Bitişin çığlığı
okunduğu Zaman Insani Etkileyen Yazilariniz Varsa Gönderin Lütfen. Bakalim En Etkili Yazilari Kim Yaziyor! :1: :85: :79: :4: |
ESKİ BİR TAPINAK YAZITI
Gürültü ve patırtının ortasında sükunetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun, Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız,kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü,dünyada herkesin bir öyküsü vardır. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle seveceksin ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın. Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Unutma; insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsalda tek bir kum taneciğinden fazla değildir. Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma. Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidirler ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en değerli miras dürüstlüktür. Yılların geçmesine öfkelenme, gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapacaklarını engellemesine izin verme. Rüzgarın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgara göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içine ol. Hatırlar mısın doğduğun zamanları; sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür geçir ki,herkes ağlasın öldüğünde,sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, sevecen,erdemli ol. Önünde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen, Dünya insanoğlunun biricik güzel mekanıdır. No_Name |
Kararınız ne olursa olsun acı çekeceğinizi bildiğiniz durumlarda, bir karara varmak çok güçtür. Özellikle sevgi ilişkilerini bitirirken, ayrılıkların da başlangıcında. Bir şey olur, bir şey yaşanır ya da olması gereken gerçekleşmez. İşte o zaman içinden bir parça kopar insanın. "Bu bana göre değil, hak etmiyorum ben bunları" diye düşünür. Aşk varsa, sevgi oluşmaya başlamışsa, başını hızla bir yere vurduğunda hissettiği acıdan daha keskin bir acı kaplar ruhunu. İsyan etmek, bağırmak, çağırmak, "kendine gel, yaptığını fark et" demek ister. İlk sarsıntı bazen bir kucaklaşmayla, bazen bir özür ya da özrü sembolize eden bir davranışla, daha kötüsü bazen hiç konuşulmadan geçer gider. Ama ardı arkası kesilmiyorsa incinmelerin ya da farklılıklardaki yansımaların, yürekteki acı büyür iyice. Ve başlar çatışma. Yürek, ilkel toplumlardaki tamtamların çığlığıyla sarsılırken, akıl yüreği sakinleştirmeye, çözüm üretmeye çabalar. Paramparça hisseder kendini insan. Benliğe, doğrulara, sağlıklı birlikteliğe duyulan özlemle, sevgiliye duyulan özlem arasında takılı kalır. İlkel çalgıların ve çığlığın ritmi artarsa eğer, yani var olanlara yenileri eklenirse, akıl daha çok frene basar. Bu kez "kendine gel !" denen, kendisidir. Çünkü aynada görülen, göz kapakları düşmüş, dudakları sarkmış yüz, artık mutlu degildir. Yapılacak tek bir şey vardır. "Ya olduğu gibi kabul et ve acı çekme ya da çık git." Bilir bilmesine bunu yürek de, gitmeyi istemez. Bedenini uzaklaştırmayı değil, onu göğsüne sokmayı ister. Sarılmak, daha çok bir olmak. Hele bir de paylaşılan zaman ve yaşam parçaları çoksa, umutlar ve hedefler beraber konduysa, emek harcandıysa var olmak için, daha da güçleşir gitmek. Tüm bunlar yaşanırken benlikte ve ruhta, artık bir arada oluşun da tadı kalmaz. Çünkü, ne, bir olunabilir bu sorularla, ne de gidilebilir bu özlemle. Tamtamın sopası, her soluğa denk düşer böylesi zamanlarda. "Seni Seviyorum" o ilkel sestir aslında. Sevgi yener mi aklı? Bazen. Ama hep o incinmeye, yeniden hayal kırıklığına uğramaya hazır oluş halde sürer ilişki. Kişi, bilir bir gün bağların kopacağını. Sadece süreyi uzatmaya, kopuşu geciktirmeye yarıyordur davranışları. Bazen de akıl galip çıkar, yüreği de yanına çekerek. "Tamam" diye düşünür insan. "Onu çok seviyorum. Bedeninin sıcaklığını, sarılmasını özlüyorum. Ama kumaşın dokuması farkli işte. Tutmuyor birbirini. Farklılıklar, olanlar ya da olmayanlar bu kadar sarsıyorsa beni; kendimi, 'ben'ime olan saygımı korumak için bitirmeliyim ilişkimizi." Ve geriye dönüp yaşananlara bakar. "Denemediğim yol kalmış mı? Yeterince süre vermiş miyim sorunların çözümü için? Çaba göstermiş miyim gerçekten?" diye sorar. Her şey denenmişse bile, son bir sanş vermeden ilişkiye, çıkıp gidemez. "Şu olaya, bu zamana kadar yaşarım, yaşatmaya çalışırım sevgimi. Tekrar oturur konuşur, anlatmaya, anlamaya çabalar,olamazlığına emin olmadan koparmam içimdeki duyguyu"diye düşünür. Ve yaşar. Eğer sevgi gerçekse, kişilikler sağlıklıysa, farklılıklar aşılamaz boyutta değilse, çözülür sorunlar. Ama aksi durumda, tek yol kalır hayatta. Gidiş. Hem de gelişi olmayan bir gidiş. Denenmiş elbisenin provasının olmayacağını bilerek, geride hiçbir şüphe, akılda hiçbir keşke, yürekte hiçbir ümit bırakmadan, çıkıp gidilir. Acı çekilmez mi? Hem de nasıl çekilir. Yine de bilir ki insan, beraber olduğu sürece hep acı çekecek., acı çekme ihtimaline karşı hep tetikte duracak, mutluluk,huzur üretemeyecek. Bu yüzden haykırır yüreğinin olanca gücüyle: "Hadi şimdi vurun bakalım tamtamlar. Şimdi daha hızlı, daha güçlü çığlıklar atın. Başka ses duyamaz hale getirin beni. Ama ben gidiyorum. Çünkü bir süre sonra susacağınızı biliyorum. Alın bir vuruş da benden. Biten ilişkiye, gönderilen sevgiliye, içimdeki acıya! Yine de gidiyorum." No_Name |
KIRLANGIC HİKÂYESİ! Günlerden bir gün Kırlangıcın biri bir kıza âşık olmuş. Ve kızın penceresinin önüne konup kıza şöyle demiş; Ben seni çok seviyorum lütfen pencereyi açıp beni içeri alda birlikte yaşayalım. Kız: Olmaz alamam... Sen bir kuşsun hiç bir kuş kıza aşık olur mu?... demiş. Kırlangıç tekrar; lütfen pencereyi açıp beni içeri al birlikte yaşarız. Hem ben sana dost ve arkadaş olurum canında sıkılmaz birlikte yaşar gideriz demiş. Kız yine; Olmaz alamam...Git başımdan, diye cevap vermiş. Üçüncü ve son defa kuş kızın penceresinin önüne konup kıza tekrar şöyle demiş; lütfen beni içeri al.. Artık soğuklarda başladı, dışarıda kalamam. Biliyorsun ben sıcak havalarda yasayabilirim sadece, beni içeri almazsan başka sıcak ülkelere gitmek zorunda kalırım. Lütfen beni içeri alda burada kalayım. Birlikte yemek yer omzuna konar seni neşelendirir sana yarenlik ederim. Hem sende benim gibi yalnızsın, dermiş. Kız ona; Git derhal başımdan!... Ben yalnız kalırım demiş ve kuşu kovmuş... Kırlangıçta bu cevap üzerine üzüntülü bir şekilde uçmuş ve uzaklara gitmiş.. Kız, kırlangıç uzaklara gittikten sonra düşünmüş ve kendi kendine "Ben ne aptal, ne kadar akılsız bir kızım, niye kırlangıçla birlikte kalmayı kabul etmedim? Ne güzel birlikte kalırdık demiş ve çok pişman olmuş, pişman olmuş olmasına ama iş işten geçmiş. Kendi kendine nasıl olsa sıcaklar başlayınca kırlangıcım yine gelir, bende onu içeri alır birlikte mutlu bir hayat sürerim, demiş. Ve penceresini sonuna kadar açıp beklemeye başlamış. Yazın gelmesiyle kırlangıçlarda gelmeye başlamış. Ama onun kırlangıcı gelmemiş. Yazın sonuna kadar hiç penceresini kapatmadan pencerenin başında beklemiş ama Boşuna....Kırlangıç yokmuş.Gelen kırlangıçlara sormuş ama onun kırlangıcını gören olmamış. Sonunda bir bilge kişiye halini danışmak ve ondan bilgi almak için gitmiş. Bilge kişiye olayı anlattıktan sonra bilge kişi ona söyle demiş; - K ı r l a n g ı c l a r ı n Ö m r ü 6 a y d ı r . . . Hayatta bazı fırsatlar vardır ömründe bir defa insanın eline geçer ve değerlendiremezsen uçup gider. Bir şeyin değerini onu kaybetmeden anlamanız dileğiyle. |
ANLADIM Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım. Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış, Kendi yolumu çizdiğimde anladım.. Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil.. Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.. Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış, Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım.. Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden, Neden hiç ağlamadığını anladım.. Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş, Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım.. Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği acıtabilirmiş, Çok acıttığında anladım.. Fakat, hak edermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını, Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım.. Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet, Yüreğini elime koyduğunda anladım.. ''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak, Sana ''git'' dediğimde anladım.. Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş sevmek, Git dediklerinde gittiğimde anladım.. Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan, Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım.. Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş pişman olmak, Gerçekten pişman olduğumda anladım.. Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş, Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış, Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım.. Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi, Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım.. Sevgi emekmiş, Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş |
ACI VEREN GÖZLERİN Karanlık odamdaki huzur parçalanıyor kalp atışlarımla Her soluk alışım bana seni hatırlatırken Her soluk verişim gönderir beni acının koynuna. Ne kadar huzurluydum oysa sen yokken Simdiyse mücadele ediyorum içime soktuğun hastalıkla Yatağımda boğuluyorum gözyaşlarımla. Korkularım, en sonunda beni yere yıkıyor bu gece Sesini duyuyorum her saniyemde Gözlerini görüyorum gözlerimi kapattığımda Ellerin ise boğazıma sarılıyor düşlerimde. Bugünün geleceğini bilmeme rağmen Seni benden almaması için yalvarıyordum Allah’a. Neden girdin ki hayatıma? Tastan daha soğuktu kalbim Hiçlikten daha boştu gözlerim. Yıkılmamalıydı karanlığımın krallığı Girmemeliydi virüslerin kanıma Unutmuştum oysa bütün duyguları Ne sevgi vardı, ne de onun acısı. Simdiyse yıkıntıların arasından bana bakıyorsun Ölmenin vakti geldi diyorsun. Biliyorum korktuğum gün, bu gün Odamın içine sesi doluyor ertelenişin. Hıçkırıklarım karışıyor güzelliğine Seni anıyorum simdi son bir kez daha Birazdan erteleneceksin benim içimde Ertelenişin sesi kutsayacak son bir kez daha Gözlerimi kapatıp ölüm ayinimi başlattığımda içime soktuğun her şeyi kusacağım yatağıma. Ama gözyaşlarım sel oldu durmuyor içimi ise cehennemin ateşleri yakıyor. Hiçbir ayin bu kadar acı vermemişti oysa Göz kapaklarım kapanmamak için yalvarıyorlar ruhuma Sabah göz kapaklarım tekrar açıldığında Her şey bitmiş, bedenim sevgiden arınmış olacak oysa. içimdeki karanlık ruh, ağıt yakıyor simdi arkandan Gözyaşlarım eslik ediyorlar karanlığa. Neden girdin ki hayatıma? Neden acı verdin bana? Neden acı çektiğimi bilmek bile acı veriyor bana Olamaz, ben cidden sevmişim galiba. ......... Sevgi sadece acı verir sevemem ben Korkularım buna izin vermez. Sevgi nedir bilemem ben Kalbim içindeki şeytanı göremez. Ama yarın mezarımdan kalktığımda Her şey yine eskisi gibi olacak. Hiç bir şey artik bana acı veremeyecek Ne sevgin ne de beni ölüme terk edişin. içimdeki surları tekrar inşa etti gidisin Simdi sadece ben varım. Bütün sevgileri öldüren korkularım Senin gözlerini de silecekti en sonunda Görmeyeceğim artik onları, gözlerim kapandığında. Hiçbir sevginin izi yok artik içimde Aile sevgimi bile kurban ettim ayinde Tıpkı senin sevgine yaptığım gibi. Sevgi mi, değil mi, onu da bilmiyorum ama Ertelenmesi gerektiğini biliyorum Çünkü ışığını sokuyordu karanlık ruhuma. Senden bana kalan her şeyi erteleyecem içime sevgiyle beraber soktuğun korkuları özellikle Belki de bu yüzden erteliyorum seni Bana verdiğin korkular yüzünden. Artik hepiniz uzaksınız benden Hem sen, hem sevgin hem de korkuların Sadece son izleriniz kaldı içimde. Tırnaklarınla kalbime kazıdığın harfleri silmek çok zor biliyorum şimdiyse bütün yakarışlarım değişti Artik seni görmemek için yalvarıyorum. Dudaklarından dökülenleri duymayacağım bu günden sonra Senin için zincir vuracağım hayallerimin kapısına Artik ne eline uzanacak ellerim Ne de dudaklarım dudaklarına Bütün hayalleri gömeceğim mezarlarına. ........ Tek bir şeyi öldürmeyi beceremedim ayinimde Bana en çok acıyı veren o gözlerini Ama onları da oyacağım yerinden, bana inan Sonra küllerini savuracağım göklere O bir çift göz için son bir damla gözyaşı dökeceğim... |
Bir tek mavi kaldı bende
Aşkımı verdim sana, yüreğimi verdim. Aşk sendin, sen yüreğimdin. Her atışı senin iki hecelik ismini fısıldardı. Kimse anlamazdı ama sen duyardın. Hak etmiş miydin bunu? Böyle derin bir aşkla sevilmeyi hak etmiş miydin? Geç kalmış bir soru bu... Nasıl hissetiysem öyle yaşadım ben aşkımı. Yüreğimi teslim etmemiş olsaydım sana aşk olmazdı onun adı. Böyle yaşadım ben hep, sen beğensen de beğenmesen de... Hesaplı aşklar bana göre değil. “Ne verirsem ne alırım?” sorusunu soranlardan olmadım. Senin için attı yüreğim, bunu söylemekten de gocunmadım. Umutlarımı verdim sana, hayallerimi verdim. Bir gelecek düşledim seninle, hata mıydı? Yarım aşkları, kaç-kovala oyunlarını, termelik dargınlıkları bırakıp bir kenara, bugünü dolu-dolu yaşarken, yarına dair umutlar besledim. Hepsinde sen vardın, sensiz olmayacaktım. Bugünü de, yarını da seninle yaşayacaktım. Bu hayatta ne olacaksa iyi ya da kötü birlikte karşılayacaktık. Bazen bir Türk filmi tadında, bazen gerçeğin tam ortasında yaşayacaktık. Birbirimize güç verecektik, hayata karşı direnme gücünü birbirimizden alacaktık. Ruhumu verdim sana. Olmadığım zamanlarda ruhumu bıraktım sana, yalnız kalmayasın diye. Çünkü sensiz olmazdı benim ruhum. İçimi sıkıntılar basardı. Müebbede mahkûm bir hükümlü gibi bedenime tünel kazıp firar etmeyi düşünürdü hep. Bu yüzden özgür bırakırdım onu. Ve ruhumun gideceği tek yer her zaman senin yanındı. Ya bedenim? Gözlerim gördüğü hiçbir şeyi ayıramazdı sensizken. Ellerim dokunamazdı hiçbir şeye. Yürüyemezdi bacaklarım senin olmadığın yollarda. Oysa sana her dokunuşum, yeniden doğuşu olurdu bedenimin. Yenilenir, arınır çıkardı karşına her zaman. Varsa bir sevda tanrısı, ona sunulmuş en güzel adaktı. Hayatımı verdim sana. “Can” deseydin onu da alırdın benden. Gözümü bile kırpmazdım. Zaten aşk bu değil midir? Sevgiliye dokunduğun anda, “Ölsem bile umurumda olmaz” demek değil midir aşk? Bunu demiyorsan eğer neden yaşayasın aşkı? Bütün bunlar yetmedi sana biliyorum. Yetseydi eğer, şimdi bunları yazıyor olmazdım zaten. Serzeniş sanma bunları, ben hatayı kendimde arıyorum. Belki de küçücük bir şey yeterli olacaktı her şey için. Gönüllüydüm yoldan çıkmaya, çıktım da. Senin için değil kendim için yaptım bunları, sonunda acı olsa da... Şimdi bir tek mavi kaldı bende. Bir tek onu vermedim sana... Kirlenmesin diye... |
Ne hasta bekler sabahı ne taze ölüyü bir mezar
ne de şeytan bir günahı, seni beklediğim kadar |
Her gün daha çok seven bir ben vardı. Her geçen saniyede sana daha aşık olan, her güldüğünde içi mutluluk dolan bir Can.
Zorluklar aşılmak içindi ve ben tüm zorlukları yenecektim. Bu sefer göz yaşı olmayacaktı, bu sefer üzüntü olmayacaktı... Kapıdan çıktın, aklımdan çıktın, Ne hain çıktın sen, kalbimden de çık! Oynamayı sevdin, aldatmayı sevdin, Her kimi sevdiysen, git onu sev! Arama sorma buna hiç gelemem... Beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem... Hayat öyle hızlı geçiyor ki. Gelişin gibi gidişinde ani oldu. Her yeni gün bu son diyorum kendi kendime. Bu senin için gözyaşları döktüğüm son gün. Ancak zaman sadece beni hayattan daha da uzaklaştırıyor. Her geçen gün evimi, yalnızlığımı daha bir seviyorum.. Beni görenler "senin gibi biri eve kapanır mı?" diyorlar. Bilmiyorlar ki sen gittin. Bilmiyorlar ki yaşanmamış zamanlarım, sonu olmayan öykülerim var şimdi sensiz yaşadığım. Bilmiyorlar ki ben eski ben değilim... İnsan zamanı tüketmek ister mi? Ben istiyorum. Çok sevdiğim o şarkılar şimdi en büyük acılarım oldu. Her şarkıda sen, her şarkıda daha büyük bir acı var artık. Çok konuşan, hiç susmayan ben; şimdi gerekmedikçe konuşmuyorum. Konuştuğum zamanlarda ne konuştuklarımı biliyorum nede söyleyeceklerimi. Belki de en doğrusu bu. Bir daha hiç konuşmamak. Susuyorum artık. Sustukça susuyorum..... Ne çabuk bıktın, ümidimi yıktın, Her neden bıktıysan başkasını yık. Oynamayı sevdin, aldatmayı sevdin. Her kimi sevdiysen, git onu sev..! Arama sorma buna hiç gelemem... Beni sevmeyen kadını ben hiç sevemem... Hiç böyle olmamıştım ben. Yaşamdan bu derece kopmamıştım. En kötü zamanlarımda bile hep gülerdim. Gözlerimin içi gülerdi. İnsanlar yadırgardı, anlam veremezdi bu duruma. Ama bilmezlerdi ki hayatımda sen vardın... Şimdi de gözlerimin her dakika dolmasına, artık gülmüyor olmama anlam veremiyorlar. Bilmiyorlar ki artık sen yoksun ve bir daha asla olmayacaksın... |
Ellerine sağlık
|
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 11:42 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.