÜCEL |
YAA VALLA HEPSİ BİRBİRİNDEN GÜSELL(AMA LAF OLSUN DİYE SÖYLEMİYOM CİDDEN ÇOK HOŞLAR)ZATEN CAN ABİ YAZMIŞSA DEĞMEYİN KEYFİNE
|
Teşekkür ederim...:2:
|
slm bakıyorum yine bi can yücel vay be ne güzel dımı :1:
|
Beğeneceğine emindim... :2:
|
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Haberimin getirdiği fırtına Sağnağa dönmesin yanaklarında. Küs Kırık Yaslı Ellerin yanında göğsün geçirme Gülüm aman aman aman Saçından bir tel yolla Kefenim dikilirken... Savaş Ezgi |
vay bakıyorum yine dizeler anlatımda ha sen nerelerdesn sn yoksun dertkolik yok bu ne yaww dertkolıği merak ediyorum
|
Merhaba yaprak. Bu aralar internete pek takılamıyorum. Ailemin yanına geldim. Gezip tozuyoruz şimdilik. Dertkolik de biliyorsun Iğdır'da. Sanırım o da giremiyor nete.
|
hııı anladım demek sn memleketinde ailenin yanındasın bunqa snin adına sevindim.memleket hasreti gideriyorsun
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 13:38 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.