![]() |
Ustranın Ağzında yıllar var ki serçeleri unutmuşum üzerimden gökyüzünü almışlar gibi asfaltların karanlığında boğulmuşum ufacık oysa hep böyle uçuşurlarmış karlı ağaçların arasındaki alfabemdeki iyimserlikleri bir türlü anlaşılmamış yıllar var ki serçeleri unutmuşum kuruş kuruş beni vurmuş öldürmüşler boşa çıkmış başkaldırmam sarhoşluğum onlarsa benim için ışık biriktirirlermiş şafak kapılarında gülüşürmüşler çocuk zenginlikleri hiç bitmemiş . Attila İlhan |
Ustranın Ağzında yıllar var ki serçeleri unutmuşum üzerimden gökyüzünü almışlar gibi asfaltların karanlığında boğulmuşum ufacık oysa hep böyle uçuşurlarmış karlı ağaçların arasındaki alfabemdeki iyimserlikleri bir türlü anlaşılmamış yıllar var ki serçeleri unutmuşum kuruş kuruş beni vurmuş öldürmüşler boşa çıkmış başkaldırmam sarhoşluğum onlarsa benim için ışık biriktirirlermiş şafak kapılarında gülüşürmüşler çocuk zenginlikleri hiç bitmemiş . Attila İlhan |
Yağmur Gemileri o gemiler ki yağmur taşır gece sabaha karşı birden korkularımıza bulaşır gök gürültüsüyle derinden o gemiler ki yağmur taşır gözümüz kamaşır şimşeğinden o gemiler ki başkalaşır çelişkinin diyalektiğinden gücü çok sonra anlaşılır insana eklediğinden o gemiler ki başkalaşır gelişir değiştirdiğinden o gemiler ki şafağa ulaşır ümitlerimizin ateşinden devrimden devrime yanaşır nasıl da büyür kendiliğinden o gemiler ki şafağa ulaşır bir çığlık gibi bedreddin'den . Attila İlhan |
Yağmurda Sis Düdükleri imdat çığlıkları mıdır bir felaketi mi duyururlar anlaşılmaz söyledikleri salkım saçak çökerler karanlığıma yalnızlığımı dağıtırlar yağmurda sis düdükleri camlarda çehreler hayal meyal aramızdan müthiş ayrılmışlardır anlaşılmaz niye öldükleri son nefeslerini tasarladıkça insan ısrarla ölümünü yaşıyor yağmurda sis düdükleri yürekte keder yoğunlaştıkça bulutlar buz tozuna yozlaşıyor anlaşılmaz neleri götürdükleri sabahlar olur bir türlü uyuyamam içimde sanki şilepler çarpışıyor yağmurda sis düdükleri . Attila İlhan |
Yalnızlığı Denemek gecenin ortasında ne işin var yıldızlara dokunma yanarsın bak birazdan ay da batacak karanlık bulaşmasın ellerine tersine döner yolunu bulamazsın içi dışı uzay tozu yansımalar sahi mi yalan mı anlayamazsın bir rüya gemisi iskele sancak dokunup geçiyor hayallerine ağlayasın gelir ağlayamazsın sevmek insanın yüreği kadar küçükse büyüğünü taşıyamazsın yalnızlığı da dene oldu olacak nasıl yankılanır derinden derine iyi midir kötü mü çıkaramazsın insan insanı kendisi tamamlar içinde başka dışında başkasın eksikliğin fazlana elbet bulaşacak öbürü sığacak bunun derisine yoksa sabaha sağ çıkamazsın . Attila İlhan |
Yalnızlık Şiiri
Karanlığın insanı delişrten bir ihtişamı vardır Yıldızlar aydınlık fikirler gibi havada salkım salkım Bu gece dağ başları kadar yalnızım Çiçekler damlıyor gecenin parmaklarından Dudaklarımda eski bir mektep türküsü Karanlıkta sana doğru uzanmış ellerim Gözlerim gözlerini arıyor durmadan Nerdesin? . Attila İlhan |
Yamyam Kadınlar
bunlar felaket kadınlardır meme uçları fena saldırır burunları yok gözleri kanlı vurdukları yerden toz kaldırır ölçüye sığmaz boyları posları halattan farksız boyun kasları öpüştün mü dudaklarını doğrar hoyrat çenelerinin makasları kırbaç dilleri bir tutam alev ağızları ejderha iştahları dev çiğ adam yedikleri görülmüştür bre kan dökerler kahpelik görev kelle kazıtılmış simsiyah dazlak dişleri arasında bıçak ölüm bilmezler yedişer canlı canavarlardır çırılçıplak tırnak uzatmışlar elleri pençe ucundan kan damlar gündüz gece etine değmesinler sırtın üşür okşadılar mı aynı işkence sırtlan uluyunca akşamları açlıktır azdırır yamyamları yiyecek insan ararlar karanlığa vurup tamtamları . Attila İlhan |
Yasak Sevişmek Öteki kapımdan gel bunu açamazsın Eski gözlerinle gel öldürmek vakti gel Hem tetik bulun ardında biri olmasın Hanidir ben bu evde saklanıyorum Adımı değiştirdim başka adla yaşıyorum Gece gündüz siyah gözlük takıyorum Öteki kapımdan gel bunu açamazsın Sabaha karşı gel bütün gözlerinle gel Pancurların gerisinde kararıyorum İçimde belalar doğuyor sonbahar doğuyor Telefonda sesini tanıyamıyorum Yüzün parmaklarımdan akıp kayboluyor Böyle hep birşey kopuyor birşey kırılıyor Sabaha karşı gel eski gözlerinle gel Öteki kapımdan gel bunu açamazsın Hem tetik bulun ardında kimse olmasın Artık hiç kimse beni yaşamıyor Aşklarımı büyük kemanlarla çizdiler Korkularım oldum bittim kimsesizdiler Yanlız bir mısra mıyım ıslanıyorum Bir revolver romanımı tamamlıyor Oyun bitti bütün ışılarımı söndürdüler Yokmuşsun gibi gel öldürmek vakti gel Öteki kapımdan gel bunu açamazsın Üzerime kilitleyip mühürlediler Hem tetik bulun ardında biri olmasın . Attila İlhan |
Yazın Son Günleri ufkun sonsuzluğuna hiç şaşırmıyorlar rüzgarın gizli ıslığını hiç kimse işitmiyor hangisi anlayabilir yazın son günlerinde tenha plajın ağır hüznünü . Attila İlhan |
Yirmibeşinci Kısım
Işıkları söndür suna su Vapurları duyacağız ha Dün gece uykumda sıçradım Beni mi çağırdın suna su Nereye gideceğiz ha Yabancı değil ben kaptanım Aç kapıyı suna su Büyük yağmurda ıslandım Şarabın var mı suna su Sabahı bulacağız ha Kadehini dinleme çıldırırsın Elimden gelmeyen bir o Bütün trenleri kaçırdım Saatin kaç suna su Yarın öleceğiz ha . Attila İlhan |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 20:13 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.