Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Kişisel Sayfanız (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=97)
-   -   RuYa (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=12005)

RuYa 29/11/07 12:32

Kahvalti oncesi.. mir mirr kivriLdm sandalyeme.

ZyreC 29/11/07 15:02

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Yağmuru dileyen kuru toprağım
Sen gözyaşına bulutları sığdır da gel
Öyle bir gel ki;
Alev alev düşsende dudaklarıma
Kana kana içeyim seni
Öyle bir gel ki :
Çocuğun anasını emdiği gibi
Toprağım nemli bulutları delicesine emsin

Ben,
Güneşini yitirmiş son kardelenim
Sen avuçlarına güneşi al da gel
Öyle bir gel ki ;
Tenimde asırlık buzlar erisin
Öyle bir gel ki ;
Dallarım hep gülüşlerinde filizlensin

Ben,
Baharını yitirmiş tomurcuğum
Sen gülüşlerine baharı giydir de gel
Öyle bir gel ki;
Üşüyen dallarım mutluluklara saçılsın
Öyle bir gel ki ;
Adın hep baharlarla anılsın

Ben,
Gözyaşını yüreğine hapsetmiş çocuğum
Sen gökkuşagını gözlerine giydir de gel
Öyle bir gel ki ;
Suskun gökyüzüm gülüşlerinle şenlensin
Öyle bir gel ki ;
Kurumuş gülüm sevdanla renklensin

Ben,
Yıldızlarını kaybetmiş geceyim
Sen saçlarına ısıkları taçlandır da gel
Öyle bir gel ki ;
Karanlığım gülüşlerinle hep aydınlansın
Öyle bir gel ki ;
Acılarım hep sevdanda parçalansın

Ben,
Çile hamurunda yoğrulmuş yorgun adamım
Sen yüreğine ölümsüz sevdanı al da gel
Öyle bir gel ki ;
Her nefesini kendime ömür bileyim
Öyle bir gel ki ;
Avuçlarından mutluluğun şerbetini içeyim

RuYa 29/11/07 15:09



Ben sana bu yuzden mi asigim..

ZyreC 29/11/07 16:23

Tanyeri ağarırken çiğ taneleri üzerinden şavkını paylaştırdığı zamanlardan sesleniyorum sana. Güneşin, karanlıkla aydınlığın üzerine tüllendiğinde "imkansız sevdamı" yolluyorum sana. Durgun suyun dibinden görünen beyaz çakıl taşların üzerine adını yazıp sana geliyorum ve bu sevda mektubunu kelebeğin kanadında sana yolluyorum.

Dolunayda çığlık atan bir gecede sevdim seni. Göremesem de gülüşlerini, seher yelinde yapraklarını güneşe açan ciceklerin yüreğinde bildim gözlerini. Sırtımı sıvası dökülmüş duvarlara yaslayıp seni anlatırım karanlıkla inatlaşan yıldızlara. Her sabah papatyanın ayak uçlarında uykuya dalmış ceylanları kaldırıp onlarla nice selamlar yollarım sana…

Sakın kederlenme sen. Kozasından hayata gülümseyen kelebeğin kirpiklerinde öğüttüm arsız acılarını. Çünkü sen, doğan güne umutla uyanmalısın. Ne olur düşünme içinde kanattığın sancılara. Yüreğin irin toplasa da ne olur ağlama. Ben sen uyanmadan gül kokulu yağmurlarla yıkarım kanayan dudaklarını. Cünkü sen, her soluğunda “ baharları “ solumasın.

Duası ıslak, yarınları aydınlık cocukların düşlerinde büyüttüm seni. Karakışlara sürgüledim dudaklarına acıyı süren ayazları. Kaç kez dualarıma kattım o narin yüreğini. Kaç kez iç geçirdim alnımdan dudaklarıma yuvarlanan damlaların gözyaşı değil, senin gül kokulu terin olmasını bilemiyorum…Sen uyanmadan rüzgarı giyinip üzerime, nice uçurumları aştım saçlarına iğde kokuları bırakmak için.Gelincik tarlalarının üzerinde gezinen çardak kuşlarının kirpikleriyle sildim alnının terleyen çizgilerini.

Beli kırık virgüllerle uzattım senli cümleleri. Susamış karanfillerin dudaklarına sundum ıslak kirpiklerini. Ve birazdan tüm şehir uyanacak. Kaldır üzerindeki hüznün ağır yorganını. Pencerelerini aç ve hayatı solu bir an. Ilık nefesinden bir yudumunu uzat şehrin titrek tenine. Yüreğinin sıcaklığını avuçlarından akıtıp yetim güvercinleri emzir terinle..

Perdelerini güneşe aralayıp aynalara gülümse. Karanlıklarda ezilmiş bu topal şehir senin varlığında ayağa kalksın. Ve güneş ısıtmadan karlı tepeleri, memleketimin mahzun yüklü çocuklarına sevdanın umutlarını uzat. Uzat ki ; yetim uçurtmalar karanlık göğü aşıp vuslat yağmurlarını getirsin kurak bozkırlara..

“ Sana baharları getirirken
Terlemiş yüreğimi
Ilık nefesinle kurula.
Sevdanın kundağına sarıp
Düşlerinde uyut beni.
Üşüyen tenimi
Nefesinin sıcaklığıyla sar.
Avuç içlerinde uyurken
Gülüşlerimden öperek uyandır beni.

ZyreC 29/11/07 16:27

Mevsimlik çiçeklere yazılırdı adın
Yanardı ellerim rüzgârgülü boşluklarda
Ateş böceği gibi parlardın yıldızların ucunda
Tutmak isterken zincirimin çemberinde seni
Kırılırdı kalbim en zayıf halkasından

Kayardım sana doğru
Doğardım sana doğru
Yanardım sana doğru
Esirdim sana doğru

Saklı kaldı yüreğin sandığımın içinde
En nadide sarmaşık güllerinde asılısın
Her yan senin kokunun esiri olmuş, meftun
Bulutların ağlaması yakındır kararmış gözlerin
Dağılırdı kederim bir içli gülmesinden

Sırlarım senin için
Gülerim senin için
Kokarım senin için
Solarım senin için

Sırça bir saray gibi bezenmişken anılar
Ayakta tutan yüreğimizi, çalınmış zamanlar
Bir mahzen yalnızlığı asılmış kirpiklerinin ucuna
Başıboş kadehlerin üzerinde dudak izin
İçmeden lal olmuş dönmüyor ki dillerim

Anılarım seninle
Ağlardım seninle
Haykırsam seninle
Her daim seninle

ZyreC 29/11/07 17:10


ZyreC 29/11/07 17:13


RuYa 30/11/07 00:04



Burdamisin..

ZyreC 30/11/07 00:06

Geldim.

ZyreC 30/11/07 00:07

Şiirler Asarız Gecelere
 
Bileklerimizdeki aşk dövmeleriyle dolaştığımız bu çözümsüz kürede
Yeni umutlara, yeni aşklara temizleriz her gün gönlümüzün köşkünü
Cebimizdeki mendillerle, içimizdeki yasak öpüşlerle yangındır sevda
Kıyamet kopsa da kokladığımız güllerde, şiirler asarız biz gecelere…


Hep aynı tekdüzeliğin parçalarını birleştirerek sırlar âleminden çıkış arıyoruz hepimiz. Karanlık bir tünelde ilerleyerek çürük bedenleri çiğniyoruz durmadan. Oyunun parçaları dağılmışken bilinmezliğe, uçuk kelimelerden kuleler yapmak istiyoruz. Kimimiz ebe, kimimiz köle, saklanıyoruz yaşamdan bile. Damağımızda garip bir lezzetle kimliksiz dolaşıyoruz, sorgusu sona bırakılmış dünya cehenneminde.
Dağılmış bir kitap rüzgâra direnerek kelimelerini saklıyor telaşlı. Yağmur bulutları birikiyor denize rest çekerek aniden. Dağlar suskunluğun perdesini çekiyor, yıldızları tarayarak. Karanlık gecenin ardında küskün bir ay, ışık tereddüdünü yaşıyor. Gecenin yorganını çekerek anılarına sarılıyor bir adam. Ruhundaki sevgilinin ellerini okşayarak. Kitap denize, yağmur yıldıza düşüyor. Karanlıkta bir adam, anıların koynunda çok üşüyor.
Geri dönüşü olmayan birkaç söz daha saldım ülkene az önce. Islanmış güvercin kanatlarını kurulayıp okursun. Titrek parmaklarımla yeni bir şiir karaladım her zamanki gibi, bugün de sana. Dolunca yüreğine hüzün, birikince gözlerine yaşlar, yalnız kaldığını sezince bir yerlerde kıyım sözlerimle avunursun. Bir veda türküsü sürdüm dudaklarına gülüm, gün olur bir dağ başında, dilimdeki en hazin feryadım olursun.
Ekimin birikmiş sularıyla yıkadım geçmişimi. Çatılara düşen yağmur geceyle oyuna durmuştu. En saf umutların koynunda insanlar yağmur sesinin gizemine bürünürken uzaklara dökülüyordu hasret, özlemle yer değiştirerek. Saatler hızla tur atıyordu kendi sesini dinleyerek. Ekim, Kasım rüzgârlarına açtı sonra bacaklarını. Perdeyi çeken eldi karanlık, mumu üfledi aşk. Yağmur durmuyordu, gece boyunca inleyerek pembe düşlerin biriktiği yatağa yağdı.
Baktıkça içinden sen çıkan özlemli resimlerden biridir bekleyişin. Dalı yüreğe tırmanan en güzel karanfillerle gelsem bahçene, sevdiğim der miydin? . Ben günler biriktirmişim sana, duvarındaki son takvim yaprağı olsam koparabilir miydin? Çocuk gözlerinden en saf umutların serinliği yansırken, yüzündeki kocaman gülüşleri nasıl unuturum ben. Usulca okşayıp parmaklarını, yüreklerin biriktiği bir yerde kalsaydım dudaklarında ölümü hiç beklemezdim.
Uykulara dalmadan önce bir öpüş kondurmak yüreğine, bilene mutlulukların en özeli bilesin. En güzel gece huzuru istediğin anlarda çıkar gelir. Oysa, bütün geceler siyah ışıklarla pembe düşler sürer gönlünün yastığına. Karanlık sessizliğin hizmetkârıdır inan. Dünümüzün gürültüsüne boş verebilirsek algılayabiliriz o kutsal çınlayışı. Duyabildiğimizce huzurla dolarız. Gözyaşın dökülse de yastığına, sakın gecelere gösterme olur mu? Sen aşk olarak kal, çünkü aşk hep sana kalacak.
Hangimizin yüreğindeki o sol ağrı daha ağırdır? Hangimiz bir sevdanın uzaklaşan gemilerinde yolcudur? Pusulasız seferlere yeminli kaptanlar deryasında hangimiz forsa, hangimiz tayfadır? Biliriz ki güzel kraliçe, en kolay yol denilen rota, hep kaybolan dalgaların oyunudur. Ne sen, ne de ben hiç düşünme sakın. Bu yol yaşamın en gerçek, en sağlam, en tehlikesiz vefa yoludur.
Neresinden tutarsan tut hep bir tarafı çürük, elimizde kalıverecek düş ipinin sorgularıyla çekeriz aşkın halatını. Gemimiz mavilere tutkundur da, güvertemiz rüzgâra tutkuludur. Bedenimizin kıyım hasretleriyle en ulaşılmaz adalara kırılıdır dümenimiz. Yüreğimizi birbirine bıraksak, her şey ne kolaydır. Kolaydır gül bakışlı bilirsin işte, zor olanı, imkânsızlığın sarı sularında sonsuza dek kalabilmektir.
En bildik bekleyişlerle, hasretin dar gömleğiyle düşerim yollarına. Ölümsüzlük süzülür dallarımdan, sular yürür içime dağlarından sonra. Gözlerinin uydularına çevrilir şiirlerim bir göktaşı yağmurunda ıslanırım ardından. Avuçlarında yeşillenip, gönlünde filizlenip, ruhunda şenlenip yazıt olurum aniden. Yitmiş bir direnişin aç çukurlarına düşer kurgularım, eşkalini çizerim ayrılığın ve isyanlarla delerim geceleri.
Ne çok özlemişim sesinin armonisini söylesem anlar mısın? . Dağlara bulut ağması gibi. Yamaçlarına ilk yağmurun düşmesi, ilk kar sepkenine tutulması gibi mor kayalarımın. Ne çok ihmal etmişim seni bir anlatabilsem. Öfkeyi tanımayan yüreğini es geçeli. Dumanında gözlerin, yağmurunda sözlerin, kar fırtınanda sevgindi kaçarken özlediklerim. Dağlarım yine aynı kadınım, mor ve yeşil. Yalnız sana sevdalı, yalnız aşkına, gönlüne bakir.
Sonsuz bir tırmanışla şiir ülkenin sevda imparatorluklarındayım şimdi. En bilinmez sözcüklerle sarsılıyorum günlerdir. Heybemdeki çiçeklerle bir aşka gidiyorum. Ne zaman yorulur, bu ülkeye nasıl ulaşırım bilmiyorum. Dilimde hüzzam bir şarkı, ruhumda sevginin şavkı gecelerde bile yol alıyorum. Toprak doluyor hayallerimin bahçelerine. Tedirginliğimin korkak tanımlarını karlara bırakıyorum iz diye. Umarsız bir sahnede şimdi sadece ikimizin repliğini mırıldanıyorum.
Oysa, beyaz düşlerin içinde sen, sessizliğin tülbendini örtmüşsün gönlüne şimdi. Her gecenin yastık ağlamalarıyla perdelerini çekmişsin yüce bir sevdanın. Biliyorsun ki kadınım, çok oldu ‘seni seviyorum, özledim’ demeyeli. Sevgi bitmişse, özlem yitmişse geri gelmez ağladığımız, kimi güldüğümüz, kimi de hayata üzüldüğümüz günler. Adın susku’ydu bir zamanlar. Şimdi görüyorum ki, yüreğin de bu sevdaya küstü. ‘Olsun be gülüm, aşk adamanı zaten şarkılar günler önce yalnızlığı sundu’.
Işığı saklıyorsa gece, sancı sürsün peçesine. Sesinin, gülüşünün ve yüreğinin yankısı yoksa perde çeksin gündüzüme. Düşlerimizi çözmüyorsa en zor bilmece, kilit vursunlar bütün yüreklere, Damağımız kurumuş, ruhumuz bulutlu olsa da bakışlarındaki çiyler yeter yaşamaya, Seni sevmek, senin gönlünde kalmak, en güzel roman, en kutsal hikâye.
Bütün sonlara gözlerini çivilemiş tanrılar, kutsal yüreğine ayinlere durarak. Bütün aşklara adını yazmış şarkılar, Nil’i türkülerle geçer gibi. Gün doğar yüreğinin gülüşleriyle, korkusuz düşerim yollarına ve atılırım kollarına. Biz birbirimizi sevdikçe yeni bir gün doğacak avuçlarımıza. Sancıları yürekte büyümeden kendini savunacak, imgelerimiz çoğalacak ve sevgiyle biriktiğimiz her sözden şiirler asacağız siyah gecelere.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:40 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.