Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Şiir (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=91)
-   -   leyla köşesi (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=24580)

hayat 27/07/08 19:07

leyla köşesi
 
Bir de bakalım Leyla köşesinden
Aşkın kadın adlı penceresinden
Bırakmıştı kendini yazılmış olana
Susmak ve konuşmamak denen cana
...

Mecnun ne olmuştu neredeydi
Nasıldı ne yapıyordu hali neydi
Geceleri loş gölgeler arasında
Kum tepelerinde ay yarasında
Mecnuna benzeyen hayaller olurdu
Bu anlarda sanki kalbi dururdu
Bitmiş olan bir daha mı başlayacak
...

Neye yarar böyle bir şimdiki zaman
Acıyla da olsa dopdolu olan hayat
...

Ya bir gün geri dönerse Mecnun
Yine altüst olursa ortalık bütün
Daha mi iyi olur daha mi kötü bilmiyordu
Bir umut vardı gönlünde eksilmiyordu
Sonra kızıyordu kendine kınıyordu kendini
Kapamak istiyordu içinde eskinin kepengini
...

Beklemek neyi bekledigini bilmeden
...

Fakat sonradan duruldu Leyla
Tevekkülle huzuru buldu Leyla
Ruhta kopan fırtınalar dindi
Gökten gönle sükunet indi
Anladı ki acı tatlı soguk sıcak
Geçmiş ve gelecek ayrılmak ve kavuşmak
...

Farketmez gelse gelmese Kays (Mecnun) Ona
Gitse gitmese Ona Leyla
Tanrı katında buluşmuşlardır
Hakikat yurduna kavuşmuşlardır

Sezai Karakoç..

hayat 27/07/08 19:08

dinleyelim dağ başına
ne söyler şu leyla leyla
oturalım biz diz dize
hu çekelim leyla leyla

derdim koymuyor engel
ölürsem üstüme sen gel
çeşm-i yaşla yu leyla
yu leyla leyla

çakmağın üstüme çaktın
onulmaz derde bıraktın
vücudum odlara yaktın
ateşe su leyla

derdim koymuyor engel
ölürsem üstüme sen gel
çeşm-i yaşla yu leyla
yu leyla leyla

erzurumlu emrah

hayat 27/07/08 19:09

söyle leyla,selde sahra çölde derya ben miyim?
selde sahra çölde derya ben miyim,ben sen miyim?
çölde derya ben miyim,ben sen miyim,senden miyim?
ben miyim ben miyim ben sen miyim senden miyim ANLAT KİMİM?

hayat 27/07/08 22:14

Leyla ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır
Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm
Derdini ağlarken yanan bir muma


İpek saçları elime ördüm
Ve bir kemend gibi taktım boynuma
Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm
Leyla ela gözlü bir çöl ahusu


Saçları bahtından daha siyahtır
Bir damla inciydi kirpiklerinde
Aşkın ıstırapla dolu rüyası
Bir başka güzellik var kederinde


Bir başka güzellik ruhunun yası
Bu akşam rüyamda Leyla’yı gördüm
Leyla ela gözlü bir çöl ahusu
Saçları bahtından daha siyahtır


Leyla, Leyla, Leyla.........

hayat 28/07/08 16:10

Bana "Leylâ" deme, deme,
Yoksa câna kastın mı var?
Hem Leylâ benim neyime?
Huzuruna yüzüm mü var?

hayat 28/07/08 16:10


Mecnunum Leylamı Gördüm



Mecnunum Leylamı gördüm
Bir kerece baktı geçti
Ne sordum nede söyledi
Kaşlarını yıktı geçti

Soramadım bir çift sözü
Aymıydı günmüydü yüzü
Sandım ki Zühre yıldızı
Şavkı beni yaktı geçti

Ateşinden duramadım
Ben bu sırra eremedim
Seher vakti göremedim
Yıldız gibi aktı geçti

Bilmem hangi burç yıldızı
Bu dertler yareler bizi
Gamze okun bazı bazı
Yar sineme çaktı geçti

İzzet-i der ne hikmet iş
Uyur iken gördüm bir düş
Zülüflerin kemend etmiş
Yar boynuma taktı geçti


Aşık Veysel Şatıroğlu

hayat 29/07/08 12:48

Yazımı Kışa Çevirdin

Yazımı kışa çevirdin
Bak gözümde yaşa Leylam
Mevlam ayrılık vermesin
Gökte uçan kuşa Leylam

Aşkınla yaktın sinemi
Aldın gittin benden beni
Viran eyledin hanemi
Vurdun taştan taşa Leylam



İzzet Altınmeşe


terk_ 29/07/08 12:55

güzel paylaşım tşkler..

hayat 29/07/08 16:52

MECNUN, LEYLA İLE SOHBETTE

Mecnun bir gün fırsat buldu, Leyla ile oturmaya muvaffak oldu. Leyla, onu sınamak için bir dilekte bulundu:

- Ey âşık! Neyin varsa getir.

- A ay yüzlü, dedi Mecnun, aşkınla ne suyum kaldı, ne kuyum. Ne ciğerimde azıcık kan, ne gözümde bir nebze yaş. Aklımı yağma ettin, uykumu çaldın. Artık bir canım var, emreyle onu vereyim.

- Ben onu senden ne vakit istesem alırım, başka neyin var, sen ondan bahset.


Mecnun o vakit arandı, yakasında sakladığı bir iğnesi vardı, onu çıkarıp sevgiliye sundu.

- İşte varlık aleminde sahip olduğum tek şey bu iğnedir. Bunu da neden taşıyorum bilmek istersen, çölde, ovada seni izlerken çok düşüyorum, kendimden geçiyorum; oralarda ayağıma, bedenime dikenler batıyor; bu iğneyle o dikenleri çıkarıyorum.

- İşte bunu istiyordum ben senden. Eğer aşkında gerçek isen bu iğne nasıl layık oluyor sana? Dikeni çıkarırsan buna vefa mı derler?!.
.

hayat 30/07/08 17:19

Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan muradım şem’i yanmaz mı

Kamu bâmarına cânan devâ-yı derd eder ihsan
Niçin kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı

Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-ı giryânım
Uyarır halkı efgaanım kara bahtım uyanmaz mı

Gül-i ruhşârına karşu gözümden kanlı akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı

Gamım pinhan dutardım ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı

Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta’n eyleyen gafil seni görgeç utanmaz mı

Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı


( Sevgili beni candan usandırdı,cefadan usanmaz mı?Âhımdan gökler yandı,dileğimin mumu yanmaz mı?


Sevgili,bütün hastalarının derdine ilaç veriyor,bana niçin ilaç vermiyor?Beni hasta sanmıyor mu?


Ayrılık gecesinde canım yanar,ağlayan gözüm kanlı yaş döker,feryadım halkı uyandırır,kara bahtım uyanmaz mı?


Yanağının gülüne karşı gözümden kanlın su akar (yani:kan ağlarım); sevgilim!Bu gül mevsimidir,akar sular bulanmaz mı?


Ben gamımı gizli tutardım,”sevgiliye aç” dediler,desem o vefasız acaba inanır mı?İnanmaz mı?


Ben sana meyletmiş değildim,aklımı sen yok ettin;beni kınayan gafil seni görünce utanmaz mı?


Fuzuli çılgın bir rinttir,daima halkın diline düşmüştür;sorun ki bu nasıl sevdadır?Bu sevda dan usanmaz mı? )


FuzûLî

hayat 31/07/08 22:35

Bahs-i Leylâ...




Leylâ...

Aşk bilmezin yanında...
Kara ve kuru bir kız...
Cılız ve de çelimsiz...
Şöyle solgun benizli...
Manasız, boş bakışlı...
Darmadağınık saçlı.
Öyle sıradan biri...
Nahoş, sevimsiz, çirkin...
Bayağı, basit gibi...
Uzun lafın kısası...
Kıymetsiz, ucuz yani...



Ama Leylâ...

Mecnûn’u yakan hani...
Gökte güneş misali...
Ve gözlerinde Kays’ın...
Tek varoluş sebebi...
Hem yaşama hevesi..
Tükenmeyen nefesi...
Güzellerin güzeli...
İnci mi inci dişli...
Değince, göz alıcı...
Şeker ve tatlı dilli...
Ölüye can bahşeden...
Elbette ceylan gözlü...
Birden akıllar alan...
Yay gibi, hilâl kaşlı...
Selvicesine boylu...
Asiller gibi soylu...
Ay’dan daha da aydın...
Nurdan daha nurâni...
Sanki bir melek gibi...
Paha biçilmez biri...
Bütün varlık içinde...
En kıymetlisi yani...



Leylâ...

Susuz, kurak çöllerin...
Dudaklarına değen...
Ve ufukta beliren...
Kapkara bulutlardan...
Bir müjde ile inen...
Âb-ı hayatı olan.....
Gözlere oluk oluk...
Pınar misali dolan...
Yanağı gül kırmızı...
Buram buram aşk kokan...
Sanki bir peri kızı...
Karanlık gecelerin...
Hiç sönmeyen yıldızı...
Talihsiz geçen ömrün...
Gülüp-güldüren bahtı...
Güzellik sarayının...
Tacı, tahtı ve şahı...
Derdsiz tüm gönüllerin...
Dağlardan büyük derdi...
Hasta olan kalblerin...
Tek, biricik şifası...
Leylâ bazen bir hayat...
Bazen bir ölüm gibi...
Kâh zaman sevindiren...
Bir zamansa ağlatan...
Ulaşılmaz sevgili...
Leylâ büsbütün hicrân...
Kaygı, üzüntü, keder...
Leylâ tamamen huzur...
Ümit, neşe ve çoşku...
Sanki Kış ve yaz gibi...
Vakit olup üşüten...
Bir vakitse ısıtan...



Ama Leylâ...

Hep olması istenen...
O’nsuz olunamayan...
Su gibi, ekmek gibi...
Nefes, hava, kan gibi...
Umuda kanad çırpan...
İçin için yanan kor...
Bir fırtına, bir tufan...
Kurtulması ne de zor...
Baştan ayağa ateş...
Ve yerden göğe duman...
Ve sönmeyecek olan...
Cihanı saran yangın...
Gönle akan gözyaşı...
Kapılan bedenlerin...
Hiç bitmeyen telaşı...
Bir yudumluk hoş şarab...
Bir içimlik su Leylâ...
Kendisine bağlayan...
Müptelası olunan...
Bir türlü bırakılmayan...
Ve bırakılamayan...
Hep elzem, hep gerekli...
Gece-gündüz benzeri...
Gönle çöken karanlık...
Ufukta ki aydınlık...
Yahut da güneş ve ay...
Ateşten ateş, ışık...
Sonra Leylâ bir âfet...
Leylâ bir son, kıyamet...
Leylâ gerçek diriliş...
Cennet ve de cehennem...
Önlenemez bir cinnet...
Taammüden cinayet...
Hakikat mahkemesi...
Ardından aşk celsesi...
Sonra bir kalem sesi...
Bir soluk aldırmadan...
Kesiveren nefesi...
Rahmet sonra felaket...
Nimet de dahi azâb...
Sevinç ile gözyaşı...
Bulmak ve de bulmamak...
Olmak yada olmamak...
Varlıkla yokluk vari...



Ve Leylâ...

Sanki üç nokta gibi...
Sonsuzluk kadar derin...
Hiç mi hiç bitmez yani...

...

hayat 02/08/08 13:03

Gel ey leylâ bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil
Sensizliğe dayanamam bilirsin
Gidişini ölümüme ferman bil
Gölgelerin uzadığı vakit gel
Ve seheri dertleşmeye zaman bil
Niyazında dostlarını unutma
Dostlarındır seni her gün anan bil
Özlemekten konuşan dil lal oldu
Ayrılığındır âteş-i suzân bil
Gel ey leylâ bu can sana kurban bil
Gözlerime öyle bakma canan bil

hayat 02/08/08 13:04

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda,
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi,
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi,
Ben lâl olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi,
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın.. ''

hayat 03/08/08 20:52

Canımı canan almış, bu ne kutlu bir gündür,
Niçin üzülür herkes, neden ağlar ki hala.
Bugün benim bayramım, bugün bana düğündür,
Senin elinden ölüm, bir diriliştir Leyla...


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 00:35 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.