![]() |
AŞK MIYDI O?
Aşk mıydı o, aşkımsı bir şey miydi Neydi çekip kendine, beni bağlayan Kanatan dudağımı, tenimi dağlayan Elleri ta içimde o dev miydi Etime bir alev değmişçesine Nasıl da yakardı öptüğü zaman Bir su gibi akıp gitti avuçlarımdan Yorgunum şimdi bin yıl sevmişçesine Hani o yalnız benim olan gül, kırmızı Gözlerimin önünde açılan sonsuz bahçe Hani, o var olmalarımız öpüştükçe O delice sürdürmeler yaşantımızı Hiç doymamak oysa, tene, kokuya, aşka Sarıldıkça güçlenmek, bütünlenmek Kudurmuş arzularla zamanı yenmek Ve en kuytularda buluşmak korka korka Kimi gün utanmak otlardan, çimenlerden Kimi gece mıhlamak gölgemizi duvara Varmak için o sevgiyle açılmış kollara Apansız düşmek yükseklerde bir yerden Oydu işte alıştığım, özlediğim şimdi de Sevgice bir tutku, aşkımsı bir yakınlık Avunmak... Kırık dökük anılarla artık Kimbilir? o geceler yaşanmadı belki de |
BİLDİĞİM BİR ŞARKI VAR
Merhametsiz karanlık içindeyim Ne zaman güneş doğacak bilmiyorum Mavi denizlere mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum Bütün şarkılar gibi kederli Sokaklar, caddeler, evler bomboş Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Yokluğun sırtıma saplandı bir bıçak gibi Akıtır taşa, toprağa kanımı Dünya seninle aydınlık ve güzeldi Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Şimdi bin güneş doğsa götürmez karanlığımı Yanmaz elinin değmediği ışıklar Gel, o şarkıyı beraber söyleyelim Tut ellerimden beni aydınlığı çıkar Tut ellerimden beni aydınlığa çıkar Yumdum gözlerimi seni düşünüyorum Mavi denizlere, mor dağlara karşı Bildiğim bir şarkı var onu söylüyorum |
BİR GÜN KAPINA GELSEM
Bir karanlık geliyor yokluğunun ardından Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki Dünyadan bezginliğim dünyalar kadar eski Öylesine çözülmüş, öyle dağılmışım ki Be ne bitmez ayrılık bu ne özlem diyorum Beni çağırdığını bir defa duyabilsem Avuçlarımda ateş, yorgun gözlerimde nem Aşarak denizleri bir gün kapına gelsem Başımı duvarlara vurup ölsem diyorum |
DİYEBİLSEYDİM
Anladım diyemem ki! Suçluyum Belki ben anlatamadım sana kendimi Tutuştum, yandım da yokluğunda her gece Yine gözyaşlarımla söndürdüm kalbimi Her gün her dakika seni özlerdim Bitmezdi kederim senin yanında bile Susardım, gözlerime baktığın zaman Mermer bir heykelin çaresizliğiyle Oysa neler düşünürdüm sen yokken Sana kavuşunca neler söylemek isterdim Dakikalar bir ışık hızıyla geçerdi Ayrılık başlayınca ben biterdim En kötüsü beni koyup gitmendi O öyle bir yalnızlıktı anlatılmaz Hep yarım kalmış heyecanlar hazlar içinde Biterdi bir kış, geçerdi bir yaz Ve nice yıllar kovalardı birbirini Gözlerimde gitgide büyürdü mesafeler Bütün teselliler uzaklarda kalırdı Bütün çiçekleriyle solardı bahçeler Ne olurdu saadetlerin en büyüğü İşte ellerimde al, diyebilseydim Anlardın, ve hiç gitmezdin, değil mi Bir gün duyduğum gibi kal diyebilseydim. |
GÖZLERİM GÖZLERİNDE
Hep böyle çocuksu mu bakar senin gözlerin? Hep böyle içinde uzak bir ışık mı yanar? Bakışlarında beni dinlendiren bir şey var; Kıyısındaymış gibi en sakin denizlerin... Bir yelkenliyim şimdi ben senin limanında Fırtınalardan geldim sende dinleniyorum. Bu huzur, bu sessizlik hiç bitmesin diyorum; En eşsiz dakikalar sürsün senin yanında... Hiç yumma gözlerini, ışığın eksilmesin, Gündüzüm aydınlığım, ipek böceğim benim! Güz bahçemde açılmış o son çiçeğim benim! Yorgun kalbim seninle elem nedir bilmesin; Ayırma gözlerimden çocuksu gözlerini, O sakin o yalansız, o kuytu gözlerini. |
HER SABAH SENİNLE BAŞLAR
Önce gözlerin girer odamdan içeri Sonra ellerin, saçların dudakların Bir bir hatırlarım Her sabah senin olan ne varsa Yüzüm aydınlanır Şarkılar söylemek gelir içimden Yakında bir kuş öter Uzaklarda bir tren sesi Sonra kornalar, çocuk ağlamaları Vapur düdükleri Sesler bir uğultu halinde yükselir büyük şehirlerden Ve alışılmış bir yaşamaktır çöker omuzlarıma Sarar benliğimi birden Büyük, devamlı dalgalar halinde duygularım Her sabah seninle başlar Ve ben her sabah Ta içimde bir ağrı gibi yokluğunu duyarım Her sabah Rezil insanlar bekler her köşebaşında beni Yüzleri, yürekleri kadar kirlidir Biri gider, biri gelir Biri gider, biri gelir Yakamda duygusuz iğrenç elleri Ve soğuk gözbebekleri gözlerimde O alışılmış yaşamak ki her sabah İğreti bir elbise gibi durur üzerimde Bir isyandır sarar içimi Her şeyi üzerimden çıkarıp atasım gelir Fakat insanlar, insanlar bırakmaz beni Biri gider, biri gelir Hep aynı ses, aynı şarkı Aynı sağır gökyüzü Dilsiz bir deniz Kör bir düzen Hep aynı kör döğüşü Yalancı yüzler, aptalca bakışlar O iki yüzlü selamlar Hep aynı tempoda geçen manasız bir gün Hep o değişmeyen puslu ikindi üstleri Ve hep aynı yorgun, zoraki akşamlar Ya o geceler satılmış, utanç dolu Büyük avizelerin aydınlattığı sefil yüzlerimiz Renkli kumaşlar, altın kol düğmeleri Kristal kadehlerde kral içkiler O hesaplı dostluklar Satın alınmış sevgiler Ben alışılmış şeyleri sevmem, bilirsin Yaşamaksa dilediğim gibi yaşamalıyım Sevmekse gönlümce sevmeliyim Kendi ellerimle yazmalıyım alın yazımı Ölmekse istediğim anda ölmeliyim ve yaşıyorsam Her şey bambaşka olmalı seninle Alışılmış şeylerden öte Yalanlardan, düzenlerden uzak Yeter, yeter artık Dönmesin o eski plak Her şey gölümüzce olsun Bulsun Dilediği zaman ellerim ellerini Paylaşalım seninle bütün geceleri Sabahları, akşam üzerlerini Görülmemişi görelim, tadılmamışı tadalım Şarkılar söyleyelim kimsenin bilmediği Yüzüm her zaman aydınlık olsun aydınlığında Her zaman sevgiyle gülsün gözlerimin içi Yeter artık, yeter Kırılsın o çemberler Sarsın her yanımızı bir yaşama sevinci Ayrılıklar, kederler, gözyaşları bitsin Bütün bir ömür boyunca Seninle başlayan sabahlarım Seninle sürüp gitsin. |
SENİ ARIYORUM
Şimdi bir an dönerek gerilere, hani Bir zamanlar beni ölesiye yaşatan Ellerimi bırakıp sevecen ellerini Çevremi sımsıcak bir sevgiyle kuşatan Seni arıyorum Bir deniz hıçkırıyor ta içimde, dinle Giderek yalçın kayalar, kumlar eriyor Şimdi başbaşayım bir kıyıda kendimle Ve bende var ettiğin o ben can veriyor Seni arıyorum Gülerdin bir zamanlar güneş batmazdı Baştanbaşa bir gül bahçesiydi ortalık Renkler ya mavi, ya penbe, ya beyazdı Oysa şimdi ne yana baksam karanlık Seni arıyorum Varsın ama yoksun. yanımdasın, değilsin Gözlerim boşuna deliyor geceleri Tek seni bir kez daha görebilmek için Daldırıp ellerimi benden içeri Seni arıyorum Ellerim içimde bir kan gölüne batıyor Bağırıyorum kimseler duymuyor sesimi Dişlerim hırsla dudaklarımı kanatıyor Ve senden uzakta verirken son nefesimi Seni arıyorum Bu son aldanışım, son yıkılışım olacak Gelsen de boş artık gelmesen de, ben yokum Yine de son bir ümit kırıntısıyla, bak O herşeyi yitirdiğim anda bulduğum |
YA SENSİZLİK ÖLMEKSE
Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle yok değildim Düşünürdüm neyi mi? Hep seni odalarda Kimdi bana benziyen baktığım aynalarda Senden başkası mıydı o sessiz beklediğim Bir zamanlar sen vardın ya ben böyle değildim Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde Sensizliği bu türlü benim kadar kim bilir Akşam karanlığında herkes gider o gelir En sevdiğim çiçekler çürümüş ellerinde Kim bilir ağlamayı ölüp kendi kabrinde Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü Ya bir şey olmamaksa sen olmak o yerlerde Yaşamak nerde hani yaşamak gücü nerde Bilinmez sensiz kalan yaşıyor mu ölü mü Ya sensizlik ölmekse her gün bir başka türlü. |
teşekürler
|
ßir NeFes Dü$ Gißi
Bazı duygular vardır anlatılamaz, anlaşılır sadece. Sevenin sevdiğini bilmesi kadar, sevilen de anlar sevildiğini. Sevgi her zaman belirli kelimelerle söylenmez. Çoğu defa bir bakış yeter de artar bile... Yeryüzünde hiçbir kuvvet insanoğlunu sevme hakkından alıkoyamaz. Sevmek çoğu zaman var olmaktır. Sonunda bizi yok olmaya götürse bile. Ben şimdi varım ve seni sevmek hakkımı kullanıyorum. Sen bile buna karşı koyamazsın. Sana gelinceye kadar sonu gelmez bir arayıştı sevgilerim. Bir zaman başkalarında aradım seni, başka yüzlerde, başka ellerde aradım. Aldandım, fakat birgün seni bulmak ümidini kaybetmedim. Nasıl olsa gelecektin birgün. Ve işte geldin de! Bana tatmadığım hüzünleri tattırmaya, bilmediğim kederleri öğretmeye geldin. Acıdan yana ne kalmışsa yaşamadığım hepsini bir bir sen yaşatacaksın bana. Birgün yaşamanın gereksizliğini de senden öğreneceğim. Bu selin akışını hiçbirşey duduramaz artık. Ummadığım ve ummadığın bir anda çıktın karşıma. Coşkun ırmaklar gibi, amansız seller gibi geldin, mutlaka yıkarak ve benden birçok şeyleri beraberinde sürükleyerek gideceksin. İşte o zaman yoklukların en dayanılmazı ile karşı karşıya kalacağım. Ergeç gideceksin; beni anlayamadan, beni sevemeden gideceksin. Yalnız bir iç kırıklığı kalacak senden, tesellisiz bir hüzün kalacak. Yıllardır aradığım sendin ama sen gittikten sonra başkasını aramayacağım. Gelmeyecek bile olsan, ömrümün sonuna kadar arardım seni Ama geldin bir kere; ister bilerek gelmiş ol, ister bilmeden... Geldin ya! Şimdi herşey güzel seninle. Yürümenin, konuşmanın, nefes almanın bir başka anlamı var artık. Sen varsın ya, herşey bambaşka gözlerimde... Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 22:00 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.