// Beni Böyle Sevebilir Misin? //
Her şey otobüs durağında karşılaşmalarıyla başladı.Biri doktor diğeri mimar olacaktı.Her gün aynı yerden aynı otobüsle aynı okula gidiyorlardı.Birbirlerinden etkilenmişlerdi.Ama genç yürekleri birbirleriyle konuşma cesaretini geç göstermişti.Daha sonra anladılar ki ikisi de otobüs durağının civarında oturuyorlardı.Birisi arkadaşında diğeri ise ablasında kalmıştı o gece.Sırf birbirlerini görebilmek için her gün şehrin öbür ucundan aynı otobüs durağına geliyorlardı aylardır.Bu gerçeği tebessüm içinde birbirlerine itiraf ettiler.
Okulları bittiklerinde evlenmişlerdi.Çok mutluydular.Birbirlerini çok seviyorlardı.Bazen bir dilim ekmeğe muhtaç, bazense milyarlarla oynuyorlardı.Hayatlarındaki tek eksiklik çocuklarının olmayışıydı.Ama her mutluluğu elde edemeyeceklerini düşünüp her fırsatta kadın adama “senin için ölürüm” diyor.Adamsa “hayır ben senin için ölürüm asıl” diyordu.
Kadın çoğu zaman eve geldiğinde masanın üstünde bir not bulurdu “Aşkım kitaplıktaki filanca kitabın içine bak” kitaplıktan mutfağa, mutfaktan salona kadın sevgi dolu sözcüklerle yazılmış bu notları okuyarak evin içinde koşarken sonunda ya bir demet gül yada pahalı bir pırlanta bulurdu.Ama önemli olan hediye değildi…
Yaşları 40’a geldiğinde artık daha az çalışmaya karar vermişlerdi.Adam hastaneden ayrılmış sadece muayenehanesine gelen hastalara bakıyordu.Kadın ise mimarlık bürosunu bırakıp sadece özel işlere bakıyordu.
Günlerden bir gün deniz kıyısında ilerlerken virane halinde bir ev görürler.Kadın ‘burayı satın alalım, bu evi yıktırır yerine terasında martılarla kahvaltı yapacağımız bir ev yaparız, projesini kafamda çizdim ne dersin?’dedi.Adam ise “canım sen ne istedin de ben yapmadım?Amerika’daki seminerimden döner dönmez fiyatı ne olursa olsun bu ev bizimdir.”dedi.
Aradan 1 hafta geçer kadın projeyi çizmiştir.Kocası Amerika’ya gider.Bunlar bir saniye bile durmadan telefonla görüşürler.Ama kadını içinde bir sıkıntı vardır.Kocası eskisi kadar sıcak değildir.Yinede bunun nedenini soramaz moralinin düzelmesi için evi hatırlatır ve ona verdiği projeyi…Ama kocasından hiç beklemediği bir cevap alır “Kusura bakma o evi alamayacağız.Bizi aşıyor…”Evet tam 25 yıl sonra kocasından olumsuz bir cevap almıştır.
Günlerden bir gün bir telefon alır “Kocan seni filanca restorantta her öğlen bir kadınla sarmaş dolaş aldatıyor, görüyorum ve buna dayanamıyorum” der telefondaki ses.Kadın buna inanmak istemez ve ertesi gün restorantın önüne pusar.Gerçektende kocası içerde ailece tanıdıkları bir doktor arkadaşı ile sarmaş dolaş yemek yemektedir.Kocasına olanları söylediğinde adam hiç inkar etmez ve eşyalarını alıp evden ayrılır.Tek celsede boşanırlar.
Aradan bir yıl geçer ve kadın bir zil ile irkilir.Kapıdaki kocasının yanındaki kadındır.”Hangi yüzle geldin” demek gelir kadının içinden fakat söyleyemez.Doktor sözlerine şöyle başlar “O seni çok sevdi ve iki saat önce öldü.Onunla aramızda hiçbir şey yoktu.Amerika’dayken öğrendi hasta olduğunu ve çok az ömrü kaldığını.Senin üzülmemen için böyle bir yol kullandı.Ve sana bu kutuyu bıraktı!!!”Kadının kalbi atmıyordu, oracıkta ölmek istiyordu.Kutuyu aldı ve açtı.İlk kağıtta “lütfen bebeğim sırasıyla oku!” yazıyordu.Tek tek kağıtlarda yazanlar şunlardı:
“Aşkım seni hep seveceğim”
“Hani derdin ya senin için ölürüm, ölmeni değil benim için yaşamanı istiyorum…”
Ve son not bir anahtara sarılıydı…
“Sahildeki evimizi yaptırdım senin projendeki gibi her sabah terasında kahvaltı yapacaksın ve ben seni izleyeceğim BEBEĞİM…
SENİ SEVEREK BURALARDAN GİDİYORUM
HOŞÇAKAL…
|
