![]() |
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen.. Kum taneleri var ya..? Onlardan birindeyim.. Yeni bir yolculuğa çıkıyorum , kar yağıyor.. Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte .. Çocuksun Sen.. Sesindeki tipiye tutulduğum .. Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada.. Çocuksun Sen.. ve bu dünya Sana göre değil.. [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak.. Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin.. Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen.. Hiç büyümüyorsun artık.. iyi ki büyümüyorsun.. Adınla başlıyorum her şiire.. ve her mısrada Esirgeyensin.. bağışlayansın, biad ediyorum.. Çocuksun Sen.. her ayrılıkta imlası bozulan.. [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Duyuru Sefil bir nazara geldim nargile içinde duman Baharsız sevişme edasındayım kimsesiz İzah edemiyor durumumu hiçbir argüman Ya bitir bu gelişmeyi kökünden Ya da kısa dalga birşeyler çalınsın Yine eskisi gibi radyolarda Hani megahertz filan bazı sırlar veriyordu Metalik sesleri ve bordroları olan saygın adamlar. Aşk yasaklandı artık halka açık yerlerde El tutmak yol açıyor diye hesapsız susmalara Kaldırdık tüm tutuşmaları Yasak kelime oyunu yapmak Yalan söylemek mecburi Ve serbest ayyuka çıkmak Artık yağmur sonraları toprak kokmak yasak Tomurcuklanmak günah Ve bir insan gözü yüzünden yüz gün art arda uyumamak Kimse ölmesin diye kimsenin aklında Her sevdalı verdiği sözü geri alacak Güneşi, ayı hatta hiçbir tabiat olayı Şahit gösterilmeyecek hiçbir sevdaya Ne deniyorsa ona atacak kalp Ve süresi yirmidört saate çıkarılacak Meskûn mahalde ağlamanın... "Ne verdin de ne istiyorsun" yazacak ilkokul fişlerinde Ve her gün Her sevişmede Veresiye değil Peşin satan kazanacak. Yılmaz Erdoğan |
Kalbimizi koruyan dua..
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Aydan geceyi günesten gündüz eden.. inciyi midyenin midesinde bali arinin peteginde var eden..Yagmurdan bahari, topraktan çiçegi var eden..Kalbimizi yoktan var eden Rabbimize hamdolsun.. Allah’im ..kalbimize naksettiklerin için sana sükrediyoruz.. Acilarin karsililiginda cenneti sundugun günahlarimizi rahmetinle affettigin, sevgin için sana sükürler olsun.. Yokus ta elimizi tutan melekleri arkadas kilan Aski kalbimize yoldas kilan… Rabbimiz..Kalbimiz deki yaralarimizi iyilestir. Sana ve senin askina yolculugumuzu tamama erdir.. Sevdiklerimizi koru.. Çocuklari koru.. Senin adina daglari mesken tutanlari koru...bizi koru... Kalbimizi koru... Allah’im bizi korkutma ki; bizler birer ceylaniz; Korkudan yüregimiz telaslanir.. Bizi zorlukla sinama ki, kirilgan bir cesaretimiz var.. Senden ayri koma ki; sevdiklerimizden ayrilik ferini alir ..birakma Allah’im bizi uzaginda birakma.. Sah damarimiza sirlari akit.. Rabbim..Senin bilmenin heyecanini bize tattir.. Kalbimizi gülle doldur.. Yarabbi! Kalbimizi koru kalbimiz koru... Yuregimize sen dokun Allahim.. DUA..DUA..DUA..… |
Su Çürüdü..
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim.. Yalnızca anahtar deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta. Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?) Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım, jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül edip savurdum.. Adımdan gayrısını bilmiyorum.. [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Zamanı yiyip bitirdi karanlık. Gece yoktu. Güneş çoktan kömürleşmiş ve yeryüzü yapışkan bir karanlıkla örtülmüştü. Yabanıl sesler geliyordu derinlerden ve karanlığı ince bir bıçak gibi yırtıyordu. Saklayan kırbaç gibi... Acı duvarını aşan bu sesler, madeni bir gürültüye dönüyor ve yerkabuğunu zorluyordu artık. Sesim yoktu. Karanlığın karnında yitirdim sesimi. Kör bir kuyuda unutulan Yusuf'tum belki. Ama durmadan soruyorlardı. Tanrılar bilmiyordu sordukları şeyleri, peygamberler büsbütün hain çıkmıştı. Ama yine de soruyorlar, soruyorlar, soruyorlar... Adımdan gayrısını bilmiyorum.. |
Iki şeyi bilmek istiyorum. (Belki aynı şeyi iki kere bilmek istiyordum.) Duvarların rengi neydi? Derimin rengi neydi? Dokunuyorum duvarlara; parmak uçlarımla, avuçlarımla, dilimle dokunuyorum. Duvarların bir rengi olmalı. Ama hiçbir duvarcının, hiçbir ressamın bu rengi bildiğini sanmam. Adı yoktu bu rengin, kimyası yoktu. Belki renksizliğin rengiydi bu. Çürüyen bir bedenin kokusuydu duvarların rengi... [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Adımdan gayrısını bilmiyorum.. |
Atin beni denizlere.. vermeyin ellerine..... [Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Bir sarki en fazla kac defa dinlenir ki.. |
slm yasemin nasılsın...
|
| Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:09 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.