Gebelikte Cinsellik
Toplumumuzda cinsellik çok açık uluorta konuşulan bir konu değildir. Cinsellik üzerine konuşma ve tartışma günümüzde hala tabular arasındadır. Bir kısım kadın bu konuyu doktoruna açmaktan kaçınırken, bazen de doktorlar bu konuyu hastası ile açıkça konuşmaktan kaçınır. Bu iletişim kopukluğundan çiftler gebelikte aaaaten uzak durmaları gerektiği mesajını çıkarırlar ya da halk arasındaki inançlara göre davranırlar.
Halk arasında birinci trimestr (gebeliğin ilk 16 haftası)'de cinsel ilişkinin düşük ile sonuçlanacağı inancı yaygındır. Bilimsel olarak en fazla gebelik kaybının 1. trimestr de olduğu gebelik kayıplarının cinsel ilişki nedeni ile olmadığı, genetik bozukluklara bağlı olduğu bilinmektedir.
Gebeler cinsel istek artışına rağmen cinsel ilişkinin rahim ağzının açılmasını kolaylaştıracağı ve erken doğuma neden olacağı, damarların açılıp kanayacağı, erkek cinsel organının bebeğin başına zarar vereceği gibi asılsız, rahatsız edici düşünce ve inanışlara kapılıp cinsellikten uzak dururlar. Her ne kadar orgazm (boşalma) oksitosin (rahim kasını kasıcı madde) salgılanmasına neden olup rahim kasılmalarına yol açsa da bunlar doğumu başlatmaz, erken doğuma neden olmaz. Cinsel ilişki bebeğe (fetusa) zarar vermez erkek cinsel organının bebekle fiziksel olarak teması yoktur. Anne karnındaki bebek rahim kasları, içinde bulunduğu gebelik kesesi ve kese içindeki sıvı ile darbelere karşı koruma altındadır. Rahim ağzı kanalındaki (servikal kanal) salgıların koyulaşması ile oluşan mukus tıkaç bakterilerin ve semenin (sperm) rahim içine girmesini engelleyen bir bariyer oluşturur. Cinselliğe engel oluşturacak tıbbi problemler olmadıkça gebelik süresince hatta son güne kadar cinsel ilişki yasak değildir. Gebeler cinsel ilişkinin zararlı olabileceği koşulları kendi kendine değerlendirebilecek bilgi donanımından yoksun oldukları için bu konuda kadınlar en sağlıklı bilgileri kadın doğum uzmanlarından alabilirler.
Aşağıda belirtilen şartlar haricinde gebelere cinsel ilişki yasak değildir.
Gebelik kesesinin erken açıldığı, suların erken geldiği durumlar
Vajinal kanama
Önceki gebeliklerde erken doğum tehdidi öyküsü ve şimdiki gebelikte erken doğum tehdidi
Partnerin cinsel yolla bulaşan hastalık taşıyıcısı olması
Plasenta previa (çocuğun eşinin önde olması ve rahim ağzı kanalını kapattığı durumlar)
Çoğul gebelikte gebeliğin son aylarında
Kadın doğum uzmanınızca cinselliğe yasak getirilen diğer durumlar.
Gebelik süresince kadında fiziksel, fizyolojik değişiklikler olur. Gebe bir kadında üretilen progesteron hormonu gebe olmayan bir kadına oranla on kez daha fazladır. Gebe bir kadında bir günde üretilen östrojen miktarı gebe olmayan bir kadının yumurtalıklarının üç yılda ürettiği miktara eşittir. Gebelik süresince üretilen toplam östrojen miktarı gebe olmayan bir kadında ancak 150 yılda üretilebilmektedir. Bu hormonlar gebeliğin başında yumurtalıklar tarafından salgılanırlar daha ileri haftalarda bu üretimi plasenta (eş) üstlenir. Gebenin kanında dolaşan yüksek seviyedeki progesteron ve östrojen hormonları yumuşak düzgün bir tene, parlak saçlara ve gebenin kendini iyi hissetmesine neden olduğu gibi memelerdeki ve cinsel organlardaki değişikliklerle gebeler cinsel ilişkiye daha hassas ve duyarlı hale gelir. Gebelikte aaaain daha heyecan verici, daha doyurucu olduğu, hatta aynı seansta birden fazla orgazm gebeler tarafından bildirilmektedir. Hatta gebelerin çoğu gebelikten önceki dönemde almadıkları kadar cinsel ilişkiden aaaif alma eğilimindedirler. Bu, gebeden gebeye değişebildiği gibi, gebelik süresince aynı gebede de değişkenlikler gösterebilir.
Halsizlik, uykuya meyil, bulantı kusma gibi gebeliğin erken belirtilerinin etkisi ile birinci trimestr'de tipik olarak gebelerde cinselliğe ilgi azalma gösterir. İkinci trimestr'de (16.-28. Gebelik haftaları) cinselliğe ilgi artarken, üçüncü trimestr'de (29.-40. Gebelik haftaları) cinsel haz kalitesinin artmasına rağmen ileri derecede büyümüş bir karınla hareket kısıtlılığı ve yukarıda bahsettiğimiz korku ve endişeler ile gebelerin olaya tam konsantre olamamaları cinsel ilgide azalmaya neden olur.
Yüksek östrojen seviyeleri genital organlardaki kan akımını artırır ve dokularda kısmi su tutulumuna neden olur , buna bağlı olarak vajen ve küçük dudaklar tıpkı cinsel uyarılma esnasında olduğu gibi gergin ve dolgun hale gelir. Bu da duyarlı sinir uçlarını daha hassas hale getirir. Memeler gebelik başlangıcı ile birlikte irileşir ve hassaslaşır. Bu hassaslaşma memeleri cinsel istek artmasının odak noktalarından biri haline getirir. Genital bölgedeki kan akımı artışı vajinal sekresyonlar da artışa neden olur ki, bu da cinsel birleşmenin normalden daha evvel gerçekleşmesine zemin hazırlar. Erken birleşme de erken doyumla sonuçlanır. İyi bir cinsel birliktelik, çiftlerin birbirlerine daha yakınlaşmasını sağlayıp; gebenin duygusal, alıngan, kırılgan mizacı nedeni ile olası problemlerin çözümünde çiftlerin daha toleranslı olmasını sağlayacağı gibi, anne ve babalığın ilk günlerdeki problemlerin çözümünü de kolaylaştıracaktır. Sağlıklı bir gebelikte doğuma kadar olan sürede cinsel ilişkiyi engelleyecek herhangi bir neden yoktur.
Normal bir gebelikte orgazm ile birlikte görülen rahim kasılmalarının hiçbir zararı ve tehlikesi yoktur. Bu kasılmalar erken doğum eyleminin başlamasına neden olmamaktadır. Bu kasılmalar normal doğum için rahim kasının hazırlanmasına yardım ettiği ve doğum için pelvis kaslarının yeteri derecede güçlü ve dayanıklı olmasını sağladığı yönünde yayınlar mevcuttur.
Cinsel ilişkinin gebelikte enfeksiyona neden olup bebeğe zarar vereceği inancı kesinlikle yanlıştır çünkü rahim ağzı kanalı kalın bir mukus plakla kapalıdır. Bakterilerin rahmin içine geçişine izin vermez. Bebek (fetus) gebelik kesesi içinde bakterilerden izole bir şekilde yaşamaktadır. Gebelik kesesi içindeki su ile birlikte travmalara ve basınçlara karşı son derece dayanıklıdır cinsel ilişki esnasında eşin ağırlığından zarar görmez.
Gebeyi ve gebelik ürününü enfeksiyondan koruma amaçlı bazı hekimler gebeliğin son ayı içinde cinsel ilişkiyi yasaklamaktadır. Gebeliğin son ayında cinsel ilişkinin rahim içi enfeksiyon riskini arttırdığını belirten günümüze kadar tek bir yazı yayınlanmıştır. Tıp literatüründe bu yazıyı destekleyen ikinci bir yazı bulunmamaktadır.
|