İnsanlar gördüm kendilerine yabancı, kendilerine garip ve kendilerine olabildiğince uzak..Hiç bitmeyecek bir yolun yolcusu gibiydiler.Ne dinlenebilecekleri bir mola yerleri vardı, nede varabilecekleri bir yer.Obur doymazlıkların obur açlıklarında Ruhlarındaki çirkinlik yüzlerine yansımıştı.Koyu gri bir havanın hakim olduğu yollarında ne tek bir yıldız gördüm, nede bir tek yağmur damlası düştü yola..Ne sıcak vardı nede soğuk.Kirli bir toprağın üzerinde atıyorduk adımlarımızı.Ne yeşil, nede mavi yoktu.Görünen sadece yüzlerindeki ve ruhlarındaki grilikti…..
Hatırlıyorum…Bir nisan sabahıydı hatta sabahının bir körüydü.Alışılagelmiş sesin, gülüşün, heyecanın olmadığı sadece nefes almaya odaklanış insanların içerisinde bir çift göz çarptı yüzüme önce..tam unutacakken o yüzü , sesini duydum bir yerlerden.Hissediyordum bu kalabalığa ait olmadığını..Sonra hiç varılamayacak kadar uzakta bir kuşun havalandığını gördüm…Adımlarımı hiç olmadığı kadar hızlandırdım.Kuşa yaklaştıkça gri hava dağılıyor, güneşin ısısı hissediliyor,ve çiçeklerin renkleri görülüyordu.Ve en sonunda seni gördüm.Öylece oturuyordun.Senin az ötende hava kurşuni griyken..senin başındaki gök masmaviydi.Ben hissettiklerimin ve gördüklerimin karşısında donmuş ve öylece kalakalmıştım..Yüzüne bakıp sadece merhaba diyebildim…Sonrası…sonrasından da hiçpişman olmadım ne önce ne de şimdi……İçimde çoğalttığım sesimle haykırmak da güzeldi….
Hiç kimse sevdama senin kadar yakışmadı ve sevdam hiç kimseyi senin kadar yaşatmadı yüreğimde...