Tekil Mesaj gösterimi
Alt 22/05/07, 12:10   #1
zuzu
Guest
 
zuzu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Mesajlar: n/a
Talking MehmeT uZun kitaplaRı

Dicle'nin Yakarışı



[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


Dicle bir çocuğun gözlerinde yansıyor. Bu çocuk,1870'li yıllarda bugünkü Cizre'de yaşamış tarihi bir kişilik olan Kürt Beyi Mir Bedirhan'ın on altı yaşındayken tahta çıkışını da gören Bıro'dur. Çocuk Bıro, bilgi'ye âşık, sesler'e tutkundur. Yanında yöresinde duyduğu ve duymadığı bütün seslerin ardına düşer, onları ruhunda hissetmek ister. Bu isteği, onu bir sala bindirecek, Dicle'nin deli dalgalarıyla boğuşturacak, görmediği diyarlara götürecek...

Bıro böylece dengbej olur.

'Dicle'nin Yakarışı' sesler üzerine kurulmuş bir romandır. Unutulmuşların, unutulmuş sesleri üzeine.

'Siz istediniz, ben de anlatacağım. O vakit, kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin.'

'Dicle'nin Yakarışı'nın kilit cümlesidir belki bu cümle. Bir gece meclisi kurulmuştur, divanhane ağzına kadar doludur. Bıro anlatır; Musul, Ninova, Yezidilerin yurdu Laliş, Bağdat, İstanbul, Girit, Şam... Mezopotamya'nın kadim hakları; Süryaniler, Keldaniler, Kürtler, Yakubiler, Yahudiler, Ermeniler, Türkmenler...

Bu romanda olağanüstü bir tarihiçi gezi var; bizden önceki medeniyetlerin, Babil'in, Ninova'nın, Asur'un; Medlerin ülkesinden geçiyoruz. ve kitabı okuyup bitirdiğimizde, 'Biz nasıl da zengin bir kültür yatağında otuyormuşuz da haberimiz yokmuş' duygusunu yaşıyoruz.

(Arka Kapak)




Dicle'nin Sürgünleri



[Bu Adresi (link) Görme Yetkiniz Yok BEDAVA'ya Üye Ol Sitemizden Faydalan....]


'Dicle'nin Yakarışı'nın kahramanı Dengbéj Bıro, anlatmaya devam ediyor. Dur durak bilmeden, kurulan meclislerde, yakılan kandil ışığının altında, etrafını saran geleceğin dengbéjlerine anlattıkça anlatıyor. Bu kez Bıro, Mezopotamya'nın dışına çıkıyor. Bedirhan İsyanı'nda esir alınmış arkadaşlarıyla birlikte Anadolu topraklarını görüyor, Karadeniz'in hırçın dalgalarını, İstanbul'un hay huyunu, padişah sarayını, dönen entrikaları, yitip gidenleri, Girit'e yol almakta olan bir sürgün gemisinde hasreti, uzaklıkları, çaresizlikleri, Şam'da düşmanlıkları, aşkı, küçük mutlulukları, Bedirhan'ın hayal kırıklıklarını, bekleyişleri, sayılan yılları, hayal edilen toprakları, uzakları, yakınları anlatıyor. Peşini bırakmayan sessizliklerin sesi eşiğinde Mezopotamya ahalisinin, özellikle Kürtlerin üzerine gelmiş olan boranları, tufanları, toprağın gazabını, egemenlerin kılıçlarını, kesip biçen fermanları... Bıro'nun sesine kulak verin, aslında o, sizin hikâyenizi anlatıyor...

(Arka Kapak)
  Alıntı ile Cevapla
Konu Sayısı: 4049