18/04/09, 23:47
|
#6
|
Tümgeneral
Üyelik tarihi: Sep 2008
Bulunduğu yer: Van
Mesajlar: 1.439
|
Alıntı:
hüzün´isimli üyeden Alıntı
AMİN.
Duanın kabûlü için âdâbına ve şartlarına riâyet etmek lâzımdır. Bu şartların cümlesi mevcud olduğu bir durumda kabul olunma ciheti gâlib ise de kabul olunması yine meşiyyet-i ilâhiyyeye bağlıdır.Allah, dilerse kabûl eder, dilemezse etmez. Fakat kul, âdâbına riâyet ederek duâyı bırakmamalıdır.
Duânın kabûlünün âni olmasına kullar umûmiyyetle tahammül edemiyecekleri için istenilen şeyin bir müddet sonra verilmesi me'mûl olduğu gibi duâsı mikdarı o kimsenin üzerinden bir şerrin define sebeb olmak veyahud bilmediği bir cihetten duâsının eseri hâsıl olmak ihtimâline binâen duâya kabûl olunmadı nazariyle bakılmamalı ve "duâm kabûl olunmuyor" denilmemelidir.
Allah Teâlâ Hazretleri icâbet husûsunu, istimrâra; ya'ni geniş zamana delâlet eden muzâri' sigasıyle beyan buyurmuşdur ki, bir zamanla mukayyed değildir, demektir. Kulun hakkında hayırlı olan bir zamanda kabûl eder.
Yine âyet-i celîle'de:
"Rabbiniz size: "Bana duâ edin ki duânızı kabul edeyim" dedi. O kimseler ki bana kulluk etmeğe büyüklendiler; pek yakında zelil ve hakîr olarak cehenneme girerler." (1)
Duâ, Cenâb-ı Hak'tan, insanların muhtaç oldukları şeyleri tazarru' ve niyâz ederek kemâl-i tevâzu' ile istirham edip istemeleridir. Kulların Allah'a olan ihtiyaçlarını arz eylemeleridir.
Duânın kabûlünün en mühim şartlarından biri de duâ esnâsında Allah Zü'l-celâl Hazretlerinden gayri hiç bir şeye güvenmeyerek teveccüh-i tâm ile ve kat'î sûretde Hak Teâla Hazretlerine yönelmektir.
|
Teşekkürler 
__________________
[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]
SeViLmEyEn YoL KaLaBaLıK İkEn BiLe IsSıZdIr.
KeNd! HaL!nDe
KONUŞMAK SUSMANIN KOKUSUDUR
YA SUS-GİT YA KONUŞ-GEL, ORTALARDA DURMA
YALAN KORKAKLIĞIN TORTUSUDUR
DÜRÜST KABA OL, EĞRETİ SAYGILI OLMA
_____________________________________________
|
|
|