kaybolan eylül gemilerimi
sonbahar sesimle çağırsam gelir mi
ah vurulası yüreğim
süpüremedin kapımdan yalnızlığı
örselenmiş paslı yüreğim
ellerim yumuk
orman karanlıkları omuzlarımda
ve ardından ağlayan
ezgisiz türkülerdi gözlerim
senin gözlerinin pusuna saklanıp
senden kalan bu yıkıntılar arasında
bizi büyüten ellerini aradım
öpülesi ellerini
susuşlara prangalı dil
kanlı düşler kuyusunda
ölüm çığlıkları atabilir
gözyaşı göllerinde durulanmalar vaktinden geliyorum
sonunu hep unuttuğum
dilsiz şarkılarım vardı
ağlatan inleten
şimdi
o şarkılar beni unuttu
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...