![]() |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
|
güzel bi kahve yapan olsada içsek..:72:
|
20 dk Sonra kahve moLam war , birlikte iceriz.. :78:
Belki sinirimi alir kafein..:) |
e hadi bakalım..:)
|
:177: 5 dakikalik yoL icin 30 euromu aLdi vicdansiz.
|
sende yürüseydin zorun mu var..:72:
|
Japon küçüğün şarkısı
|
" Uğruna dağları sırtıma yükleyip canımı “ canına “ adadığım kadın…
Yüzümü jilet gibi kesen ayazın beşiğine uzanmış gecenin en dar vaktinde yazıyorum yine. Gözbebeklerimde biriktirdiğim isyanların körpe kelimeleri dilimde öğütüp yine sana geldim elimde yüreğim, yüreğimde hasretin ile..Unuttuğun sevdamı hüviyetimde saklayıp yalnızlığının orucunu senin gözlerinde açmaya geldim. Kapında kelimelerim diz çöküp yine senin gülüşlerinde solmaya geldim. Ölümü dudaklarına kuşanıp saçlarınla sevişen arsız rüzgar ile kör topal savaşmaya geldim. Elimde sevgi silahıyla, huzurunda gözyaşlarını yüreğimle silmeye geldim ey yar.. Unuttun mu sevgili, lacivert okyanuslara uzanan umuttu gözlerin. Yaralı yüreğimi güvenle dayadığım sevda uçurumuydu yüreğin. Sen, kelebeklerin gözyaşlarını kurulayıp gökyüzüne senin omuzlarından kanatlandığı sevda meleğiydin. Sen yüreğimde; yanık türkülerle büyütülmüş çocuğun sevdaya adanmış son kelimeleriydin .. Ömrümü ayak uçlarına eğip uğruna canımı adadığım taze baharların umut kokan tomurcuğuydun sen. Adınla başlayıp gözlerinde biten bir sevdaydın bende..Ben sende di’li geçmiş zaman cümlelerine gömülmüş bir hatıra olsam da; ben hala sende “ yüklemini kaybetmiş aşkın gizli öznesiyim” Aynalar bile inkâr eder oldu yüreğindeki var oluşuma. Karanlıklar şahit oldu yüreğinde yavaş yavaş yok oluşuma..Gözlerinde tozlandım, yüreğinde hasrete yakalandım. Ama sen bilmedin…Yüreğimi sensizliğin kirpiklerine asıp koynunda bir cocuk gibi ağladım, kınalı dağları yüklenip bağrıma yokluğun sancılarını dindirmek için bağrıma taş üstüne taşlar bastım..Ama yüreğimin ıslaklığın silmedin..Bırak silme gözyaşlarımı, aksın toprağa. Toprağın dudaklarından öpen her gözyaşım senin günahlarına kefen olsun. Bırak bilme hasretin kanayan yaralarını. Kangren olup bedenimi alacak olsa da bırak kanasın. Her damlası, yollarında susuz kalmış fidelerin canına can olsun. Gitmelere alışığım sevgili. İlk önce canımdan canı kaybettim bir Ekim günü. Kır saçlarına kurban olduğum babamı kaybettim bir sonbahar günü, sonra bir gün masmavi düşlerimi. Birisinin acısını yüreğime saklamışken ansızın bir Eylül günü düşlerimi kaybettim. Canım babamı koca bir çınar ağacının gölgesine, masmavi düşlerimi geleceğin ıssız suretine gömdüm. Unutmadım acıları, unutmadım yüreğime sakladıklarımı. Her gece dualarıma ekleyip sancıları, taş kundaklara sardım kırık dökük hatıraları.. Ve sonra bir gün seni kaybettim. Yüreğimi bedenimden söküp kendini tozlu hatıralara gömdün..Gelişine adaklar adayamadan gidişine gözyaşlarımı bıraktım. Babamla, düşlerimle başlayan kaybedişlerime kendini ekledin. Bendeki seni öldürmeye çalıştın ama izin vermedim. Suskunluğu giyinip kelimelerinle vedaları hazırlasan da ben seni yüreğimin toprağına gömmedim. Sende unutulmayı göze alıp seni bir yudum nefesle büyüttüm. Kanayan geçmişine gülüşlerimi merhem diye sürüp gözlerimde uyuttum seni. Bıkmadan utanmadan seni yaşatan oldum. Önüme dizdiğin kör uçurumlara inat ben sana yürüdüm ayaklarımda acılarına ezerek. Gövdesinden koparılmış kökleri koynuma alıp göğsümde kanattım kırık dökük çığlıklarımı. Gittiğin her günü geceyle kefenleyip sesi dudaklarımdan koparılmış çığlıklarımla harf harf seni çağırdım yüreğime..Duymadın…Adını kaç kez satırlara kazıyıp olur olmadık sevdana susadım. Ama sessizliğime “ sesinle “ akmadın… Güneşin bile kıskandığı taze gülüşlerini kanayan yaralarıma merhem diye sürmeni diledim. Sarmadın. Ama sen sarmasan da ben gülüşlerini yaralarıma sarıp adını dudaklarıma mühürledim sevgili. İçimdeki cocuğu dinlememeyi öğreneli çok oldu ey yar. Gittin, devasa sensizliği çığlıklara bölüp yalnızlığını demledim gecenin esir düştüğü ayazlarda. Susmalarının kiracısı olsam da sensizlikte ateşi saklayan dağ gibi sustum. Karanlığı besleyen bir çığ gibi yutkundum kanayan çığlıkları. Ama hicbir zaman sen benden gittin diye seni unutmadım sevgili. Acılarını, dünüme; adını, bugünüme ve sevdamı ölümsüzlüğe mühürleyip senin yüreğinde nefes aldım hep.. Gelmeyeceksen sevgili; üfle karanlığa yakılmış kandilleri. Saçının tellerinden ör darağacımın urganlarını. Son kez tutmayacaksan üşüyen ellerimi, dudaklarıma sür ayrılığın sen kokan zehrini. Kanayan dudaklarınla öp soğuk kurşunları. Öp ki; gözlerinde ateşlenmiş kurşunları yetim gönlüm onur bilsin sevgili….. Adını dudaklarıma mühürlediğim sevgili; sen beni hep baharı kıskandıran güzelliklere meyleden ipi kopuk bir serseri bil ama ben senin koynunda ölmeyi diliyorum zamanın tanıklığında, ellerimi semaya açıp kör kütük ağlamalarımda senin gülüşlerinde kefenlenmeyi istiyorum sevgili...Ben senin gülüşlerine yanmadım ki , gidişinle seni ayak uçlarıma gömeyim. Ben senin acılarını sevdim sevgili. Bırak ellerini uzatma bana, bırak üşüyen dudaklarımı yüreğinle bir kez bile dokunma. Sana vasiyetimdir bir gün çınar ağacına gömülecek bedenimi ıslak gözyaşlarınla yıkayıp sıcak gülüşlerinle kefenlesinler ne olur. Gülüşlerinle kefenlesinler ki; toprağın altında kemiklerim üşüdüğünde sıcak yüzüne sarılayım.." |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Acıları Şımartmak vapurda derin derin içe çekilip de denize atılıvermiş bir sigara izmariti gibi yol alıyorum dalgalarında sesinin artık ufku görmek yasak bana bir boğulmak serbest bir de bulunabilmek bir gazetenin 3. sayfasında düşün ki sevgilim izmarit yanmayı denedi denizin soğuk ıslaklığında ben de öyle denedim yaşayabilmeyi işte sunduğun kaktüs susuzluğunda artık canım yanmaz bir kere ölüp dirilmişsem bin kere yaşayıp ölmek de koymaz yokluğunu anlamak kadar ekmek elden su gölden bir aşk istememiştim elbette zor olmalıydı bu da bir lamba cini çaresizliğinde.. ama ben ot bastıkça şımarttın açtığın yaralarımı mutlaka dayanmak gerekmiyordu mektupsuz vedalara bazen sütliman da oluyordu aşkın son satırları |
Adını dudaklarıma mühürlediğim Sevgili.. Seni oyLe ozLedim ki.. |
Geldim :)
|
Hosgeldin..:)
kesKe hic gitmesen.. |
Bakmak Aşktır Kal böyle aşkım, kal böyle Ve yalnız Bana bak. Bakmak aşktır. 'Soyundum işte sana yol olsun diye.' Böyle çıplak böyle et ete Bırak gezinsin üstünde soluğum. Saydamdır aşk, o naif şeytan Gözlerin, çıplak memelerin, dudakların Böyle işte böyle gel gir yatağıma. Ve öp sonra da Durmadan bir daha , bir daha öp beni Böyle uzun bir yolculuk ister aşk. Ve çek sonra da, daha bir kendine beni Çek ki Bileyim benim olduğunu. Böyle işte böyle kasık kasığa. İlhan Berk |
O kadar yorgunumki gittiğimiz yerde uyukladım :) Bu arada elektirik gitti onun için sana cevap yazamadım
|
Tahmin ettim..
Bak ne diicem.. Biraz konusup erkenden yatakLarimiza gireLim.. dinLenelim.. hm.. ? |
Tmm canım.
|
Pekimcim..
|
Dün yine evimizin tüm sayfaları tek tek okudum. Anıları tazeledim :)
|
. Acının El Yazısı Ben acıyım. Yani senin hazan düşen yüzün. UmarsızBoyun bazan. Bazan ağzın, gölgeli gözlerin Yani çocukluğun. Bursa'da bir sokak yani (Bursa'yı hiç görmemişim gibi gelir bana) Bir akşam yaktığın mum sonra bir kilisede Daha hiç bilmediği bir yüz için ölümün Zaman ki senden başka nedir Ve hep bir yüz dönüşür bende Bir yüze Hem geceyi, hem tanyerlerini taşır kendinde Ben ki bir yıkıntınım senin, senin büyüttüğün Acının el yazısında.. |
Senin burda olmadigin zamanLarda bende hep okuyorum..
ozLedikce okuyorum. |
GOOOOOOOOOLLLLLLLLLLLLLL. Bjk 1 - Marsilla 0
|
:4: :4:
Bugun hersey super. Allah bozmasin . tiktiktiK. |
Amin :)
|
Amin.. |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Bu gökyüzü Her gün böyle değildir Saint-Antoine'in üstünde Belli sevişme vakti İşte pencereler ilk kollarını açtı Karıncalar yuvalarından çıktı Yosunlar uyandı Gerildikçe gerildi gökyüzü Dikiş diken kız penceresinde ilk kez mutlu Denize bakan evler kahveler ilk kez mutlu Hiç korkmamalı artık Lambodis Eleni hiç korkmamalı Bütün güvercinler havalandı kimse korku nedir bilmiyecek Herşeyin uyandığı bir saatte Aşk başlayacak Herşey duracak Bir kızın elleri elbisesine uzanmışken duracak Saint-Antoine ilk sandukasından çıkıp deniz kıyısı bir yere gidecek Onunla tüm sandukalar, evliya resimleri, İsa'nın kendisi arkasından gelecek Herşey yerini aşka bırakacak Sandalya aşka Pencere aşka Saint-Antoine'in tavanı bir başka tavana doğru yürüyecek Kapı bir başka kapıya doğru Hiçbir şey küçüleyim demiyecek Daha bir büyüdüğünü göreceğiz gökyüzünün Daha bir mavi denizi Gözlerden gözlere bir esmerlik halinde o aşk gidecek En güzel şarkılarla şimdi İstanbul'a gelen o Şimdi herhangi bir yerde kızın elleri ağzı onun için büyüyor Bir çocuk annesinin memesini onun için bırakmıyor Saint-Antoine'in güvercinleri Onun için havada Şiirde bu düzen kaygusu onun için Bu gökyüzünün başka anlamı olamaz. |
Yeni bi bölüm açtık. forum röportajları diye. İlki benle yapılacak :)
|
Sorular kimden peKi. ?
|
Zerguwan hazırlıyor o bölümü. Herlade o soracak veya tüm üyelerin katılabileceği bir etkinlik olacak.
|
BaskaLari naparsa yapsn ama Sana ya Zerguwan sorsun ya da Satan |
O zaman hep sen sor. Millete fırsat verme :)
|
Yhaa.. biLdigimiz anam babam roportaji diiLmis ki..
Resmen kirmizi koLtuk. Herkes soruo. |
Zanlı gibi hissettim kendimi :s
|
Bir ışık hüzmesi önüme düşse... ömrüm karanlık... göz görmez oldu. Yarabbi..... bu hüznü kaldır gönlümden... Gönül yorgun...gönül üzgün... iyiyi kötüyü seçemez oldu.. |
Uyusam..
|
:78: :5: |
Gulmekten oLdmm.. :11: kasi gozude yerinde durmaz.. :11: |
:11: :72:
|
Nasilsinn.. :)
GuseL uyudun , dinLendin mi.. |
Eh işte biraz. Sen nasılsın?
|
| Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:42 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.