Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Kişisel Sayfanız (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=97)
-   -   RuYa (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=12005)

Satan22 12/01/08 15:46

gözün aydın yinga bak kimler gelmiş ama sen yoksun nerdesin...

RuYa 12/01/08 17:35




Serin ruzgarina penceremi acmis gibiyim...
hosgeldini gevelerken yuregimin haLini bir gorsen..:(

HosgeLdin..

RuYa 12/01/08 17:38


Özlem..

Bir gece,
Gecede bir uyku..
Uykunun içinde ben...
Uyuyorum,
Uykudayım,
Yanımda sen.

Uykunun içinde bir rüya,
Rüyamda bir gece,
Gecede ben...
Bir yere gidiyorum,
Delice...
aklımda sen.

Ben seni seviyorum,
Gizlice...
El-pençe duruyorum,
Yüzüne bakıyorum,
Söylemeden,
Tek hece.

Seni yitiriyorum
Çok karanlık bir anda...
Birden uyanıyorum,
Bakıyorum aydınlık;
Uyuyorsun yanımda...
Güzelce.

Kaynak: Yalnızlık Paylaşılmaz

RuYa 12/01/08 17:43



Aglama..
Aglamak
Biraz öteye kaçmaktir..

Aglamak,
Hüzünle anlaşmak,
Ve kucaklaşmaktir..

Aglamak..
Siginmaktir ne olsa,
Avuç açmaktir..

Uzak da olsa, yakin da olsa
Biraz onu öteye itmektir..

Kişinin en kolay mutsuzlugu
Aglamaktir, geçiştirir umutsuzlugu..

Daha zoru var, susmak zor
Susmak bir agaç, dallarinda,
Susmak..
aglamalari da tutuyor..


RuYa 12/01/08 17:50

Nerdesin..
 

Sende esen bende uguldayana eşgin
Sende uyuyan bende uyanana uygun
Sende ölen bir şey var
Bende ölene döngün, bende dogana dolgun
Bir şey var, bir eşin var, bir var var.

Bende yanan yangin
Bende yanan karşit
Ben yanana söngün
Ben sönene dongun


Özdemir Asaf

Bir ömür boyu
Çekersin aşk-ı sevda'dan
Yanarsın bir yaşam boyu
Yazarsın destan destan
Uzaktan yakından
İçinden dışından

Gelir
Bir bakışta okurlar...!!
Sağolsunlar.


Özdemir Asaf

RuYa 12/01/08 18:25


8.10 Vapuru..


Sesinde ne var biliyor musun..
Bir bahçenin ortası var..
Mavi ipek kış çiçeği..
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun..

Sesinde ne var biliyor musun..
Uykusuz Türkçe var..
İşinden memnun değilsin..
Bu kenti sevmiyorsun..
Bir adam gazetesini katlar..

Sesinde ne var biliyor musun..
Eski öpüşler var..
Banyonun buzlu camı..
Birkaç gün görünmedin..
Okul şarkıları var..

Sesinde ne var biliyor musun..
Ev dağınıklığı var..
İki de bir elini başına götürüp..
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun..

Sesinde ne var biliyor musun ..
Söylemediğin sözcükler var..
Küçücük şeyler belki..
Ama günün bu saatinde..
Anıt gibi dururlar..

Sesinde ne var biliyor musun..
Söyleyemediğin sözcükler var..



Cemal Süreya

Satan22 12/01/08 18:33

taa burdan istanbullara gittim.. nizamiyeden kaçırdım kaptım geldim onu...:72: ama sen yoktun.. az önce görüştüm dışardaymış akşam gelicek nete..:2: sen napiyon baci..:72: hastaydın nasıl oldun..

RuYa 12/01/08 22:24



Merhaba Adnan,

Bugun ucuncu gun..

artci agrilarin ve inanilmaz yorgunlugumun disinda birsey yok...

Nasil yani , sen simdi Istanbuldamisin .. ?

Gelsin artiK ,onu cok ozledim.

RuYa 12/01/08 22:28



Saat Sekizi Geç Vurdu..


Kime ne desem..
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum..

Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı..
Dökülen çelik katı
Yürüyenler yan yana

Yüzümü güneşe dinlendirsem..
Dağın dağ olduğunu bilsem , ovanın ova , ağacın ağaç
Kurtulurdum..

Çok köprülü sular gibi git git bitmedi.
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum..

Saat sekizi geç vurdu..
Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna
Düşünmeden biliyordum.



Arif Damar

Satan22 12/01/08 22:31

Alıntı:

RuYa´isimli üyeden Alıntı (Mesaj 138070)


Merhaba Adnan,

Bugun ucuncu gun..

artci agrilarin ve inanilmaz yorgunlugumun disinda birsey yok...

Nasil yani , sen simdi Istanbuldamisin .. ?

Gelsin artiK ,onu cok ozledim.

gelir gelir..:85: dışardaydı en son aradığımda.. ağrıların çokmu artmış ya.. dikkat et kendine yinga.. haa istanbulda derken onu foruma getirmek için gitmiştim sözde yane..:72: tekrar vana döndüm..:11:

RuYa 12/01/08 22:37



İçime Damlayanlar..

Raylar
Düğümlenen yollar, tren
Bir gün
Ümit etmediğim bir gün
Alıverecekler seni benden.
Neler götürdüğünü bilmeyecek
Düşünmeyeceksin.
Belki döneceksin
Düşerken yıldızım bir selvi gölgesine
Belki de ömür boyu bekleteceksin.
İlk çiğdemle gel
Ne var ki dünyada
Kaybedip bulmaktan güzel?
Demesi kolay ama
Öylesine yanıyor ki içim
Bir garip çöl yolcusu gibiyim.
Doymak için susuzluğuna
Seni yudum yudum değil
Damla damla içeçeğim..



Gülten Akın

Satan22 12/01/08 22:41

sinemadaymış beyefemdi 3 boyutlu filim izliyo bana msj atmış adamlar sanki yanımda die..:72: keşke bende şimdi orda olsaydım benim gibi film meraklısı bi insana bide msj atıyo ballandıra ballandıra..:72:

RuYa 12/01/08 22:43




O kadar zaman bunalmistir ,
uc boyutLu goruntusunu kiskanma.. :)

Isin pis tarafi benim bu aksam icin arkadasima sozum var..
Ciktim cikacagim.
Keske bir defa gorebilseydim..:(

RuYa 12/01/08 22:47

Ben Ölürsem Akşamüstü Ölürüm..

Ben ölürsem akşamüstü ölürüm.
Şehre simsiyah bir kar yağar
Yollar kalbimle örtülür
Parmaklarımın arasından
Gecenin geldiğini görürüm.
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
Yüzümü bir çiçeğe gömüp
Ağlamak gibi isterim
Derinden bir tren geçer.
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Alıp başımı gitmek isterim
Bir akşam bir kente girerim
Kayısı ağaçları arasından
Gidip denize bakarım
Bir tiyatro seyrederim.
Ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Uzaktan bir bulut geçer
Karanlık bir çocukluk bulut
Gerçek üstücü bir ressam
Dünyayı değiştirmeye başlar
Kuş sesleri, haykırışlar
Denizin ve kırların
Rengi birbirine karışır
Sana bir şiir getiririm
Sözler rüyamdan fışkırır
Dünya bölümlere ayrılır
Birinde bir pazar sabahı
Birinde bir gökyüzü
Birinde sararmış yapraklar
Birinde bir adam
Her şeye yeniden başlar.



Ataol Behramoğlu

Satan22 12/01/08 22:47

yaw çıkmasan ii olur çünkü msj attı saat 11 de nete gelicem beklesin diyo.. çok özlemiş seni..:2:

RuYa 12/01/08 22:49




Offffff...

O olmasa saatlerim burada esnemekle gecer..
O gelir isim cikar..
yiicem bitircem..kafasini kircam ben bu aksiligin.. !!


Satan22 12/01/08 22:51

:72: bişey olmas beklemeğe dere ama..:2:

RuYa 12/01/08 22:55

Sonra Okumak Icin Ekledim..
 


Sol tarafımdan kalkmıştım o sabah. Deliliğim üzerimdeydi. Belki de gerçek ruhum harekete geçmişti o saatte. Zaten benim için çok zor bir gündü. Sıkıcı bir iş görüşmesine gitmem gerekiyordu. Hayatımda büyüdükçe yeni fobiler edinmeye başladım. Müziği salakça sebeplerden bıraktığımda şarkı söyleme fobisine yakalanmıştım. Sezen ile şarkı söylemek istediğimde bir arkadaşım bana “fazla yüksekten uçuyorsun” dediğinde yükseklik korkusu ortaya çıktı. Bir gün katılarak ağlıyorken herkesin bakışlarını gördüğümde ağlama fobisine yakalandım., sonra yine bir gün tam uykumun en güzel yerindeyken telefonum bir ölüm haberini verince uyumaktan korktum. Derken ilk sevdamı bir uyuşturucu komasına teslim edince bir şeylere bağlanma korkusunu yaşadım. Ve bir gün bir arkadaşım silahı beynine dayayıp son kurşunu ateşleyince kurşunlardan korkmaya başladım. Bir gün orada bir gün burada büyümeye başlayınca ayrılıklardan korktum. Sonra bir gün güvendiğim bütün “kemiklerim” kırılınca güvenmekten korktum. Bir gün bayıldığımda ve gözlerimi en sevdiğim birinin mezarında açtığımda mezarlıklardan korktum. Bir kitap okurken içimdeki 2.,3.,4. Çisel daha hızlı okumaya başlayınca içimden korktum. Bir adama kemiklerime kadar tutununca ve kalsiyumu aşkta bulunca aşktan korktum!

Tüm bu pisliklerden arınmaya çalıştıkça herşeyin insanın hücrelerine yerleştiğini anlayınca yıkanmaktan korktum. Kalp üzerindeki morlukları görünce, aklım bedenimle çelişince sevişmekten korktum. Yürürken koluma değen adamdan, o adamın yanında yürüyen kadından, bana beni anımsatan çocuktan korktum. Hep korktum. Korkularımı anlayacaklar diye de korktum. Gücümü yitirmekten, yitirince delirmekten korktum. Ben hep korkmaktan korktum.

Nasılda uzadı cümleler.

Nasılda hesabını aştı yazdıklarım!

İş görüşmesindeydi son noktalı virgülüm! Öyle ya geriye dönüşüm olmadığını bildiğimden virgülsüz nokta koymaktan korktum. Sizi bilmem ama iş görüşmelerinin en nefret ettiğim yanı gideceğim adresi bulamama korkumdur. İşte bu cümlenin sonrasında n’olur bana normal gözüyle bakmayın! Ben bir deliyim. Üstelik delilerden korkuyorum! Yine stresli bir görüşme için Eminönü Vapuruna bindim. Hava buz gibiydi. O karlı günlerden biriydi. Yeri gelmişken bazen kalabalıktan da korkarım. Gülebilirsiniz! Ben deliyim!

Neyse bu yüzden herkes deliler gibi içeride yer ararken ben vapurun kenarında oturmayı seçtim. Ayaklarımı uzattım. Martılar tepemde. Tam bir “İstanbul İstanbul Olalı” durumundaydım. Sonra bilirsiniz cam vardır arkanızda. Bir baktım insanlar bana bakıyorlar. “Ne yapıyor bu kız bu soğukta” der gibi. Umurumda değildi işin açıkçası. Bu arada yeni bir fobi daha edindim. Martılar vapur hareket edince öyle bir uçtular ki tepemde ne yalan söyleyeyim sindim bir an ama sonra anlaştık onlarla. Ben geri döneceğime söz verdim ve onlar Kadıköy’de kaldılar! Meğer martılarda deliymiş söz dinlediler. Tabii hava hareket halinde daha da soğuktu. Yemin ederim bir tek ben dışarıdaydım. Ve hemen yeminimi bozuyorum benden başka biri daha vardı. Ama oturmuyordu. O an aklımdan geçenleri anlatamam. Delice şeyler işte. Denize bakınca ne düşünür insan. Yeni bir aşkın eşiğini, mide ağrısını, biraz ölümü biraz İstanbul’u ve bana özel olarak da çokça müziği, sesi, Sezen’i. Şapkamı kafama geçirdim, ellerimi cebime soktum. Saçım dağılmışmış, burnum akmışmış, bir tarafım donmuşmuş hiç umurumda değil. İş görüşmem vardı, yeri nasıl bulacaktım, ben aptal mıydım! Müzik varken ne işim vardı görüşmelerde, ne kadar normal olabilirdim diye düşünüyordum o saydıklarım umurumda değilken! Bir de çaktırmadan gizlice şarkı söylüyordum atkımın altından. Sonra bir ses duydum. Bir kadın şarkı söylüyor. Ama nasıl bir bağırışla anlatamam. Geminin iskelelerine bir gelip bir gidiyordu. Ayakta duruyordu. Dönüp bir baktım kadın inanılmaz görünüyordu. Kafasında kocaman kırmızı bir şapka, her yerinden bir şeyler sarkan bol sarı bir kazak, kocaman yeşil bir çanta, rugan topuklu çizmeler ve kocaman gözlükleri vardı. Kızıl saçlı bir kadındı. Kısa boylu! Aman Allahım dedim! Öyle birini görünce kendinizi normal sanıyorsunuz. Ne acı! Kadın baktı baktı kalktı geldi yanıma oturdu. Ama yaşamanız lazım o anı! İçimde adrenalinle karışık bir huzur anı…

Kadın mırıldanıyordu ama ne dediğini anlayamadım. Sonra omzuma vurdu “hadi” dedi “şarkı söyleyelim”. Ne söyledi sizce? İnanmayacaksınız ama her kelime üzerine and içerim ki “Onu alma beni al beni al beni al….” Diye başlamaz mı! O an saliseler içerisinde neler düşündüm ben bile hatırlamıyorum. Başladım korka korka onunla şarkı söylemeye. Sonra vurdu yine omzuma “hahahah sende delisin be!” dedi. “Seviyor musun Sezen’i ?” dedim. “o deliyi mi? herhalde kızım o da bizden hahahah” dedi. Ben iyice şok! Allah artık söyledikçe söyledik. “Ben tanıyorum onu! Şarkı söyledi benimle. Meşhur edecek beni” gibi bir şeyler daha söyledi. Güldüm tabii kahkahalarla. Bir de oynayışını görseydiniz. Oturduğu yerden o kadar kibar hareket ediyordu ki! O sırada içeriden bakıyorlar dışarıdan da gemi görevlileri gülüyorlar. Ama inanın burnumun akıyor olması, zatüre olacağımı bilmem kadar umurumda değildi. Sonra konuştu işte biraz daha delisin sen dedi sakince ve kalktı yanımdan. Her delide olduğu gibi garip bir hüzün vardı içinde bence. Yüzünden belliydi. Sonra vapur yanaşırken görevli halatların yanına geldi ve “rahatsız oldunuz mu? O hep gelir biz de onu vapura alırız, öyle gelir gider, deli işte” dedi. Güldüm sadece ve kim akıllı ki dedim. İndim vapurdan. Bizi camdan gören herkes garip garip bakıyordu. Aslında gerçek hayata dönünce ben bile böyle bir şeyi yaşadığıma inanamamıştım. İçimde acayip bir huzur vardı. Delice bir huzur. İş görüşmem istediğim gibi gitmedi hatta aklımı bile konuşmalara veremedim. Ama o gün öğrendiğim, yaşadığım şeyleri asla unutamam. Tesadüf yok işte! Bir deliye rastlıyorsun kalkıp Sezen söylüyorsun. Akıllı adamın işi mi bu Allah aşkına!

Deliler gitgide sızıyor kalbime. Sezen’le tanışma korkum var bir de. Buna bu yüzden cesaretim yok. Ama onu görmek, ona dokunmak gibi bir ısrarım olmadı hiç.

Baksanıza o bana her yerde kendini gönderiyor zaten.

Sadece anadilimiz aynı onunla!

Ben aşktan konuşuyorum, O delilikten!

O aşktan konuşuyor ben delilikten!

Deliliğe, aşka, hayata dokunmanın “İpucu”nu verdim sizlere…

Tutması sizden!

Çisel Onat



RuYa 12/01/08 23:02


Sevmek bir şey değil de
sevinmek kötü be,
kumruların
kumsalların
bulutların aşkına
mecburduk da yazdık
kirli sakallı sabahların namına
öylesine değil
savrulsun diye değil
yalandan değil
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü

hani bazı
içinde bir dal burkulur

yeşil için
sarı için
her morun tonunda büyüyen
sağrılar için
belki kuşlardan habersiz
kanatlar için
yol yokuş
son ilk bahar
uzun eskilerden gelme
bir içim nefes için
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünki

erguvan görüldü bir zaman
sonra çıkmaz oldu sokakların alayı
mavi çakmak
fitil falan
kalabalık oldu yokuşlar
o yokuşların baladı oldu
düğün oldu hatta
serim düğün ve çözüm için
boşanmalar oldu
her sevdanın final tezi adliyeye verildi
gerisi ilam oldu
kıyılar kumrular
göçler oldu...

buhurdanlar semaverler
ve nargile geyikleri
yavaş
yavaş
çok yavaş
hız'da yitirilenlerin aşkına
yavaş'ın içindeki ölü şövalyeler için
her işin bir raconu vardı
yaşamın ortaçağında
atılan adımlar vardı yavaş ve eski
bir düellodan alınmış
işte bu yüzden yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

sonra unutmak vardı
hatırlamak içindi bütün muallak resimler
hiç olmamış gibi yapmak
öküz öldüren bir hasrete
can dayanmıyordu ya
zaten bütün bunlar
yeni ve dayanıklı canlar içindi
dursun koyuyordular en son çocuklarının adını
üstü kalsın ikizler mesela
birisinin içinde civciv havalansa
diğeri kanat çırpıyordu istemsiz
oluyordu bunlar
ve yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı çünkü...

eski harfleri dağıtıyorduk komşularımıza
yepisyeniydiler
hepi topu bir kere kullanılmışlardı
sapa bir cümlenin içinde
hat sanatıydı gömdüğümüz uykuya
edebiyat avuntusuydu işimiz
uzak suretlerinden biriyle yapılan nef'inin
yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı,
aslında olurdu tabii
bir sürü yazmadığımız
bir süre yazmadığımız
ama o zamanda
bakkalda hesapüstü kalmışlık oldu
siparişi unutmuşluk bakkal çırağında
hem de ekmeğin en yumurtaya banılacağı sırada
ve kapatıyoruz manasında söndürülen ışıklar oldu
hadi gidin artık makamından
kırklık bir ampul kaldı geriye...
baktık olmuyor yazmadan
baktık mesele oluyor
dimağı eşeleyen cümleler
olmuşlar
olacaklar

yani bir fikrin hizasına konulacak ne varsa işte,
yazdık
ki yazmasak olmazdı
bütün bunlar
bütün bunlar içindi
gizli hüzün artıkları
kalmıştı ayrılık salonundaki
güvercinlerde manasız bir tango ciddiyeti
dans mı ediyorlar fırça mı yiyorlar
belli değil
öyle suçlu bir işti tango
arjantinde solcu gençler işkencedeyken
maradonaydı 82'de
kibrit kutusunun kapağı
vasati kırk çöptü ve
kırkının da tek tek
kendine göre sorunları vardı...

çözüm bekleyen ağır meseleleri de vardı
yaprakların
kuruyorlardı saatlerini kasım patlarına
hemen ve şimdi
müdahale gerekiyordu
akarsulara

ve ivedi
bir gülümser kelimeydi
yadırgayan
Türkçedeki yerini
ama yinede yazmak lazımdı
yazmasak olmazdı...

sonra hiç aklına gelirmiydi
örümceklerin sinirli bir iklime
ağ'yacakları kendilerini
ya da kuşak çatışması balıkların
pul pul gerinir diye düşünürken biz
meğer esnemeye bile takati kalmamış
yorgun bir akdeniz...
ucundan çeksen
new york'a kadar götürebilirsin
elektrikli vakumlu halı bile yıkayan sömürgeni
işte böyle bir durumdu
ve tedirginliğimiz
siren miren istemiyordu
telaşımızın gürültüsü yerindeydi
ve küt diye akşam oluyordu

biz ki öğle vaktiyiz daha
rakıdan filan habersiz
ve söylemeye gerek yok
uzun
çok uzun içmeler oldu
mürakabe susamış peçetelere notlar düştük
kalktık
zeytinyağı lekesinden arta kalan
şiircik kuşunu besledik
gel gör ki üç gün yaşayabildi us pas içinde
ama olsun yine de yazdık
yazmasak olmazdı...

nehirde (hiç tanımadığımız)
bir tekne için (hiç binmediğimiz)
bir şarkı (hiç duyulmamış)
bestelemeyi istersin de
hani nefesin yetmez nefsini güftelemeye
işte bu yüzden yazdık
yoksa hoşumuza mı gidiyor zannediyorsun
smokin bulutlu bir gökyüzünden söz etmek
bir kelebeğin kararsızlığını anlatmak
tırtıl kılığında...
ya da bir ateş böceğinin direnişini
yalancı aydınlıklara...
başka türlü olmuyor,
başka türlerde nasıl oluyor bilmem
ama yazmak lazımdı işte
yazmasak olmazdı çünki!


Yılmaz Erdoğan

RuYa 12/01/08 23:06

Ömer Gençer / Otel Odaları
 


Bir oda dedim yılgınlıkla..
bir düş kurulmuşsa eğer geri dönüşü yoktur kemirir yaşamı
bir oda dedi öteki
düşlerinizle birlikte kalacaksanız bedeli biraz ağır olur
ödeyemeyebilirsiniz
sonra otelimizi terk etmek için nedenler sıralamayın
siz en iyisi biraz düşünün kararınızı vermeden önce
üzmeyelim birbirimizi
ben kimseyi üzmem dedim ötekine
aşklarım ve düşlerimle konaklayacağım bedeli neyse öderim
size yerinizi göstereyim dedi öteki
her katta biraz daha ağırlaşıyordu yükler
her katta biraz daha sıkılıyordu insan
her katta biraz daha tükeniyordu düşler
her katta biraz daha aşk yoğunlaşıyor

bir oda için değer (mi?) ...

RuYa 12/01/08 23:09





Bir özlem var içimde uzaklara dogru..
engin denizlere Sana, ve askimiza
Sisli bir maziden uzakta
yalnizca Sana yakin..

gönlümün dalgalarinda sevgim kalsin..
bitmeyen rüyalarimda hep Sen varsin...

RuYa 12/01/08 23:12

Nazim Hikmet - Dört Güvercin
 


Geldi dört güvercin
suda yikanmak için.
Su mahpusane yalagindaydi.
ve günes
güvercinlerin
gözünde, kanadinda, kirmizi ayagindaydi.
girdi dört güvercin
yikanmak için
suyun içine.
ve kederli toprakta dört insan
bakti dört güvercine.
Güvercinler hep beraber
günesi tasiyip kirmizi ayaklarinda
uçabilirler.
Durdurmaz onlari demir ve duvar.
güvercinlerin yumusak kanatlari var.
Ve kanatlar
Simdi burda, simdi damin üzerinde.
Insanlarin kanatlari yok
Insanlarin kanatlari yüreklerinde.
Dört güvercin
günese varmak için
yikandi, uçtu sudan.

Satan22 12/01/08 23:19

msj yazabilirmiyim..:72:

RuYa 12/01/08 23:30

Barış Kılıç / Düşümde Bile...
 

Mutsuzum uzun zamandır. Senin de dahil olduğun bir sürü sebebin sonucu mutsuzluğum... Yaşam boyu mutsuz olmak için o kadar çok hediye edilen acı içinde sana nasıl kızabilirim ki içime bıraktığın küçücük bir sızı için. Hayatın tuhaf yanlarından birisidir işte bu...

Upuzun yolların ardında belki alabildiğine gri, belki bembeyaz, belki çocukluğumun en güzel hayali gibi yemyeşil bir şehrin içinde, benim soluduğum nemli oksijenden uzak, kimbilir beni hiç düşünmeden geçirdiğin günlerde, ben seni akıl defterimin her gününe satır satır yazmaya devam ediyorum hiç usanmadan. Zamanın herşeye farklı anlamlar yüklediğini anlıyorum düşünmeye çalıştığım hergün. Şarkılar hep istediklerimi anlatıyor şimdi, çocuklar hep senin gibi gülümsüyorlar... Zaman şimdi herşeye seni yükleyip gönderiyor üzerime hiç acımadan. Bense hiç karşı koymadan, sana dair herşeyi aklımı çürüterek içime çekiyorum büyük bir hızla, yok olduğumu bile bile...

Bir sürü ses uğulduyor kulaklarımda... Onlardan sadece birini anlayabiliyorum karmaşanın içinde. ''Artık çok geç'' diyorsun bir yağmurun ferahlığını taşıyan sesinle. Sesine yakıştıramıyorum söylediklerini. Çok uzaklardasın, mutsuzsun benim gibi. Hiçbirşeyin geri dönüşü olmadığını söylediğim gün geliyor aklıma sadece. Kendime kızıyorum sana inanmadığım şeyleri öğrettiğim için çaresizce. Ellerini hiç tutamayacağımı bilmenin telaşıyla...Onca masumluğunun içine kattığım kem gözlü kuşkularıma kızıyorum hiçbirşey ifade etmeyecek bir pişmanlıkla... Bir düşün içinde bile sesini duymak yetiyor oysa bana. Ama düşlerimde bile yanlışlarımın dönüşü olmadığını fısıldıyor dudakların usulca uzaklardan. O an sarılacak bir beden bulma isteğiyle yanıp tutuşuyor aklım. Bu sonsuz ateşi eritecek zavallı bir ruh... Yanlışların bedelini ödeyecek olan suçsuz bir beden. Kendimi kandırarak geçecek olan bir kaç sefil saat...

Gözlerimi kapatıyorum. Uyumalıyım. Seni görmeliyim düşümde. Güzel şeyler duymalıyım dudaklarından. Yanımda olduğunu, yalnızlığımın bir kabustan ibaret olduğunu söylemeni istiyorum. Sonsuzluğa kadar seninle olduğum bir düşte kaybolmak istiyorum. Yanımda olmanı istiyorum. İmkansızı istiyorum. Bir daha kötülüğün yanında durup güzelliğini, kendinden koparıp içime bıraktığın o masumluğunu kaybetmek istemiyorum...

Düşümde bile 'Artık çok geç' olmasını istemiyorum...

RuYa 12/01/08 23:31

Birazda Ruha Gida..
 





Satan22 12/01/08 23:36

ii yinga demek msj yazmamı istemiyon tmm yazmıyıcan tüstüm ben..:72:

RuYa 12/01/08 23:40



1.Devrik Yürek Savunması

Çiy doladım kasnağına gecenin.
Işıksızlığın hep yoksul yalnızlıklara çıkması doğurur o rüzgârı.
Giz dizilmiş çardaklar incir kokulu, çiçek hattı gözlerine doğru.
Kokunda korku. Kafka; mürekkebini içtiğim mevsimsiz aşk.
Ölümün önünde yayılan; çıbanı yüzümün. Devrik yürek savunması ömrüm.
Yaşlı bir adam vurgun yemiş.
Kuşlar. Düşler. Kapılma saatleri, basamaklarında ateş yatan zaman merdiveninin dik soluğuna.
Ve çekip giden bir ben, aynı denize, irkilen iskeleden.

2. Issızlık Sürüsü

Sıcak bir buğu düşürdüler ceplerinden, kışın gelişini gözlerime yıkan gölgeler, ölüme giderken. Sonuna vardım ufuk renginin, gündüz rüyalarımda gördüğüm. Gün sayıyor kör eşgalim. Sönüyor gülüşüm, gülün bağrında ikindi vakti.
Zaman çağlıyor, ömrümü biçmeden. Çölde ıssızlık sürüsü gecelerim. Pencerelerden akan yollarda usulca büyüyor hüzün.
İsyan dumanları. Bir kıyı, boğulduğum. Suçluyum. Talan edilmiş sokaklara yeleler taktım, yenilgilerimi asmak için. Korku salmış düş dudaklarına...
Üzgünüm.


3. Buyruk


Gecenin deniz kanatlarında, bir kuşun sesine dalmış düş topluyorum, gözlerime öpücük. Kendine açan bir ışığı emiyor kalbim.
Kara tren, sisler durağında akıntısı kavuşmanın. Ten, sahili gurbetin.
Dalga dalga köpürüyorum aşka... Buyruk: Tez boynu vurula!


4. Harita

Haritası parçalandı ellerimde gecenin,
bir yitiriş değil bu, sınırları tutamadım yerinde, gözlerime doldu sular,
şimdi zaman oynak bir gölge. Nasıl başlasak geri dönmemek için?
Hüzünkıran ardında saklanan kalbimle, artık, okyanuslara açılmak geçmeli içimden. Biliyorum. Ama kavuşmalar ayrılıktır bazen.



Kaan İnce



RuYa 12/01/08 23:43





RuYa 12/01/08 23:50

Kahkaha kesin bir sınırdır senin sesin için; geçmezsin kahkahaya. Bu da gülümsemeyi senin tapulu malın yapar.
Gülmek sende gülümsemenin bir noktada taşkınlığı oluyor daha çok. Bu bakımdan gülümsemenin bütün öğelerini de birlikte getiriyor. İş bu kadar da değil, yeni bir takım öğeler de getiriyor. Ilıktır senin sesin.
Güvenli olmaktan çok güven uyandırıcıdır. Konuşurken kimseyi dinlememene ne diyeceğiz peki? Buna karşılık sözcükleri sakıngan sakıngan kullanman var, ona ne diyeceğiz?
Alırken suçsuz, verirken duyarlı bir ses. En büyük modaevini yönetecek olsa sinirli tonlar kazanacağına muhakkak nazarıyla bakılabilecek, ama, söz gelimi, hiçbir belediye başkanı olamayacak bir sese. Sanırım, bakışlarla sesler arasında bir bağıntı kurulabilir. Belki de yanlıştır bu varsayım.
Ama doğru olsa, senin sesinle bakışın arasında bir paralellik, hatta bir özdeşlik olduğu görülebilir. Daha doğrusu sendeki bu özdeşlik böyle bir varsayıma itiyor kişiyi. Kimbilir, başka belirtiler gibi, bakış ve ses de Aynı ruhun değişik planlardaki görünümleridir belki de. Ruhun, özdeş yönlerini denediği organlar olabileceği gibi, çelişkin yönleriyle belirdiği organlar da vardır. Olabilir.
Söz bitince senin sesin de biter; oysa sözü tüketen sesler vardır; söz tükenince de sürüp giden sesler vardır; söz tükendikten sonra başlayan sesler vardır. Senin sesin sözle özdeş. Çığlık değil, düşünce senin sesin. Ama etin, kemiğin malı olmuş bir ses. Ömründe bir iki kez büyük ihanete dadanmak isteyebilir bu ses. Küçük iha- netler onun düşünceyle kurduğu ilke-leri aşmaz, aşamaz. Ah! Razı olma sevgilim, katıl. Katıl ama razı olma.
Biraz da kendinden memnun bir ses. En büyük eleştiriyi, yadsımayı son anda yaparsın sen: Sanırım sende bul-duğum en doğru gözlem bu. Oysa eleş-tiriyi son anda yapmak, razı oluşun ta kendisidir. Korkaklıktır da. Şu var:



Fotoğraf çektirmek için yan yana getirilmiş iki nesne değiliz biz..
Güvercin curnatasında yan yana akan iki güverciniz..
Mesafeler birleştirdi bizi bir de sözler..
Razı olma hiçbir sessizliğe..
Biliyorsun seni seviyorum..
Pencereden bakmayı
Öğreteceğim sana..
Sesin..
balkona asılı çamaşırcasına
Havalansın, havalansın dursun..
Sokakta değil balkonda;
dışarı çıktığın zaman
romanını yastığın altına sakla;
Şiirini mutfağa koy..
Boş bir deterjan kutusu vardır nasıl olsa,
Öykünü yanına alabilirsin elbet
Müziğini de, resmini de
Niçin güvenmiyorsun bana...?


Cemal Süreya

RuYa 12/01/08 23:54






RuYa 13/01/08 00:00

Geceleri hayaller kurardım; bir kayığım var, başını sallaya sallaya giderken, karinaya çarpan dalgaların hışırtılı sesi ve önümde masmavi bir deniz.

Sonra ilk paramla bir kayık aldım.

Ama kayığı içinde yüzdüreceğim su yoktu Ankara’da.

Evimizin önünde duran kayık, sonbahar yağmurlarıyla suyla tanıştı, kayığımın içi su doldu.

Kayığın suyun içinde olması gerekirken, suyun kayığın içinde olması karşısında canım sıkılırdı.

Kayıktaki suyu boşaltmak için çareler aradım.

Her yağmurdan sonra çocuklar koşup ‘Sizin kayık doldu’ haberini verdiler. Ve komşularımız ayağımda lastik çizme, elimde kova ile kayığımın suyunu boşaltırken beni izlediler.

Karım, ‘Dikkat et, kayığın içinde boğulan ilk insan olursun sonra, kimseye anlatamayız’ diye sık sık söylendi.


Sonunda kayığımızın suyu boşalsın diye altında geniş birkaç delik açmaya karar verdim.

Karadenizli komşumuz uyardı:

‘Yağışlarda kayığı ters çevireceksin...’

Hiç aklıma gelmemişti.

Kendi kendimi, ‘Karadenizliler de biz Urfalılar gibi, akrep çıkmasın diye karyolanın dört ayağını birer leğen suya oturtmayı hiçbir zaman akıl edemezler’ diye teselli ettim.


Kaç yıl sonra kayığımızı denize götürdük.

Ne kadar mutlu olmuştum bilemezsiniz.

Kayığımız suyun içindeydi ve biz de kayığın içinde.

Bir süre öyle oturduk, hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey konuşmadan, hatta fazla kıpırdamadan.

Arada bir dikkatlice eğilip denizin dibini gözden kaybetmemeye dikkat ederek...

Sonra da sevgili karımla, ‘İşte su, işte su kayığın içinde değil, işte kayıkta biz’ diye bakışarak...


Kayığımız ne oldu bilmiyorum.

Ama hepimizin birer kayığı yüzdürmek zorunda olduğumuz yaşamın yorgun gecelerinde, hayallerimde her zaman bir kayık vardır.

Kimi zaman karada içi su dolu...

Kimi zaman suyun içinde kayık ve kayıkta ben öyle oturmuşum.

Mutlu mu mutlu...

Kıpırdamadan...


Bekir Coşkun

Satan22 13/01/08 00:08

neyin yinga bana çokmi kızgınsın..:65: ben sadece şaka yapıyodum ki..

RuYa 13/01/08 00:09

Küçük İskender / Azılı Aşklar Şatosu
 


Bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey hatıra değil aslında
kaynayan sular gibi bakardın ya bana
donan sular gibi gülerdin ya
bütün büyük sular korkutuyor şimdi beni..

Bir tek sana tembih ettim saadeti
hiç bir şey ihanet değil aslında
kararan havalar gibi dokunurdun ya bana
bozan havalar gibi şevişirdin ya
bütün güzel havalar ağlatıyor şimdi beni...

Satan22 13/01/08 00:11

konuşmayacan mı benimle yinga.. tmm konuşma..:65:

annem sütlaç getirdi bana.. bitanede yingama getir dedim o getirdi...

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

al tatlı ye tatlı yaz... çok kızmışsın anlaşılan bana.. gidiyom ben...

RuYa 13/01/08 00:35


Seninle ilgisi yok Adnan..
durgunlugum uzerimde..
belkide Rusenin gelisi ve onunla gorusememle ilgili
bilmiyorum..
Sen benim canimin canisin , dostum , arkadasim , kardesimsin..

Sutlac icin sagoL..

.

RuYa 13/01/08 00:37




Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
yüreğimdeki zehirli çiçeği
usulca bıraktım dünyanın dışına...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
son kez ayaklanır düşevlerimde bastırılmış yangınlarım
mahcup ve sinsi bir konuk gibi yaşlandığım düşevlerim...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
cesedim sahile vurur
insanların kıskanarak topladığı cesedim...

Aşk, ölümün dudaklarından öptüğü zaman
kelimelerin hatırasını sokaklara fırlatırım...



Cezmi ERSÖZ

RuYa 13/01/08 00:44

..Bu Karanlik Gecenin..
 





Satan22 13/01/08 00:45

üzme kendini yaw gelir birazdan görüşürsünüz.. aslında bende biraz şom ağızlıyım..:72: karşıdakinin durumunu bilmeden konuşuyorum işte napcan..:72: birazdan gelir durguluğun geçer tmmı..:2:

RuYa 13/01/08 00:52






ZyreC 13/01/08 00:54

Canımmmm


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 09:26 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.