Çarşambanın ârâfındayım
Sefasını sürdüğüm hayat çekti altımdan tahtımı
Nağmelerimde hoş bir “ayetel kürsi”
Boş boş üfürdemeler çile diyarının
<<en kalleş garanti gordonona>>
Adımlarım sahte taaşşuk yolcularına
Islak ıslak rüzgarlar esiyor ense boşluğumda
Son kez arıyorum
Biliyorum yine bir ses takırdatacak
<<en yumuşak goncagülleriyle ruhumu>>
Perişanlığı vuracak yine o hışırtılı telefon ahizesinden duvarlara
Ve “bir daha arama emre” deyişi duyulacak her telefon ziyaretimdeki gibi
Yine benliğim yokluğa karışacak
Sevda türküleri çığıracak yine yırtık boğazım
İşte o zaman…
Bütün dünya duyacak, görecek, seyredecek
Yalancı sevdaların ardına bakmadan kaçışını
Artık teker teker toplamaya başladım
Kibrit kutularına sakladığım tebessüm tanelerini
Karar verdim
İnadına gülümseyeceğim…
İnadına seveceğim…
İnadına öksüreceğim…
Ve her ne çarşambalar geçsede çilekeş takviminde
Ben hep kahkahalara sığınmış
muşmula yavrusu olarak kalacağım…