10) UZAYDAKİ KUIPER UÇURUMU NASIL AÇIKLANACAK? Plüto gezegeninin ötesinde buz tutmuş kayaların olduğu bir kuşak vardır. Bu Kuiper kuşağını geçtikten hemen sonra

birden hiçbir şeyin olmadığı boşluk başlıyor. Bu nasıl oluyor? Güneş sisteminin iyice uç noktalarına doğru yol alır ve Pluto'nun ötesine geçerseniz çok tuhaf bir şeyle karşılaşırsınız. Birden

buz tutmuş kayalarla kaplı uzay bölgesi olan Kuiper kuşağını geçtikten hemen sonra artık hiçbir şey yoktur. Astronomlar bu bölgeye Kuiper uçurumu adını veriyor

çünkü kaya yoğunluğu birden bire bu bölgede azalıyor. Bu nasıl oluyor? Bunun tek yanıtı 10. gezegen olabilir. Bu arada Quaoar veya Sedna'dan bahsetmiyoruz. Dünya veya Mars kadar büyük olabilen bu masif nesne

bölgeyi çer-çöpten temizliyor olabilir. Colorado

Boulder'deki Southwest Araştırma Enstitüsü'nden Alan Stern

"GezegenX"in varlığı ile ilgili kanıtların giderek inandırıcı bir boyuta ulaştığını belirtiyor. Hesaplamalar böyle bir gezegenin

Kuiper uçurumunun varolma nedeni olabileceğini düşünse de

kimse bu gizemli 10.gezegeni görmüş değil. Ancak bunu da açıklayabiliriz. Kuiper kuşağı Dünya'dan çok uzak olduğu için işe yarar bir görüntü almak zordur. Bölge hakkında bir şey söylemeden önce oraya gidip bu kuşağa bir göz atmak gerekir. Ancak bu da bir on yıldan önce olmaz. NASA'nın Kuiper kuşağı ve Pluto'ya doğru yol alacak olan New Horizon uzay aracı

2006 yılının ocak ayında fırlatılacak. 2015 yılından önce Pluto'ya ulaşamayacak olan uzay aracı

ancak o zaman bu bilinmeyen bölgeyle ilgili bilgi gönderebilecek. Bu arada Kuiper uçurumunun ne olduğunu öğrenmek isteyenlerin yapacağı tek şey

uzayı izlemek.11) 28 YILDIR AÇIKLANAMAYAN SİNYAL NEREDEN GELDİ? 1977 tarihinde Ohio State University'den astronom Jerry Ehman

"Big Ear" adı verilen radyo teleskobunun kaydettiği sinyali görünce şaşkınlıktan küçük dilini yutuyordu. Uzaydan alınan bu sinyal 37 saniye sürdü. Aradan 28 yıl geçti ama kimse bu sinyali neyin gönderdiğini çözemedi. Yay (Sagittarius) takımyıldızı yönünden gelen radyasyon pulsu

1420 megahertz radyo frekansı aralığı içindeydi. Bu frekans

uluslararası antlaşmalar gereğince yayın yapılması yasaklanan bir radyo frekansı içinde yer alıyor. Gezegenlerden gelen termal emisyonlar gibi doğal kaynaklı radyasyonlar

genellikle daha geniş frekansları kapsar. Peki bu sinyali ne göndermiş olabilir? Bu yöndeki en yakın yıldız 220 ışık yılı uzaktadır. Eğer sinyal buradan gelmiş olsaydı

çok daha güçlü bir astronomik olay meydana gelmiş olurdu -veya çok gelişmiş bir verici kullanan uzaydaki ileri bir uygarlıktan geliyor da olabilir. Bu tarihten sonra gökyüzünün o dilimi yüzlerce kez tarandı. Ve bir kez daha o sinyale rastlanmadı. Ancak Big Ear teleskobunun

herhangi bir zamanda

gökyüzünün milyonda birini taradığını düşünürsek

aynı dilim içinde yayın yapan uzaylı bir vericinin yeniden tespit edilmesinin de çok zor olduğu anlaşılır. Başkaları bunun çok basit ve sıradan bir açıklaması olduğunu düşünüyor. SETİ projesinde görev alan bilim adamlarından Dan Wertheimer

bu sinyalin kirliliğin bir sonucu olduğunu düşünüyor. Başka bir deyişle bu

Dünya'daki bir vericiden kaynaklanan radyo frekansı enterferansı (parazit) olabilir. Wertheimer

"Buna benzer pek çok sinyale rastlıyoruz. Bu tür sinyallerin genellikle interferans olduğunu anlıyoruz" diyor.12) ASLA DEĞİŞMEMESİ GEREKEN ALFA YOKSA DEĞİŞTİ Mİ? Alfa sabiti

değişmiş olabilir mi? Eğer öyleyse bu fiziğe ihanet anlamına gelir. Alfa

ışığın maddeyle nasıl etkileşim içine girdiğini belirleyen çok önemli bir sabittir ve değişmemesi gerekir. 1997 yılında

Sydney'deki New South Üniversitesi'nden astronom John Webb uzaktaki bir kuasardan Dünya'ya gelen bir ışığı analiz etti. Kuasarlar

çok uzakta olup kuvvetli radyo dalgaları gönderen gökcisimleridir. 12 milyar yıllık yolculuğu sırasında bu ışık

demir

nikel ve krom gibi :-):-):-):-)l bulutları arasından geçmiş olmalıydı. Ve bilim adamları bu atomların

kuasar ışığın fotonlarının bir kısmını emdiğini keşfetti. Eğer bu gözlemler doğruysa

alfa adı verilen hassas yapı sabitinin

ışık

bulutlar arasından geçerken farklı değerlere sahip olduğu varsayımı ortaya çıkar. Ancak bu fiziğe ihanet anlamına gelir. Alfa

ışığın maddeyle nasıl etkileşim içine girdiğini belirleyen çok önemli bir sabittir. Dolayısıyla değişmemesi gerekir. Bunun değeri

elektronun yüküne

ışığın hızı ve Planck'ın sabitine bağlıdır. Bunlardan biri değişmiş olabilir mi? Fizikçilerin hiçbiri bu ölçümlerin doğruluğuna güvenmek istemedi. Webb ve ekibi sonuçlarında bir yanlışlık olup olmadığını inceliyor. Ancak şu ana kadar bir hataya rastlamadılar. Webb'in bulguları alfa ile ilgili bilgilerimize meydan okuyan tek fenomen değil. Bugün Gabon

Oklo'da bulunan ve 2 milyar yıl önce aktif olan

bilinen tek doğal nükleer reaktör

ışığın madde ile etkileşimi ile ilgili bir şeyin değiştiğini gösteriyor. Los Alamos National Laboratory'den Steve Lamoreaux ve ekibi

Oklo'nun başlangıcından bu yana alfanın yüzde 4'ten fazla azaldığını ileri sürüyor. Ancak Paris'teki Institute of Astrophysics'ten astronom Patrick Petitjean

Şili'deki Very Large Teleskope (VLT) tarafından saptanan kuasar ışığı analiz edince

alfanın değiştiğine ilişkin herhangi bir bilgiye ulaşmadıklarını bildirdi. Bu arada VLT'ın ölçümlerini inceleyen Webb

Paris ekibinin daha gelişmiş bir analize ihtiyaçları olduğu sonucuna vardı. Bu ölçümler üzerinde çalışan Webb ve ekibi bu yılın sonlarına doğru anomaliyi çözdüklerini açıklayabilir.13) SOĞUK FÜZYON YOKSA GERÇEK Mİ? Oda sıcaklığında çok kolay yoldan bedava enerji elde edildiğinde

bütün ülkelerin enerji sorunu çözülecektir. 16 yıl önce böyle bir deney gerçekleştirilmiş ve dünya ayağa kalkmıştı. Ancak

bu deney bir daha tekrarlanmamıştı. Şimdi bu düşünce yeniden canlandı! 16 yıldan sonra soğuk füzyon yeniden gündemde. Aslında

soğuk füzyon hiçbir zaman gündemden düşmemişti. ABD Deniz kuvvetleri laboratuvarlarında

nükleer reaksiyonların

oda sıcaklığında

tükettiğinden fazla enerji üretip üretmeyeceği konusunda 200'den fazla deney yürütüldü. Böyle bir sonuç

sadece yıldızların içinde oluşur.. Eğer bu

yani kontrollü soğuk füzyon yeryüzünde gerçekleşirse

enerji sorunumuz biter. Amerikan Enerji Bakanlığı yeni soğuk füzyon deneylerine yeniden açık çek verdi.. Enerji Bakanlığı'nın 15 yıl önce yayımlanan ilk raporu

Utah Üniversitesi'nden Martin Fleischmann ve Stanley Pons 'un orijinal soğuk füzyon sonuçlarının yenilenmesinin mümkün olmadığını açıklıyordu.