Bir bakanlıkta bürokrat olarak çalışmakta olan yakınını ziyaretten dönen bir arkadaş, şaşkın hâlde başladı konuşmaya:
- Adamın işi gücü para... Benim tanıdığım halim selim, mütevazı adam gitmiş; yerine başka biri gelmiş. Despotun biri olmuş... Bir insan bu kadar değişir mi ?
Cevap verdim:
- Şimdi böyle konuşması kolay. Öyle bir yere gelince, belki sen onu da sollarsın, "Bekâra karı boşamak kolay" derler.
"Yok yok, ben değişmem!" dedi; fakat değişmemek çok zor... Çünkü, makam, mevki insanın huyunu değiştirir.
Dünya nimetlerinde gözü olmayan kimse, bir makama geldiğinde, bir anda, para canlısı, mal canlısı kesilir. O da pastadan pay alma peşine düşer. Eskiden yaptığı hizmetlerin meyvesini toplamak ister...
Zaten, yaratılışta herkeste, mala, mülke, paraya düşkünlük vardır. İslâmiyet bu kötü huyun üzerini örter. Fakat yok etmez. İslâmiyete uymada gevşeklik başlayınca, örtü aralanmaya başlar. Ne kadar uzaklaşılırsa da, o kadar kötü huy ortaya çıkmış olur. Hadis-i şerifte, "Dağın yer değiştirdiğini görürseniz inanın, insanın huyunun değiştiğini görürseniz inanmayın." buyuruldu.
Ayrıca makam, insanı "ben bilirim" ci yapar. Yönetici yanlış bir karar verdiyse, çevresindekiler ısrar etmeden, münasip bir şekilde bunu uyarmalıdır. Yöneticinin çevresindeki kimseler, onun her söylediğine alkış tutarlarsa, yanlış kararlarda ikaz etmezlerse, samimî olmadıkları ve menfaat için orada oldukları anlaşılır. Yanlış kararlarda aptalca ısrar etmek, aptalı akıllı yapmaz. Budalaca kararlara ses çıkarmayanlar, yöneticinin suç ortağı olurlar.
Çapsız yöneticiler, başarıya sahip çıkar; başarısızlığı ise astlarına fatura ederler. Bencil yönetici, zor zamanlarda "Biz", ferah zamanlarda "Ben" der. Gerçek yönetici her zaman "Biz" der ve başarıyı kendine değil, ekibine mal eder.
İyi bir yönetici, kendini aradan çeker. Kim kendini aradan çekmezse, kendisine de, çevresine de sıkıntı verir. "Bensiz olmaz, bunu ancak ben yaparım" diyen, gerçek yönetici olamaz. Bundan istifade edilemez.
Bir de arzu edilen değişmeler vardır. Yöneticinin esas hedefi bunlar olmalıdır. Bugün başarılı olmak, yarışı kazanmak, yarınkinin de kazanılacağının garantisi değildir. Yönetici, geleceğin programını şimdiden yapıp, korkmadan, yılmadan, her gün biraz daha hızı artırarak yarışa devam etmelidir. İleride yapacaklarını plânlamayanın geleceği olmaz. İnsanın çalışma hayatında yapabileceği en büyük hata, sürekli yanlış yapacağı korkusudur. İnsan, yönünü değiştirmedikçe, hata da yapsa istediği yere eninde sonunda varır.
Yapılabilecek büyük hatalardan biri de, kısa görüşlü olmaktır. Bugün üç para kazanmak için, yarın kazanabilecekleri milyarları göz ardı etmektir. Küçük hesaplar peşinde olmaktır. İleriyi görebilmek için de, beşikten mezara eğitim şarttır. Bunun için de; öğrenmeyi bilmek, öğrendiklerini unutabilmek, üçüncü olarak da yeniden öğrenebilmek gerekir. Başarılı olmada, ayakta kalabilmede bu üç kuralın önemi büyüktür.
Her işte kararlı olmalıdır. Kararsız insanlar; karanlık bir odada, olmayan kara kediyi arayan kör adama benzer. En kötü karar, kararsızlıktan iyidir.
İyi günler vardır, kötü günler vardır. Kötü günlerde karşımıza çıkmasını istemediğimiz bir şey varsa, iyi günlerde de söylemeyelim. Bunun için de düşmanımızla sonuna kadar düşman, dostumuzla da sonuna kadar dost kalınmayacağını düşünelim. Olur ki, düşmanımız dost, dostumuz düşman olur.
Yönetici yeniliklere, faydalı değişimlere açık olmalıdır. Değişim, yeniyi hoş karşılamak, görülmemiş denenmemiş şeylere kapalı olmamaktır. Bu başlangıçta, rahatsızlık veya sancı verebilir; fakat bu geçicidir. Sporcular, idmana başlayınca zorlanırlar, yorulurlar, fakat sabredip devam ederlerse, kasları güçlenir, vücut rahatlar, zihni gelişir.
Değişime inanan başarıya doymaz. Değişimin yaşla da ilgisi yoktur. Tamamen arzuyla, istekle ilgilidir. Mühim olan değişime inanmaktır. İnandıktan sonra, değişim kapıları art arda kendiliğinden açılır. Yapılabilecek büyük hatalardan biri de, başarıya ulaştığını sanmaktır. Böyle bir yanlışa tutulan, daha fazla değişime ve düzeltmeye gerek duymaz, bildikleri ile yetinir. Daha iyi olmak için çalışmayan, iyi olarak da kalamaz. Vasat kalmak, başarının düşmanıdır. Başarı, varılacak son durak değildir. Bir diğer durağa sıçrama tahtasıdır.
İşte, olması gereken, arzulanan değişme bunlar... Böyle değişmelere kim ne diyebilir? Fakat bunları yapabilmek her babayiğidin harcı değil tabiî ki...