![]() |
Dini Şiirler / İlahiler
Âdem oğlu aç gözünü
Âdem oğlu aç gözünü yeryüzüne kıl, bir nazar gör bu latif çiçekleri hangi kuvvet yapar, bozar. Her bir çiçek bir nâz ile över Hakkı, niyaz ile kurtlar, kuşlar, durmaz söyler ol Hâlıka âvâz ile. Eğer onun kadirliğin Her bir işe hazırlığın ille onun kahirliğin anlayınca, rengi döner. Rengi döner günden güne toprağa dökülür yine bu ibrettir anlayana hakikati, ârif sezer. Ger bu sırrı duya idin yâ bu gammı yiye idin yerinde eriye idin insan değil misin, meğer. Bilir, gelen gider imiş konan geri göçer imiş mevt şerbetin içer imiş her kim, bu manadan geçer. |
Ağla gözüm bundan sonra
Ağlamaktır benim işim, Ağla gözüm bundan sonra. Irmak ola kanlı yaşın, çağla gözüm bundan sonra. Hudâ bize verdi sevdâ, sevmek oldu, artık gıda. Ele geçmez bu dünyada, gülme gözüm bundan sonra. Düşün hâlin n�olduğunu, ömür gülü solduğunu. Gece gündüz olduğunu, bilme gözüm bundan sonra. Aldanma nefsin tadına, Zehirdir sunma balına. Düşüp onun hayaline, dalma gözüm bundan sonra. Sözün olsun, öze uygun, her ne dersen, Ona malum. Bu meydana düştü yolun, dönme gözüm bundan sonra. |
Ah yazık!
Ömrüm boş şeylerle geçti, ah yazık! Yarını hiç düşünmedim, ah yazık! Hep havaya bina kurdum, şaşkınca, din temeli çürük oldu, ah yazık! Affı sonsuzdur diyerek, pek azdım, Kahhar ismini unuttum, ah yazık! Daldım günaha, yapmadım hiç hayır niçin doğru yoldan saptım? Ah yazık! Mal için, makam için hep uğraştım, sonsuz nimetlerden oldum, ah yazık! Yol bozuk ve karanlık, önde şeytan, günah ağır, ağlarım hep, ah yazık! Hesap defterimde yok bir iyilik, nasıl kurtulur bu Halid? Ah yazık! |
Azrail başına geldiği zaman
Azrail, başına geldiği zaman kırılır ayakla kol, yavaş yavaş. Mevlam nasip etsin din ile iman akar gözlerinden sel, yavaş yavaş. Yüksek uçan gönül, yorulur bir gün ölçü terazisi, kurulur bir gün. Herkesin yaptığı, sorulur bir gün, döner mi, yâ Rabbi, dil yavaş yavaş. Hep nefsine uydun, tevbe etmedin her bulduğun yedin, şükür etmedin. Nihayet, bu kara toprağa geldin çekilir dünyadan el, yavaş yavaş. Kabrin üzerine dikerler taşı bir avuç toprağa koyarsın başı. Baba, oğlun görmez, kardaş kardaşı gider, geri dönmez yol, yavaş yavaş. Kâfurlu, ılık suyu koyarlar o nazlı bedeni, tekmil soyarlar. Öldüğünü konu komşu duyarlar gelir geri ahbaplar, yavaş yavaş. |
Bak da ibret al
Zâhidâ! Aç gözün, sahraya bak da, ibret al! Şu direksiz kubbe-i semâya bak da, ibret al! Görmek istersen, Cenâb-ı kibriyanın kudretin, her sabah, seher vakti, dünyaya bak da ibret al! Padişah olsan da, derler �er kişi niyetine�, Var, musallada yatan mevtâya bak da, ibret al! Bir kefendir âkıbet, sermâye-i beğ ve fakir, varlığa mağrur olan, mecnun değil de, yâ nedir? |
Bütün Zaman Ayarları WEZ +3 olarak düzenlenmiştir. Şu Anki Saat: 01:14 . |
Powered by vBulletin® Version 3.7.0
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.