Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu

Van.GEN.TR Forum | Yerel Van Forumu (http://forum.van.gen.tr/index.php)
-   Sağlık (http://forum.van.gen.tr/forumdisplay.php?f=83)
-   -   Kadın Sağlığı ve Jinekoloji (http://forum.van.gen.tr/showthread.php?t=26245)

By_Espr!C 21/09/08 10:58

Kadın Sağlığı ve Jinekoloji
 
Hormon varsa selülit vardır

Görüntüsü "portakal kabuğu"na benzetilen selülit en çok; karın, kalça, bacak içi, diz çevresinde görülür Selülit salt estetik bir mesele değil, zayıf kadınlarda da görülebilen bir çeşit hastalıktır. Sıcak yaz günlerini kabusa çeviren bu hastalıkla baş etmek istiyorsak önce düşmanımızı iyi tanımalıyız. İşte selülitin nedenleri, oluşumu ve çözüm yolları... Hormon tedavilerini bir an için göz ardı edersek; tüm kozmetik selülit tedavilerinin hareket noktası, vücutta sıvı toplanmasını kontrol etmek, kan ve lenf dolaşımını hızlandırmak, bölgesel yağ hücrelerini rahatlatmak, yağ asitlerini parçalayıp idrarla dışarı atılmasını sağlamaktır. Etkili bir selülit tedavisi için; * Hormon dengesinin korunması, * Muhakkak egzersiz yapılması, * Su, proteinler, doymamış yağların alımına ve tuz ve şeker kısıtlamasına önem veren bir beslenme düzeni kurulması, * Ödemleri çözerek yağları parçalayan kombine tekniklerin bir araya getirilmesi gerekir. Önce spor ve hareket: Bütün sporlar vücudumuzdaki büyüme hormonunu doğal yoldan artırır ve kan ile lenf dolaşımını hızlandırır. Aynı zamanda vücuttaki yağ depolarını enerjiye dönüştürerek erimesine katkıda bulunurlar. Özel olarak selülitten kurtulmak için yapılabilecek en yararlı egzersizler, tempolu yürüyüş, merdiven çıkmak, yüzmek ve bisiklete binmektir. Merdiven çıkmak bacaklarımızdaki kas kütlesini geliştirir Her gün, 1 saat süreyle, yavaş ama tempolu bir yürüyüş yapmak kan dolaşımını düzene sokar ve aaaabolizmanızı hızlandırır. Yüzmek, kalbe yüklenmeden tüm vücut kaslarını çalıştırır, düzenli nefes almanızı sağlar. Ayrıca suyun hareketleri vücudunuza dışarıdan masaj etkisi yapar. Bisiklete binmek de çok yönlü bir spordur. Kalbinizi yormadan kan dolaşımını düzenler, özellikle karın ve kalça bölgesindeki yağların erimesine yardımcı olur ve bağırsakların hareketlenmesini sağlar.

By_Espr!C 21/09/08 10:58

Bu krem sizi kurtaracak
 
Göz altı torbaları ve morlukları yüze yaşlı ve yorgun bir görünüm verir. Bunların sebebinin yorgunluk ve allerji olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Büyük olasılıkla göz altınızdaki kılcal damarlarda bir sorun var


Çoğu insan göz altı morlukları nedenlerinin yoğun gece hayatı, geç saatlere kadar çalışma, yorgunluk veya basit alerjiler olduğunu düşünür. Fakat yapılan dermatolojik araştırmaların birçoğu gösteriyor ki; siyah halkalar göz çukurlarındaki kılcal damarların içinde yer alan hemoglobinin oksidasyonuna bağlıdır. Yüze yaşlı ve yorgun bir görünüm veren göz altı morlukları ve torbalarını tamamen ortadan kaldıran, dünyada pek çok kişinin kullandığı Hylexin adlı krem artık Türkiye’de. Göz altı morluklarınız sabahları, belli bir süreden sonra yok oluyorsa büyük olasılıkla Hylexin’e ihtiyacınız yoktur. Fakat göz altı morluklarınız kalıcıysa, basit bir göz kreminden daha fazlasına ihtiyacınız var demektir. Bu sorununuz için Hylexin’i kullanmalısınız. Sahip olduğu etken maddeler ve özel formülüyle kozmetik dünyasında bir ilki gerçekleştiren Hylexin , giderilmesi güç olan göz altı morluklarını hızlı bir şekilde azaltıyor. Genç yaşlı pek çok kişide görülen ve kurtulması çok zor olan göz çevresi morluk ve şişlikleri Hylexin’le tarihe karışıyor. Göz çukurundaki kılcal damarların kan sızdırması ve bu kanın oksijene maruz kalarak göz çevresindeki hassas bölgenin renk değiştirmesi sonucu oluşan halkalar, yüzde yaşlı ve yorgun bir ifadeye neden olur. Normal bir göz kremi ile giderilmesi çok güç olan bu halkalar Hylexin ile kısa zamanda ortadan kalkıyor. Hylexin ; bir çok klinik testten başarı ile geçmiş özel formülüyle göz çukuru dokusunun enzim aktivitesini en iyi durumuna getirerek, morlukları gözle görülür bir biçimde azaltıyor. Ayrıca kılcal damarları güçlendirerek sızıntının durmasına yardım eden ürün, göz çevresi morluklarını ve torbalarını ortadan kaldırarak daha dinç ve genç bir görünüm kazandırıyor. Klinik deneylerde, göz çevresi lekelerine sahip deneklerin büyük çoğunluğunda olumlu sonuçlar veren Hylexin , test sonucunda yüksek çözünürlüklü fotoğraflarla da başarısını ortaya koyarak sadece bir kapatıcı değil, kalıcı çözüm üreten bir ürün olduğunu kanıtlıyor. Sıradan bir kozmetik ürününden farklı olarak, göz altı morlukları için özel olarak üretilen ve kalıcı göz altı morluklarında dahi etkili sonuçlar veren Hylexin, yetkili eczanelerde satışa sunuluyor.


Thalasso terapiyi yaratan marka Türkiye’de


SPA merkezlerine ve uygulamalarına olan ilginin artması ve sektörün hızla büyümesiyle beraber Yaz Turizm A.Ş., dünyanın 75 ülkesinde yaygın olarak kullanılan, thalasso terapinin yaratıcısı Algotherm markasını Türkiye’ye getirdi. Silkar Holding ve Yaz Turizm A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Zeynep Silahtaroğlu Baykal’ın girişimleriyle, Türkiye’de hızla büyüyen SPA sektörüne giriş yapan Algotherm, deniz bazlı bakım ve thalasso terapi ürünlerinden oluşuyor. Yüz ve vücut bakım olmak üzere iki farklı kategoride ürün yelpazesi bulunan Algotherm ile kendinize canlılık kazandırabilir, içinizdeki enerjiyi dışarıya yansıtabilirsiniz. Yüz bakım ürünlerinde; temizleme, peeling, dengeleme, nemlendirme ve kırışık önleyici nemlendirme, anti-aging, beyazlatma, göz ve göz çevresi olmak üzere 7 ürün serisi bulunuyor. Vücut bakım ürünleri ise; 10 çeşit seriden oluşuyor.


Bu ay kadın olmanın tadını çıkarın


FlorMar, Dünya Kadınlar Günü nedeniyle mart ayı boyunca sürecek bir kampanya düzenliyor. Buna göre, ay içerisinde 3 adet FlorMar ürünü alan herkese parlatıcı ruj, tüp maskara veya tırnak bakımı hediye. Islak ve parlak görünümüyle dudaklarda çekici bir etki yaratan FlorMar Glossy Tubes’un özel meyve aromalı, 20 farklı rengi bulunuyor. Özel formülleri ve fırçaları ile kirpiklerdede benzersiz bir etki bırakan Unique Tube Maskara serisi farklı özellikte 5 çeşit maskaradan oluşuyor. Özel formüllü FlorMar Tırnak Bakım ürünleri ile sağlıklı uzayan, yaratmak çok kolay. FlorMar, ‘Yumuşak Tırnaklar’, ‘Tırnak Yiyenler’ ve ‘Kırılgan Tırnaklar’ için üretilen ve 2 farklı üründen oluşan serileriyle, tırnaklarınıza etkili çözümler sunuyor. Tırnak yapınıza uygun 6 farklı ürün seçeneği ile, tırnaklarınızda uzun süreli ve etkili bir görünüm yaratmanız mümkün.


Sivilceler hayatınızı karartmasın


Sivilce ve akne, kadın erkek her yaştan insanın sorunu. Sivilceler kıl keselerinde ve kıl keselerini saran kanal yüzeyinde ve yağ üreten yağ bezlerinde oluşur. Sivilceler ile ilgili birkaç öneri:

Bunları Yapın


Aşırı güneş ışığından sakının. Az miktarda güneş ışığı başlangıçta sivilcelenmeyi düzeltse de bu ilerleme geçicidir. Sürekli güneşlenmek gözeneklerin tıkanmasına neden olur ve ciltte oluşan siyah ve beyaz yağlı noktaları artırarak cildin daha kötü hale gelmesine sebep olur.


Vitamin desteğinizi kontrol altına alın. Günlük olarak önerilen vitamin dozu olan 120-150 mg’dan daha fazla iyot içeren vitamin desteklerinden kaçınmak gerekir. İyotun normal dozu ciltte kötüleşmeye yol açmazken, önerilen dozun fazlası sivilcelenmeyi daha da artırabilir.


Cildinizi yağdan ve bakteriden koruyun. Basit birkaç sağlıklı alışkanlıkla ciltte sivilcelere neden olan yağ ve kirlerden korunmak mümkün. Bunun için ön şart ellerin sık sık yıkanması. Cildi bakterilerden korumak için ellerin çeneniye götürüldüğü zamanlar da dahil olmak üzere yüze dokunmaktan kaçınmak gerekiyor. Kullanılan bütün kozmetiklerin yağsız ve yağlanma yapmayan ürünler olduğuna emin olmak da diğer bir şart.


Egzersiz yaparken her zaman bol pamuklu giysiler giyin ve asla makyaj yapmayın. Yağsız ya da yağlanma yapmayan makyaj malzemeleri bile terle birlikte gözenekleri tıkayabilir.


Sağlıklı bir yaşam tarzı belirleyin. Dengeli beslenerek, yeteri kadar uyuyup egzersiz yaparak ve bol su içerek cildin sağlıklı görünmesini sağlanabilir.

Bunları Yapmayın


Cildinizi yolmayın. Aynı zamanda cildi elle ovmak, tahrişe ve daha çok sivilceye sebep olur. Sivilce başlangıçlarını yolmak ciltte kalıcı izler de bırakır.


Kendinizi strese sokmayın. Stres cildinizin daha fazla yağ salgılamasına neden olan kortizon hormonunun seviyesini yükseltir. Tüm bu önerileri pek çok insanın sivilce ve akne sorununu çözen Proactiv Solution’ı yaratan ünlü dermatologlar Katie Rodan ve Kathy A. Fields, ‘Yüzünüzün Gerçekleri’ adlı kitapla cilt sağlığını korumanın basit ama etkili yollarını meraklılarına sunuyor. Proactiv Solution 4’lü ürün setiyle birlikte ücretsiz olarak hediye edilen ‘Yüzünüzün Gerçekleri’ kitabı sivilce, akne ve siyah noktadan uzak pürüzsüz bir cilde sahip olmak için aydınlatıcı bilgiler içeriyor.

By_Espr!C 21/09/08 10:58

Kadınlar daha akıllı hasta
 
Doktorunuzla aranızda iyi bir iletişim olmalı. Doğru teşhis ve uygun tedavi için doktorla her şeyi konuşmalı, bilgi alışverişinde bulunmalısınız. Kadınlar bu konuda oldukça başarılıdır ve kadın en iyi hastadır

Prof. Dr. Mehmet Öz, akıllı bir hastanın cerrah seçiminde nelere dikkat etmesi gerektiği hakkındaki soruları yanıtladı:

* Bu kitabı yazmak ne kadar zamanınızı aldı, kitaptaki veriler sizce Türkiye'ye de uyumlu mu? Kitabı yazmak bir yılımızı aldı. Bu kitapla ilgili çalışmalarımıza 'Siz Kullanım Kılavuzu' adlı ilk kitap çıkmadan önce başladık. En önemli hasta güvenlik organizasyonu olan Joint Commission ile birlikte çalıştık. Bu kuruluş Amerika'daki bütün hastaneleri gözden geçirir ve hatta Türkiye'deki hastaneleri bile. Kitapta yer alan istatistikler, Amerika'yı kapsar ve bu sonuçlar tüm batı dünyası ile de uyumludur.

* Sizce bir hastanın yapacağı en önemli hata nedir? Doktorla konuşmamaktır. Konuşmak teşhis açısından çok önemlidir. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki; doktorlar hastalarının konuşmalarını 23 saniye içinde bölüyor. Doktor hasta arasındaki bu sağlıksız iletişimi değiştirmek gerekli. Bu şekilde devam edilirse gerçek bir bilgi alışverişi olmaz.

* Sizce kadınlar mı, erkekler mi daha akıllı hastalar? Kesinlikle her yaştaki kadınlar en iyi hastadır. Bu gruba az sayıda bile olsa erkekler de girer. Ayrıca hasta ile ilgilenen kişilerin çoğu da kadındır ve bu kadınlar kocalarına, babalarına, oğullarına bakarlar. Bu kadınları sağlık konusunda daha güvenli bilgi sahibi yapmadan ilaçları da daha güvenli yapamayız.

* Sizin çok ünlü hastalarınız da oluyor, sizce onlar açısından her şey daha mı kolay? Para sağlıkta her kapıyı açıyor mu? Bir hastanede VIP hasta olmanın pek bir yararı yoktur. Sizler hastalandığınızda doktorunuzun nasıl normal bir insan olmasını isterseniz, doktorlar da hastasının normal birisi olmasını ister. Hastalar arasında hiçbir fark yoktur. Sen önemli bir insansın diye; bölüm başkanı gelip senin kanını alabilir ama bu bütün sorunları çözmez.

* Türkiye'deki sosyal güvence sistemi hastalara doktor ve hastane seçme şansı çok fazla tanımıyor. Siz Türkiye'deki akıllı hastalara neler önerirsiniz? Bir sürü doktora ulaşılabilir olmanın bir gereği yoktur. Önemli olan; ihtiyacı olan önemli doktorlara ulaşabilmektir. Yılmayın, ta ki doğru doktoru bulana kadar! Ve de doktorunuza bir öğrenci gibi yardımcı olun. Çünkü doktorunuz vücudunuzu size öğreten bir öğretmendir.

* Hasta doktorunu seçerken nelere dikkat etmeli? Verebileceğiniz en önemli kararlardan biri doktorunuzu seçmektir. Vücudunuzun sahibi olarak kurallarınız olmalı. Doktorunuzu futbol takımınızın koçu olarak düşünün yani sonuçta en önemli kişidir. Onu dikkatli seçmeliyiz ki; gelecek yıllarımızı da sağlıklı ve rahatlıkla geçirebilelim. Eğer buna dikkat etmezsek kötü sonuçlarla karşılaşabiliriz. Çağrıldığımız kurtarma operasyonlarında çok kez böyle kötü sonuçların olduğunu gördük. Akıllı bir kişi doktorunu düşünerek seçmeli ve o an doktorunun iyi olmadığını düşünürse hemen odasını terk etmeli. Ayrıca zaten akıllı doktor da hastasını seçer. Bu nedenle doğru hasta ve doğru doktorun çakışması, tedavinin başarısını büyük oranda artırır. Doktor sizi kabul etmese bile doğru doktor olduğuna inanıyorsanız, vazgeçmeyin. Çocuğunuzun ilk doktoru çok önemlidir. Çocuğunuzun ilk diş doktoru ona kötü bir tecrübe yaşatırsa, çocuk bundan sonraki hayatında randevulardan hep korkacaktır. Çocuğunuz doktora götürme durumunu bir cezalandırma gibi görmemelidir.

* Doktor seçerken ilk kime danışmalı? Eğer sağlık kuruluşunda çalışan bir tanıdık ya da akrabanız varsa kendinizi şanslı hissedin. Ve ilk danışman olarak onu kullanın. Doktor seçiminde başlangıç olarak tanıdıklara sormak çok iyi bir yoldur. Ama bazen de tanıdıkların söylediği kişiler, sizin için en doğru olmayabilir. Burada en önemli şey, sizin kendiniz için en doğru kararı verebilmenizdir. Bunun için araştırma yapmayı öğrenmeniz gerekir. Doğru doktoru bulmak için birtakım basamaklara ihtiyacınız vardır. İnternet, size uygun doktoru bulmak için en hızlı ve en kolay yoldur. Sitelerde ihtiyacınız olan branşla ilgili doktorları ve sorunlarınızı bulabilirsiniz. Ayrıca sağlık haberleri bu konuda size yol gösterebilir

By_Espr!C 21/09/08 10:58

Kıskançlığı dozunda bırakın

Hayatımızın çeşitli zamanlarında zorluklarla karşılaşmamız doğal gelişmeler olarak karşılanmalı. Evliliklerde karşılaşılan sorunlardanbazıları ise çok kolay altedilemeyen sorunlar arsında yer alır ki bunlardan biri:
KISKANÇLIK

İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine güven duygusu bulunur.

Sokolof 'a göre "Kıskançlık, insanın en az bilinen duygusu ve üzerinde en az konuşulan davranışıdır. Bir muammadır." Decrates ise, "Kıskançlık, sahip olduklarını koruma isteğinden kaynaklanan bir tür korkudur." diyor.

Her insanda az veya çok kıskançlık duygusu vardır. Karşısındakini ya sevgiden dolayı, ya da "sende var bende niçin yok" diye kıskanır.

Aslında dozunda olan kıskançlık normaldir ve sevginin, bağlılığın bir göstergesi olarak kabul edilir. Danışmanlar "Normal kıskançlık, pek çok evliliği kurtarmış bir evlilik sübabıdır. Anormal kıskançlık ise yıkıcı bir saplantıdır ve tedavi edilmesi gerekir." demektedir.

Kıskançlığın olmadığı evliliklerde, aile bağları zayıftır. Kadın ve erkek, "kıskanılarak" bir sahiplerinin bulunduğunu hisseder ve hatırlarlar.

Kıskançlığın olmaması tabii ki problemdir, ama yanlış kullanıldığında çok yıkıcıdır. Abartıldığında, sevgi gibi yapıcı bir duygunun zıddı haline gelebilir. Sadece kıskananı değil, kıskanılanı da yıpratır. Bu durumlarda kıskançlık çiftleri birbirine bağlayan değil, ayrılığı hızlandıran ciddi bir hastalık haline gelmiş demektir.

Neden kıskançlık ?
İdeal evliliklerin temelinde, dozunda kıskançlık ve eşin sadakatine güven duygusu bulunur. Bu ikisi bir arada yer almalıdır. Evlilikte güvensizliğe yer yoktur. Kıskançlık ve güvensizlik aşırıya vardımı çekilmez olur. İnsanlar birkaç sebeple kıskançlıklarını aşırıya vardırırlar.

Kıskançlık çok aşırıya varmışsa bir paranoya vakası ile karşı karşıyayız demektir. Bu tipler aşırı gururlu, geçimsizdir, kendini üstün görür, şüpheci ve evhamlıdır. Her şeyden olmadık anlamlar çıkarırlar. Yolda yürürken bile eşlerini göz altında tutarlar. Eve gelince perde ile oynanıp oynanmadığını araştırır, pencereden gözetlediği konusunda hesap sorarlar. Kocası biraz geç gelse, kadınlar nerde kaldın diye eşlerini bunaltırlar.

Yaşlılıkta değişik sebeplerle ortaya çıkabilen demans (bunama) hallerinde de hastalık derecesinde kıskançlık görülebilmektedir.

Ne yapmalı ?
Kıskançlık konusuna ılımlı yaklaşmak gerekir. Her şeyi karşılıklı konuşarak mantıklı bir yola oturtmak en uygunudur. Kıskançlığı hezeyana çevirmeden, bunu tek başına çözemeyeceğini bilmelidir. Eşi ile diyalogla orta yolu bulmaya çalışmalıdır. Eşler, çekinmeden birbirlerine duygu ve düşüncelerini açmalı, doğruyu yanlışı beraberce ayıklamalıdırlar.

Aşırı kıskanmayı sevginin bir yolu olarak görmemeli aksine sevgiyi gideren bir unsur gibi değerlendirmelidir. Çiftlerden birinin devamlı olarak diğerinden şüphe etmesi, onu izlemesi, her hareketinin ve sözünün altında başka bir anlam araması her iki taraf için de gerçekten zordur. İnsanların birbirlerinin günlük hayatları ile ilgilenmeleri duydukları yakınlığın bir sembolüdür. Çiftler elbette birbirlerine soru sorabilirler. Ama soruların asla sorgulama halini almaması, insanları bunaltmaması gerekir.

Çevrelerinde aşırı kıskanç olarak görülen kişinin neler hissettiğini, niçin böyle yaptığını yakın dostları ile paylaşmasında, fikirlerini almasında fayda vardır.

"İllâ gerçeği bulacağım" diye hayatı kendimize ve eşimize zehir etmemiz doğru değildir. Bir dedektif gibi düşünmek ve davranmak zorunda olmadığımızı bilmeliyiz.

Kıskançlık duygularının kaynağını araştırmalıdır. Sebeplerini kendi kendimize sıralamalıyız. Haklı mı haksız mı olunduğuna karar verilmelidir ve kıskanç insanın çevresine rahatsızlık saçtığı akıldan çıkarılmamalıdır.

Son olarak, bu tedbirlerle halledilemeyen ve anormal, garip yönleri fazla olan kıskançlıklarda muhakkak beraberce bir psikiyatriste gidilerek tedavi yolu seçilmelidir.

By_Espr!C 21/09/08 10:59

Kadınlarda bel ağrısı

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emre Acaroğlu, sırtın bittiği yerden kalçalara kadar olan bölgede ortaya çıkan ağrıların "bel ağrısı" olarak isimlendirildiğini söyleyerek, neredeyse tüm insanların hayatları boyunca en az bir kere belinin ağrıdığını belirtti. "Yüksek topuklar bel çukurluğunu derinleştirdiğinden, altta yatan sınırlı bel darlığı olan hastalarda ağrının daha erken ortaya çıkmasına ve artmasına neden olabilir" uyarısında bulunan Prof. Dr. Acaroğlu, ağrıların erkeklere göre kadınlarda görülme oranının daha fazla olduğuna dikkat çekti.

Bazı insanlarda bel ağrılarının kronik bir hal aldığını kaydeden Prof. Dr. Acaroğlu, "Bel ağrısı tanısı için özel bir teste gerek yok. Belimiz ağrıyor ise öncelikli tanı bel ağrısıdır. Muayenede ciddi bir sorun olduğunu düşündürecek bulgular yok ise ağrıların çoğu, pek ciddi bir girişim gerektirmeden iyileşiyor. Ancak eğer ağrıya eşlik eden başka bulgular varsa ya da ağrı birkaç haftadan fazla ısrar ederse, o zaman görüntüleme gerekir. İmkan var ise birinci öncelik MR incelemesi olabilir" dedi. Bel ağrısının kadınlarda görülme sıklığının erkekler göre biraz daha yüksek olduğunu belirten Prof. Dr. Emre Acaroğlu, "Kesin sayı veremiyorum. Bu konuda kesin istatistikler yok; ama özellikle orta yaş ve sonrasında çıkan ağrılarda ağırlık daha çok hanımlardan yana. Daha genç yaşlarda ortaya çıkan ağrılar genellikle aktivite kaynaklı olduğundan, erkek nüfusta biraz daha fazla olabilir" diye konuştu. Bel ağrısı çekmemek için yapabilecek bir şey olmadığını ifade eden Prof. Dr. Acaroğlu, şunları dile getirdi:

"Bel ağrısının kronik, sürekli bir hale gelmemesi için yapılabilecek şeyler var. Sürekli bel ağrısıyla ilişkilendirilen faktörler; sigara içmek, kilolu olmak, özellikle karın kaslarımızın gevşemesine ve erimesine izin vermek olarak sayılabilir. Bu durumda, doğal olarak bu faktörleri ortadan kaldırırsak belimizi korumuş oluruz. Bir de bazı mesleklerde, mesela ağır yük taşıyan ya da sürekli oturan kişilerde bel ağrıları ortaya çıkabiliyor, bu durumda mesleki ergonominin iyileştirilmesi ağrı şiddet ve sıklığını ciddi olarak azaltabilir."

Prof. Dr. Acaroğlu, özellikle kadınların vazgeçemediği topuklu ayakkabıların bel ağrısı üzerinde etkili olduğunu belirterek, "İdeal topuk yüksekliği 3 ila 4 santimetre. Hiç topuğu olmayan ayakkabılar da ayaktan bele kadar sorunlar yaratabilir. Ama tabi çok yüksek topuklu ayakkabıların ağrı nedeni olma olasılığı daha yüksek. Buradaki en sık mekanizma bacak arkasındaki kasların gerilerek zaman içinde bele de yayılan ağrılara neden olmasıdır. Bir de, yüksek topuklar bel çukurluğunu derinleştirdiğinden, altta yatan sınırlı bel darlığı olan hastalarda ağrının daha erken ortaya çıkmasına ve artmasına neden olabilir" şeklinde konuştu.

Hamilelikte bel ağrısının görülme olasılığının yüzde 100 olduğunu belirten Prof. Dr. Acaroğlu, "Öncelikle benim izlenimim gebelik öncesi ya da gebeliğin erken dönemlerinde düzenli egzersiz yaparak karın kaslarını nispeten toplu tutan hanımlar gebeliklerini çok daha ağrısız taşıyorlar. Bir de bu konuda özel fizyoterapi programları var, yararlı olduklarını düşünüyorum" ifadelerini kullandı

By_Espr!C 21/09/08 10:59

"Estetik" yeni hastalık oldu

Yeni ‘hastalık’ estetik cerrahi
Nüfusu hızla yaşlanan Avrupa’da estetik ameliyatları yaygınlık kazanıyor. Plastik cerrahi ile yeni bir görüntüye kavuşturulan insanlarla ilgili reality showlar ise bu eğilimi daha da körüklüyor. Avrupa’da 1.315 cerrah, dünyada yapılan ameliyatların yüzde 33’ünü gerçekleştirdi. İngiltere’de estetik cerrahi sektörü geçen yıla göre yüzde 35 oranında büyüdü. Estetik en çok İspanya, Fransa, Almanya ve Türkiye’de yaygın.

KADINLAR TEK TİP OLDU

İngiliz Doktor Jonathan Cole, “Güzel bir görüntüye sahip olmak kültürün bir parçası haline geldi. Estetik, erkekler için bile doğal karşılanıyor. Sanayi devriminden önce çevremiz 200 kişiden oluşuyordu. Şimdi, her gün binlerce kişiyle karşılaşıyoruz. İnsanları etkileyebilmek için görüntümüz çok önemli. Ancak, kadınlar gittikçe tek tip hale geliyor. Brezilya’nın büyük göğüslü kadınları, göğüslerini küçültürüyor. ABD’li ve Avrupalı kadınlar da göğüslerini büyütüyor. Böylece, göğüs boyları tek tipe iniyor. Unutmayın ki; herkesin birbirine benzediği bir dönemde, farklılık daha çok ilgi çeker” dedi.

Göğüs büyütme ilk sırada

Kadınların yaptırdığı estetik ameliyatlar şöyle sıralanıyor:

1) Göğüs ameliyatı: 2 gece hastanede yatmak gerekiyor.

2 hafta ağrı yapıyor.

2) Burun ameliyatı: Hastanede 1 gece yatılıyor. Şişlik yaklaşık 10 günde iniyor.

3) Yağ aldırma: Dinlenme süresi 2 hafta.

4) Göz torbası aldırma: 3 ile 7 gün arası sızlama yapıyor.

5) Karın derisini toplama: 2 hafta boyunca yatmak gerekiyor.

By_Espr!C 21/09/08 11:06

Daha dolgun dudaklar

Dudaklara dolgunluk veren yeni bir güzellik ürünü Türkiye'de çılgınlık derecesinde yaygınlaşıyor. Başta manken Şenay Akay olmak üzere birçok ünlü sima bu ürünleri kullanarak incecik dudaklarını dolgunlaştırıyor. Hem de sanki silikon taktırmışçasına... Sally Hansen'in Amerika'da yok satan ürünü Lip Inflation, nane, tarçın ve zencefil aromalı... Uzmanların hiçbir yan etkisi olmadığını söylediği ürün eczanelerde 27 YTL'ye satılıyor. İçeriğinde bulunan kolajen sayesinde dudak çatlaklarını ve dudak kontürünü daha belirgin hale getirerek daha dolgun görünmesini sağlıyor. Ancak kulananlar sanki acı biber yemiş gibi dudakları yaktığını da hatırlatıyor.

By_Espr!C 21/09/08 11:06

Teknoloji kadınların hizmetinde

Selülit genetik, hormonal sebeplerle deri ve deri altı dokusundaki dolaşım bozukluğu sonucu bu dokularda ödem, elastik liflerin elastikiyet ve sıklığında bozulma sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır.

Başlangıçta fark edilebilen ilk bozukluk damar geçirgenliğindeki değişimdir. Dokular arasına sıvı sızması ödem olarak bilinen durumu oluşturur. Bu durum tedavi edilmezse deri sıkışarak gerginleşir esnekliğini yitirir. Bu durum deri altındaki yağ hücrelerinin ve liflerin gelişigüzel dizilimine şişlik ve yumrular oluşumuna sebep olur. Ciltte portakal kabuğu tabiri kullanılan görünüm oluşur.

Kalça, bacaklar, büklüm yerleri, omuz ve kollar sıklıkla gözlenen bölgelerdir. Karın ve göğüslerde daha seyrek olarak rastlanmakadır Tedavide başarıyı artırabilmek için birçok yöntem denenmiştir. Kremler, losyonlar, ultrason tedavisi, elektro-lipoliz, ozon tedavisi, mesoterapi, pressoterapi, liposuction, manuel masaj bu yöntemlerdendir.

Daha başarılı ve az yan etkili yöntem arayışı lazerli selülit tedavisini ortaya çıkarmıştır. Lazerle selülit tedavisi bu alanda yeni bir buluş ve devrim niteliği taşımaktadır. Kısa sürede ciddi pozitif sonuçlar alınmaktadır.Yaklaşık 3 yıl önce bulunmuş ve FDA onayı almış olan bu cihaz üç etkin mekanizma ile sellülit tedavisi yapmaktadır.

1-lazer enerjisi kan dolaşımını düzenler, elastik liflerin elastikiyetini artırır.

2- masaj yoluyla derin dokularda dolaşım kolaylaşır, ritmik masaj sayesinde kollojen doku uyarılır, lenf drenajı yapar.

3-soğutucu etki yağ dokusunun hacmini azaltarak ve ödemi çözücü etkiye katkıda bulunarak bu etkileri kuvvetlendirir.

Bu etkiler dokudaki biyolojik atıkların atılmasını ve dokunun oksijenlenmesini, bağ dokunun yeniden organizasyonunu sağlar. Dokunun gerginliği ve elastikiyeti tekrar düzenlenmiş olur.

Cilt tonusu artar cilt sıkılaşır, pürüzler yok olur, cildin kanlanması artar. Uygulama yapılan bölgelerde ve vucudun genelinde bir zayıflama ve toparlanma oluşur.

İşlem ağrısızdır. Hatta o anda var olan yorgunluk ağrılarını giderir. Vucudun her tarafına uygulanabilir. Haftada 2-3 seans toplam 15 seansta gözle görülür net bir iyileşme sağlanır.

By_Espr!C 21/09/08 11:06

Doğum kontrol iğneleri

Kolay uygulanabilir olması,güvenilirliğinin yüksek olması ve diğer yöntemleri kullanamayacak olanlarda da uygulanabilmesi her geçen gün aylık ve üç aylık doğum kontrol iğnelerinin kullanımını arttırıyor.

Aylık iğneler adetin ilk günü ,üç aylık olanlar ise adetin ilk beş günü içerisinde uygulanabiliyor.

Yan etkileri diğer doğum kontrol ilaçlarına oranla bir hayli düşük.

Ağızdan alınan doğum kontrol hapları 35 yaş üzeri ve sigara kullanan bayanlarda risk oluştururken iğneler bu grupta uygun bir seçim olarak öneriliyor.

Ağızdan alınan doğum kontrol haplarındaki kullanımın unutulması riski bu yöntemle minimuma indiriliyor.

Özellikle emziren kadınlarda doğumdan altı hafta sonra uygulanabiliyor ve bebek üzerinde herhangi bir olumsuz etkisi görülmüyor. Emziren kadınlarda süt miktarı,kalitesi ve emzirme süresini etkilemiyor.

Tansiyon ve şeker hastalarında kullanımında ciddi bir olumsuzluk gözlenmemiş olsa da doktor kontrolünde kullanılması öneriliyor.

Uzun süreli kullanımında adet görmeme veya adet düzensizliklerine sebep olabiliyor; ancak ilacın bırakılmasıyla düzeliyor. Ancak adet görmeme tıbbi bir problem olarak kabul edilmiyor. Hatta anemi(kansızlık)nin sık görüldüğü bölgelerde bir avantaj olabileceği söyleniyor.

Endometrium kanserine karşı koruyucu olduğu, dış gebelik oluşma riskini azalttığı, mevcut over kistleri ve selim meme kitlelerini gerilettiği iddia ediliyor.

Zaman zaman yönteme ara verip vücudun dinlendirilmesi gereksinimi yok.

Emzirmeyen kadınlarda doğumdan hemen sonra uygulanabiliyor.

İlk enjeksiyondan sonra sık ve beklenmeyen kanama ve lekelenmelere neden olabiliyor.

Yöntem bırakıldıktan sonra doğurganlığın geri dönüşü ortalama dokuz ay sürüyor.

Seyrek görülse de baş ağrısı,kilo alma ,memelerde duyarlılık, mide bulantısı, ruhsal değişiklikler gibi bazı yan etkilere neden olabiliyor

By_Espr!C 21/09/08 11:07

Bu haber kadınlara!

Başkentte, müşteri sayısını artırıp rakiplerinin bir adım önüne geçmek isteyen bir kadın kuaförü, kadınların saç ve makyaj tarzlarını, karakterden, kariyer seçimi ve iş hayatına, aşktan, para ve sağlığa kadar pek çok konu üzerinde etkili olduğuna inanılan burçlara göre belirliyor.

Sıhhiye’deki işyerinde hizmet veren Nazan aaacan, 15 yıldır bayan kuaförü olduğunu, aynı zamanda astroloji ile "yakından" ilgilendiğini belirterek, "astroloji bilgileri ışığında insanların kişiliklerine ve geleceğine ilişkin analizlerde bulunabildiğini" ifade etti. aaacan, "günümüzde yalnızca saç kesimi ve fön çekmenin kuaförlük için yeterli olmadığını", bu nedenle astroloji bilgilerini mesleğine uyarladığını kaydetti.

Burçların, insanların karakterlerini etkilemesinin yanı sıra beğenileri, arzuları, hayattaki duruşları ve tarzları üzerinde de etkili olduğunu öne süren aaacan, "Kadınların çoğu, burçlarının giyim, kuşam, saç ve makyaj tarzlarını belirlediğini bilmiyor. Bu nedenle astroloji bilgilerinden yararlanarak ve mesleki yeteneklerimi kullanarak, onlara burçları doğrultusunda en fazla yakışan saç rengi, biçimi ve makyajı seçiyorum" dedi.

"Burçların kendine özgü renkleri olduğunu", kıyafet ve saç rengi seçimlerinde bu renklerin tercih edilmesinin "daha çok" beğeni toplayacağını ifade eden aaacan, şunları kaydetti: "Ateş burçlarından (Koç, Aslan ve Yay) olan kadınlara, çılgın saç renkleri yakışır. En uygun saç rengi ise platin sarısı. Kahverengi ve ateş kızılı da bu grubun kadınlarına hoşluk kazandırır. Ateş burcu kadınları makyajda en çok kahve tonlarını ve pembeyi tercih etmeli.
Uzun ve dalgalı saçlar bu grubun kadınları için idealdir.

Toprak burçlarından (Oğlak, Başak ve Boğa) kadınlar, saç ve makyaj için turuncu ve kahve tonlarını ön planda bulundurmalı. Kat kesim bu gruba oldukça yakışıyor. Mavi/siyah saçlar hava grubu burçlarından (Kova, Terazi ve İkizler) hanımları mükemmel bir görünüme kavuşturuyor. Kısa, sert saç kesimleri Kova, Terazi ve İkizler kadınlarını çok çekici kılıyor.
Makyajda mavi-yeşil tonlara ağırlık vermeli.

Su burçları (Balık, Akrep ve Yengeç) saç boyamada sarı renkleri tercih etmeli. Gölge ve balyaj çok yakışır bu grubun hanımlarına.
Makyaj da ise aaaal renkler göz önünde bulundurulmalı." Kadınların, rahatlamak ve bakımlı olmak için kuaföre geldiğine işaret eden aaacan, kendilerinin de müşterilerine en iyi hizmeti sunmaya çalıştıklarını söyledi. aaacan, "Müşterilerimiz buradan aldıkları hizmetten memnun olarak ayrılıyorlar" dedi.


Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 07:09 .

Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.