|
Guest
|
Karanlığa açılmak...
.onlar için bildik bir pazar sabahıydı;perdeler akşamdan açık kalmış,ısıtmayan kış güneşi içeriye girmiş,gidenlerin kokusu kalmış,doğrusu tüm kokular birbirine karışmış...
genç kadın sevgilisinden önce uyanmış evi toplama telaşındaydı, bir an önce her şeyi düzenleyip çıktığı barda söyleyeceği şarkılara son bi kez göz atmak; o kalabalık akşamdan sonra sakin bi gün geçirmenin hevesindeydi ki önce sert adımlarını duydu can’ın karanlık koridordan ilerleyen,sonra sesini;
-hiç kalmamış Allah kahretsin ne yapıcam,Allah kahretsin,kahretsin
Nisan öylece kaldı,bıraktı elindekileri,duymak istemiyordu,en nefret ettiği andı;tüm hislerini kaybetmek,kaçmak,belki uyumak her şey geçince uyanmak, kendi de bilmiyordu hisleri hayatı gibi karman çormandı.. vazgeçti iç hesaplaşmasından,yumuşak kalbi izin vermedi can’dan önce bunları düşünmesine, evin içinde dolaşan sürekli bağıran her şeyine rağmen her şeyiyle sevdiği adama baktı’’can’ım’’ diye geçirdi içinden. Kızamıyordu ona, hayata isyanı bu yüzdendi en çok ve ilk değildi bu son da olmayacaktı, biliyordu ve susuyordu..cansa tüm bencilliği,kendini bilmezliğiyle onun bu hallerine kızıyordu, gerçi bu haldeyken kızmayacağı hiçbir hali yoktu.
-ya yok diyorum sana,bişey bul,bişey yap ne işe yarasın ki sen…
Sürekli söyleniyordu,eskiydi cümleler hep duyduklarındandı,yadırgamıyor ama her seferinde kırılıyordu; hayata, belki de onları buralara sürükleyen kaderlerine,can’ı suçlayamıyordu..
-işi yeni buldum para isteyemem ki ‘’diyebildi kırgın bi sesle.sesi kısılmış gibiydi,boğazında düğümlenen kelimeler değil konuşmasına nefes almasına izin vermiyordu,çaresizliğini hissetti, gözlerinden süzülmeye başladı yaşlar..aklında beş sene öncesi vardı ilk tanıştıkları yer,ilk bakışmalar,fedakarlıklar, geçen zaman, verilen tutulmayan sözler….her şeye rağmen hiç terk etmemişti onu,bi anne gibi sevmişti..bu karşılıksız çıkarsız sevgisinin altında ondan önce yaşadığı aşk sandığı sonu çok acı biten şeyler vardı belki de. Dağıtmaya çalıştı kafasındaki düşünceleri ‘’ona destek olmalıyım’’ diye geçirdi içinden. ‘’ bir şeyler yapmalıyım, olmalı, yapacak bir şeyler olmalı;yanında olmalıyım her şeye rağmen.’’çünkü yapabileceği en iyi şey buydu sakinleştirmek için yanına gitti, çıldırmış gibiydi sarılmak istedi ona,
dokunmak,teninden yansıyan acıyı hissetmek,paylaşmak ve hafifletmek belki de.. ama izin vermedi can şuurunu kaybetmiş gibiydi, her yeri titriyor ve buna inat bi sesle bağırıyor gibiydi.
-git ! para bul !dokunma bana,acıyarak bakma git!
Tüm gücüyle itti,önce duvara çarptı sonra olduğu yere yığıldı nisan. ‘’bunu isteyerek yapmadı’’ diye geçirdi içinden düştüğü yerden öylece bakıyordu ona uzun bi süre de öylece baktı,aklına bi fikir geldi ‘ne öncesi ne sonrası’’ düşünmeyi istemedi ‘’bir tek bu elimde bu var’’ düştüğü yerden usulca kalktı içerde odada masanın üzerinden anahtarını aldı, kapıyı hiç tereddüt etmeden açtı, geri dönüp bakmadı bile.
…Kendini ağlayıp yürürken erken kış akşamlarının birinde köhne bir arka sokakta buldu, etrafta nadiren kıkırdaşmalar duyuluyordu ‘’işte şimdi’’dedi ‘’işte şimdi rotasını kaybetmiş bir gemiyim, rüzgar dolu yelkenlerim, karanlığa açılıyorum
İçinde hiç korku yoktu, yine de yanında aniden duran araba ürpertti onu, eğildi camdan içeri baktı, kim olduğu aslında hiç önemli değildi, ‘’paraya ihtiyacım var’’ dedi, sadece bu cümle döküldü dudaklarından.
-Atla
Bu cevap onu sevindirmeli miydi,üzmeli miydi düşünmemeye çalışarak bindi arabaya, çıktılar sessiz sokaktan, tek kelime bile konuşmamışlardı, nereye gittiklerini bilmiyordu;merak bile etmiyordu, aklı canda kalmıştı.
Işıksız sessiz bir yerde durdular tek kelime etmeden kendi teninden tiksinerek o adamla beraber oldu.ilk kez, ömründe ilk kez kendinden bu denli tiksindiğini hissetti, ‘’neden yaptım ki‘’ diye düşününce pişmanlık gibi bir şey hissetti, adini koyamıyordu ‘’maske bu‘’ dedi,buğulanmış camdan karanlığa bakarken ‘’ben değilim ki.‘’ can içindi, öyleyse ne yaptığının da pek bi önemi yoktu;öyle olmalıydı,pişmanlığı da bu yüzdendi ama yine de kaldıramıyordu;engel olamıyordu.
Adam aldığı yere geldiğinde arabayı durdurdu, parayı uzattı.göz gözü görmeyen sokakta kendi bakışlarından utanarak parayı aldı, cebine koydu, arabadan indi arabanın uzaklaşmasını bekledi. Engel olamıyordu göz yaşlarına, nefretine.sanki asırlardır büyük işkence görmüş gibiydi, bedeni umurunda değildi, kendi payına, ruhuna acıyordu;ağlaması da bundandı…asıl sebebi bulduğuna inandı;bir nebze olsun arınmaya çalışıyordu,bu yüzden ağlıyordu.
Yürüdü yürüdü, apartmanın önüne gelmişti, yukarıya baktı, üçüncü kattaki evlerinin ışıkları yanıyordu.apartmana girdi ışığı yakmadı aklına bile gelmedi, takati yettiğince hızlı çıkıyordu merdivenleri, kendini bir anda unutuvermişti ama hala ağlıyordu. Anahtarını çıkardı cebinden, kapıyı açtı, tüm gücünü tüketmiş gibiydi. Koridorun sonundan hızlı adamlarla can geldi deli gibi bakıyordu ‘’nerdeydin, nerdeydin dedim sana!‘’ diye çıkıştı aldırmadan yürümeye devam etti, odaya girdi nisan, can hala bağırıyordu ‘’cevap ver dedim!‘’ nisan gözlerine baktı o an ne dokunmak, ne sarılmak, ne de bir şey söylemek istemedi; elini cebine attı, can öylece bakıyordu, hemen yanlarında salonun ortasında duran masanın üzerine bıraktı parayı, iki adım geriye gitti, arkasında duvarı hissetti, öylece çöktü yere iki elinin arasına aldı başını, gözleri kapalı, kendinden bile saklanmak istercesine sadece ağladı.
Can sustu, sadece bunu yapa bildi; anlamış olduğu anlamak istemediğiydi. Kafasından milyonlarca cümle geçti kendini suçlayan, sustu…parayı eline alıp karşıdaki kanepeye oturdu, gözleri donuklaştı…bildiği her şey anlamını yitiriyor, yepyeni daha ağır anlam yüklenerek yüzüne çarpıyordu.
Sadece sustu… sadece…
Ağlayamadı…
|