Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   ilginc yazılar (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=242)
-   -   bilinmeyen gerçekler (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=26235)

By_Espr!C 20/09/08 22:24

bilinmeyen gerçekler
 
Kertenkele ısırır mı? Eğer ısırıyorsa zehirleme ihtimali var mı?
Kertenkeleler, sürüngenler sınıfının üyeleri. Varangiller ailesi dışındakiler küçük bireylerdir. Küçük bireylerde dişler de çok küçük olur. Kertenkelelerin tümü genelde insandan kaçarlar. Eğer elle tutulursa kendisini koruma amaçlı ısırabilir. Ancak bu da oldukça düşük bir olasılıktır. Ülkemizde zehirli kertenkele yaşamıyor. Bunun yanında varanlar çok büyük olduğundan yaklaşılırsa ısırabilir. Ancak, bu tür de çok az kaldığından görme olasılığınız yoktur.

By_Espr!C 20/09/08 22:25

kabızlık nedenleri
Kabızlık çoğu kez hekimler tarafından basit bir rahatsızlık gibi algılanıp ihmal edilir ancak bu rahatsızlığı çeken hastalar için ciddi bir sorun ve hatta yaşam düzenlerini bozabilecek bir problem haline gelebilir. Bazı vakalarda geçici ve kendi kendine halledilebilen bir sorun olan kabızlık bazı vakalarda ise gerek nedeni ve oluş biçimi, gerek sonuçları, gerekse de tedavisi yönünden deneyimli bir doktoru bile çok uğraştıracak kompleks bir rahatsızlık olabilir.[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Kabızlık toplumun %30’a varan kesimini ilgilendiren, özellikle kadınlarda, yaşlı insanlarda ve çocuklarda görülen bir rahatsızlıktır; genellikle kroniktir ve tüm yaşam boyu sürebilir.

Kabızlık kişilerin yaşam kalitesini derinden etkileyebilen, hatta depresyon, sinirlilik, anksiyeteye yol açabilen bir rahatsızlıktır. Ayrıca hemoroid, fissür, fistül gibi çok rahatsız edici hastalıklara da sebep olabilir.

Kabızlık deyimi kişiden kişiye farklı anlamlar taşıyabilir, basitçe haftada 3 kereden az tuvalete gitmeyi kabızlık olarak kabul ediyoruz. Ayrıca defekasyon esnasında aşırı ıkınma, karında şişkinlik ve ağrı, kalın ve sert veya keçi pisliği gibi ufak ufak parçalar halinde büyük abdest yapma, yeterli boşalamama hissi, anüs bölgesinde tıkanıklık hissi, parmakla boşaltma ihtiyacı olması da diğer kabızlık bulgularıdır.

Kabızlık ek bir hastalık olmaksızın, yani sadece kalın barsağın çalışma bozukluğu nedeni ile olabileceği gibi, birçok başka hastalık nedeni ile oluşabilir. Bu nedenleri şöyle sıralayabiliriz.


-Sindirim sistemi hastalıkları- barsak kanseri, iltahabi barsak hastalıkları, barsak yapışıklıkları, fıtık gibi...
-Yaşam şekli- Yetersiz sıvı ve lifli gıda almak, hareketsiz yaşam...
-Endokrin ve metobolik bozukluklar- Diabet, elektrolit bozukluğu yapan hastalıklar, hipotroidizm...
-Nörolojik hastalıklar- multipl skleroz, parkinson hastalığı, inme
-Bazı ilaçların kullanılması- antiasitler, antidepresanlar, antipsikotikler,demir hapları
-Psikolojik rahatsızlıklar- Depresyon, anksiyete, yeme bozuklukları, bulimia gibi...
-Kadınları etkileyen durumlar- gebelik, yumurtalık kanseri gibi...
-Bazı barsak yumuşatıcı bitkisel ilaç ve çayların uzun süre kullanılması
-Makat bölgesi adelelerinin çalışma bozukluğu

Yeni oluşmuş kabızlık bazen barsak kanseri gibi ciddi hastalıkların habercisi de olabilir. Barsak alışkanlığında değişiklik olan, özellikle son zamanlarda oluşmuş kabızlığı olan kişiler eğer aşağıda belirteceğimiz bulguların bazıları da varsa vakit geçirmeden ileri tetkik ve tedavi için doktora başvurmalıdır.

Bu bulgular:

İştahsızlık
Kilo kaybı
Büyük abdesten kan gelmesi
Makat bölgesinde ağrı
Ateş
Karında kramplar
Karın ağrısı
Ailede barsak kanseri ve iltahabi barsak hastalığı olmasıdır.


Kronik kabızlık sorunu ise bir çok hasta bitkisel ilaç ve çaylarla, bazen de doktor olmayan kişilerce tavsiye edilmiş ilaçlarla aşılmaya çalışılmaktadır.

Bu kişilerin bir doktor tarafından değerlendirilerek kabızlık nedeninin ortaya konması ve buna uygun yaşam ve yeme şekli düzenlenmesi, bazen bitkisel ve normal ilaçlar ile kabızlığın tedavi edilmesi gereklidir. Bazı nadir durumlarda tıbbi tedaviye hiç cevap alınamayan hastalara son çare olarak cerrahi tedaviler de yapılabilmektedir.

Sonuç olarak kabızlık sorunu çeken kişilerin bu rahatsız edici durumdan kurtulmak ve daha kaliteli bir yaşam sürebilmek için kendilerini doğru yönlendirecek bir hekimden yardım almaları gerekmektedir.

Doktora başvurmadan önce kabızlık durumları ile ilgili bazı soruları önceden cevaplayarak hazırlıklı gitmek ve bu bilgileri de doğru olarak vermek doktorunuzun tanı ve tedavisine çok yardımcı olacaktır.

Bu soruları şöyle sıralayabiliriz:
-Ne kadar zamandır kabızlık sorunu yaşıyorsunuz?
-Kabızlık devamlı mı, aralıklarla mı oluşuyor?
-İki defekasyon arasındaki süre kaç gün?
-Stresli zamanlarda kabızlığınız artıyor mu?
-Gaita rengi, şekli, sertliği nasıl?
-Defekasyon esnasında anüs bölgesinde ağrı oluyor mu?
-Defekasyon esnasında veya sonrasında kanama oluyor mu?
-Karın ağrısı oluyor mu?
-Geçirilmiş ameliyatınız var mı? (özellikle karın ve bel ameliyatları)
-Geçirilmiş kaza ya da yaralanma var mı?
-Hangi ilaçları kullanıyorsunuz?
-Kahve, kola gibi içecekleri çok içiyor musunuz?
-Alkol alıyor musunuz, miktarı ne kadar?
-Sigara içiyor musunuz, miktarı ne kadar?
-Başka ne gibi yakınmalarınız mevcut?


Bu soruların cevaplarını önceden hazırlayarak doktora başvurmak tanı ve tedavinizi kolaylaştıracaktır.

By_Espr!C 20/09/08 22:25

Çift sarılı yumurtalardan çift civciv çıkar mı?
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
Çift sarılı bir yumurta, ovaryumdan serbest bırakılacakları zaman birbirinden ayrılmayan iki yumurta hücresinin, eşey kanalında kabukla kaplanması sonucunda oluşur. Çift sarılı yumurtalar, genellikle yeni yumurtlamaya başlayan ve yumurta oluşumları henüz senkronize olmamış genç tavuklarda görülür. Ancak bazı tavuklar kalıtımsal biçimde bu özelliğe sahiplerdir ve hayatları boyunca çift sarılı yumurtlama özelliği gösterebilirler.

Çift sarılı yumurtalarda yavru gelişimi çok olası bir durum değildir. Embriyo için yaşamsal bir gıda kaynağı olan yumurta akı, iki embriyo için yeterli değildir. Çift sarılı bir yumurtada yavru gelişimi meydana gelse de, yavrulardan biri yaşam savaşında diğerini yenmekte, ancak genellikle iki yavruda henüz yumurtadan çıkamadan yaşamlarını yitirmektedirler.

By_Espr!C 20/09/08 22:25

İnsanlar ilk defa bir meyve yada sebzenin yenebileceğini nasıl anlamışlardır?
Örneğin çok acı bir yeşil biberi ilk defa yemeyi deneyen insanlar çok acı olduğu halde bunun zehirli olmadığını nasıl anlamışlar ve yemeye devam edebilmişlerdir?

İnsanların diyetlerinin şekillenmesi, büyük ölçüde deneme-yanılmaya dayanıyor. Ancak, bu şekillenme süreci boyunca yaşam için potansiyel tehlike olabilecek belli bazı kokulardan ve tatlardan uzak durulduğu da bir gerçek. Kesin kokular, acı tatlar, hatta ekşi tatlar, insanların uzak durdukları besinleri belirleyen öncelikli etkenler. Küçük çocukların da beslenme alışkanlıklarında bunlardan özellikle uzak durmaları da aynı nedene bağlanıyor.

Hem besin hem de su gereksinimini karşıladığı görülen, tokluk hissi yaratan, tadında ya da kokusunda herhangi bir uyarıcı nitelik bulunmayan sebze ve meyveler, diğerlerine kıyasla insanın diyetine çok daha çabuk girerek benimsenmiş.

Ancak, tadı ya da kokusu bu saydığımız ölçütlerin aslında dışında olan bazı besinlerin insanların diyetine girmiş olma nedenleri, başka etkenlere de dayanıyor olabilir. Çeşitli etnik grupların, belli inanışlar ya da alışkanlıklar dahilinde oluşturdukları beslenme tercihleri, daha sonra �damak zevki� olarak adlandırdığımız kavramın ortaya çıkmasına da önayak oluyor. İnsanların yaşadıkları bölgelerde bulunabilir olan ve olmayan besin maddelerine göre de şekillenen �damak zevki�, örneğin biberin hiç yetişmediği bir coğrafyada yaşayan insanların bu tada tamamen yabancı olmalarına ve belki de bir şekilde önlerine biber çıkması durumunda onun tadından hiç hoşlanmamalarına neden oluyor. Farklı coğrafyalar arasındaki kültürel etkileşim de, bu bölgelere özgü olan tatların, başka coğrafyalara yayılmasına yol açıyor.

Tabii ki hangi besinin ilk önce nerede ne şekilde yenmeye başladığına ilişkin kesin kayıtlar yok (ekimi ya da yetiştirilmesi yapılan türler haricinde). Ancak, biberin ne şekilde tüketilmeye başlandığı konusunda size birkaç varsayım sunabilirim:

* Biber bitkisinin önce tatlı olan bir türü yenmiş, hoşa gitmiş, daha sonra acı olan türleri de sakınılmadan yenmeye başlanmış olabilir.
* Tesadüfen bir et parçası üzerine düşmüş olan bir parça biberin, bu eti koruyucu özelliği ya da etin tadını güzelleştirici etkisi fark edilmiş, bundan sonra da bir tercih nedeni olmuş olabilir.
* Acı biber, bir etnik grupta bir inanışın parçası olmuş (örneğin kötülüklerden arındırdığı gibi) ve önce bu etnik grubun beslenme alışkanlıklarına yerleşmiş, daha sonra da bu etnik grubun etkileşim içinde olduğu diğer kültürlere aktarılmış olabilir.
* Aslında tıbbi özelliği de olan biber bitkisinin, yine bir otacı tarafından bir hastayı tedavi etmek amacıyla tesadüfen kullanımına şahit olunmuş, bundan sonra da tüketilmeye başlanmış olabilir.

Beslenme alışkanlıklarının şekillenmesiyle ilgili olarak derlenerek hazırlanan ve Kasım 2004 tarihli sayımızın Yeni Ufuklar eki olarak verilen �Beslenmenin Evrimi� de, bu konuda çok değerli bilgiler içeriyor. Eğer bu gibi konulara meraklıysanız, bu eki de okumanızı öneririm.

By_Espr!C 20/09/08 22:25

Bir kene ortalama kaç metre küp kan içebilir?
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
Kenelerin bir seferde emdikleri kan miktarı, kenenin türüne ve yaşına göre değişiklik gösteriyor (800’ün üzerinde kene türünün olduğunu, sayının bazı kaynaklarda 850-860 arası verildiğini de hatırlatalım). En yaygın görülen ve en fazla çalışılmış kene türlerinden biri olarak kabul edilen kış kenelerinin (Dermacentor albipictus) dişileri, bir seferde ortalama 2 mililitre kan emebiliyorlar.

By_Espr!C 20/09/08 22:25

Meyve aromalı buzlu dondurmaya dikkat
Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nilgün Karaağaoğlu, sütsüz-meyve aromalı buzlu dondurmaların saf enerji kaynağı olduğunu, enerji değerlerinin yüksek olması ve boya maddesi içermesi nedeniyle tüketilmemesini önerdi
26 Mayıs 2007




Nilgün Karaağaoğlu, dondurmaların sütlü ve meyve aromalı (buzlu) olmak üzere iki gruba ayrıldığını kaydetti.

Hijyenik koşullarda hazırlanan ve saklanan sütlü dondurmaların, günlük protein ve kalsiyum gereksinimine katkı sağlayacağını ifade eden Karaağaoğlu, günlük tüketilmesi gereken süt-yoğurt miktarının bir kısmının dondurma olarak tüketilebileceğini belirtti.
Karaağaoğlu, dondurmanın enerji içeriği yüksek bir besin olması nedeniyle beden ağırlığı yüksek bireyler tarafından çok fazla tüketilmemesi gerektiğine işaret ederek, alerjik ve bağışıklık sistemi çok gelişmemiş bireylerin ise katkı maddelerini içeren hazır dondurmaları yerken dikkatli olmaları gerektiğini söyledi.


Karaağaoğlu, özellikle yaz aylarında hamurlu tatlılar yerine sütlü dondurmaların tercih edilebileceğini kaydetti.
Vitrin satışı yapılan yerlerden alınan dondurmanın servis edilen kaşığının, açıkta, su içinde ve sıcak ortamda bekletilmesi ile mikrobiyolojik üreme gerçekleştiğini ifade eden Karaağaoğlu, “servis kaşığından bulaşan zararlı mikroorganizmaların, besin zehirlenmesine kadar sonuçları olabilir” dedi.

By_Espr!C 20/09/08 22:26

Uzayda dikilen bir bayrak dünyadaki gibi dalgalanır mı?
uzay boşluğu, ya da bu boşlukta yer alan, ancak atmosfer tutamayacak kadar küçük gökcisimleri: Örneğin, asteroidler ya da Ay. Bu durumda atmosfer hareketleri (yani rüzgar) olmadığı için bayrak da dalgalanmaz. Bu nedenle Neil Armstrong tarafından Ay'a götürülen ABD bayrağı, folyo gibi ince :-):-):-):-)lden yapılmıştı. Yoksa, bazı uyduruk senaryolarda oldugu gibi "dalgalanır" görünen Amerikan bayrağı, astronotların gerçekte Ay'a gitmeyip resmi bir stüdyo'da çektirdiklerinin kanıtı (!) değildi.
Ancak kuşkusuz uzayda atmosferi olan gökcisimleri de var. Dünyamız gibi... Buralarda bayrağın dalgalanacağından kuşku yok. Atmosferi dünyamızdan çok daha seyrek olduğu halde zaman zaman tüm gezegeni kaplayan toz fırtınalarının yaşandığı Mars'ta da bayrak dalgalanırdı. Hatta Jüpiter gibi saatte 400-600 km hızda fırtınaların olduğu Jüpiter'de bayrak, tümüyle parçalanmadan önce çok kısa bir süre için dalgalanabilirdi...

By_Espr!C 20/09/08 22:26

Dünyada kaç ırk vardır, temele inersek kaç ırk'a kadar inilebilir ve bunlar hangileridir?
Dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan, çok sayıda insan ırkı bulunuyor. Irkların birbirinden ayrılmasında ve tanımlanmasında, çeşitli gen sistemleri ve morfolojik özellikler kullanılıyor. Carleton Coon’a göre, insanlar iskelet yapısına göre 5 temel ırka ayrılıyor. Tüm diğer ırkların da, bu ırkların birbiriyle melezleşmesinden ortaya çıktığı kabul ediliyor.

1. Kafkas ırkı (Caucasoid): Kafkasya, Akdeniz, Kuzey ve Doğu Avrupa, Kuzey Afrika, Anadolu ve Hindistan bölgesini kapsıyor. Karakteristik özellikler arasında düz yüz, yüksek alın, ince dudaklar, dar ve öne çıkık burun, dalgalı saç, yüz ve vücutta yüksek kıl oranı, beyaz-kahverengi arası cilt rengi sayılıyor.

2. Moğol ırkı (Mongoloid): Çin, Japon, Eskimo, Ainu ve Amerika yerlilerini (kızılderilileri) kapsıyor. Karakteristik özellikler arasında sarı deri rengi, yüz ve vücut kıllarında seyreklik, yuvarlak yüz, çıkık çene kemikleri, az gelişmiş kaş kemerleri, basık burun ve yüz, kısık gözler, şişkin göz kapakları, düz siyah saçlar sayılıyor. Bir diğer belirgin özellik, erkek ve kadınların dış görünüşlerinin, diğer ırklara kıyasla daha fazla birbirine benzemesi.

3. Kongo ırkı (Congoid): Zencileri ve Afrika pigmelerini (kısa boylu ırkları) kapsıyor. Karakteristik özellikleri çok koyu deri rengi, kıvırcık saçlar, seyrek kıllılık, dar bir baş, ileriye çıkık üst çene, geniş burun, kalın dudaklar, az gelişmiş çene ve dar kalça kemeri.

4. Capoid ırk: Congoidler dışındaki Afrika ırklarını kapsıyor. Çok uzun boy, kahverengi-siyah arası deri rengi ve özellikle kadınların kalçalarında yüksek oranda yağ toplanmasıyla karakterizeler. Bu ırkın en tipik örneği de Buşmanlar.

5. Avustralya ırkı (Australoid): Avustralya başta olmak çevre adalarda yaşayan ırkları kapsıyor. Çok farklı coğrafyalarda yaşamaları nedeniyle ortak özelliklerini saymak diğer ırklara göre daha zor. Ancak, açık deri rengi ve geniş burun, en temel tanımlayıcı özellikleri.

By_Espr!C 20/09/08 22:26

Güneş ömrünü tamamladığında bir kara deliğe mi dönüşecek? Bir de Güneş'in kaç yıllık ömrü
Bir yıldızın karadeliğe dönüşebilmesi için Güneş'ten en az 8 kat daha fazla kütleye sahip olması gerekli. Güneş ve benzeri kütlede yıldızlarsa ömürlerinin sonlarına doğru şişip kırmızı dev haline geliyorlar ve birkaç kez şişip büzüştükten sonra hidrojenden oluşan dış katmanlarını yavaşça uzaya bırakıyorlar. Artık ardışık füzyon tepkimelerinden sonra merkezi karbon ve oksijenle dolmuş ve Dünyamız boyutlarına kadar sıkışmış olan sıcak merkez, bir "beyaz cüce" olarak açığa çıkıyor. Güneş'imizin bir beyaz cüce haline gelmesi için yaklaşık 5,5 milyar geçmesi gerektiği düşünülüyor

By_Espr!C 20/09/08 22:27

İlk dillerin farklılaşması nasıl olmuştur? Ayrıca, zencilerin siyahlaşması nasıl oldu?
Yaşayan her dil, büyük bir çeşitliliğe ve bolluğa sahip. Her dilin, benzer kavramları veya düşünceleri açıklama ve ifade etme şekli farklı. Bunda bir sürü etken var. Örneğin insan toplulukları birbirinden uzak alanlara yerleştikçe, belirli bir süre içerisinde bazı kavramlar da bu topluluklara has bir anlam kazanmaya başlıyor. Kişisel şive farklılıkları, zamanla toplulukların geneline yayılıyor ve birbirine yakın topluluklardan öteye geçemiyor. Bunun sonucunda da, bir topluluğun bünyesinde şekillenmeye başlayan dil, diğer bir topluluğun bünyesinde şekillenenden farklı bir karakter kazanıyor. Nihayetinde de, her iki topluluk kendine has bir dil geliştirmiş oluyor.
Dillerin farklılaşmasında diğer bir önemli etken ise argolar. Tabii ki burada meslek argolarından, yani jargonlardan bahsediyoruz. Sadece meslekler için geçerli olmayıp, belirli kültürel birlikler ve hatta farklı yaş grupları arasında bile belirli jargonlar ortaya çıkıp yerleşebiliyor. Böylece de, aynı toplum içerisinde bile dilde ufak tefek farklılıklar ortaya çıkıyor. Dillere katılan yeni kelimelerin çoğu, belirli argolar halinde ortaya çıkıyor ve daha sonra kabul görerek dile yerleşiyor.
Bir üçüncü etken ise, farklı kültüre sahip toplumların bir araya gelmesi. Bir araya gelen gruplar farklı dillere bile sahip olsalar, birbirleriyle anlaşmak zorunda kalacaktır. Bu nedenle de, belirli bir süre sonra bu farklı diller ortak bir noktada birleşecektir. Tabii ki bu birleşim sonucu ortaya çıkan dilde, her etnik grup kendi yerel lehçesinin belli özelliklerini ön plana çıkaracaktır. Sonuçta şekillenen dil de, başka bir yerde bir araya gelen herhangi iki etnik grubun veya grupların şekillendirdiği dilden farklı olacaktır.
İlk dillerin ortaya çıkışı ise, bunlardan çok farklı değil. Belirli özelliklere veya yeteneklere sahip olan insan topluluklarının bir araya gelmesiyle birlikte, bu gruplar kendilerine has dillerini geliştirdiler. Yani en başta bile, birden çok dil vardı (poligenezis). Daha sonra insan toplulukları yer değiştirdikçe, yeni alanlara yayıldıkça, bu göçler sırasında birbirlerinden ayrıldıkça ve yeni gruplar bir araya geldikçe de dillerin şekillenmesi devam etti. Bir başka yaklaşım ise, en başta tek bir dil olduğu (monogenezis) ve daha sonra yer değiştirmeler sonucunda, yukarıda anlattığımız şekilde farklı dillerin ortaya çıktığı.
Ancak kesin olan bir nokta, ilkin insanların bizim anladığımız karakterde bir dile sahip olmadıkları. Belirli durumlar için mutlaka birbirleriyle sözlü olarak anlaşıyorlardı, fakat bu muhtemelen düzgün ve anlamlı kelimeler yoluyla değildi. İnsanın evrimi ilerledikçe, bu ilkin sesler de anlamlı kelimelere dönüştü. Sonuçta da �konuşma� ve �dil� şekillendi.
Burada bahsettiğimiz şey, konuşmadan sorumlu olan organların gelişimini tamamlaması. Yani dil, damak, farinks ve ses tellerinin son halini alması. Bunların zamanla gelişimini bir bebekte de görebiliyoruz.
Gelelim ikinci sorunuza... Zencilerin ten renginin siyah oluşu, derilerindeki Melanin pigmentinin yoğunluğuyla ilişkili. Koyu ten rengi ise, yaşadıkları bölgelerdeki ortam koşullarına sağladıkları uyumun bir sonucu. Afrika koşullarını bir düşünelim: ekvatora yakınlığı nedeniyle güneş ışınlarının en dik olarak ulaştığı bölge. Sıcak hava koşullarının yanında, yer şekilleri ve bitki örtüsü de �koyu� bir ten rengini gerektiriyor. Dünyanın kuzey ve güney bölgelerinde ise (ekvatora göre), bu koşullar söz konusu olmadığı için ten rengi daha açık. Ten renginin koyuluğu, sadece güneşten korunmanın bir gerekliliği değil, aynı zamanda güneş ışınlarının yoğunluğunun bir doğal sonucu. Güneş ışınları, MSH hormonunun salgısını arttırıyor ve vücutta Melanin senaaai hızlanıyor. Ayrıca güneş altında uzun zaman kaldığınızda ten renginize ne olduğunu da düşünün. (Hatta, size yardımcı olması açısından �Güneş yanığı neden tenimizi kızartır?� sorusunun cevabına da bakabilirsiniz.) İşte tüm bu etkenlerin varlığı, zaman içinde gen havuzuna yerleşiyor ve ortam koşullarına en yüksek uyum, ırkların temel özelliklerini şekillendiriyor.

By_Espr!C 20/09/08 22:27

Ucaklari nicin karakutunun malzemesinden yapmiyorlar?

Ucak kazalarinda ucak paramparca olsa da, denizin dibine gitse de hemen kokpit denilen pilot kabinindeki son konusmalari kaydeden karakutular aranir.

Cogunlukla korkunc kaza enkazi arasindan saglam olarak bulunan bu kutular sayesinde kazanin nedenlerine ulasilir. Karakutu bu kadar saglam malzemeden yapiliyorsa neden ucagin tumunde ayni malzeme kullanilmiyor?

Ucaklarin rahatca havada kalabilmeleri, uzun mesafelere az yakitla ulasabilmeleri, mumkun oldugunca hafif malzemeden yapilmis olmalarina baglidir. Bu malzemeler cogunlukla aluminyum ve plastiktir. Kokpitteki sesleri ve ucus bilgilerini kaydeden her iki kutu da paslanmaz celikten yapilir. En ve boylari yaklasik 25'er santimetre, derinlikleri 12-13 santimetredir.

Kutularin et kalinliklari ise 6-7 milimetre kadardir. Kutular ayrica isiya ve yangina karsi tedbir olmak uzere plastikle cevrili sivi kopuk ile de donatilmislardir. Kutular o kadar saglamdirlar ki, denize dusmus bir ucagin kutulari 7 sene sonra cikarilabilmis ama buna ragmen kayitlar saglikli olarak dinlenebilmistir.

Baslangicta kutular kanatlarin birlesme noktasina yakin bir yere konuluyorlardi. Bu bolge ucagin en agir kismi oldugundan dusus aninda bu agir parcalar kutularin uzerlerine duserek zarar verebiliyorlardi. Sonralari kutular ucagin kuyruk kismina konulmaya baslanildi. Tabii bu, ucagin kuyruk kismindaki koltuklar insanlar icin daha emniyetlidir anlamina gelmez, ancak bu yer karakutularin ucagin enkazindan en uzaga dusmesini saglamaktadir. Ucak kazalarinin nedenleri degisiktir.

Havada bir sekilde infilak ederek dusen ucaklarda yolcularin kurtulma olasiligi yoktur. Bu nedenle de ucagin yapildigi malzeme bu acidan onemli degildir. Ucak yere bir butun halinde carpsa da dusen bir asansorde oldugu gibi yolcular carpmanin siddetinden hayatlarini kaybederler. Ucagin icine sivi kopuk doldurmak elektronik aletleri koruyabilir ama insanlarin sadece olum nedenlerini degistirir.

Ucagin malzemesini karakutu malzemesinden yapmak, parcalanma ve yangindan zarar gorme tehlikelerini onler ama ne yazik ki bu malzemeden yapilmis bir ucak da ucamaz. Karakutularin renkleri kara degil turuncudur. Bu rengin tercih edilmesinin sebebi enkaz arasindan daha rahat fark edilmeleri icin

By_Espr!C 20/09/08 22:27

Dünyadaki en büyük fare, ne kadar büyüklükte?
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

Fareler kemiriciler takımı içinde yer alır. Bu bağlamdan hareket edersek dünyada yaşayan en büyük kemiricinin kapibara (Hydrochoerus hydrochaeris) olduğunu söyleyebiliriz. 140 cm boy, 62 cm yükseklik ve 66 kg ağırlıkla en büyük fare olarak kabul edilebilir. Tutsaklık altında 113 kg ağırlığa ulaşmış bireyler de var.

By_Espr!C 20/09/08 22:27

Eskimolar buzdan evlerini nasıl ısıtıyorlar?
Eskimolar adına igloo denen buzdan evler yaparlar. Bu evlerin yalıtımı çok önemlidir. Ana yapıyı oluşturan buz bloklarının arası karla sıvanarak tıkanır. İyi bir igloonun kapısı da yer üstünde olmaz. İçeri girip çıkarken kapının açılıp kapanması, içerdeki sıcak havanın dışarı kaçmasına soğuk havanın içeri dolmasına neden olur. Bundan dolayı buzdan bir ev yapılırken önce geçici bir kapı yapılır ve evden içeri girilir. Asıl kapı evin altındaki kar kazılarak yeraltından geçirilen kapıdır. Bu sayede buz evin yalıtımı tamamlanır. Buzdan ev elbette ki bizim ölçülerimizde sıcacık değilse de, bu sayede oldukça elverişli bir ısıya gelir.

By_Espr!C 20/09/08 22:27

Köpeklerin bıyıkları ne işe yarar? Kesildiği zaman ne olur?
Köpekler memeli hayvan sınıfının üyeleri. Bedenlerinin hemen hemen tamamı kıllarla kaplıdır. Kıllar, ısı, yalıtım ve dokunma duyusunu algılama görevini yapar. Her birinin kökü, duyusal sinir ağıyla basket filesi gibi çevrilidir. Kökün yer değiştirmesiyle bir ileti beyne gönderilir algı oluşmasına neden olur. Köpeklerde bıyıklar diğer kıllara göre oldukça uzundur. Koku alma duyularını çok kullandıklarından her şeyi koklamak isterler. Bu arada bıyıklarını da kullandıklarından çevreyi algılama da, bıyıklar oldukça işe yarar. Kesilirse algılamalarında zorlanırlar.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

Yılanların neden diğer hayvanlar gibi ayağı yok?
Ayağı olmayan hayvanlar yalnızca yılanlarla sınırlı değil. Birçok omurgasız canlıda, özellikle parazit yaşayan ya da sucul yaşama uyum yapmış olan gruplarda, omurgalılardan da balıklarda ve bazı kertenkele türlerinde ayaklar bulunmuyor. Canlıların üyelerin gelişip gelişmemesi, körelmesi ya da kanat gibi özel yapılar halini alması, tamamen evrimsel süreç içerisinde seçilen yaşama ortamına ve geliştirilen yaşam şekline bağlı. Seçilen ortama ya da yaşam şekline en optimum uyum sağlayan koşul neyse, canlı da o şekilde gelişim gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, yılanların üyelerinin olmaması ve kuşların ön üyelerinin kanat halini almış olması arasında pek fazla bir fark bulunmuyor.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

Balıklar su içer mi? Pullarının bundaki etkisi nedir?
Yaşamın kaynağı olan su, canlıların vücutlarında değişik oranlarda bulunur. Bu, suyu tüm canlılar fizyolojik olarak kullandığı anlamına gelir. Buna su içinde yaşayan canlılar da dahil. Sorumuzun cevabı evet. Balıklar su içerler. Biraz daha açarsak, balıklar tatlı ve tuzlu sularda yaşayanlar olarak da ikiye ayrılır. Tuzlu su bilindiği gibi yüksek konsantrasyon olan bir ortam. Balık vücuduna bu ortama göre daha az konsantredir. Bu durumda balık vücudundan dışarıya doğru bir su çıkışı olur. Tuzlu sularda yaşayan bunu dengelemek için devamlı su içmek zorundadırlar. İçtikleri tuzlu sudaki fazla elektrolitleri de solungaçlarından dışarı atarlar. Bu çok fazla enerji gerektiren bir işlem olduğundan tuzlu su balıkları elde ettikleri suyu daha iyi kullanmak için, böbreklerinden atılan su miktarını en aza indirir. Tatlı sulardaysa bunun tam tersi bir durum oluşur. Tatlısu balıklarında vücut konsantrasyonu dışarıya göre daha düşük olur. Bu durumda dışarıdan içeriye fazla su girişi olur. Tatlısu balıkları da bu fazla suyu dışarı devamlı dışarı atmaya çalışırlar. Balık pulları vücuda deriden su girişini önlemede de rol alırlar. Bunların boşaltımları tuzlusu balıklarına oranla çok fazladır. Bunun yanında bazı türler bu değişikliğe çok iyi uyum sağlamışlar. Örneğin köpekbalıkları ve vatozların vücut konsantrasyonları deniz suyuna yakındır. Böylece suyu dışarı atmak herhangi bir enerji harcamak zorunda kalmazlar. Bunun yanında yılanbalıkları ve ringalar, yaşamlarının bir bölümünde tatlı suya, bir bölümünde de tuzlu suya girerler. Bunların vücutlarındaki su dengesinin sağlanması da her iki durumda çalışabilecek biçimde özelleşmiştir.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

Balinalar niye intihar ediyorlar?
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
Balinalar yönlerini ekolokasyon denen yöntemle bulurlar. Balinalar kafalarının ön kısmından elektromanyetik dalgalar gönderirler. Karşıdaki cisme çarpan dalga, geri döner ve balina önündeki cismin ne olduğunu anlayabilir. Bu yöntem özellikle bulanık sularda çok işe yarar. Bunun yanında balinalar göç ederken de bu yöntemden yararlanırlar. Ancak zaman zaman dünyanın manyetik alanın değişmesi ya da balinalardaki ekolokasyon sisteminin hastalık sonucu bozulması, balinaların yön kaybını yitirmesine neden olabilir. Böylece yönlerini bulmakta zorlanan balinalar karaya vururlar. İntihar diye bir şey yoktur.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

Sineklerin kalbi var mı? Kalbi ya da diğer organları olmayan canlılar nasıl yaşıyorlar?
Sinekler Diptera (İkikanatlılar) takımının üyeleri. Basit yapılı canlılar olduklarından vücutlarında kan bulunmaz. Besinler tüm vücuda doğrudan dağılır. Ayrıca, trake solunumu yaparlar. Dolayısıyla kalbe gereksinimleri yoktur. Kalp ya da benzer bir organ bizim için çok gerekli olmasına karşın, bazı canlılar için gerekli değildir. Bu durum o canlının geçirdiği evrimsel süreç ve yaşadığı grupla ilgili. Canlılar olmayan bir organın yaptığı işi, mutlaka başka biçimde daha basit ya da gelişmiş olarak çözmüşlerdir. Bir de bu gibi karşılaştırmalar yaparken her canlıyı kendi grubu içinde değerlendirmek gerekir.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

Kış uykusuna yatan hayvanlar ve göçmen kuşlar su ihtiyaçlarını nasıl karşılıyorlar?
(Belenay Gül)

Kış uykusu sırasında :-):-):-):-)bolik faaliyetler minimuma indirilir. Ancak, kış uykusunda girmeden önce hayvanlar vücutlarına yağ depolarlar. Kış uykusuna girdiklerindeyse vücuttaki :-):-):-):-)bolik faaliyetler için bu yağı kullanırlar. Faaliyetler minimum olduğundan suya normal yaşamdaki gibi gereksinim duyulmaz. Benzer biçimde göçmen kuşlar da göç etmeden önce vücutlarına bol miktarda yağ depolarlar ve :-):-):-):-)bolik faaliyetlerde bu yağı kullanırlar. Suya gereksinimi en aza indirirler. Vücuttaki atıklarda sıvı olarak değil yalnızca katı olarak uzaklaştırılır. Böylece su vücutta korunmuş olur.

By_Espr!C 20/09/08 22:28

İnsan hangi sesi duyar hangi sesi duymaz?
İnsanın duyabileceği ses dalgalarının boyu 20-20.000 Hertz arasında değişir. Bunun yanında bazı hayvanlar insanın duyamayacağı sesleri rahatlıklar duyabilirler. Hatta birbirleri arasındaki iletişimi bu biçimde sağlarlar. Örneğin yarasalar ses dalgalarıyla yönlerini bulurlar ve 10.000- 120.000, yunuslarsa 10-200.000 000 Hertz’e kadar olan sesleri duyabilirler.

By_Espr!C 20/09/08 22:29

Hücre neden çoğalır?
Bir hücre, büyümesini durduran özel bir mekanizma bulunmadığı takdirde, gelişerek büyür. Ancak, canlı bir sistem olmanın getirilerinden birisi olan bu durum, bir süre sonra hücre için kısıtlayıcı olmaya başlıyor. Örneğin hücrenin mevcut boyutu ya da kapasitesi, içinde yer alan kullanılabilir maddelerin miktarı için yetersiz hale geliyor. Hücrenin boyutları büyüdükçe de, hücre içi iletim için aşılması gereken mesafeler artıyor. Bu gibi durumlar, hücrede enerjinin gerektiği kadar yetkin kullanılabilmesini de engelliyor. Bunların önüne geçebilmek için de, hücre içeriği ve hücre hacmi oranı belirli bir kademeye eriştiğinde, hücrede bölünme emri oluşuyor ve bu büyük hücre, kendini çoğaltarak, kendine daha verimli şekilde yetebilen 2 oğul hücre meydana getiriyor. Hücrelerin çoğalmasının esas sorumluları da, replikatör moleküller olan DNA ve RNA.

Bu doğal sürecin dışında, belirli bir dokunun onarılabilmesi ya da çeşitli görevler için özelleşecek hücrelerin oluşturulması gibi koşulları da hücrelerin kendilerini çoğaltma nedenleri arasında sayabiliriz.

By_Espr!C 20/09/08 22:29

Yediklerimiz psikolojimizi etkiliyor mu?
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]

, depresyon, bunama, hiperaktivite, panik bozukluğu gibi rahatsızlıkları doğuran sebeplerin başında yeme içme alışkanlıklarımız geliyor.


Aldığımız gıdalarla ruh haletimiz arasındaki ilgi hep dikkati çekmiş bir konudur. Çünkü beslenme tercihlerimizin ruh sağlığımızı da etkilediği bilinmektedir. Son yıllarda hiperaktivite ve dikkat eksikliği, depresyon, anksiyete (endişe) bozuklukları gibi rahatsızlıkların artmasında da değişen beslenme alışkanlıklarımızın etkisi büyüktür. Kısacası doğru gıdalar alarak birçok psikiyatrik hastalıktan korunmak mümkündür.

İnsan beyni karmaşık ama hassas bir organdır. Bir yumruk büyüklüğünde, 1300-1400 gram gelen beynimizde 100 milyar nöron (sinir hücresi) var ve bu nöronlardan her biri sayıları bin ile 10 bin arasında değişen başka nöronlarla bağlantı halindedir. Bu bağlantıların sayısı trilyonları bulur. Ayrıca beyinde çok daha fazla miktarda destekleyici hücrelerin de bulunduğu göz önüne alınırsa vücudumuzun yöneticisinin karmaşıklığı anlaşılır.

Çünkü beyin, düşüncelerimizi, davranışlarımızı, duygularımızı yönetir. Muhakeme, idrak, zeka, sanat ve müzikle uğraşma, teknoloji geliştirme gibi kompleks görevleri üstlendiği gibi kalp atışımız, soluk alış verişimiz, uykumuz ve uyanıklığımız, sindirim fonksiyonumuz gibi üzerinde nadiren durduğumuz aktiviteleri bile biz farkında olmadan beynimiz düzenler.



Her lokma beynimizi etkiliyor

Beyin, gördüğü yoğun fonksiyonların uygun işleyişi için çok fazla miktarda enerji ve kan akışına ihtiyaç duyar. Beynimiz, toplam insan ağırlığının yüzde 2’sini oluşturmasına rağmen vücudun sahip olduğu tüm enerji kaynağının yüzde 20’sini kullanır.

Peki bu enerjinin kaynağı nedir? Tabii ki aldığımız besinler. Besinler sadece beynin gerektiği gibi işlemesini sağlayacak yakıtı sağlamakla kalmaz, beynin yapısının oluşumuna da katkıda bulunur. Yediğimiz her lokmanın beynin işleyişi ve yapısı üzerinde hem kısa hem de uzun vadeli sonuçları vardır. Beynimizin sağlıklı ve uygun bir şekilde görevlerini yapabilmesi için sürekli olarak temel besin desteği olması gerekmektedir.

Bu yüzden kalitesi düşük besinler ve fast food beslenme, kavrayış yeteneğimizi köreltir ve zamanla beynimizi zaafa uğratır. Öyleyse beynimizi etkileyen besinleri iyi ve kötü olarak ayırmalıyız.

Kötü gıdalar nasıl etkiler?

Kan şekerini aniden yükselten gıdalar aldığımızda pankreas bezi hemen faaliyete geçer ve insülin salgılayarak şekeri düşürür. İnsülin, şekerin kullanılması ve depolanması için kan hücrelerimizi yönlendirmekle görevlidir. Zamanla hücreler, sürekli yüksek seviyede insülin bombardımanına karşı dirençli hale gelebilirler. Sonunda şekeri yönlendirmek için daha fazla insülin gerekir ve bu ihtiyaç giderek artar. Böylelikle pankreas bezi adeta yalama olur, iş göremez hale gelir. Salgılanan insüline karşı hücrelerde direnç gelişir, insülin de yağ olarak depolanarak şişmanlığa sebep olur. Ayrıca Alzheimer (bunama) ve depresyon gibi psikiyatrik hastalıklara da zemin hazırlanmış olur. Kısacası sağlığımız için gıdaların iyi veya kötü olması söz konusudur.

Hangi gıdalar mutlu eder?

· Kan şekerini hızla yükselten beyaz şeker zararlıdır. Kişi başına düşen şeker tüketimi arttıkça depresyon ve ciddi ruhsal hastalıklarda da artış olmaktadır.

· Karbonhidratlar, moralimizi iyileştiren serotonininin salınımını uyardıklarından, bu gıdaları diyetimizden tamamen çıkarmak üzüntü ve keder haline sürükleyebilir. Çünkü karbonhidratlar vücudumuzda şekere dönüşürler ve şeker de yakıt olarak kullanılır. Ancak beyaz ekmek yersek, karbonhidratla birlikte lif alamıyoruz demektir. Sonuç olarak da ekmek hızlı bir şekilde kan şekerine dönüşür. Kan şekerindeki bu çok hızlı yükseliş ve düşüşler, daha sonra kişinin acıkmasına sebep olur. Yani kepeğinden ayrılmış beyaz un kötü gıdadır. Buğdayın olduğu gibi öğütülmesiyle elde edilen tam buğday ununun lif oranı yüksektir. Tam buğday unuyla karşılaştırıldığında beyaz un yüzde 41 oranında daha az folik asit, yüzde 41 daha az B12 vitamini, yüzde 52 daha az selenyum ve yüzde 75 daha az çinko ihtiva eder.

· Lifli tahıllarda, meyve sebzelerde bulunan tüm bu besinler ve antioksidanlar beyni korur, sinir sistemini normal işler hale getirir.

· Yapay yollarla hidrojenlenmiş yağlar (margarin gibi) kötüdür. Taze tereyağı, halis sızma zeytinyağı gibi doğal oluşumlu katı ve sıvı yağlar iyi gıdadır.

· Hamburger ve cips kötü gıdalardır.

· Mineraller, bazı amino asitler ve besleyici enzimler bakımından zengin olan meyve sebzeler gibi gerçek gıdalar vücuda vitamin ve mineral sağlarlar, ama aynı zamanda toksinleri (zehirli atıklar) kendilerine çeken ve yeniden emilmelerine ya da işleme sokulmaları*na fırsat vermeden vücudumuzdan dışarı atan lifler içerirler. Meyve ve sebzeler bol tüketilmesi gereken gıdalardır.

· Balık, ihtiva ettiği omega 3 yağ asitleriyle oldukça besleyici ve beyin için elzem bir gıdadır, bunamaya karşı birebirdir.

· Fıstık, fındık, badem, ceviz gibi kuruyemişler, doymamış yağ, E vitamini, kalp dostu sterol bileşimleri barındırırlar ve antioksidan (gençleştirici) etkiye sahiptirler. Kuruyemişler kalp hastalıklarına yakalanma riskini azalttıkları gibi, yaşa bağlı zihinsel performanstaki düşüşü de önlerler.

· Yüksek kalorili kola ve gazozların hiç besin değeri yoktur. Üstelik yemekle birlikte tüketildiklerinde, beyinde tokluk hissini oluşturan normal mide-beyin iletişimini engelleyerek daha çok yemeye sebep olabilirler.

· Paket meyve suları da kötü gıdadır.



Depresyonu önlemek için ne yenilmeli?

Depresyondaki kişi aşırı üzüntülü ve sıkıntılıdır. Durgun ve neşesizdir. İsteksiz ve karamsardır. Önceden hoşlandığı şeylerden zevk almaz. İştah ve uyku genelde azalmıştır. Günümüzde giderek daha çok kişinin yakalandığı depresyonun ortaya çıkışında genetik yatkınlık, felaketler gibi stresler, çevre gibi birçok faktör etkilidir.

Ancak beslenme şeklinin de önemi büyüktür. Omega 3 ihtiva eden balıkla beslenme depresyon riskini düşürür. Rafineri (işlenmiş) suni yağların ve beyaz şekerin aşırı tüketilmesi depresyonu kolaylaştırır. Düşük seviyede folik asit, B12 vitamini ve çinko almak depresyonu önlemede etkilidir. Bunların hepsi tam ekmekte mevcuttur.



Yağlı yiyecek Alzheimer riskini arttırır

Alzheimer veya diğer adıyla bunama, hafıza, muhakeme, öğrenme, mantıklı düşünme, yön bulma ve iletişim gibi birçok yetenekte bozulma meydana gelmesiyle ortaya çıkar. Alzheimer tipi tüm bunamaların yüzde 70’ini oluşturuyor. 65 yaş üzerindeki kadınlar için hayat boyunca Alzheimer olma riski yüzde 19, erkekler için 10’dur. Alzheimer’in önümüzdeki 40 yıl içinde dört kat artması bekleniyor.

Alzheimer hastalarında genellikle önemli davranış ve zihin değişiklikleri görülür, sonunda da kendilerine bakma yeteneğini kaybederler. Bu durum yıllar içinde sinsice ilerleyerek belirir.

Tam tahıl ve tam ekmek gibi lifli, kompleks karbonhidratlar, meyve ve sebzeler Alzheimer’e karşı koruma sağlar. Aşırı yağ tüketimi (özellikle hayvansal yağlar) Alzheimer riskini artırır. Kuruyemiş, zeytinyağı ve özellikle balıkta bulunan omega 3’ün Alzheimer’e karşı korunmada faydası büyüktür.



Beyaz ekmek stresi arttırır

Panik bozukluğu ve stres de çağımızın çok görülen rahatsızlıklarındandır. Panik bozuklukta, kendiliğinden ve beklenmedik şekilde oluşan yoğun endişe ve korku atağı vardır. Kalp çarpıntısı, sersemlik hissi, solunum güçlüğü, karın bölgesinde rahatsızlık, göğüste ağrı, irade kontrolünü kaybetme ve delirme korkusu panik bozukluğun belirtilerindendir.

Panik bozukluğu ve strese karşı dayanıklılığı arttırmak için yağ oranı düşük diyetler uygulanmalıdır. Tahıl, meyve, sebzede bolca bulunan tiamin ve selenyum eksikliği strese yakalanma riskini yükseltir. Panik bozukluğa hassasiyeti olan kişilerde fazla kafein alınması endişe halini artırabilir. Yine beyaz ekmek gibi işlenmiş karbonhidratlar ve şekerli abur cuburlar kan şekeri seviyesinde dalgalanmalara yol açtığından belirtileri şiddetlendirebilir.



Cips ve kola hiperaktiviteyi tetikler

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite de (DEMB) çok sık rastladığımız psikolojik hastalıklardandır. Dikkat eksikliğinde, aşırı hareket ile sosyal, akademik ve mesleki işleyişin bozulması söz konusudur. Daha çok çocuklarda görülse bile giderek yetişkinlerde de ortaya çıkmaktadır.

Genellikle organize olamama, düşük ders notları, verimsizlik, ruh halinde dalgalanmalar, zihinsel zorlanma, öfke patlamaları, dengesiz uyku düzeni, sabırsızlık ve sürekli başkalarını rahatsız etme gibi kişinin insani ilişkilerini bozan, özgüveni azaltan belirtiler mevcuttur.

Hiperaktivitenin en büyük nedenlerinden biri çocukların hareket azlığı ve enerjilerini boşaltmamalarıdır. Geçmişte kırsal alanlarda serbestçe koşarak, oynayarak büyüyen çocuklar şimdi apartman dairesinin bir odasına sıkışmış durumdalar. Yine televizyon ve bilgisayar da çocuğu hareketsiz kılmaktadır.

Günümüz çocuklarının beyaz ekmek, cips, kızarmış patates, kola, gazoz, meyve suyu, şekerlemeler gibi boş enerji veren gıdaları alıp harcayamamaları dikkatlerini azaltmaktadır. Yine gıdaları işlemekte kullanılan boyalar ve katkı maddeleri de çocuk beynini etkiler. Doğal, yeşil ve havası temiz ortamlar yerine beton yığınları ve kirli havada olmak da hiperaktiviteye zararlıdır.

5 ve 11 yaş arası çocuklar içinde en az TV seyredenlerin ileride üniversite mezunu olma ihtimallerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Odasında TV bulunan çocuklar yetenek testlerinde daha düşük puan almaktadırlar. TV, çocuğa eğitim açısından bir şey vermediği gibi beyne yararı olmayan besinleri tüketmeye teşvik eder.

Hiperaktivite ve dikkat eksikliğini önlemek için düzenli kahvaltı yapmak, düzenli ve yeterli uyku faydalıdır. Her sabah besleyici bir şekilde yapılan kahvaltı, hafızayı güçlendirir, akademik performansı, sınav notlarını ve okul başarısını artırır.

Psikiyatr Doç. Dr. Sefa Saygılı
Vakıf Gureba Hastanesi Psikiyatri Klinik Şefi

By_Espr!C 20/09/08 22:29

hayvanlarda rüya görürmü?
Hayvanlarda uyku esnasında yapılan elektroensefalograf ölçümleri, bazı hayvanların gerçekten de rüya görüyor olabildikleri görüşünü destekliyor. Memeli hayvanların büyük bir kısmının rüya gördüğü, zaten uzun süredir biliniyordu. Eğer kedi ya da köpek besliyorsanız, uykusu sırasında gözlerinde, bıyıklarında ya da ağzında, rüya gördüğünü gösteren devinimleri gözleyebilirsiniz. Olasılıkla onlar da, hafızalarına almış oldukları çeşitli görüntülerden oluşan rüyalar görüyorlar. Örneğin bir avlanma ya da çiftleşme rüyası...
“Rüya evresi” olarak bilinen uykunun REM evresi, memeli canlıların yanı sıra, bazı kuş türlerinde de ölçülebilmiş. Hatta, memeliler arasında yalnızca “ekidna”nın REM uykusuna girmediği, diğer tüm memeli hayvanların REM uykusu yaşadıkları görülmüş. Sürüngenlerde bir REM evresi bulunmamasıysa, hem onların rüya görmediklerine bir gösterge olabilir, hem de REM uykusunun sabit vücut sıcaklılıkla (sıcak kanlılıkla) birlikte gelişmiş olduğunu düşündürebilir.

By_Espr!C 20/09/08 22:29

Bir Mucizenin Öyküsü Tırtıldan Kelebeğe, Kozadan İpeğe
Minicik bir böcek milyonlarca yıldır yeryüzünde bilinen en sağlam ipliği üretiyor. Bu böceğin yumurtaları bir yıl uyuyarak canlanmayı bekliyor, yeni doğanları ise kısa sürede ilk ağırlığının 30.000 katına çıkarak mucizevi bir gelişim gösteriyor. Binlerce yıldır insanların "en güzel ve en narin" olarak değerlendirdikleri, nadide kumaşların dokunduğu ipliği üretmek için kendini ördüğü bir kozanın içine hapsediyor. Bu süre içinde böceğin kendisi de bambaşka bir görünüm kazanarak bir mucizenin adını alıyor: İpek Böceği Mucizesi

Yumuşaklığı ve parlaklığıyla yüzyıllardır en çok tercih edilen kumaş olan ipek, ipek böceği tırtıllarının ördüğü kozalardan yapılır. Bu mucizevi canlılar ilginç bir şekilde yalnızca dut yaprağı yerler. Dut ağacı yapraklarından başka hiçbir şeyle beslenmezler.

İpek böceği tırtılları gelişimlerini tamamlayınca, kelebek olmak için koza örmeye başlarlar. Sonunda da kendilerini, bu incecik ipek ipliklerden örülmüş kozalarına hapsedip, uykuya dalarlar. Önce görünürde yalnızca minik bir tırtılla başlayan bu sürecin sonunda tırtıl kaybolurken ortaya ipekten örülmüş bir koza ile bir kelebek çıkmaktadır. Peki bu olay nasıl gerçekleşmektedir? Şimdi bu mucizevi süreci en başından inceleyelim.

Altın Kadar Değerli İpeğin Tarihi

Tarihi kayıtlara göre, ipek ilk defa Çin'de bulunmuştur. M.Ö 206'da başlayan Han Hanedanı dönemlerinde, daha önce pek önemli olmayan ipek, ülkenin gelir kaynağı haline gelerek uygarlığın önemli simgelerinden biri olmuştur. İpek, değerli bir madde olduğu anlaşıldıktan sonra para birimi olarak da kullanılmıştır. Devletin ödemelerinde ve yapılan hizmete karşılık ödül olarak verilen ipek, tıpkı altın gibi saklanmış ve gittikçe değer kazanmıştır. Başka ülkelerle Çin arasındaki anlaşmalar ipekle çözüm bulmuştur. O dönemde dünya ticaretinin dolaştığı tek kervan yolu olan "İpek Yolu" da adını, taşınan en değerli ticaret malı olan ipekten almıştır.

Tırtıldan Kelebeğe

İpek böceklerinin yeryüzünde birçok farklı türü (ırkı) bulunmaktadır. Bazı farklılıklar dışında hepsinde ortak olan dönemler; yumurta dönemi, larva dönemi, koza örme devresi ve ergin-kelebek dönemidir.

Bir Sene Bekleyebilen Yumurtalar

İpek böceklerinin bir türü (univoltin ırk) sadece ilkbaharda yumurtlar ve bu türün verdiği yumurtalar diğer ilkbahara kadar bekler. Başka bir tür (bivoltin ırk) ise yumurtalar ikinci yumurtlama için beklemeye girmeden, 11-12 günlük kuluçka devresi geçirerek yumurtadan çıkarlar. İkinci neslin verdiği yumurtalar ise bekleme dönemine girerek kışı geçirir ve ilkbaharda tekrar canlanırlar. Hindistan, Tayland gibi yetiştirildiği bölgelerin sıcak olması nedeniyle multivoltin ırklardan bir yılda 7-8 nesil elde edilebilir. Burada ilk akla gelen soru kuşkusuz, bir yumurtanın bir yıl nasıl canlı kalabildiğidir. Tıpkı tohumların toprağa ekilip nem, sıcaklık, karanlık gibi uygun koşullar sağlandığında filizlenerek bitki, ağaç haline gelmesi ve bu ana kadar uykuda olması gibi, ipek böceği yumurtaları da bir sonraki ilkbahar mevsimine kadar uykuda kalırlar. Vakti geldiğinde ise harekete geçerler. Bu durumu, tuşuna basarak komut verilen bir cihazın çalışmaya başlamasına benzetebiliriz. İpek böceği yumurtaları da bir yılın sonunda onları yaratan Allah'ın emriyle canlanırlar. Yüce Rabbimiz Kuran'da ilminin herşeyi kuşattığını şu şekilde bildirmiştir: "Allah, yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı. Emir, bunların arasında durmadan iner; sizin gerçekten Allah'ın herşeye güç yetirdiğini ve gerçekten Allah'ın ilmiyle herşeyi kuşattığını bilmeniz, öğrenmeniz için." (Talak Suresi, 12)

Deri Değiştiren Larvalar

Yumurtadan çıkan larvalar, iklim ve hava şartlarına bağlı olarak süresi değişen larva döneminde 4 defa deri değiştirirler.

Larvalar yem yeme safhasında çok iştahlıdırlar ve sürekli taze dut yaprağı yerler. Adeta yaşayacakları bir sonraki dönemde inzivaya çekileceklerini biliyor gibi karınlarını iyice doyururlar. Başları vücutlarına oranla küçük olan larvaların derilerinin parlaklığı ve gerginliği artar. Deri değiştirme (uyku) safhasının başlangıcında yemek yemeyi keserler ve durgunlaşırlar. Dinlenmek için yer ararlar. İpeğimsi bir madde salgılayarak yapraklar üzerine tutunurlar, başlarını yukarı kaldırarak hareketsiz bir şekilde dururlar. Deri değiştiren larvaların vücudu ise büyümüştür. Başları da vücutlarına oranla artık daha büyüktür. Yem yeme safhasında parlak ve gergin olan deri, deri değiştirme sonrası gevşer, buruşur ve solgunlaşır.

9-10 günlük bir ipek böceği hemen hemen yumurtadan çıkış ağırlığının 10.000 katına ulaşmıştır. Üstelik bu gelişme 20-25 gün gibi kısa bir süre içerisinde oluşmuştur. Bu mucizevi gelişmeyi anlamak için gözünüzde yeni doğmuş bir bebeği canlandırın. Yaklaşık 3 kg ağırlığında doğan bebek, 20-25 gün sonra devasa bir boyuta ulaşarak 30.000 kg haline gelse her halde bu mucize karşısında şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Ancak milyonlarca yıldır bu dönemleri geçiren ipek böceği larvaları bu mucizenin canlı birer örneğidirler. Böcek erginleştiğinde genellikle 7.-9. günlerde yem yemeyi keser, tedirginleşir, başını yukarı kaldırarak sallamaya ve oldukça nemli bir sıvı salgılamaya başlar. Göğüs ve karın bölgesinin yarı şeffaf olması nedeniyle vücudunun hemen hemen %40'ını kaplayacak şekilde genişlemiş olan ipek bezleri deri altında fark edilebilir. Sindirim kanalının boşaldığı ve larvanın kehribar rengini aldığı bu aşamada ipekböcekleri artık koza örmeye hazırdır ve askıya alınmaları için toplanmaları gerekir.

Koza Örme Devresi Başlıyor

Yumurtadan çıkan ipek böceği tırtılı; önce büyük bir titizlikle seçtiği "askı" olarak kullanacağı dallardan birine çıkarak kendini aynı iplikle oraya bağlar. Daha sonra salgıladığı ipeğe sarılmaya ve koza örmeye başlar. Multivoltin ırklarda 2-3 gün, uni ve bivoltin ırklarda 3-4 gün içerisinde koza örme işlemi biter. İpek böceği, ipliğini çıkardığı sürece, başını 8 çizer gibi sürekli oynatır, kozanın bir bölümünden diğer bölümüne geçerek örme işlemine devam eder. Başı dönmeden ve dengesini hiç kaybetmeden yaptığı bu hareketi, 3-4 gün süresince toplam yaklaşık 130.000 kez tekrarlamaktadır. Bu rutin hareketi yapan tırtılın boynunun ya tutulması, ya da işlevini yitirmesi gerekirken, o büyük bir çaba ile üretimine devam eder. İpek üretimi sona erdiğinde ve bezler boşaldığı zaman artık çok zayıflamış olan tırtılın ya ölmesi, ya da hastalanması gerekir ancak tırtıl başkalaşıma uğrayarak, bir iki gün içinde daha güçlü bir yapıda olan "krizalite" dönüşür. Koza örmenin 4. veya 5. gününde krizalit haline dönüşen ipekböceği, 8-14 gün süren krizalit devresinde :-):-):-):-)morfoza uğrayarak kelebek haline dönüşür. Burada ise yine başka bir mucize gerçekleşmiştir. Bir tırtıl kendi salgıladığı maddeyle kendini sarmalayarak gözden kaybolur, saklanmadan önce yerde yürüyerek ilerleyen bu böcek iki hafta içinde ise uçabilen bir kelebek olarak dışarı çıkar. Kelebek alkali yapıdaki salyası yardımıyla kozayı delerek dışarı çıkar. Yani kelebek haline gelen tırtıl, bir kozada olduğunu, buradan çıkma vaktinin geldiğini, buradan çıkmak için özel bir sıvıya ihtiyacı olacağını, kozayı delmek için bu sıvının sahip olması gereken formülü ve bunu vücudunda nasıl üreteceğini de adeta "bilmektedir". Kuşkusuz bir kelebeğin tüm bu bilgileri bilmesi imkansızdır; ona, bu bilgileri alemleri yoktan var eden Yüce Rabbimiz ilham etmektedir. (Harun Yahya, Allah Akılla Bilinir)

Kozadan İpeğe

Kozayı örme ve tamamlama işlemi, gece gündüz durmaksızın 3-4 gün sürmektedir. Birkaç mm.lik boyuyla, günlerce ara vermeden çalışan bu tırtıl olağanüstü bir güç göstermektedir. Bunu insanlar ile kıyaslayarak daha iyi anlayabiliriz. Örneğin; insan günlük uykusunu almadığında hem zihnen, hem de bedenen güçsüzleşmesine rağmen, ipek böceğinde herhangi bir bitkinlik görülmemektedir. Yumurtadan tırtıla, tırtıldan kelebeğe giden bu döngünün içinde hayatını sürdüren ipek böceği, dünyanın en sağlam ipliğini üretir.

İpek, bilinen en sağlam doğal ipliktir, ancak bilim adamları henüz bu sağlamlıkta bir iplik üretmeyi başaramamışlardır. Son yıllarda araştırmalarını hızlandıran bilim adamları, ipekböceklerinin nasıl bu kadar sağlam iplikler yapabildiklerinin sırrına ulaşmaya çalışıyorlar. Uzmanlar, bulgularının doğruluğunun kanıtlanması halinde, çok sağlam koruyucu giysi ve spor malzemeleri üretiminin yanı sıra kemik dokusu için de laboratuvarda yapay ipek üretilebileceğini belirtiyorlar. Araştırmalara göre; ipek üretiminin sırrı, ipekböceklerinin salgı bezlerindeki ipek proteinlerinin, suda çözünebilirliğini nasıl kontrol ettiklerinde yatıyor. Tüm süreç, su miktarıyla kontrol altında tutuluyor. Organizma ipek bezine protein gönderiyor, ancak bunu yaparken oraya ne kadar su bıraktığını denetliyor. Bu hassas ölçüler de ipeğin sağlamlığında rol oynuyor. Uzmanlar, ipeğin tıp alanında, tahrip olmuş diz bağlarının onarılması ve yapay kemik dokusu oluşturulmasında kullanılabileceğini söylüyorlar.

Her aşaması mucizelerle dolu olan ipek böceklerinin ipek üretmeleri çok çarpıcı yaratılış mucizelerinden biridir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden ipek böceklerinin ürettikleri bu sağlam doğal iplik, bilim adamlarına da ilham kaynağı olmaktadır. Sağlam olduğu kadar estetik görünümüyle de dikkat çeken ipeğin, Kuran'da cennet ehline mükafat olarak sunulduğundan bahsedilmektedir.
.
"Artık Allah, onları böyle bir günün şerrinden korumuş ve onlara parıltılı bir aydınlık ve bir sevinç vermiştir. Ve sabretmeleri dolayısıyla cennetle ve ipekle ödüllendirmiştir." (İnsan Suresi, 11-12)

By_Espr!C 20/09/08 22:30

Telekomun İndİrİmlİ Telefon Aldatmacasi
TELEKOMUN İNDİRİMLİ TELEFON ALDATMACASI
STANDART-HESAPLI-YAZLIK HATLARA ÜCRETSİZ OLARAK VERİLEN KONTÖRLERİ 22:00 İLE 7:00 ARASINDA KULLANABİLİYORSUNUZ. BUNUN REKLAMINI NİYE TELEVİZYONA VERİPTE YAPMIYORLAR SİZCE. GECE KONUŞUN KARLI ÇIKIN HERKE UYURKEN. BU ALDATMACA DEĞİLDE NEDİR. TANIDIĞIM BİR ÇOK KİŞİYE FATURA BEDELLERİ ARTMIŞTIR BU ALDATMACA YÜZÜNDEN EVİNDE TELEFON KULLANAN VE 100 KONTÖRÜ GEÇMEYEN BİR VATANDAŞA 7.90 YTL LİRA ALINMIŞ VE KONUŞMALARIN %99 GÜNDÜZ TARİFESİNDE YAPILDIĞINDAN HER AYA 7.90 GELEN FATURA KONUŞMA ÜCRETİDE İLAVE EDİLEREK TELEKOM GÜZEL KAZANÇ SAĞLIYOR. MAŞALLAH




EV VE İŞ TELEFONU TARİFELERİ (KDV Dahil, ÖİV Hariç)

*

ŞirketHATT

*

KonuşkanHATT

*

StandartHATT

*
HesaplıHATT
(4)
YazlıkHATT
(4)
SABİT ÜCRET -YTL/ay (1)
35,49*
20,41*
12,55*
7,90*
94,75 (5)
ÜCRETSİZ KONTÖR MİKTARI(3)
0*
0*
100*
160*
1920* (5)
ARAMA YÖNLERİNE GÖRE* GÖRÜŞME ÜCRETLERİ - YTL/dk
İLİÇİ NORMAL
0,067
0,074
0,081
0,118
0,118
İLİÇİ İNDİRİMLİ*(2)
0,034
0,037
0,040
0,059
0,059
İLLERARASI
0,079
0,079
0,081
0,118
0,118
ULUSLAR ARASI
1.KADEME PSTN
0,081
0,098
0,106
0,160
0,160
*1.KADEME GSM
0,410
0,492
0,536
0,804
0,804
2.KADEME PSTN
0,227
0,273
0,297
0,446
0,446
2.KADEME GSM
0,410
0,492
0,536
0,804
0,804
3.KADEME PSTN
0,760
0,837
0,913
1,369
1,369
3.KADEME GSM
0,760
0,837
0,913
1,369
1,369
4.KADEME PSTN
1,389
1,528
1,666
2,500
2,500
4.KADEME GSM
1,389
1,528
1,666
2,500
2,500
GSM (Turkcell, Telsim, Avea)
0,255
0,294
0,337
0,399
0,399
*İNTERNET
200 0 145, 200, 822 Normal
0,013
0,014
0,016
0,025
0,025
200 0 145, 200, 822 İndirimli
0,007
0,007
0,008
0,012
0,012
200 3 146 Normal
0,053
0,059
0,064
0,100
0,100
200 3 146 İndirimli
0,027
0,029
0,032
0,050
0,050

(1) %18 oranında KDV dahil, %15 oranında ÖİV hariçtir.
(2) İl içi arama indirimleri pazartesiden cumartesiye 23:00 - 07:00 saatleri arasında,**Pazar günleri tüm gün ve Resmi Tatil günlerinde geçerli olacaktır.
(3) StandartHATT, HesaplıHATT ve YazlıkHATT ta geçerlidir.
Ücretsiz kontörler haftanın her günü 22:00 - 07:00 arasında şebeke içi İliçi ve İllerarası aramalarda kullanılabilecektir.*StandartHATT' da* aylık 8,1 YTL, HesaplıHATT' ta* aylık 18,9 YTL,**YazlıkHATT' da* yıllık 226,8 YTL ücretsiz konuşma hakkı verilmektedir.
StandartHATT ve HesaplıHATT ta ilgili ay içerisinde kullanılmayan kontörler takip eden aylarda, YazlıkHATT ta ise* ilgili yıl içerisinde kullanılamayan kontörler takip eden yıllarda kullanılamaz.
(4) HesaplıHATT ve YazlıkHATT tarife paketi müşterileri, çağrı bazında taşıyıcı seçimi ve taşıyıcı ön seçiminden yararlanamazlar.
HesaplıHATT’a geçişler yılda bir kere ile sınırlıdır. Aynı adreste en fazla bir HesaplıHATT ve YazlıkHATT bulunabilir.
(5) YazlıkHATT sabit ücreti ve ücretsiz kontör miktarı yıllık olarak verilmiştir.
Tarifeler bilgilendirme amaçlıdır.
ÜLKE KADEMELERİ İÇİN TIKLAYINIZ
*

Ücretlendirme Periyodu(saniye)
*
Tam
İndirimli
İLİÇİ
60,0
120,0
İLLERARASI
20,0
20,0
ULUSLARARASI ARAMALAR
*
*
1.KADEME PSTN
15,0
15,0
1.KADEME GSM
4,0
4,0
2.KADEME PSTN
7,5
7,5
*
*
*
2.KADEME GSM
4,0
4,0
3.KADEME PSTN
4,0
4,0
3.KADEME GSM
4,0
4,0
4.KADEME PSTN
2,0
2,0
4.KADEME GSM
2,0
2,0
GSM *(Turkcell - 053, Telsim - 054,*** Avea -050, 055)
6,0
6,0
İnternet *(200 0 145, 200, 822)
243,9
487,8
İnternet (200 3 146)
60,0
120,0

*
*

KIRSAL SANTRALLAR *
Detay alınamayan santrallarda Kontör Atış periyodu (saniye)
*
Tam
İndirimli
İLİÇİ
60
120,0
İLLERARASI
60,0
60,0
ULUSLARARASI ARAMALAR
*
*
1.KADEME PSTN
49,5
49,5
1.KADEME GSM
9,9
9,9
2.KADEME PSTN
17,7
17,7
2.KADEME GSM
9,9
9,9
3.KADEME PSTN
5,4
5,4
3.KADEME GSM
5,4
5,4
4.KADEME PSTN
3,0
3,0
4.KADEME GSM
3,0
3,0
GSM *(Turkcell - 053, Telsim - 054,*** Avea -050, 055)
17,8
17,8
İnternet *(200 0 145, 200, 822)
308,3
616,6
İnternet (200 3 146)
75,9
151,7

*Kırsal santrallarda ücretlendirme kontör atış periyoduna
göre yapılmaktadır. Belirtilen kontör atış periyotlarının teknik açıdan uygulanamaması durumunda müşteri lehine en yakın kontör atış periyodu uygulanacaktır.

KONTÖR ÜCRETLERİ YTL
ŞirketHATT*
0,067074
KonuşkanHATT
0,073781
StandartHATT
0,080737
Hesaplı ve YazlıkHATT
0,118000

xundia 12/02/25 21:45

[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....][Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 10:18 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.