Şehr-i İstanbul
ŞEHR-İ İSTANBUL Bana kalk gidelim deme bu şehirden Ben sevgimi yüreğine kazımışım bu şehrin Ayrılık bana komaz Hani duymasam Martı çığlığını ezan sesini Hani görmesem Kız kulesini çırpınan denizini Belki terk etmek kolay olurdu bu şehri Bana kalk gidelim deme bu şehirden Kolay mıdır yardan ayrılmak... Bu şehir minarelerini dikmiş yüreğime Kolay mı sanırsın yıkmak Gel vazgeç koparma gülü dalından Koma beni yurtsuzlar yurduna Bana kalk gidelim deme bu şehirden Bir yaz daha göreyim ölmeden Bir çay daha içeyim Büyükada da İlk baharında aşık olayım Son baharında yalnız kalayım Bir şiir daha yazayım n'olur Bana kalk gidelim deme bu şehirden Bırak da kara topragının tadına varayım... |
Yitikliğimize
YİTİKLİĞİMİZE Birbirimize dokunmalarımız korkak kelebeklerdir, dokununca renkleri yıkılan... Çünkü küskün çocuklar inanmazlar. Ki inanmak küskün bir çocuğun en büyük kan kaybıdır. Susarım içimde bir yangın başlar. Dokunsam arta kalan sen, kül olan ben. Taş duvarlar yanmaz bilirim. Büyük yangınların isini giyinirler. (ama nafile.. hiçbir kalem ve hiçbir ben, sonraki sayfada aynı sen’i bulamıyoruz. uzaklar hep uzak kalıyor sevdaya... sen yine de artık sesime düşme.) Her gece gözlerimden hatıralar çalınmış. Bir denizci ağ atmış yalçınlaşmış düşlerime... Düşmüşüm. Bir ses... giden gitmiştir demiş... Susmuşum... Bir baharın bedeliydi bu... |
Bunu Sonu Önce Ben Yazdım
BU SONU ÖNCE BEN YAZDIM
bu sonu önce ben yazdım kimselerin başını bile bilmediği o günlerde ayrılık sevgiyi hissettiğim ilk anda korkum oldu seni bulup bulup yitirdim düşlerimde sonra yeniden buldum yeniden yitirdim bende kalacağın bir yarın kurgulayamadım sevgiyi ve korkuyu birlikte yaşadım bu yüzden bir daha göremeyecekmişim gibi uzun ve derindi bakışlarım her yeni buluşma ilki kadar heyecanlıydı ve sensizlik hep seninleydi... bu sonu önce ben yazdım kimselerin başını bile bilmediği o günlerde bilseydin ayrılığa yazgılanmış bir sevgiye açar mıydın yüreğini takvimden günleri birer ikişer çalmama aylara yıllara yerleşmeme izin verir miydin görüyor musun farkında olmadan ne çok şey paylaşmışız seninle bu sonu önce ben yazdım kimselerin başını bile bilmediği o günlerde hayallerin ardından serüvenlere sürüklendik seninle hiç görmediğimiz ülkelerde hayatlar kurar evler döşerdik kısa vadeler seçerdik hayatlarımızı yenilemeye o gün gelmezdi bir türlü vade dolmazdı birileri çıkar yolumuzu değiştirirdi yeni hayaller armağan ederdi bize çocuk olur kanardık sonuna kadar gidilecek yollar yerine böyle kopuk maceralara tutkunduk seviyorduk bir yaz gecesi dolunaydı bana bakmıştın. bende korkularımı yenmiştim bizden başka inanacak kimsem kalmamıştı yorgunduk kazanmak zorundaydık üstelik adımlarımıza güç verecek sağlam zeminlerden yoksunduk içimiz bir kararsa bir daha güneşi göremezdik birbirimize güvendik, bize aşılmayacak dağ taş kalmadı sandık en güzel günlerimizdi o günler bu sonu önce ben yazdım kimselerin başını bile bilmediği o günlerde sonra her şey değişiverdi umutlarımızı yitirdik kendi ayak izlerimizden yürüdükçe birbirimize dostluğun vermiş olduğu lezzeti üretmekten bıkkın kışkırtıcı huysuzluklardan medet umduk ayrı dünyaları özledik kendi peşimizden koştuk başkaları diye şimdi şarkılar söylediğimiz birbirimizin gözlerinde eriyip gittiğimiz puslu gecelerin kokusu burnumda tütüyor beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin bir cennetten bir cennete geçmeliydim itirazım olmazdı sürgünleri bana vermemeliydin. Beni beni böyle bir gecede öldürmeliydin ayrılık çığlıkları kanımı dondururken gemilerimi yakacak çılgınlıklarımı gemleyip kendime ve sana en mutlu bölünmeleri vaat etmiştim benden armağan olacak bütün bensizlikleri reddettin ve ben hiç bilmediğim dokunuşlarınla yüreğimden izlerini kazıdım bu sonu önce ben yazdım |
Herkes Konuştuklarını Yazar Bense Sustuklarımı!!
Herkes konuştuğunu yazar, bense sustuklarımı. Bir hayatın tozlu sayfaları içimi acıtan. Ceplerimde kırık gece masalları duruyor, Öksüzlüğümü avutuyor sonbahar. Ne yana baksam sen oluyorum, Parmaklarımı kanatıyor kirli duvarlar. Kuşlar yuvalarından terk ediyor beni, Bir sarsıntı geçiriyor yüreğim,sen şiddetinde... Ellerime kar diye yokluğun yağıyor, Aşk sorgusunda yüreğim can çekişiyor. Yüzümde sensizliğin izleri, Ayaklarımın altında bir yığın cam kırığı... İçimden sökülen her kelime, tekrar dönüp içime batıyor. Ve her seferinde sana isabet ediyor. Bir zindan karanlığı şimdi gecelerim, Duvarlara sinmiş gözlerinin rengi... Saatleri infaza çekiyor gelmeyişin, Yavaş yavaş gidiyor benden hayat; Damarlarımdan çekiliyor içimdeki sen ! Bense düşüyorum hiçlik ötesi bir hayata, Kanıyorum sana, sende aşkı buluyorum Hem de ayrılığa çarpa çarpa... Suskunlukta sesler daha çok acıtıyormuş, Bu yüzden senden harf harf kaçışım. Yalnızlığıma esir düşüyorsun, Bense kayboluyorum cümlelerinde. Ve susuyorum sana, avaz avaz susuyorum. Sende birikiyor içimin tüm sökülenleri Ben dipsiz bir kuyu oluyorum. Biriktiriyorum her harfimde seni... Şimdi yokluğa düşüyor zaman, Ben bir adımda düşüyorum senden. Kuytularıma sokulma, bırak bana uçurumlarımı, Kalemimden azat et beni, Herkes konuştuğunu yazar, bense sustuklarımı...!!! |
Gece Geçilen Şehirler Işik Seli Gibidir ..
Gece Geçilen Şehirler Işik Seli Gibidir acilar büyütülerek unutulur sevdigim yüzünden kopunca bir buzul çiglik ellerin buz tutmuş iki yarim şarki olur ve ben yoksulluk kokulu bir gidiş birakirim sana beni adresime sorsun esmer bakişlarin dönsen de bulamazsin nasilsa gitsen de kentlerden sakindigim bekçi duruşlarimi ara emaresi boldur sokaklarin sol omuz başimdaki kokundan yakalanirim sokul ki geceme avuçlarin islanmasin saat başlarini beş geçer yelkovanin senle zamansizim amansizim senle büyük susarim kendime yenilirim her kavgada sonra koca agiz bir çocuk olurum bütün trabzanlardan kayarim bütün köprülerden sarkarim yüzüm kente sürülür içime sesin kaçar ben seni aglarim alişmak ölümdür sanki hiç ölmedik tanrinin gögsümüze taktigi bir nişandir ölüm teneşirlere yatiriliyor şimdi ellerim sana uzanmaktan yargiliyim hirçin bir iklimin sir girdabisin seni anlamak kendine çelmeler takmaktir ve kendini affetmesidir her seferinde (bazen beni affedebiliyorum istanbul) zehir yüklü bir mektup var dalgakiranlarimda parçali bulutlu durur sana kent şiirleri biriktirdigim bir gecede çok eşli bir yagmur başlar kentin en dövüşçü çocuklari aglar bilirim dişarida yagmur varsa sen içinde agliyorsundur aglama ki gülmesinler bize bak sen seviyorsun diye var sonbahar her mevsim gelişine söz veriyor saçlarina fisildiyor saçlarina bana bir pencere bile açmadigin saçlarina sensizlige alişmak bir bozgun agirlamaktir içinde biliyorum örtülerine unutma beni çiçekleri takiyorum şimdi yaşama hakkim sana gel de yagmurumdan iç seni seviyorum |
Sesine Uyku Kaçmış Adam
Bir adam vardı bu şehrin bir yerlerinde Sesine uyku kaçmış bir adam Ağlasa duyardınız Yağmur şırıltısı gibi yağardı düşler ormanına Yüzü silik bir adamdı Gözlerinde En çok da gözlerinde saklıydı hüznü Bu yüzden kısardı gözlerini Buz gibi sessizdi o Sesine uyku kaçmış bir adamdı Ne zaman düş kursa Çocukluğunun soğuk günleri gelirdi aklına Gençliğinin Deli fişek günlerine yazgılıydı yazgısı Vadesi dolmamış toprakların İnce tortularında saklıydı ruhunun gizemliliği Ve bir gün Bir şeylerin intikamını bıraktı ardında Bir türlü alamadığı Şapkalı günlerin umut kokan güvercinleriyle birlikte Gitti bu şehirden Sesine uyku kaçmış adam Gecelerdir onu düşünüyorum Uykularım kaçıyor. |
Alıntı:
Uzun die okumayanlar olabilir ama çok büyük şeyler kaybederler .. Her Satırı Ayrı bi Keyif .. Hele ki Kaptanın Sesinden Dinlemek Ayrı bi Güzel Herkese Tavsiye Ederim .. ;) İlgin için Teşekkür Ettim Nagy .. |
Gelirsem Biter A$K ..
Düş'tüm, dedim elinin tersinde. Hayır dedi, kesince. Düş olsan, fark etmezdim seni ! Sevgim sana güç veriyor mu, diye sordum. Başını çevirdi, yüzünde kalmamış takatle. Hayır dedi, inatla ! Öyle olsa, yıkılmazdım her 'Seni Seviyorum' deyişinde ! Özledin mi beni, dedim. Sustu ! Nefesini en derinden aldı ve, Özlenmez mi, dedi ! Git dedim ! Git ! Sen kalınca genişliyor bu dünya ve kayboluyorum uçsuz bucaksızlığında ! Hayır, dedi, sertçe! Gidersem, kahraman olurum! Kalırsam, senin! Küserim, dedim, kırılgan çocukluğum sitemimde. Hayır, dedi gülerek.. Küsmek, susmayı göze almaktır. Ama sen korkarsın kendi sessizliğinden ve susamazsın! Gel, dedim, o zaman! sesim fısıltı gürültüsünde. Gel.. Durdu! Hayır, dedi, GELİRSEM BİTER AŞK !!! |
Aklım Karakış
Aklım Karakış ben seni yaralarından tanıdım ecelime son kurşundun deli davalım n'olur bulutsuzluğuma darılma dudağında bizi gül kıyametime adım kala beni senden alma aklım kara kış ellerim seni üşüyor bugün günlerden soğuk ben aysız gecelerde çocukluğuma mektup yazardım ah çocukluğum kağıt gemilerim düşlerim dudaklanıyor sesin kokuma gizli yıldızları sönük gecelerde dilime yağmursun gözlerini uyuyorum her gece bu kent içimin bahçesi gemilerim çözülüyor yüreğine ellerinle okşuyorsun bilmiyorsun |
Kendini Biriktirme Koleksiyoncusu
KENDİNİ BİRİKTİRME KOLEKSİYONCUSU Aşkı ayrılıklar yaşatır Hadi küs kendini ona Sonra kendi içine kus Bir şiir kana Dilinden susul İntihar kurgulu gözlerinde Kör bir uçurum var dalgın Gölgen kendine dargın Ona çığlığın çok ama İçin kendinden yorgun Bir yağsan ıslanacaksın Kanamalı bir düşe Eski bir cinneti asacaksın Gece kara çalınca yüzüne Heybenden intihar çıkaracaksın Aşkı ayrılıklar yaşatır Kendini biriktirme Ayrılacaksın |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 17:23 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.