![]() |
Alıntı:
:72: içime doğdu günlerdir sölediin:D:D:D önemli diil beendiysen sorun yok;) |
öğrendik ki.....
Öğrendik ki....
Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, varolduğumuz için mutlu olmamızı sağlar.... Öğrendik ki.... Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir. Öğrendik ki.... Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasada hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz.... Öğrendik ki.... Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir..... Öğrendik ki.... Parayla ''klas insan'' olunmuyor.... Öğrendik ki.... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor.... Öğrendik ki.... İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor.... Öğrendik ki.... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır.... Öğrendik ki.... Her yarayı saran zaman değil sevgidir.... Öğrendik ki.... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir..... :85: Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder..... Öğrendik ki.... Hiç kimse mükemmel değildir.... Öğrendik ki.... Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz.... Öğrendik ki.... Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur.... Öğrendik ki.... Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır.... Öğrendik ki.... Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur.... Öğrendik ki.... BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK ALIYOR..... |
sana..:)
Niye bazıları ağzına geleni söyleyip rahat uyku uyurken, "içine atan", sessizliğe gömülüp kendi dehlizlerinin karanlığında yapayalnız kâbuslar görmeyi seçmiştir? Anlatmazlar ki bilesiniz... Kimi nasıl diyeceğini bilmediğinden, kimi bildiğini de diyemediğinden, kimi dediği halde kıymeti bilinmediğinden, kimi bir kez deyip yanlış bildiğinden, suskunluğun o huzurlu kuytusuna sığınmıştır. Sesini en çok yükseltenlerin en haklı sayıldığı bir dünyada, sürüye uyup gürültüye katılmaktansa sessizliğe gömülüp haksız sayılmayı tercih ederek tevekkülle içine kapanmıştır. İç kanamaları zaman zaman ağzından kaçırıverse de, dudağının kenarından sızanın "kızılcık şerbeti" olduğuna inandırır herkesi... Oysa ne kadar gizlemeye çalışsa da, içindeki fırtınanın birilerine fark edileceği umudunu hep korur. Suskunluğunun her şeyi anlattığını sanır. Sanki onca gürültü içinde birileri gözbebeklerini okuyacak ve konuşmayı bilmeyen bir çocuğun derdini anlar gibi, iç dünyasında çağlayan nehrin sesini duyacaktır. Başını sessizce öne eğişinden, sitemkâr imalarından, dargın yalnızlığından derdini anlayacak, şifresini çözüp sessizliğini sese çevirecek birini bekler umarsızca... Oysa gürültünün çağında, kimselerin vakti yoktur, anlatmayanın derdini anlamaya... Kimse kimsenin gözbebeğine bakıp konuşmaz; yüreğini dinlemeye yanaşmaz. Öyle olunca da hepten içine kapanır "içine atan"... Maddi varlığını dibe çeken bu manevi yükün ağırlığıyla yaşamayı öğrenir. Yükünü sırtlayıp, kendi iç sesiyle sohbet ederek yürümeye koyulur. Kendine yazılmış mektuplar, meçhule karalanmış satırlar, sadece yastığının bildiği sırlarla örer kozasını... Sabah oldu mu, sahte gülümsemesini yüzüne yapıştırıp hayata karışır. Anlaşılmadıkça artar ketumiyeti... Rahat hesaplaşanlara özenerek erteler hesaplaşmalarını... Geciktirilmiş her sohbet, vazgeçilmiş her itiraf, gösterilmemiş her tepki birbirine yapışıp koca bir ura dönüşür içinde... Sonra kanser gibi sarar bünyesini... İçindeki yara, yüzünde gülümseyen maskeyi aşağı çekmeye başlar zamanla... Artık ya içindekileri kusacak, ya da hepten susacaktır. İşte o zaman, "iç" denilen o dipsiz derinlik, o ne atsan dolmaz sanılan kuyu taşar aniden... Yük, taşınmaz olur. Yıllar yılı sabırla bastırılan volkan, ya umulmadık bir tepki, ya katılırcasına bir ağlama nöbeti veya gizlenmiş bir silah olur, gürültüyle patlar. "İçine atan"ları bilmeyenler, kestiremezler bu ani tepkinin nedenini... Yanlış yerde ve son günlerde ararlar ipucunu... Oysa onca yılın suskunluğuyla kaynaya kaynaya dolmuştur yanardağ... Ve gün gelmiş patlamıştır. İntiharı, doğumudur "içine atan"ın... İlk kez yüksek sesle konuşmuştur ve çoğu kez, son olur bu... Artık geride bıraktığı efsane konuşacaktır, kendisi yerine... * * * Tanırım O'nu... Sessizliğin erdem sayıldığı bu özel dünyanın suskunları bilirler birbirlerini... Çareyi de bilirler. Gözbebeklerine bakıp ruhunda kaynayan volkanı sezecek ve şefkatle "içeri" sızıp O\'nu yukarı çekecek bir dost elini umutla beklerler. Beynine ancak o dost eli uzanabilir. O yoksa yedeği bir kurşundur. |
tskrler....(:
|
sayfana bakanlar görsün hayatınının bi parçası olan telefonunu.....
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] :2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2::2 ::2::2::2::2::2::2::2::2: |
:d :d
|
bu arada imzan hakkında söyleyecek 2 çift sözüm var....:D
1- cok klasik....bir cok kişide var aynısından.... 2- cok itici....:D |
vay vay..:D sende haklısın
|
haklıyım tabi....özenti olma...:D
|
olmuorum zaten:D:11: yok öle bişi öle bişi yok..:D :111:
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:26 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.