Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Kişisel Sayfanız (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=97)
-   -   RuYa (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=12005)

RuYa 11/01/08 18:05



IV

Bir kugu boynu gibi kivrilip uzaniyor hasretin..
-vururum- diyor nöbetçi -dokunursan vururum-
fatma'dir sevdigi kizin adi ihtimal..
sen fatma'ni kolla diyorum benimkisi ihbar..

Birden;

yanik türküsü besbelli , yarasini buldum..
-yar etmem baskasina kaçarsa vururum-
dokunma memet , ne güzel sey sevmek..
Soguruyor sigarasini kule , bulut bulut duman ..
uzuyor tüfeginin namlusu ; fatma kan revan..



Satan22 11/01/08 18:28

elektrik dünden bu yana yok :( soğutda o biçim :) telderandıman vermiyo of of aksam nete gelebilirsen gel tmmi

RuYa 11/01/08 18:32



Onemli degil bende gelemedim..
beynimde kursun var sanki
biliyomusun ?..
Dunden bu yana cok kotuyum.
Ise gidemedim yine..
Gun boyu ilac alip
uyumaya calistim.
Aksam gelemezsem
erkenden yatmisimdir.. :(
Basim kaldiramiyorum
ekrana bakmak iskence gibi..
Nefret ediyorum migrenden.

Satan22 11/01/08 18:45

geçmiş olsun :( umarım hemen geçer :(

RuYa 11/01/08 18:45



Gecer uzulme..:)
7 yasimdan bu yana var bende..
alistim.

Satan22 11/01/08 19:01

hemen geçer umarım :( bu telde veremetti beni iki saateaçılmıyo sayfalar

RuYa 11/01/08 19:05



Ya.. derdin ne ?? :)
sonra yine konusuruz..
Telim nerde kaldi biliosun dimi ?
Bugun evden cikamadigim icin oda ayni yerde..
Rusen ararsa soylermisin ?
Merak etmesin..


Satan22 11/01/08 19:16

tmm sölerim ben mrk etme :2:

RuYa 11/01/08 19:17



Cokk sagoL posta guvercini.. :2:

Satan22 11/01/08 19:28

eve geldim ben.. ohbe burda elektrikde var sıcakda var..:72:

RuYa 11/01/08 19:29




Inanmiyorum yaa..

cix cix cix... :18:

Satan22 11/01/08 19:33

napam ama yeminle varya sibirya bile böle değil...:72: soğuktan midem bulanıyo artık..:72:

RuYa 11/01/08 19:34

Yeni Gozdem..
 






Satan22 11/01/08 19:39

ruşenle konuştum bugün.. yemin etmiş artık kadrolu bi asker..:72: hemide çavuşundan..:11:

RuYa 11/01/08 19:42



....

Gormek isterdim

Satan22 11/01/08 19:44

bende çok mrk ediyorum..:2:

Satan22 11/01/08 19:58

yinga yinga.. nerelere gittin yine..:72:

RuYa 11/01/08 20:01



Aman ya.. ?? yaz yaz nereye kadar.
bunaLdim.
Icimi baydi siirdir sarKidir..
Baska bise yapmaK lazim..
ama nee..
ne.. :20:

Satan22 11/01/08 20:09

9 taş oynayalımmı..:72:

RuYa 11/01/08 22:00







Yanarim..
...Ates Olurum..
Kendime Yokus Olurum..
Gecelerde Seni Ararim
Gunduze Seni Sorarim..

Satan22 11/01/08 22:06

çok efkarlanmışsın yine hayırdır..:11:

RuYa 11/01/08 22:09

Hasret TurKusu..
 







Satan22 11/01/08 22:16

Bitliste beş minare berigel oğlan berigel..
Yüreğim doldu yare berigel oğlan berigel..
İsterem yanan gelem berigel oğlan berigel
Cebimde yok beş pare berigel oğlan berigel..:72::11:

RuYa 11/01/08 22:31

O.c
 





Satan22 11/01/08 22:39

pişt... nirelere gittin

RuYa 11/01/08 22:46


Pusuda Yalnızlık..

karacadağ..
yamaçlarında kardelen çiçekleri
her bahar umuda rengini verir
ve her bahar
dicle’de ak köpüklere üşüşür papatyalar..

siverek düzü..
hayata vurgun yürekli yigitleri
ve sabahin eteklerinde ter taneleriyle
"memleketimdir benim"

orada..

tüfekler yaglanir kerpiç damlarda..
türkü kaçak..
tütün kaçak..

kaçak çay bugulanir şavki vurur maglara
ve korku ve umut ve can pusuda
pusuda yalnizlik..

karacadag,
önü diyarbekir’dir..

ben hüznü avuçlarken ora mahpuslarında..
bulutlarla yalpalayan rüzgarları resmedip..
bakıp bakıp iç çekerdim doruklarına..

karacadağ,
patikalarında ceylan ölüleri..
ve bakır renkli göğüslerimizde görkemli güneşiyle
sabıra tutunan sevdaların gönüllü erleriydik..

ve..
yollarımızda ayaklarımıza batıp çıkan devedikenleri
özlemler biraz uzak biraz diri ..
bekleyişlerde alçalıp yükselirken..

köpük köpük yalnızlık..


Yılmaz Odabaşı

Satan22 11/01/08 22:47

şiir aça aça bi hal oldun artık yeter da..:72: yine canım sıkılıyo yaw..:65:

RuYa 11/01/08 23:03

Sakla Yamalarını Kalbim..

Ne gül..
ne yarın..

Gül,..
küle karılmış günlerin tortusunda..

Yarın,..
vurulmuş yatıyor bugünün avlusunda..

Sakla yamalarını kalbim..

insanlar büyüdükçe günler kısalır
günlerimiz gibi aşklarımız da
yittikleri duraklarda kalırlar
sakla yamalarını kalbim.

Kendini bıçak gibi ışıyan yeni güne bağışla
yürü, arkana bakma, ama umursa..

Bazen anılara en çok yakışan elbise
birkaç damla gözyaşıdır ; unutma..


Yılmaz Odabaşı

RuYa 11/01/08 23:08







RuYa 12/01/08 00:15

Alisamadim..
 







Satan22 12/01/08 00:25

Bu mektup tamamen yanmış bir evde itfayeciler tarafından en ufak ufak bir zarar görmemiş şekilde bulunmuştur.....

Gözüm duvarda duran saate ilişti yavaşça akıp giden zamana esir bir ben varım sanki koca evrende.Eski kurmalı saatlerden di duvardaki.Ufakken babam divanın tepesine çıkar itinayla raf ta saklı duran kurma kolunu çıkarır saati kurmaya başlardı roma savaş gemisinde forsalık yapanlar kadar kolu çevirdiği söylenmesede gene bayağı uğraşırdı o saati kurmak için.
Bayağı da gürültü yapardı hani.Çocukluğumun en güzel anılarının bir köşesine mutlaka o saatin sesi de işlenmişti.Ali ile kavga edip eve gelip anneanemin eski kuranını dolaptan çıkarıp
-seninle bir daha konuşmayacağım kurana el basıyom ben ...dediğim
daha sonrada Ali ile kan kardeş olduğum zamanda o saatin sesi vardı evde
İlk kez aşık olmuştum.Uyuyamıyordum geceleri yatağımda o saatin sesi vardı kulağımda .Gidip gelen tik tak lar arasında hayatın sesini dinliyordum belkide
En son ne zaman oturup hiç bir iş yapmadan boş boş saate baktık hatırlayan varmı
Veya ne zaman akreple yelkovan farkını sadece zamanı anlamak için değil hayata bakmak için baktık.
Gene o saatte takılı kaldı gözüm.Mahpus sanki gözlerim akan zamana bakmaya.Ne kadar sevdiğimi onu kaybedince anlamak çok kötü yapıyor insanı.Son kez elini tuttuğum anın hazzını her an duyabilmek kadar ızdırap veren bir durum yok bana şu faniyatta.Elini bir daha tutamayacağını bilmek.
Oysa ne güzel düşlerimiz vardı
Nikah memuru bana sen mehmet oğlu hakan şahin kazım kızı ayşe sılaseverle evlenmeyi kabul ediyormusun diyecek ben biraz düşünecek sonra espriyi patlacaktım
-Hayır diyebilmeyi çok isterdim ama felaket aşığım memur bey
Hayalimizdeki gibi güzel bir evimiz olacaktı dışı kırmızı ya boyalı mavi pancurlu camları olan bir ev.
Bahçesine güller dikecektik bide kenarı bi kümes yapıp tavuk besliyecektik hani şu iri olanlardan her gün iki yumurta veren cinsten.Bir salıncağımız olacaktı liseli aşıklar gibi orada sallanacaktık beraberce gözlerimizin içine baka baka Beş çaylarımız meşhur olacaktı bütün arkadaşlar toplanacak sokak başındaki eski atölyede çalışan sami ustaya yaptıracağımız çardağın altında oturacaktık beraberce çaylar bahane sohbet şahane diyecek ama gene çatlayana kadar çay içecektik hani.Hani kızımız olursa aslıhan oğlumuz olursada batuhan koyacaktık.Batuhan ben kendi zevkime göre giydirecek Aslı hanıda sen giydirecektin.Sonra bir gramofon alacaktık eve birde 35 lik plak akşamları onu dinliyecektik yaşlanınca ağır ağır çalsın bırak diyerek kızacaktık çocuklara
Hani elele beraber ölecektik yan yana gömülecektik
Dün gibi aklımda herşey
İçim içime sığmıyordu adeta.Arnavut kaldırımlı dar sokaktan kedileri kovalayarak geçtim gene.Fuat abinin çiçekçi dükkanından en sevdiğin çiçeklerden yaptırmıştım güzel ce hediye paketi olsun deyip beşiktaş muhabbetine dalmıştım yine
Adımlarımı daha da sıklaştırdım heyecandan kalbim duracaktı adeta her buluşmamda yaşadığım heyecan hissiyatını tekrar yaşıyordum.Güzelimi düşünmekten yolu göremiyordum adeta boş boş bakan bir kör gibi buluşma yerimize gidiyorum
Her zaman olduğu gibi gene kağıt helva alır yine boğaza bakan bankımıza oturur konuşmadan saatlerce dururduk öylece.Kelimelerin kifayete gelmediği yer de susardık sadece aşkın cümle kalıbına girmediği yerde.Sonra durup dururken sana yazdığım şiiri okurdum gözlerimin içine bakar her şeyi anlatırdın bana konuşmadan.Elini tutmaya bile kıyamazdım senin saçlarını okşamaya aslında sana bakmaya bile kıyamazdım eskir o yeşil bakışların diye
Sonra belki yine o ağacın dibine giderdik.Aşkımızın 3.gününde ölene kadar yazdığım seninde gözlerimin içine bakıp o kadarcıkmı deyip gözlerin mezarım olsun yazdığın ağacın altına.Gece olurdu belki orada senle otururken.Farkına varmazdık biz zamanın nasıl geçtiğinin güneş aya ve yıldızlara bırakmış olur du yerini.Ilık ılık eserdi meltem yavaşça yüzümüze vururdu.Saçların savrulurdu havada serbest çe
Derin bir iç çekerdim ben en sonunda ayrılık vakti gelince
Seni ne zaman görürüm acaba deyip rüyalarımda başlardım yüzüne bakmaya doyamamalara
Saat tam 12 de aya bakardık ikimizde hatırlarmısın.Aynı anda birbirimizi görüdük ayın üstünde.Şarkımızı orada söylerdik beraberce sanki duyar gibi olurdum sesini
Yavaşça geliyordum buluşma yerimize.Uzakta göründü işte parkımız
Karşı kaldırıma geçerken bir kaza farkettim iki dolmuş çarpışmıştı birbiri ile etraf bayağı kalabalıktı parka oturdum ve ayşeyi beklemeye başladım bir taraftanda kaza yerine bakıyordum.Yanımdan geçen iki çocuğun konuşmasına şahit oldum
-nasıl sıkışmış oraya öyle ya
ne oldu ki ...dedim
-abi şuradaki kazada bir kız arabada sıkışmış çıkartamıyorlar çok kan kaybetmiş ölecek diyorlar dedi
gidip bakacaktım ama ayşe gelir beni bulamaz diye gidemiyordum bir türlü aradan 2 saat geçti cep telefonu çalıyor ama cevap vermiyordu
merak daha ağır bastı ve kazaya bakmak için doğruldum yerimden bayağı kalabalıktı arabaların etrafı güç bela kalabalığı aşıp şıkışan kızın yanına doğru ilerledim yüzü bana dönük değildi yanında bir doktor vardı kalktı ve söylenerek geçti yanımdan
-gitti çok kan kaybı var gitti
kurtarma ekipleri kızı kurtarmaya uğraşıyorlardı ama nafile çok fena şıkışmıştı acıdım onun bu haline tam arkamı dönüp gidecektim hayatımda duyduğum yüreğimi yaralamaya yetecek bir söz işittim sıkışıp kalan kızın ağzımdan
-mehmet mehmet
kalbimden vuruldum hemen kıza doğru yönelip yüzünü bana çevirdim ekipler beni uzaklaştırmaya çalışıyordu dizleriminn üstüne çöktüm kaldım

AYŞEYDİ O KIZ AYŞE
Ellerini tuttum ilk gün ki gibi sıcaktı hala başından akan kanlar kaşlarını kırmızıya boyamıştı hıçkıra hıçkıra ağlıyordum
-o yazıyı hatırlıyormusun dedi ayşe
-evet aşkım ama konuşma yorma kendini dedim
-ben ölüyorum sen ölene kadar yazmıştın sevmeye devam edecekmisin beni ..dedi
ağlamaya taakatim kalmamıştı kırrmızıya bulanmış yüzünü öpüp sonsuza kadar dedim
güldü derin bir iç çekti
- seni bekliyordum gözlerime dikkatlice bak şimdi.... dedi
baktım baktım derin derin baktım
-artık ölebilirim gözlerin mezar dedi
son kez ellerimi sıkıca sıktı ve boşaldı elleri bir anda..... ölmüştü
çiçekler elimde yetim öylecene kala kalmıştı yüzünü örttüm çiçeklerle
son kez baktım gözlerine hala gülüyor gibiydi elimle kapadım yavaşça kulağına eğildim
bekle beni bekle diyerek kalktım ayağa
hızlıca koşmaya başladım trafiğin yoğun olduğu yere tam kendimi bir kamyonun altına atacakken onun sesi geldi kulağıma
-henüz değil bekle henüz değil aşkım
aradan 1 yıl geçti
saate bakıyorum hala saat yamuldu yavaşça yere düştü alevler yalamaya başladı topuklarımı artık.Alt kattaki komşunun evinde çıkmış meğerse yangın
o gün duyduğum sesi tekrar duydum daha kuvvetli söylüyordu sanki haykırıyordu adeta...
-işte şimdi aşkım işte şimdi
artık vaktiydi hayatta aşkıyla yanmıştım şimdi yanarak ona kavuşacaktım
-bekle beni kar tanem geliyorum..


içimden geldi annatım dedim..:72:

Satan22 12/01/08 01:50

yinga yinga gittinmi..

ZyreC 12/01/08 01:57

Ben geldim ama o yok :65:

Satan22 12/01/08 01:59

müberek hoş geldin..:2: nie bu kadar geç geldin yaw...

Satan22 12/01/08 02:03

ee asker annat bakam n var n yok şafak kaç..:72:

ZyreC 12/01/08 02:03

Biraz işim vardı. O nerde?

Satan22 12/01/08 02:05

başı ağrıyodu yarım saat önce gitti... migreni tutmuş yine..

ZyreC 12/01/08 02:09

Yarın görüşürüz o zaman. Ben çıkıyorum.

Satan22 12/01/08 02:12

tmm erken gel ama...

ZyreC 12/01/08 14:01

Yangınlarla çoğalarak dolaş seven yüreğimin şiir saraylarını
Göm başını anlamsız ayrılıkların kumsallarına, sil gözyaşlarını
Masmavi denizler çevirdim sana, yeşert kurumuş ormanlarını
Ölümsüz bir sevdanın ülkesini kurdum, uzat bana avuçlarını

Desem ki, her yudumda göz kristallerinin vahalarına gömülecek korsan bakışların, yaman coşkularla halaylarda bileklerini tutan ben olacağım, sevdanın ayaklarına kapanacağım. Desen ki, bir umut, küçücük bir sarılış dansıyla hak et beni, en koyu kadehlerden süzerek içime dol, süzerdim seni. Dal olurdum yoluna, bağ olurdum mahzenine, kol olarak uzanırdım ceylan gözlerine. Sevdam diyerek, kadınım diyerek diz çökerdim kutsal ve yaşanası güzelliğine.

Dolaş mağrur gözlerinle sevdalı şiirlerimi bu gece. Yankılı bir tufan günlüğünün anılarıyla okşa gönül bahçemi. Yamalı gemiler nasılsa getirirler seni benim ülkeme. Dolup dolup boşalan gözyaşlarını akıt istersen yıllardır güneş uğramayan dizelerime ve aldırma içindeki sitemli sözlerime. Bir yılkı atı kişnesin gecemin en dar geçitlerinde, sevdanın kapısını açarak güleyim aşkla gözlerine.

Gülkurusu serptim gökyüzüne, anıların dişleriyle ovuşturdum hasretin gazellerini. Sevdanın anlamını aradım kral mezarlarında, yokluğunun yazıtlarında izini sürdüm. Çözümsüz kaldım, gece sürdüm aydınlık aradığım gündüzlerde yüzüme. Bağrımdaki hançerin kabzasına el atmadın. Aşk dedim, yumru kadar göğsünde beni düşünemedin. Kalabalık bir şehirde yitirdim sevdanı, bir kez neredesin demedin. Özlem sürmüşsün yeniden içime, seni sevdiğimi bak yeniden söyledim.

Sağdıkça özlemin memesinden hüznü, en çok dünün itiraflarıyla sarmalanır yüreğimiz. Bitimsiz bir serüvenin mavi turlarıyla kalp ağrılarımız seçkin düşler adasına ulaşır. Her sızı kendi yatağını oyan ırmaklarca denize dönünce yüzünü hasret gülüşünü gizler, dağ ovadan alır tozunu, sevda en çok sızısıyla çarparak tüketir kendi yolunu.

Tutkulu bir dökülüşün koyu gölgesinde seni düşünüyorum yine. Yeşil sularda gülüşlerin yüzüyor, yansımalarına uzatıyorum ellerimi. Seninle uzanıp yemyeşil çimenlere gökyüzüne çiziyorum mutluluğun resimlerini. Kırlangıç mevsimiyle dönüyor dünya, bir şiirin soluğuyla okşuyoruz sevdanın kirpiklerini.

Belki, savruk bir anın içinde sarmalamak zor gelmez bedenlerimizi. Sonuna dek gerili bir sevda yayını gevşetip oklarız ulaşmaktan korktuğumuz hedeflerimizi. Sesini özlemek, nefesini dinlemek ve yüreğinden geçenleri bilebilmek mümkün olurdu. Zorlu ihtimallerin sarı odalarında sevişerek tüketirdik bu hırçın zamanı. Sen orada, ben burada ucu ucuna eklemezdik yıllardır üzerimize yağmayan mutluluk yağmurlarını.

Bir su gibi dökülsün hüznün yağmurları yalnızlığa alışık yaşlı saçaklardan yokluğunda. Altın bir tastan yudumlasam senli günlerimi. Bir çiçeğin sızılı büyüyüşü, denizlerin gelgitleriyle çoğalsın, bitsin içindeki derin uğultu. Dudağının ucundaki gülüşlerle, güldükçe sol yanağında açan gamzeye bölünsün. O anda ülkemden havalanan bir martı denizler aşarak omzuna konsun ve sıyrıl düşlerinden, kavrul öpüşlerimden ve sevdalı gecelerini donatayım şiirlerimle.

Yüreğimdeki yüzlerce şiirle sevdanın kardelenine sarılacağım. Ay dolaşacak gölgemle, yıldızlara gönlümü vereceğim. Bu gece uzak şehirlerin yıllanmış özlemine varacağım, Akdeniz yakamozları taşıyarak heybemde. Bir sevdanın kapısını çalarak yeşil ovalarımın güneşlerine özgürce bakacağım. İşte verdim dağlara bağrımı ve güneşi aldım bir tek yanıma sensiz. Dallarım kıraç, toprağım çorak, ellerim özlem yanığı, düşlerim sargılarını açmıyor, bir bulut uzakta, şarkılarıma katılmıyor. Ay saklım, gül bakışlım, gözlerim yokluğunda seni, bir seni arıyor.

Bütün güneşler aynı yönedir unutma. Sevginin kollarından tutarak vardığın uzak adalarda sevda karşılar seni ne kadar aklın almasa da. Bütün sarılışlar aşkladır gülüm, sevdadır tek suçlusu. Bir son dokunuş kalınca doğru zamanın ruhsatına, doğrulup bir düşünüşle imza atarız gerçeğin defterine. İçimizi ısıtan sözcükler üşür, buğulu bir bedene yeni mutluluklar üşüşür. Anlamını asla yudumlayamadığımız bir yutkunuştur işte avucumuzdaki umut, bulutları üşüten bakışlar çaresizliğe bürünür.

Bilmelisin ki, kaybolmuş bir çocuk dolaşır içimde. Yüreğindeki sevda kırpıklarıyla kimi çırılçıplak, kimi gözlerinde asi maviler. Ak kağıtlara dolmakla, geceleri hüznü oymakla sayılıdır ömrü. Bir yaprakça düşer yaşlı bir çınarın dallarından kimi, bir resimce donatır evreni, yitirilmiş umutların seyyahıdır belki. Bir yanardağ olur kimi, tuzlara dönüşür sonbaharda denizleri. Kin yoktur defterinde, hüznü geçirir sırtına yüreği delirdi mi.

Haydi sevda!. Yüreğimdeki rengârenk ölümlerle, ruhumdaki en ölümsüz şiirlerle tutsana ellerimi. Bir karabasan yağmurunda geçelim bu ülkenin zorlu hendeklerini. Dinledikçe bizi bizden eden, şiirlerimize bir nefes gibi sokulan şarkılarla biz olalım bu yalan dünyanın en son gezginleri. Hüzünlerden biçilmiş emsalsiz giysilerle, sen hüznün prensesi oluver bu yaşlı dünyanın son sevgilisi. Şimdi daya sevdalı yüreğini nabzıma, ben şiirlerinde seni ölümsüzleştiren bir bezirgân, ruhunun labirentlerini aşamayan sözcüklerin efendisi olarak üfleyelim aşkın isli kandillerini.

Bu şiirin hikâyesi: Her gün ölüm düşlerinin kayıtları düşerken defterlere, cam kırıkları ile kıyılır yüreğimiz. Ölüm izbe ve karanlık bir yoldur asırlardır, bilinmeyen sayfalarında yitiktir kimliğimiz. İnsanın insana acımadığı bu çelişkiler atlasında sevmek, inadına sevebilmek için yaşayabilenlere ithaftır…


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 03:41 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.