önce söz vardı...
elestü bi rabbikum..
belâ..
rabbin elleri, ellerinden cevap verdi..
istedik..
bazen günahkâr,bazen cocuksu saflığımızla..
bu hayata öteden beri kavgalı değiliz..
günahkar da degildik doğduğumuzda; pişmanda..
adına hayat dedik..
hayyul kayyumun rızasıyla..
ve yollar..
yollar buluştu, yolsuzluklar ortasında..
elemin aleminden, el-emin aleme gidene kadar..
sen "kardeş", ben "ayşe abla"..
bir cocuk boyuna bir şarkıyı söylerdi bir zaman...
ateşi sönmez sanırdım göğsüme yaslasamda..
şair derdi : "sen tutar kendini incecik sevdirirdin"..
bir umuttun bir misilleydin yalnizliğima..
bedelini beraber ödedik aşklarin..
üçüncü göz!..
sen görerek hep beni yazsan da..
öyle ölgün öyle perişan bakma..
"sana güzel hikayeler anlatamam" deme bana..
bir martı resmi çizemesekte bu köhne duvarlara...
gün gelir derme çatma köhne bir sevdayı ararız tuzlu dudaklarımızla..
biz büyüyünce büyüyecek olanlara anlatamasakta..
konuşarak anlatamadığımız tüm kelimeler hatırına..
ve sükût...
ve rüya..
ve üç nokta...
ne kadar çok bedeller ödedik..
üç noktali masallar adina..
sultan olup öldük defalarca...
defterlerde de kalmadı sancılarımız..
vakistiz güz aldatmacalarıyla..
aslında umursamıyorduk..
umarsızdık..
arsızdık..
densizdik..
mutsuzduk..
Ama...
keşkelerle beslenmedik, ümitlerle doyduk
kutsal ruha büründük..
Cennet olduk..
"YANIYOR KALBİMİN GAZZE TARAFI"