![]() |
Ayrılık Sevdaya Dahil 4. yalnızlık hızla alçalan bulutlar karanlık bir ağırlık hava ağır toprak ağır yaprak ağır su tozları yağıyor üstümüze özgürlüğümüz yoksa yalnızlığımız mıdır eflatuna çalar puslu lacivert bir sis kuşattı ormanı karanlık çöktü denize yalnızlık çakmak taşı gibi sert elmas gibi keskin ne yana dönsen bir yerin kesilir fena kan kaybedersin kapını bir çalan olmadı mı hele elini bir tutan bilekleri bembeyaz kuğu boynu parmakları uzun ve ince sımsıcak bakışları suç ortağı kaçamak gülüşleri gizlice yalnızların en büyük sorunu tek başına özgürlük ne işe yarayacak bir türlü çözemedileri bu ölü bir gezegenin soğuk tenhalığına benzemesin diye özgürlük mutlaka paylaşılacak suç ortağı bir sevgiyle . Attila İlhan |
Bana Bir Şimşek Çak... bana bir şimşek çak ortalık fena karanlık yüreğim örtülüyor ağır bir dalgınlığa genişliyorum durmadan değişen o mevsimde dağlarda kalın omuz omuza bulutlar çok fena kalabalık ellerim çıplak bana bir şimşek çak kötü bir tuzaktayım bilmem ne yapsak aklımda fikrimde onlar yaşlı ve genç erkek ve kadın korkularıma tutsak bana bir şimşek çak içim içime sığmıyor artık vahim bir çağrışımdan daha vahimine atlamaktayım bana bir şimşek çak belki fena halde yanılmaktayım o ince kız çocuğu gün doğmadan her sabah bir hapisaneden bir nezarethaneye kelepçeli götürülüyor dudakları titrek gözlerinde buğu bilmem ki nasıl anlatayım bağışlanmaz suçu dünyayı sevmek bir de o adını bile bilmediği kıvırcık saçlı'devrimci'öğrenciyi fakülte kapısında vurulmuş yağmurun altında çıplak bana bir şimşek çak çok yanlış anlaşılmaktayım hesabım yanlış bir mahkemede görülüyor içimdeki zemberek boşandı boşanacak yaşamak mı gerek yoksa unutmak mı şaşırmaktayım galiyef yoldaş ne olacak galiyef yoldaş sibirya sürgünü sanki yalın bir bıçak kayarak bir kırlangıç hızıyla bulutların arasından karanlığın böğrüne saplanacak galiyef yoldaş ne olacak galiyef yoldaş sibirya sürgünü elinde bir mektup eski yazıyla artık yüzünü bile unuttuğu karısından burnunda sadece kokusu var ilkbahar kadar müşfik sonbahar kadar yumuşak galiyef yoldaş ne olacak avrasyada hala mazlumların uğultusu kısa bozkır atlarının nallarından gizli kıvılcımlar ki etrafa saçılıyor azadlık mermileridir çekirdekleri çelik cehennem gibi sıcak bana bir şimşek çak sala veriliyor görünmez minarelerden İzmir de istirdat ı yaşamaktayım bir yangın soluğu sokak içlerinden kordonboyunda muzaffer atlılar fahrettin paşanın süvarisi bana bir şimşek çak yolumu aydınlatacak gazi'nin gözlerinden mavi bir şimşek kuva-yı milliye mavisi aynı emaneti taşımaktayım 'hürriyet ve istiklal benim karakterimdir' çünkü hain sinsi ve korkak aynı düşmana karşı savaşmaktayım . Attila İlhan |
Başka Yerde Olmak on iki sıfır beş'te izmir'de bir yıldız kaydı imbat durmuştu kan ter içindeydim akdeniz'in elindeydim söz temsili ışıklı bir tesbih karşıyaka'ydı istanbul deyip mendebur sisli bir deniz kahvesinde içiyordum istanbul soluk yeşil bir tramvaydı sultanahmet demişti inliyordu on iki sıfır beş'te izmir'deydim allahım şiir deniz gibi kımıldıyordu on iki on beş'te istanbul'a dağılmıştım hilâl gibi bir kızcağız beşiktaş'ta rüyasını dokuyordu ondan bıkmıştım çiğ mürekkep ve aseton kokuyordu sarıyer'de balıkçılar denizi çekiyordu deniz büyük büyük içini çekiyordu on iki on beş'te bir kadeh cin parlatmıştım kadehimi kırmıştım elim ayağım telaşta vezüv içime çökmüştü şaşırmıştım napoli'de gözlerim güneş diye doğmuştu on iki on beş'te istanbul'da allahım gökyüzü birdenbire buz gibi soğumuştu on iki otuz beş'te napoli garında bir tren çırpınıyordu aşağılık bir gemici barında ben burnumu şaraba sokmuştum katiyyen sarhoştum kirpiklerim yanıyordu santa-lucia civarinda bir karanlık bir iştahsız orospu bulmuştum bilmem neden uyuyup uyuyup uyanıyordu on iki otuz beş'te napoli garı'nda ben utanmasam bilet parası dilenecektim paris diye ölecektim uzaktan notre-dame'ın çığlıklarını dinliyordum kalbim köpürmüştü anlıyordum on iki otuz beş'te napoli'de allahım uyuyamıyordum uyuyamıyordum on iki elli beş'te paris'te kan çıktı içimdeki bozgun büyüyordu herkeste bir telâş vardı herkes acıkmıştı önüne gelen bir sual soruyordu ben daima bir sual soruyordum afrika bulut gibi üstüme yürüyordu on iki elli beş'te sen uyandığın zaman ben paris'teydim gare du l'est'de yoksul bir oteldeydim kahrımdan seni terketmiştim hırsımdan kendimi içkiye vermiştim mektuplarını yakıp yırtmıştım bütün mektuplarını bana yazdıklarını, yazmadıklarını on iki elli beş'te içimde isyan çıktı paris çıldırmıştı ben çıldırmıştım artık öteki ömrümü yaşayacaktım . Attila İlhan |
Batan Bu Köhne Şileb... garson masa iyi manzarayı değiştir sırası mı mehtabın yıldız yağmurunun bu gece yalnızım onlar gelmeyecek sapa bir yerindeyim umutsuzluğumun hava soğuk olmalı ağaçlar bütün duman eğer bulabilirsen ölü bir kar getir beyazlığı kalın bir su gibi uzayan bu gece yalnızım onlar gelmeyecek batan bu köhne şilebde ne işleri var çünkü battım kasa boş ne para ne çek çünkü bütün telefonlar ısrarla alacaklı bu gece yalnızım onlar gelmeyecek hani o sarışın kirpikleri saçaklı yanağını viski bardağıyla serinleten sonra nilay hani kafayı buldu mu ağlar cam yeşili yasemin cıgara dumanı nursen batan bu köhne şilebde ne işleri var garson masa iyi manzarayı değiştir büyük şimşek çakmalı gök gürültüsü filan şöyle dalları kıran şakırtılı bir yağmur köpek havlamaları bulut karanlığından zehir bulabilir misin çabucak öldürecek artık arsenik mi olur siyanür mü olur hangisi olursa olsun hepsi işime yarar yoksa bir tabanca bul bir avuç mermi getir bu gece yalnızım onlar gelmeyecek batan bu köhne şilebde ne işleri var . Attila İlhan |
Bela Çiçeği Alsancak garı'na devrildiler Gece garın saati bela çiçeği Hiçbir şeyin farkında değildiler Kalleş bir titreme aldı erkeği Elleri yırtılmıştı kelepçeliydiler Çantasını karısı taşıyordu Hiç kimse tanımıyordu kimdiler Gece garın saati bela çiçeği Üçüncü mevki bir vagona bindiler Anlaşıldı erkeğin gideceği Bir şeyden vazgeçmiş gibiydiler Bir türlü karısına bakamıyordu Ayaküstü birer bafra içtiler Gece garın saati bela çiçeği Şimdiden bir yalnızlık içindeydiler Karanlık gelmişi geleceği Birdenbire sapsarı kesildiler Vagonlar usul usul kımıldıyordu . Attila İlhan |
Ben artık küsüm beni de kırdılar içimde kırdılar karanlık camlardan sular akıyordu şimşekli bir boşlukta saat vurdu beni de kırdılar belki yalnızdılar belki onların da çocukluğu yoktu bütün şarkılara kapalıydılar bir genç kız değmemişti saçlarına beni de kırdılar ben artık küsüm yağmurları yağmıyor ağaçlarıma sularından içmiyorum susadım ama beni de kırdılar soğuk bir ölüm çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm bütün şarkılara kapalıydılar . Attila İlhan |
Ben Sana Mecburum ben sana mecburum bilemezsin adını mıh gibi aklımda tutuyorum büyüdükçe büyüyor gözlerin ben sana mecburum bilemezsin içimi seninle ısıtıyorum ağaçlar sonbahara hazırlanıyor bu şehir o eski istanbul mudur? karanlıkta bulutlar parçalanıyor sokak lambaları birden yanıyor kaldırımlarda yağmur kokusu ben sana mecburum sen yoksun sevmek kimi zaman rezilce korkuludur insan bir akşam üstü ansızın yorulur tutsak ustura ağzında yaşamaktan kimi zaman ellerini kırar tutkusu birkaç hayat çıkarır yaşamasından hangi kapıyı çalsa kimi zaman arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu fatih'te yoksul bir gramafon çalıyor eski zamanlardan bir cuma çalıyor durup köşe başında deliksiz dinlesem sana kullanılmamış bir gök getirsem haftalar ellerimde ufalanıyor ne yapsam ne tutsam nereye gitsem ben sana mecburum sen yoksun belki haziranda mavi benekli çocuksun ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden belki yeşilköy'de uçağa biniyorsun bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor belki körsün kırılmışsın telâş içindesin kötü rüzgâr saçlarını götürüyor ne vakit bir yaşamak düşünsem bu kurtlar sofrasında belki zor ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden ne vakit bir yaşamak düşünsem sus deyip adınla başlıyorum içim sıra kımıldıyor gizli denizlerin hayır başka türlü olmayacak ben sana mecburum bilemezsin.. . Attila İlhan |
Bence Malumdur Dikenin kalbime battigi bir sonbahar gunudur sen elini bulutlarin icinde gezdirirsin bulutlar senin gozlerinin ustunde yururler icini kurtlar kemirir bence malumdur bugulanmis camlarin arkasinda masmavi yuzun senin atesler icinde oldugun bence malumdur ellerin muhakkak cocuk elleridir hep kimsenin bilmedigi turkuler dusunursun onlar neden daima okul turkuleridir suleymanciktan bahseder kara toprakta acik yesil bir yildiz gibi akip giden suleymanciktan ve karinca yuvalarindan bahseder isiksiz komursuz karinca yuvalarindan gokyuzunde kizil bir hilalin kaydigini gorursun sen ansizin gokyuzunde gorunursun gozlerinin rengi bence malumdur elinde degildir aksam serinliginde usursun eylul'den itibaren geceler hazindir uzundur sokaklar yorulur uykuya varip gelirler sokaklarin ustune bulutlar gelirler bulutlarin ustune yildizlarin gozleri gelir bir yildiz bir yildizin ardinca gider yildizlarin kaybolduklari yer bence malumdur karanlikta bir seyler kopar dagilir uzaktan yabanci sesler duyulur sen elini bulutlarin icnde gezdirirsin elin hayalerimi dagitir bilirsin sen elini bulutlarin icinde gezdirirsin . Attila İlhan |
Beş Dakika Bekle Git Sen İstinye'de bekle ben buradayım İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım Çünkü ben buradayım karanlıktayım Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor Şarabım bütün ekşi suyum soğuk Yanımda olmadın mı seni daha bir seviyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç Karanlık adamlar hüviyetini sordu mu Ben senin olmadığını arıyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git Bana ait ne varsa seni korkutuyor Sana ait ne varsa hiçbiri benim değil Belki ölmek hakkımı kullanıyorum Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git . Attila İlhan |
Böyle Bir Sevmek (Ne Kadınlar Sevdim) Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Yağmur giyerlerdi sonbaharla bir Azıcık okşasam sanki çocuktular Biraksam korkudan gözleri sislenir. Ne kadınlar gördüm zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir Hayır sanmayın ki beni unuttular Hala arasıra mektupları gelir Gerçek değildiler birer umuttular Eski bir şarkı belki bir şiir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir Yalnızlıklarımda elimden tuttular Uzak fısıltıları içimi ürpertir Sanki gökyüzünde bir buluttular Nereye kayboldular şimdi kimbilir Ne kadınlar sevdim zaten yoktular Böyle bir sevmek görülmemiştir. . Attila İlhan |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 12:29 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.