Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Kişisel Sayfanız (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=97)
-   -   RoN@hi (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=33210)

RoN@hi 18/02/11 11:21

ßa$ka TürLü ßir $ey ...
 
başka türlü bir şey benim istediğim
ne ağaca benzer, ne de buluta
burası gibi değil gideceğim memleket
denizi ayrı deniz,
havası ayrı hava..


bir başka yolculuk dalından düşmek yere
yaşadığından uzun

bir tatlı yolculuk dalından inmek yere
ağacın yüksekliğince
dalın yüksekliğince rüzgarda
ve bir yeni ömür
vardığın çimen yeşilliğince

nerde gördüklerim
nerde o beklediğim
rengi başka
tadı başka..

Can YÜCEL

RoN@hi 21/02/11 08:45

Yaşamın bir yarısı sabır, diğer yarısı da şükürdür..

Ama bir yarısı daha vardır ki, o da şükredilecek işleri yapmakla geçmelidir...

Mevlâna

RoN@hi 21/02/11 09:04

21.02.2011
 
Bazen, uzaklaşmak gerekir yakınlaşmak için...
Bazen, hatırlamak gerekir hatırlanmak için...
Bazen, ağlamak gerekir açılmak için...
Bazen, anmak gerekir anılmak için...
Bazen de susmak gerekir duymak için...

Şems-i Tebrizi

RoN@hi 21/02/11 09:21

ßeN ...
 
Ben;
Benden olgun insan isterim karşımda !
Benden dürüst,
En ufak dalgada,
Arkasını dönmeyecek kadar olgun.
Arkamı döndüğümde,
Sırtımdan vurmayacak kadar güvenilir.
Bir o kadar cesaretli olmalı.
Yağmurdan ıslanıp, fırtınadan kaçmamalı.
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı.
İşine gelince sevip,
Zoru görünce bırakmamalı !


Can YÜCEL

RoN@hi 22/02/11 12:49

22.02.2011
 

RoN@hi 22/02/11 12:53

Her İnsan MutLu 0Lamaz
 
Her insan mutlu olamaz...

Çünkü; gereğinden fazla özler dünü,
Hak ettiğinden fazla düşünür yarını
Ve hiç hak etmediği kadar bilinçsizce yaşar bugünü...

Her insan mutlu olamaz...
Çünkü; gereğinden fazla özler hayatından çıkanları
Hak ettiğinden daha büyük umutla bekler hayatına girecekleri
Ve asla göremez yanı başındakileri...



alıntıdır

RoN@hi 23/02/11 13:27

23.02.2011
 

RoN@hi 26/02/11 07:39

$iire ßa$Langıcama dair
 
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
yerin seni çektiği kadar ağırsın kanatların çırpındığı kadar hafif..
kalbinin attığı kadar canlısın gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin nefret ettiklerin kadar kötü..
ne renk olursa olsun kaşın gözün karşındakinin gördüğüdür rengin..
yaşadıklarını kar sayma: yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
sevdiğin kadardır ömrün.. gülebildiğin kadar mutlusun
üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin sakın bitti sanma her şeyi,sevdiğin kadar sevileceksin.
güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
bir gün yalan söyleyeceksen eğer bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin.. işte budur hayat!
işte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
çiçek sulandığı kadar güzeldir kuşlar ötebildiği kadar sevimli bebek ağladığı kadar bebektir
ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

RoN@hi 26/02/11 07:46

a$ka ve terke dair
 
Bazen öyle bir ilişkiye tutulursunuz ki, ne sevebilir, ne terk edebilirsiniz. Kör kütük bağlanmışsınızdır aslında...
En güzel yıllarınızın, acı tatlı hatıralarınızın ortağıdır; iç çekişmelerinizin müsebbibi, yazılarınızın ilhamı, sohbetlerinizin konusudur. Gözyaşlarınızda, bilinçaltınızda, kahkahanızdadır. Korkunca saklandığınız bir sığınak, coşunca öptüğünüz bir bayrak...
Sevdanız riyasız, çıkarsız, karşılıksızdır. Sınırsız ve nihayetsiz; "Ölmek var, dönmek yok"tur.
Lakin gün gelir anlarsınız; içten içe bir şeylerin kanadığını...
Tutkulu sevdaların gizli hançerleri başlar parıldamaya...
Şurasından, burasından eleştirmeye koyulursunuz: "Şöyle görünse, öyle demese, degişse biraz ya da eskisi gibi olsa..."
Başkalarını örnek göstermeye, "Bak onlar nasıl yaşıyor" demeye başlarsınız. Hem birlikte yaşayıp, hem özgür olmanın yollarını ararsınız.
Aşkınızın gözü kör değildir artık, yanlışını görür düzeltmek istersiniz. "Eskiden böyle miydi ya.." diye başlayan sohbetlerde açılır eleştirinin kapısı; açıldıkça, bastırılmış itirazlar yükselir bilinçaltından...
Böyle süremeyeceğini bilirsiniz. Değişsin istersiniz. O, sevgisizliğinize yorar bunu...
İhanete sayar. Tutkulu ilişkilerde ihanetin bedeli ölümdür. "Ya sev böyle ya da terket" diye gürler...
Bir zamanlar bir gülücüğüyle alacakaranlığı ışıtan o rüya, bir kabusa dönüşür birden...
Kapatır gönlünün kapılarını, yasaklar kendini size...
Hoyrattır, bakmaz yüzünüze...
Zehir akar dilinden, konuşturmaz, suçlar, yargılar mahkum eder. Mühürler dudaklarınızı, yırtar atar yazdıklarınızı, siler sizi defterden... "İyiligin içindi hepsi, seni sevdiğim için..." dersiniz, dinletemezsiniz.
Ayrılırsanız yaşamayacağınızı bilirsiniz, lakin böyle de sevemezsiniz. İhanetten kırılmıştır kaleminiz; severek, terk edersiniz...
"Madem öyle..."nin çağı başlar ondan sonra...
Madem ki siz böylesine tutkunken, o hep başkalarını seçmiştir, madem ki kıymetinizi bilmemiştir, o halde "günah sizden gitmiştir".
Lanet ederek bu karşılıksız aşka, çekip gitmeleri denersiniz. Aşkın göçmenlik çağı başlar böylece...
Daha özgür olacağınız limanlara demirlersiniz bir süre...
Ne var ki unutamaz, uzaktan uzağa izlersiniz olup biteni...
Etrafı bir sürü uğursuzla dolmuş, kurda kuşa yem olmuştur. Delikanlılar, elikanlılar, uğruna ölenler, sırtına binenler sarmıştır çevresini...
Gurur duyar onlarla, koynunda besler, gözünü oysunlar diye...
Uğruna kan dökenleri sever, yoluna gül dökenlerden fazla...
"Bana ne... kendi seçimi" diye omuz silkmeye çabalarsınız bir süre...
Ama sonra... ansızın kulağımıza çalınan bir şarkı ya da kapı aralığından süzülüp gelen bir koku, hatırlatır onu yeniden...
Yaban ellerde, başka kollarda ondan bahseder ağlarsınız. Kokusunu özlersiniz; türküsünü söylemeyi, şarkısını dinlemeyi, yemeğini yemeyi, elinden bir kadeh rakı içmeyi...
Karşı nehrin kenarından hasret şiirleri haykırırsınız, sular kulağına fısıldasın diye...
Dönüp "Seni hala seviyorum" diye bağırmak geçer içinizden...
Dönemezsiniz.
Göremedikçe bağlanır, uzaklaştıkça yakınlaşırsınız. Anlarsınız ki bir çaresiz aşktir bu, ne onunla olur, ne onsuz...
Hem kollarında ölmek, kucağına gömülmek arzusu, hem "Ne olacak sonunda" kuşkusu...
Böyle sevemezsiniz, terk de edemezsiniz.
Sürünür gidersiniz

Can DÜNDAR

RoN@hi 26/02/11 08:13

... anLamına geLmez
 
Söyledim”
.....duydu anlamına gelmez,
“duydu”
.....doğru anladı anlamına gelmez,
“anladı”
....hak verdi anlamına gelmez,
“hak verdi”
.....inandi anlamına gelmez,
“inandı”
.....uyguladı anlamına gelmez,
“uyguladı”
.....sürdürecek anlamına gelmez...



Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 02:58 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.