![]() |
Elfida
Sayfama hoşgeldim...
|
Foruma üye ol kendini hiç tanıtma hemen kişisel sayfanı aç ve kendine hoşgeldin de :D Tuttum bu taktiği :11:
Sayfanıda hoşbulduk Elfida :) |
hoşgeldin aramıza.. hayırlı olsun sayfan :)
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
Yani hiçte hoş gelmişe benzemiyoruz. :D Nerde bizim çaylarımız . :caylar::caylar: Madem sen ısmarlamıyorsun bizde kendi çayımızı demleyip içelim o zaman :72: |
bende hoşgelebilirmiyim acaba...
|
Satan kardeş hoşgelebilirsin ama eli boş gelemezsin. :D Gelirken yanında mutlaka bişeyler getir benden söylemesi :72:
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
BURUKLUK VE YALNIZLIK
İki gündür dişlerim yitik, Açım… Ölüm gibi itekliyorlar yataktan yatağa Seni özleyen bu kalbe öfkeliyim ben! Peki ya sen? Bir adam var burada, Kara kuru bir adam. İki de bir soruyor; “kimin kimsen var mı” diye Var desem yoksun, Yok desem olmuyor. Sussam delireceğim. Allah kahretsin... |
SON AŞIK
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım, Ey sevdiğim, ben ümitsiz değilim gene Ak düşünce saçların kumral rengine Kollarında son aşıkın ben olacağım. Ey başında şimdi sevda rüzgarları esen, Böyle her gün yollarımdan geçsen de süzgün Sen benimsin büsbütün terk olunduğun gün ... O mukadder günü, bilmem, düşündün mü sen? Ben bir beyaz saçlı aşık, sen bir ihtiyar ... O gün bana yaklaşırken ey ilahi yar, Esirgeme gözlerimden bir son buseni, Kirpiğinden yavaş yavaş bir damla aksın, Çünkü, ruhum, sen de o gün anlayacaksın Ki hiç kimse benim kadar sevmemiş seni! Faruk Nafiz ÇAMLIBEL |
AYRILIK VAKTİ
Akşamı getiren sesleri dinle, Dinle de gönlümü alıver gitsin. Saçlarımdan tutup kor gözlerinle Yaşlı gözlerime dalıver gitsin. Güneşle köye in, beni bırak da Küçüle küçüle kaybol ırakta. Bu yolu dönerken arkana bak da Köşede bir lahza kalıver gitsin. Ümidim yılların seline düştü, Saçının en titrek teline düştü, Kuru yaprak gibi eline düştü, İstersen rüzgâra salıver gitsin. Necip Fazıl KISAKÜREK |
sayfanız hayırlı uğurlu olur inşallah bnde çay isterim :72:
|
Alıntı:
|
burdayım hadi çayları getir bakalım :72:
|
Ben yokken kimseler uğramamış sayfama:19: Olsun napim...
|
BİR GÜN ANLARSIN
Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez. Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya, Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında Ne çarşaf halden anlar ne yastık. Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık. Onun unutamadığın hayali, Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine. Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın aslında her şeyin boş olduğunu. Şerefin, faziletin, iyiliğin, güzelliğin. Gün gelir de sesini bir kerecik duyabilmek için, Vurursun başını soğuk taş duvarlara. Büyür gitgide incinmişliğin kırılmışlığın. Duyarsın, Ta derinden acısını, çaresiz kalmışlığın. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın ne işe yaradığını ellerinin. Niçin yaratıldığını. Bu iğrenç dünyaya neden geldiğini. Uzun uzun seyredersin aynalarda güzelliğini. Boşuna geçip giden günlerine yanarsın. Dolar gözlerin, için burkulur. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın tadını sevilen dudakların. Sevilen gözlerin erişilmezliğini. O hiç beklenmeyen saat geldi mi? Düşer saçların önüne, ama bembeyaz. Uzanır, gökyüzüne ellerin. Ama çaresiz, Ama yorgun, Ama bitkin. Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın. Sonra dizilir birbiri ardına gerçekler, acı. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Bir gün anlarsın hayal kurmayı; Beklemeyi, ümit etmeyi. Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atasın gelir Bütün vücudunu saran o korkunç geceyi. Lanet edersin yaşadığına... Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın. O zaman bir çiçek büyür kabrimde, kendiliğinden. Seni sevdiğimi işte o gün anlarsın. Ümit Yaşar OĞUZCAN |
Sayfan Hayırlı Olsun...
|
Alıntı:
|
sayfan hayırlı olsun:)
|
Alıntı:
|
Alıntı:
|
Teşekkür ederim _Kolera_:2:
|
PİŞMANLIK ÖMÜR BOYU
Çıldırmasına ramak kalmış bir şehirde, ve çıldırmaya meyli hayli yüksek bir benliğin içinde, aldığım nefesten bunalarak yaşıyorum hayatı. Çok daha farklı olacağı hayal edilmiş bir geleceğin içinde hüküm sürmekteyim. Uzun bir yol bırakmadım aslında arkamda. Yaşanmışlıklarla ölçülüyorsa eğer tecrübeler, öyle çok tecrübelenmiş bir insan da değilim. Yine de biliyorum ki bugün elimde olan her pişmanlık, ektiğim cesaretsizliklerden topladıklarımdır. Korkumun kanatları arasına kendimi sakladığım her anın bedeli, hep gözyaşlarımdır. Gün gelip sorduğunda insan kendine "o eski ben nerede" diye, alacağı cevap hep aynıdır. Çünkü hiçbir benlik aynı kalmaz zaman içinde, ama en büyük hatalar hep en çabuk unutulanlardır. Arada bir ılık rüzgarlar eser benim şehrimde, yeni yetme yıllarımda yüzümü yalayan diye tabir ettiğim, ama zamanla aslında yüzüme değil içime vurduğunu farkettiğim rüzgarlar. Bazen o kadar ılık dokunur ki insanın yüzüne –aslında içine-, insan kendini tamamen affettiğini sanar. Sevdiğinin yollarca uzaktan üflediği sigara dumanınını içinde taşır gibidir bazen, yürek tüm günahlarını yeniden hatırlar. İnsan kendine mi ikiyüzlüdür aslında, yoksa gerçekten normal midir aynı anda büyük günahlar ve büyük sevaplara sahip olmak; durmadan kendine sorar. Suçluluk denilen seri katilin aklımıza kurduğu tuzaklardır aslında bunlar. Zaman geçer, yaralar belki kabuk bağlar. Ama suçlu olduğunu unutmamak; ki gelmiş geçmiş en büyük çaresizliklerindendir insanoğlunun; gün be gün kanımıza karışır,bedenimizde kök salar. Bugün kendime acıma cesaretini gösteremiyorsam eğer, ve gözyaşlarıma karşı hiçbir merhamet duymuyorsam; buna yegane sebep kulaklarımda uğuldamaktan bıkmayan vicdanımdır. Hani böyle kendi etrafında dolanan ateşböcekleri arar ya bazen insan, çevresinde dönülsün kur yapılsın ister ya; benim ateşböceklerim kurutup sakladığım yalnızlığımdır. Hansel’le Gratel yaparken iyidir açgözlülüğü, doymazlıkları saflık diye nitelendirilir onların. Gel gör ki ben koştuğumda bir hayalin peşinden, ya da bir hayali koşturmak istediğimde peşimden; insanlık mahkemesinde bu hemen yargılanır, üstüme ‘arsız’ damgası basılır. Ne kadar kanasa da içim, yalnızlık göğsümün orta yerine ne kadar batsa da; layık göremem kendimi güzelliklere, payıma bu esaret içinde yaşamak kalır. Kim ne almış benden, kime neyi satmışım ne kadara; ne önemi var? Gün sonunda elde kalan sayılır, kar-zarar hesabı yalnız rakamlara göre yapılır. Üç lira ile beş iyiliği toplamaz hiçbir kader zebanisi. Dört işlemde neye karşılık geldiysen -ki fazla basamaklı olanı makbuldür malum- kıymetin odur artık senin. Kalan kıymet meseleleri, alınan iltifatlar, duyulan sözler; hepsi yalandır ve er geç geri alınacaktır. Ve evet sonrasında sen çırılçıplak kalacaksındır; ayaz yüzüne vururken koşar adımlar atacak, ağlayacaksındır. Büyümek buna denir, anlayacaksındır. Simdi düşünüyorum, kağıtlara akıttığım şu kelimeler toplaşıp da kefaletimi denkleştirebilir mi? Unutulmayan bir aşktan, bir bebek saflığından, ana baba vicdanından üstte tutar mı yazdıklarım beni? Damarlarımdaki kan tamamen çekildiğinde, ve insanlığımın sınır çizgisi çoktan geçildiğinde, tüm bu yazdıklarım beni affettirir mi? An gelir yaşam biter de bir gün; tüm pişmanlıklarım toplanıp, beni cennet kapısından içeri iter mi? alıntı |
Hayat neden bu kadar zor???Neden bazen her şey üzerime geliyo????:19:
|
İntizar - Nurullah Genç
Gözlerin dokunuyor kalbime ey cefakar Öyle uzun bir hicran sundunki hayatıma Zehrini yudumluyor ruhum melankolini Lambalar sırılsıklam gönlümde sönmesin yar Ellerin ab-ı hayat, gülüşün yar, sesin yar Rüzgar mıdır, yağmur mu dumanlı bakışların İrkiliyor durmadan bedenim, hülya mıdır Neş'eme ızdırabın çektiği perdesin yar Umudumun maviye büründüğü yerde mi Mahulyam, ey şebnem edalım, nerdesin yar Unutma ceylanların çölleri sevdiğini Toprak neva sırrını ezberliyor göklerin Renkler uğursuzluğu fısıldayıp duruyor Ülfetim nevbaharı bekliyor, bilesin yar Zarif bir düğüm gibi duruşun yar, sesin yar Gülleri incinmesin masum dudaklarının Aldırma, leylakların solduğuna içimde Ruşenimsin ey canım, beyaz bir lalesin yar Işığısın şehrayin kalıntısı ömrümün Sensizim, avareyim; durmayıp gelesin yar Esrarengiz şarkılar dinliyorum geceden Neden ıslak bilmem ki, çehresi yıldızların Mestediyor ruhumu endamın, ey cefakar Eridim; ırmağa döküldüm; şulesin yar Neden resimler gibi hercaidir sesin, yar Ey deniz yürüyüşlüm, ey hüznümün kaynağı Küskün ırmaklar bile benden daha mutludur Şafakta billur olup, gönlüme giresin yar Eski umutlarımın son bulduğu yerde mi Sihirli akşamların ülkesinde misin yar İlkin şakayıkları okşayan parmakların Nedense, kanatlanıp uçtu yalnızlığıma Anladım aynaların seni kıskandığını Şeydayım, efkarlıyım; duyup da gülesin yar Efsunlu duygularla sarsılıyor benliğim Hasretim ey cefakar, süreyya gözlerinde Ebedi nalan oldu gözyaşım; silesin yar Pusatsız suvariler gibiyim yollarında İntizarın alnıma vurduğu halesin, yar Çeşmeler kurumaya yüz tutmuşsa içimde İklimler lanetini kusuyorsa ötenin Mahşere aralanan kapıdır şimdi zaman Dil-rübasın, mümayiş sultanı, didesin yar Ellerin ıtır dalı; duruşun yar sesin yar Çakıyor yüreğimde şimşekleri ferdanın Işık ol, perdesinden kurtar beni sevdanın Nerdesin? ..Rüyada mı? ..Sanki mazidesin yar Lalezarı solgundur melal yolculuğunun Ilıksın, uykudasın, safsın, güzidesin yar Yasaklara nigehban olma, ey mah-ı zemin Orkideler seninle büyüsün bahçemizde Rahmeti özümleyen bir bende-i numune Olalım yeryüzünde, ey can, hep tazesin yar Gurbetin lisanıdır gülüşün yar, sesin yar Üflerken erdemi maveradan hicabın Zümrüdüanka neden alev alev yanıyor Ey enis-i mücella, sen ki, yelpazesin yar Limanısın ruşenimin bela okyanusunun Semadan damla damla inen firuzesin yar Esirinim; ey nur-u nigahım, yakma beni Sonsuzlığa seninle varalım, ey cefakar İliğime işledin; no'lur, bırakma beni Nazlısın; nazarındır ufuklarımı saran Ayrılık acısıdır damarlarımda kıvranan Yorgunum, yaralıyım; no'lur, bırakma beni Şahikasın; şavkınla tutuştu hücrelerim Esirinim; ey nur-i nigahım, yakma beni |
BAĞLANMAYACAKSIN
Baglanmayacaksin bir seye Oyle koru korune “O olmazsa yasayamam” demeyeceksin Demeyeceksin iste Yasarsin cunku Oyle beylik laflar etmeye gerek yok ki Cok sevmeyeceksin mesela O daha az severse kirilirsin Ve zaten genellikle o daha az sever seni Senin O’nu sevdiginden. Cok sevmezsen cok acimazsin Cok sahiplenmeyince Cok aitte olmazsin hem Calistigin binayi Masani, telefonunu, kartvizitini Hatta elini ayagini bile cok sahiplenmeyeceksin. Gokyuzunu sahipleneceksin, Gunesi, ayi, yildizlari Mesela kuzey yildizi Senin yildizin olacak “O benim” diyeceksin Mutlaka sana ait olmasini istiyorsan bir seylerin.. Mesela gokkusagi senin olacak Illede bir seye ait olacaksan, Renklere ait olacaksin, Mesela turuncuya, Yada pembeye, Ya da cennete ait olacaksin. Cok sahiplenmeden Cok ait olmadan yasayacaksin Senin degillermis gibi davranacaksin Hem hicbir seyin olmazsa Kaybetmekten de korkmazsin Onlarsizda yasayabilirmissin gibi davranacaksin Cok esyan olmayacak mesela evinde Paldir kuldur yuruyebileceksin Ille de bir seyleri sahipleneceksen Catilarin gokyuzuyle birlestigi yerleri sahipleneceksin Hem her an avuclarindan kayip gidecekmis gibi Hem de hep senin kalacakmis gibi hayat Ilisik yasayacaksin Ucundan tutarak.. Can Yücel |
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
AÇ bAKaLIM :) sana hediyem olsun içinden ne geçiyosa HedİYeN o OLSUn... |
Şu an en çok sahip olmak istediğim şey pedagojik formasyon belgesi hediyemi görememekteyim ama inşallah içinden o çıkar:2:
|
Alıntı:
|
Sayfan hayırlı olsun..
Ayrıca aramıza hoş geldin...:2: |
Alıntı:
Teşekkür ederim:85: Hoş buldum:2: |
GİTTİN
Gittin... Ben, arkandan sadece baktım. Oysa; söyleyecek o kadar çok şeyim vardı ki... "Gidersen iyiye dair ne varsa içimde yitireceğim hepsini. Gidersen sönecek içimdeki ateş ve bir daha hiç kimse yakamayacak. Gidersen karanlığa mahkum edeceksin günlerimi O karanlıkta yolumu kaybedeceğim" diyecektim sana. Konuşamadım... Gittin... Gidişini görmemek için gözlerimi kapattım Öylesine acıdıki içim, tutup koparsalardı kolumu bacağımı bu kadar acı duymazdım. Acım yaş olup akmalıydı gözlerimden. Ağlayamadım... Gittin... Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa Tutkum seninle olmaktı, tutkum teninde erimek, tutkum hayatı seninle sadece paylaşmaktı. Anlatamadım... Gittin... Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerinden Ellerim değil miydi her dokunuşumda seni ürperten? Ürperdin yine biliyorum. Bir kez dokunsam, bir kez tutsam ellerini Gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu. Tutamadım. Gittin... Bir yıkım gibiydi gidişin Sen adım adım uzaklaşırken benden Çöküp kaldı bedenim olduğu yere Nice terk edişlere dayanan yürek bu kez yenilmişti Bu kadar zayıf değildim ben kalkmalıydım. Kalkamadım... Gittin... Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum Hazırdım gidişine, Kaçak zamanları yaşıyorduk Zaman bitecek ve sen gidecektin Bense, gidişinin ertesi günü Hayatıma kaldığım yerden yeniden başlayacaktım. Başlayamadım... Gittin... Bir şey söyledin mi giderken? "Kal" dememi istedin mi? Son bir kez "seni seviyorum" dedin mi? "Bekle beni döneceğim" diye umut verdin mi? Beynim öylesine uğulduyorduki. Duyamadım... Gittin... Nereye gittiğin önemli değildi Binlerce kilometre uzakta da olsan, iki metre ötemde de farketmiyordu. Artık yoktun ve asıl bu düşünce beni felç ediyordu. Kurtulmalıydım senden, bu yokluk duygusundan kurtulmalıydım. Kurtulamadım... Gittin... Unutulanların arasına katılmalıydım Anıları bir sandığa koyup hayatı bir yerinden yakalamalıydım. Bu aşk noktalanmalıydı, bu sevdadan vazgeçmeliydim. Yapamadım... Gittin... Bir okyanusun ortasında tek küreği kaybolmuş sandalda Dev dalgalarla boğuşan bir denizciyim şimdi. Bil ki; sevmekten vazgeçmedim seni, Bil ki; seninle birlikte sevdanı da taşıyacağım yüreğimde, Bil ki; seni Unutamadım... Mehmet Coşkundeniz |
Son Dans
Bu Sabah Güneş Doğmuyor Bir mektupla başladı sevdamız. Kaç fasıl sürdü de bitti. Rüzgarına bırakıp yandığımız Satırlar uçup ta gitti. Ne sözlerin tadı kaldı, Ne şarkılar seni andı. Bin teselli kar etmez, Aşk yolcusu yalnız kaldı. Bu sabah güneş doğmuyor. Gün geceden kurtulmuyor. Aşkın esir almış bu gönlümü. Dudaklarımdan o şarkı hiç düşmüyor. Kimse bana üzülmüyor. Sabret, o gelir demiyor. Aşkın esir almış bu gönlümü. Dudaklarımdan o şarkı hiç düşmüyor Söz : Saro Secikyan Müzik : Febyo Taşel |
Sensiz Kalan Bu Şehri - Nurullah Genç
sensiz kalan bu şehri yakmayı çok istedim mavi bir aleve dönüştürdüm kalbimi bir anda tutuşturmak istedim beni böyle umarsız bırakıp gittiğin bu zalim şehri yakamadım gözlerin dikildi karşıma bir caddenin tam ortasında inanılmaz güzel bakıyordu gözlerime hafif ıslak en özel en bilinmeyen türleri açmıştı papatyaların hatıralarınla titriyordu içim kuşlar kanatıyordu gönlümü gri bulutlar geçiyordu göğümden anlamak üzreydim neron’un roma’yı neden yaktığını karanlık bir koridor açıldı önümde anlayamadım yenik düşmüş bir napolyon kadar mutsuzdum aslında intihara kalkışan hitler kadar çaresiz yakmak üzreydim ki bu şehri hatıraların içli bir yağmur gibi boşandı üzerime kediler geçti birden kavşaklarından şehrin acı acı miyavladılar gözlerime baktılar kızgındılar kırgındılar onlar da tutulmuşlar anladım sana bendeki kadar onlar da terk ettiğin bu şehri çaresiz yakmak istiyorlar yakamıyorlar saçların dikildi karşıma bir sokak köşesinde her telinde parmaklarımın izleri parlıyordu benzersiz kokunu alıyordu kıvrımlarından rüzgar gözleri doluyordu saçlarına bakan kedilerin her biri bir kenarda darmadağın çömelip kalıyordu yutkunuyordu rengi kaçıyordu pencerelerde perdelerin nereye yürüdüysem bakışın, duruşun, sesin anladım söndürmeliyim tutuşan yüreğimi kendimi yakmış olurum yakarsam bu şehri çünkü sen her şeyinle bendesin |
вιя çєкєηє ѕσя∂υм ∂є∂ιм кι αşк яєηgιηι ѕöуℓє ∂є∂ι кι αℓα¢αℓı вαzєη ∂є євяυℓι вιя ιçιмє ѕσя∂υм ∂є∂ιм кι ∂σğяυуυ ѕöуℓє ∂є∂ι кι яєηgι gє¢є вυ ѕєν∂α кυяşυηι ..
|
Sevda - Annem Gibi
Fırsatım vardı olmadı Birazcık şahlansam yakıştırılmadı Tatmin oldular Elden bir şey gelir mi Kıymet bildiklerim gibi. Benimde bilinir mi Sen haklıydın her zaman? Annem gibi... Haksızlığı da koydum bavula Yalnızlığı da aldım yanıma Teşekkür ettim her şey adına Gidiyorum gidiyorum ama bitmiyorum Haksızlığı da koydum bavula Yalnızlığı da aldım yanıma Teşekkür ettim her şey adına Gidiyorum gidiyorum ama bitmiyorum Eyvallah... |
Bana kalbini ver.
Avuçlarımla tutacağım mayınların yerine Acele giden gece zamanlarında,çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana. Düşerken dibe,soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana. Tercüme edilmiş öfkeler seyrelsin ömrümde. Yüksek sesler alçakça dinlenir. Bana usul sessizliğini ver. Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince. Adının anlamını ver bana. Telaffuzunda özlemlerimin dindiği adını ver bana. Başkaları,bu aşkı oyalamak için var olur, Ne kadar durdururlarsa nefsini,o kadar hızlanır. Bana kendini ver. Her şeyden ayıkladığın kendini… En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler. Seninle,gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.bana gücünü ver. Yaralar değil canı yakan. izin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardım severliği… yaralarını göster ve bana izlerini ver. Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde. Baktıkça seni gördüm. Bana varoluşunun sırrını ver. Gün batımlarında gözümün değdiği yerlere kurul. Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım. Bana zamanını ver. Atlardan daha hızlı koş oraya. Soluk soluğa kaldıkça koş… Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat, Vaktinde yetişmek için bana,bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya. Bana verdiklerinle bekliyorum seni. Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde… Kuşlara takılmasın ayakların. Takatini zorla ve koş… Oraya… Kent soysuzlarının ,aşk eşkıyalarının,gurur kırmak için hendek kazanların,dokunuşun esrarından acizlerin,kontrol edilmeyen sevilerin,intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya…koş… Ben bütün gemileri uğurladım. Gitmeyeceğim. İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına. Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim. Yazılmış sözleri susuyorum, Konuşarak yazılmamışları siliyorum. Bana hecelerini ver… Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç. Bana başlangıçlara yeter hevesini ver. ‘susacak var’ edilen bir yemin,sözle tutulamayan. Bana yüzünden çizgiler ver,gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan. Suya yazılmaktan kurudu kelimeler. Bana bir cevap ver! Kahraman Tazeoğlu-susacak var |
Yusuf Güney-Sualsiz
Onu sevdigim günler, geceler miras bana düş sattıgım her bedende kökler uzar içimde, yalnız kalınca anlarsın bu hisler bitiremezsin çekmeden acını anlarsın geçen her dakikanda deli gönlüm, bekleyişler içinde bekler yine hergün kimseyi sevmeden, geçer ömrüm boşluğa düşen hayallerden daha suskun anladım bu bir bana vurgun olan olsun varsın bu çaresiz yollar bizi yorsun sorgusuz, sualsiz günler geçer mi bir anda sensizligi yaşarken sevgimiz bitmeden ozleyen ben sense, umursamaz kalbinle taş gibi bakarken sonbahar gecmeden |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 15:08 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.