Filistin'de kendi öz vatanlarında yaşama haklarını kullanmak dışında bir "suç (!)"ları olmayan Filistinlilerin en az üçte biri, o topraklarda hiçbir hakları olmadığı halde şiddet yoluyla, silahın gücünü ve arkalarında duran emperyalistlerin desteklerini kullanarak hakimiyet kuran işgalci siyonistlerin zindanlarına en az bir kere girmişlerdir.
İsrail işgal devletini yöneten siyonistlerin Filistinlilere karşı başvurdukları uygulamalar Nazilerin uygulamalarının aynısıdır. Hatta tutuklama metotlarında bile aynen onların metotlarını uygulamaktadırlar. Siyonist askerler Naziler gibi belli bir bölgeye baskın düzenliyorlar. O bölgedeki sivillere ait tüm evleri kuşatma altına alıyorlar. Ardından 15 - 50 yaş arası bütün erkekleri evlerinden dışarı çıkmaya zorluyorlar. Sonra onları geçici olarak belli bir bölgede topluyor ve orada elleri havada, gözleri bağlı bir halde bekletiyorlar. Sonra da teker teker kimliklerini inceliyor ve herhangi bir tevkif ya da tutuklama belgesi olmaksızın onlarcasını gözetim altına alıyorlar
Tekli soruşturmalarda yapılan işkencelerin yanı sıra toplu işkenceler de yapılıyor
Filistin özerk yönetimi Esirler Bakanlığı'nın hazırladığı bir rapora göre Aksa İntifadası'nın başlangıcından buyana iki binden fazla çocuk işgal güçleri tarafından tutuklandı.
Çocuklar tutuklamalarda ve sorgulamalarda oldukça kötü muamelelere maruz kaldıkları gibi zindanlarda da son derece çirkin ve insanlık dışı uygulamalara muhatap oluyorlar. Kendilerine karşı tehdit ve şiddet uygulamalarına başvuruluyor, en doğal haklarından mahrum bırakılıyorlar, işkenceye tabi tutuluyorlar.
Filistinli kadın zulmün acısını ruhuyla ve bedeniyle, üstelik bütün ızdırabıyla hissetmesine rağmen direniş ve mücadele azminden hiçbir şey kaybetmemiştir. Çünkü o kendini teslimiyeti asla kabul etmeyen bir davanın içinde görmektedir. Her şeye rağmen direnir.
Bu insanları bazen çatışma alanlarından, bazen evlerine baskınlar düzenleyerek, bazen okullarından veya çalıştıkları yerlerden, bazen yollardan toplayıp zindanlara dolduran İsrail işgal devletinin hedefi elinde birer rehine gibi tuttuğu tutsakları karşılığında büyük tavizler kopararak serbest bırakmaktır.
Dayatma başbakan Mahmud Abbas, tutsakların serbest bırakılması konusunda gayretli görünmeye çalışıyor. Hatta bu amaçla Amerika'yı ziyaret ederek Bush'tan bu konuda İsrail'e baskı yapmasını istedi. Ancak biz Abbas'ın bu konuda samimi olduğunu düşünmüyoruz. Ne var ki, "Yol Haritası" planı çerçevesinde kendisine tevdi edilen görevi yerine getirmesinin bu konudaki başarılarına bağlı olduğunu düşünüyor, bu sebeple serbest bırakılacak esirlerin sayısını mümkün mertebe artırmaya çalışıyor.