![]() |
ALTIN oLsam, Değerimi Herkes biLir...! Ben baSit bir DEMİR oLayım... Değerimi SadeCe anLayan biLsin...!
(Şems-i Tebrizi) |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] €Lif Gibi yaLnızımmm... Ne esrem var ne Ötrem... Ne beni durduran bir Cezmim, Ne ßana b€n katan bi Şeddem var... Ne eLimi tutan bir Harf, Ne anLam katan bir harekem... KaLakaLdım sayFaLar Ortasında... ßir Okuyan bekLedim, ßir hıfz eDen beLki... GöLqesini iStedim bir doStun med Gibi.... Sızım Elif sızısı… |
Her yanım ayrıLık
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] Her yanım ayrılık her yanım hüzün şimdi Hep biraz kırık gibi yarım atar yüreğim Ödül müdür ödünç müdür ağlayan bu yara benim midir İçimde susmayan çocuk gibi Her yanım ayrılık her yanım hüzün şimdi Hep biraz kırık gibi yarım atar yüreğim Ödül müdür ödünç müdür ağlayan bu yara benim midir Bardağımda yudum yudum ölüm gibi Kurtuldu aklım yürek kaldı peşinde Yalnızlığın hesabını sorarken gece Sessizliliğimi içimde gizli sözler Göz yaşı oldu yalnızlığımız sevdiler Her yanım ayrılık her yanım hüzün şimdi Hep biraz kırık gibi yarım atar yüreğim Ödül müdür ödünç müdür ağlayan bu yara benim midir İçimde susmayan çocuk gibi Her yanım ayrılık her yanım hüzün şimdi Hep biraz kırık gibi yarım atar yüreğim Ödül müdür ödünç müdür ayrılığın zehirden iksiri Bardağımda yudum yudum ölüm müdür..? |
Dokunma ßana ! ''a$k'' ßir k€z Daha
Dokunma ßana !!.. |
GeL..
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Canım, SevDiğim, Yüreğim
Bu duvarlar yetmiyor bizi ayırmaya bilesin... Bu parmaklıklar, bu demir kapılar, bu hava, inan... Bazen bir yumrukta yıkacak kadar güçlü, Bazen bir serçe kadar güçsüzsem, bir nedeni vardır... Hangi zorluğu yenmemiş insanoğlu. Hele taşıyorsa içinde bu insanca sevgiyi. Güzel günler zorlu duraklardan geçer sevdiğim. Damla damla birikiyor insan. Damla damla sevgili... Bir gün akıp gideceğiz hayata... Duvarlar yıkılacak, açılacak bütün kapılar bilesin. Benim yüreğim sensin şimdi, seni vurur durur... Ve yine damla damla çoğalıyorsun içimde. Yılmaz Güney |
Sevgi ve Sen
Sevgi ve Sen... Sevgi ne demek bilen varmı, Nerden bileceksiniz sevgiyi, Sevgiden anlarmısın, benim gibi, Sevgiyi severmisin, benim gibi, Ama nerden bileceksinki sen sevgiyi, Benim kadar sevseydin sevgiyi, Belki o zaman anlardın sevginin önemini.... Yılmaz Güney |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....] |
Seni Yazıyorsam Kalemin İtibarındandır..
Bir sokak kedisinin gözlerinde, sessizim
yalnızlaştırıyor yüzümü beton giymiş kalabalıklar. Ne açtığın boşlukları doldurabiliyorum,ne de yaşayabiliyorum içinde. Gecenin segahını mesken edindi yüreğim,umut mahsulu saatler bana varmadan ölüyor. Bir kapsüle sığmayacak kadar çoğaldı içimde yaralar,yarım bardak uykuyla susturamıyorum kendimi. Dilime acımı bağlayıp haykırıyorum, acım dinmiyor. Haykırışlar yetse de kırılışları anlatmaya,anlattığını dinletmeye yetmiyor. Ruh esir, aşk diri, kalem küskün... İz bırakmış gölgelerle yaşanmıyor aşk kavradım. Kapatılmamış defterlerinin ağrısı volta atıyor şimdi, titreyen kıyılarımda. Tanımadığım suretlerin hoyratlığını yudumluyorum avuçlarından... Eskitemediğin acılarına sattın sevgimi! Halbuki ben, yüreğine baştan borçlu yazıldığımdan bihaber, dünyaya sığdıramadığın ismini tek heceye sığdırmıştım. Yorgun düşmüş yüreğini dokunmadan tutmuş, "sus"olup sancılarında, su olup akmıştım yeşertmeye çalıştığın ne varsa... Sen bütün sebepleri buruşturup savururken çöp kutularına, sonuçları birbirine geçirip yollar yaparken ayaklarına,ben sadece kendime söylemişim anlıyorum. Çok gördüm aslında, herhangi bir zamanın içinde kaybolanı ama görmedim kaybolduğu yerde bulunanı. Sen kendini hep yanlış yerde aradın, bulamadıkça vazgeçtin en insancıl yanlarından da... Anlık hazları diyarına hükümdar yaptın, koynundan çıkaramadın tek duyumluk dokunmaları Anlamadın yâr hiç anlamadın ; Başını kuma gömüp yaşanmaz hayat... Sağlam, hatta sayısız köprü inşa etmek; köprülerde yaşamak hayatı, nehri akmaz kılmıyor. Örülen duvarların arkasından bakmak ya da hayata, fırtınaları uzağına düşürmüyor. Kaçmak ise sadece çözümsüzlük zincirine bir halka daha ekliyor. Ve dayanılır kılmıyor yalancı söylemler acıları... Emir verilmiyor durağan olmayana! Acılar yüzleşme istiyor; yüzleşme kendine dönüp bakmayı ve tam burada başlıyor, aynalara yeminli dillerin firarı. "Oysa firar katlanılır kılmaz efkârları ve üstünden atlayarak aşılmaz hiç bir acı..." Gün senin günündür artık... Sen, ben ve gölgeler denklemine yenik düştü bir yanım. Harcanacak tek bir "gel"im bile kalmadı hiçlik sokaklarında kaybolmayı emir biçtiğin ömrüne. Bir korsan dağınıklığı şimdi bana kalan... Bakire bir yıldız bile kalmadı gök/yüzümde. Hergün biraz daha artan bedeli ödüyorum, bilmem kaç kursun eskiterek yüreğimde. Dirhem dirhem sonlanan çağ, hatırlatıyor unuttuklarımı anımsıyorum mesela tüm acılar mutluluklardan doğardı. Varlığın kaybolan bir günün içinde kalsa da; kaybolan günün yamacından sessizliğe vuranlara atılan her ok, gecemin karanlığında saklı. Geceyi kaybolan gün mü karartmıştı yoksa yıldızlar parlamak için geceyi karanlığa mı mecbur kılmıştı? "Cevapsızlığın körü, sarfet sarfet söylenmeyenler var, söylesem de duyuramadıklarım..." Leş kokuyorsa dizelerim ; Harcadıklarından, Harcattıklarındandır, Bil ! Sevgi dediğin; arsız duygulara kurban edilecek kadar ucuz değil. Hâlâ, Seni yazıyorsa hâlâ kalemim Aldıkların, Verdiklerin, ve Senden değil... "Kalemin itibarındandır" Bil! Kahraman TazeogLu... |
Kolayıma GeLmedin, Zoruma Gittin
“Yoldaşım! Zamanla unutulur bu kalleş kahır, diner acısı ayrılığın. Gidilecek uzun bir yolumuz var daha; senin için senden vazgeçebilirim. Bir boşlukta karşılaşmıştık ilk kez, bir başıma başka bir boşlukta da yol alabilirim. Haydi, beni bulduğun eski, yalnız sokağa bırak yine. Şimdi gitmek vakti… Biliyorum gitmek, bazen en çok kalmak. Ne olur; bu defa da giderken en çok kal ya da yanında en çok beni götür olur mu?” (A.Altunhan)
Bir kâğıda sığar mı bir yürek? Ya da bir yürek kadar büyük olabilir mi bir kâğıt? Daha sana yaralarımı göstermedim. Kaldı ki ben, Senden önce kendime tehlikeyim. Üşüme diye çıkartmıyorum ceketimi. Astarında paylaşmıştık ortak bir aydınlığı. Gitmeseydin gözlerimin içinden okuyabilirdin adını. Biriktirme unutacaklarını! Oyuncak tabancalar kadar yalan, Hüzündür yakama iğnelediğim yamam. Hangi çığlığıma anahtar olabilirdin? Beni bir gülle bıçakladığın zaman… Gitmişsin işte çekiştirip durma adımı. Tülden bekleyişler kımıldanıyor ardın sıra bil! Ey gözlerimin arka bahçesi! Bu dağa tırmananlar düşer, Seyredenler değil. Yitik bir aşkta uyuyakalmış, Kırıp kırıp büyüttüğün yüreğim. Meğer aşkı yazıp yazıp satırlara sıkıştırmışım. Öyle durulup durulup. Oysa ölmek ve düşmek ne güzeldi, Yârin gözleriyle vurulup… Bir rüzgâr esse senden, geçmişim üşüyor. Sesin kulağımdan düşüyor. Ben sadece, Gidişine dayanabilecek kadar ayaktayım. Daha fazlasını verme! Ey yar Böyle çok çorak bekledim. Kolayıma gelmedin, Zoruma gittin… KAHRAMAN TAZEOĞLU |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 18:20 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.