[hayat]

Bugün 16 Mart
İnsanlık tarihinin utanç duyduğu Halep‘çe katliamının 19. yıldönümü......
Tüm dünyanın gözleri önünde Kürtlere karşı girişilen bir soykırım vahşeti yaşanırken, dünyanın güç merkezleri buna seyirci kalarak adeta izin vermiştir.
Nagazaki ve Hiroşima‘dan sonra 1945 yılında yasaklanan kimyasal silahlar en yaygın biçimiyle ilk kez 1988 yılının Martında Kürtler üzerinde denendi. Demokrasi ve insan hakları "savunucusu" batılı ülkelerin, dönemin faşist Irak devletine sattıkları Hardal, Tabun ve Sarin gibi her türlü canlıyı yok edici kimyasal gazlarla (16-17 Mart) iki gün boyunca Halepçe civarı bombalanmış, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı olmak üzere 5 binin üzerinde Kürt insanı katledilmiş, 10 binden fazla insan da ömür boyu çeşitli hastalıkları taşıyacak şekilde yaralanmıştır.
Halepçe katliamından canını kurtarabilen yüz binlerce Kürt insanı panik halinde Türkiye ve İran sınırına yığılmış, günlerce sınırda aç ve susuz bekletildikten sonra içeri alınarak mülteci statüsünde konumlandırılmışlardır. Bir kez daha Kürt halkı binlerce yıllık toprağından yerinden, yurdundan göç ettirilmiştir.
İnsanlık tarihinin lanetle söz ettiği faşist Hitler‘in, katliamcı diktatör Mussolini‘nin ve barbar General Franko‘nun yaptıklarını da aşan bu soykırımın planlanmasından haberdar olan dünyanın güç merkezleri ve emperyalist sistemler, katliamın önlenmesi için müdahalede bulunmayarak dönemin kanlı diktatörü Saddam‘ın Kürtleri topyekun imha etmesine göz yummuştur.
Dünya demokratik kamuoyu, kendi Kürt yurttaşlarına karşı biyolojik ve kimyasal silah kullanmaktan çekinmeyen Irak yönetimini nefretle kınıyordu. İnsanlığın vicdanı isyan ediyordu. Saddam‘a bu silahları verenler susuyorlardı. Susuyorlar ve Saddam‘ı silahlandırmaya devam ediyorlardı. Ta ki, Saddam dan beklentileri kalmayıncaya kadar.
Halepçe de Kürtlerin katliamına göz yuman ve sessiz kalan ABD ve müttefikleri, daha sonra aynı Saddam Hüseyin‘i kitle imha silahlarını bulundurmaktan dolayı ona savaş açarak, önce devlet başkanlığından indirip daha sonra tüm dünyanın gözü önünde idam etmiştir.
İnsan hak ve özgürlüklerinin savunucuları olarak idamı onaylamasak ta, ülkesini ve Ortadoğu‘yu kan gölüne dönüştüren Saddam, işlediği birçok insanlık suçundan dolayı mahkeme önüne çıkarılırken, Halep‘çe katliamından doğru yargılanması yapılmadan alelacele idam edildi.
Saddam‘ı alelacele idam edenler Halepçe katliamının gündemleşmesi ve tüm detayları ile açığa çıkmasını engellemek mi istediler diye kafada soru işaretleri bırakmışlardır. Böylece Halepçe katliamı birçok yönü ile aydınlatılmadan karanlıkta bırakılmıştır.
Çağdaş demokratik evrensel değerleri kendi yurttaşlarına uygulamayan ve bu değerleri kendi ülkesinden uzak tutan, insan hak ve özgürlüklerini reddeden Saddam ve benzeri yönetimlerin içten değişmezse de dış müdahalelere açık hale gelerek, böylesi sonları yaşamaları kaçınılmazdır. Tarih sayfaları böylesi örneklerle doludur.
Umarız böylesi katliamcı zihniyete sahip olanlar kendilerine Saddam‘ın sonundan ve tarihten dersler çıkarıp, herkesin bir gün mutlaka evrensel değerler olan adalete, insan hak ve özgürlüklerine ihtiyaç duyacağı gerçekliğini anlamışlardır.
Bizler İnsan hak ve özgürlükleri mücadelesi veren Demokrasi Platformu bileşenleri olarak Dünyanın hiçbir bölgesinde, hiçbir parçasında Nagazakiler, Hiroşimalar ve Halep çelerin bir daha yaşanmasını istemiyoruz. Artık acılarımıza yeni acıların eklenmesini istemiyoruz.
Bu açıdan herkesi, çağdaş demokratik, hukuksal evrensel değerler etrafında, buluşmaya, barışın ısrarcı savunucuları olmaya davet ediyoruz.
Bir kez daha Halep‘çe de yaşamını yitirmiş insanlarımızın anısı önünde saygıyla eğilirken, katliamı, nefretle lanetliyoruz.


HALEPÇE KATLİAMI İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ BİR SUÇTUR!
HALEPÇELER UNUTULMASIN!
YENİ HALEPÇELERE HAYIR!