HERKES GÜVERTEYE
Okyanusta büyük bir gemi hizla ilerliyorken, bir angemi kaptani herkesi güverteye çagirmis. Herkes güverteye toplaninca: - "Size bir kötü bir de iyi haberim var" demis."Hangisi ile baslayayim?" - "Iyi olanla" demis yolcular... - "11 dalda oscar kazanacagiz..."
EKMEK VAR MI?
Ördek bara girer ve barmen'e: - ekmek var mi - yok - ekmek var mi - yok - ekmek var mi - yok - ekmek var mi - yok dedik ya - ekmek var mi - eger bir daha sorarsan seni duvara civilerim - civi var mi - yok - ekmek var mi
HAYIRLI EVLAT
Nebraska'da yasli bir adam yasardi. Patates ekini icin bahceyi
bellemesi gerekiyordu, lakin bu cok zor bir isti. Tek oglu olan David ona yardim
edebilirdi fakat o da hapisteydi. Yasli adam ogluna bir mektup yazdi
ve muşkulatini izah etti.
Sevgili David, Patates bahcemi belleyemeyecegimden kendimi cok kotu
hissediyorum. Bahceyi kazmak icin oldukca yaslanmis sayilirim. Burada
olsan butun derdim bitecekti. Biliyorum ki sen bahceyi benim icin
hallederdin. Sevgiler Baban.
Bir kac gun sonra oglundan bir mektup aldı.
Babacigim, Allah askina bahceyi kazma, ben oraya cesetleri gommustum.
Sevgiler David.
Ertesi gun sabaha karsi 4'de FBI ve yerel polis cikageldi ve tum
sahayi kazdi lakin hic bir cesede rastlamadilar. Yasli adamdan ozur dileyerek
gittiler. Ayni gun yasli adam oglundan bir mektup daha aldi. Babacigim, Simdi patatesleri ekebilirsin. Bu sartlarda yapabilecegimin en iyisini yaptim. Sevgiler David.
KONUŞMAMAK
Kizilderinin teki kecilerini otlatiyormus. Derken bir cow-boy gelmis ve sormus:
- Senin kopegin mi?
- O kopek benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- Kopek konusamamak! Cow-boy kopege yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana iyi davraniyor mu?
- Evet, cok iyi. Gunde iki kez tuvalet icin dolastiriyor, bana yemek veriyor ve benimle oynuyor. (Kizilderili bu arada kafayi yemektedir)
Cow-Boy kizilderiliye sorar.
- Senin atin mi?
- O at benim olmak!
- Onunla konusabilir miyim?
- At konusamamak! Cow-boy ata yaklasir.
- Nasilsin?
- Fena degil! (Kizilderili daha da saskin...)
- Bu kizilderili senin sahibin mi?
- Evet.
- Sana nasil davraniyor?
- Iyi. Bana hergun gerekli yurususleri yaptiriyor, fazla yuk bindirmiyor, gunde 2 kere ve her terlememden sonra terimi siliyor, ve icinde yiyecek ve yataklik olan ufak bir ahir insa ediyor. (Kizilderili ne gozlerine ne de kulaklarina inanamamaktadir)
Cow-Boy tekrar kizilderilinin yanina gelir.
- Bu Disi Essek senin mi?
- Essek benim olmak, konusmak ama çok yalan soylemek .....
BAŞ AĞRISI
Joe, yatak kariyeri başarılarla dolu bir insandır. Ancak yaşlandıkça bu
meziyeti inanılmaz bir baş ağrısı yüzünden durmuştur. Sağlığı ve aşk
hayatı
çekilmez, bir hal aldığında tıbbı bir yardıma ihtiyacı olduğunu fark eder.
Kapı kapı, doktor doktor gezdikten sonra problemini çözebilecek bir uzman
hekim bulur kendine;
" - Size bir iyi bir de kötü bir haberim var." der doktor.
" - Doktor önce iyi haberi duymak istiyorum."
" - Sizi baş ağrınızdan kurtarabilirim."
" - Peki kötü haber nedir doktor bey?"
" - Çok nadir görülen bir durum..söylemesi zor ama hadım edilmeniz
gerekiyor. Cinsel organınız, omurganızın alt kısmına baskı yapıyor ve bu
baskı sizde dayanılmaz, bir baş ağrısı yaratıyor. Bu baskıdan kurtulmanın
tek yolu erkeklik organınızı almak."
Joe bu haber karşısında şok olur ve morali çok bozulur. Kendi kendine
sorar;
" - Ne yapsam acaba. Erkeklik organım alınırsa ben nasıl yaşarım. Kimin
için
yaşarım. El içine nasıl çıkarım!"
Cevap vermek için fazla düşünmez ve başka bir şansı olmadığı için bıçak
altına yatmaya karar verir. Hastaneden taburcu olduğunda;
" - Oh be! Dünya varmış. Kurtuldum şu lanet ağrıdan" diye derin bir nefes
alır, ancak üstünde önemli bir parçasının eksik olduğunu hisseder. Caddede
yürürken farklı bir kişi olduğunu sezinler. Yeni bir başlangıç yapmaya ve
yeni bir hayata başlamaya karar verir.
Bir erkek giyim mağazasının önünden geçerken vitrinde duran bir takım
elbiseye takılır gözleri. " - İşte tam aradığım takım elbise!" der ve
dükkana girer.
Tezgahtara; " - Yeni bir takım elbise istiyorum" der.
Tezgahtar Joe'yu söyle tepeden tırnağa bir süzer ve;
" - Bir bakalım. 44 beden!" der.
Joe gülerek;
" - Kesinlikle doğru, nerden anladınız?"
" - Bu benim işim."
Joe takım elbiseyi dener. Üstüne cuk diye oturur. Joe aynada kendisine
hayran hayran bakarken tezgahtar sorar;
" - Yeni bir gömlekde ister misiniz?"
Joe bir kaç saniye düşündükten sonra;
" - Elbette" der.
Tezgahtar Joe'ya şöyle bir bakar;
" - Kol numarası 34 ve 16 numara yarım yaka."
Joe şaşırır;
" - Kesinlikle doğru nerden anladınız?"
" - Bu benim işim!"
Joe gömleği giydi. Evet gömlek süper olmuştur. Yakasını aynada düzeltirken
tezgahtar sorar;
" - Yeni ayakkabıya ne dersiniz?"
" - Evet lütfen. Bir de ayakkabılarınıza bakayım"
Tezgahtar Joe'nun ayaklarına bakarak;
" - Evet...9-1/2... E."
Joe iyiden iyiye afallar;
" - İnanamıyorum bir bakışta kaç numara ayakkabı giydiğimi nasıl
anladınız?
Vallahi bravo!"
Tezgahtar; " - Efendim. Bu benim işim."
Joe ayakkabıları da giyer. Gerçekten de ayakkabılar cillop gibi oturur
ayaklarına. Şöyle dükkan içerisinde bir tur atarken tezgahtar sorar;
" - Beyefendi vallahi jilet gibi oldunuz! Size bir tane de şapka veriyim
ben!"
Joe aynaya bakarak;
" - Heyt ulan be façayı o biçim düzdüm." diye içinden geçirir ve
" - Evet bir de şapka bakayım kendime!" der tezgahtara. Tezgahtar Joe'nun
kafasına bakarak; " - Eveeeeet...7-5/8."
Joe dumur üstüne dumur yaşamış bir şekilde tezgahtara;
" - Evet..doğru..nerden bildiniz?" diye sorar.
Tezgahtar iyiden iyiye havaya girmiş bir şekilde;
" - Bu benim işim efendim" der.
Şapka da süper oturmuştur kafasına.
" - Vayyy beee, ulan ben neymişim beee. Ulan ben var ya ben..." diye
düşünürken tezgahtar yine sorar;
" - Size bir tane de don verelim efendim"
" - Joe bir kaç saniye düşünür ve;
" - Tamam! Hemen bana en fiyakalı donlarınızdan getirin!" der.
Tezgahtar geri adim atarak "Eveeeeet..36 beden!"
Joe gülerek; " - İlk defa yanıldınız. Ben 18 yaşımdan beri 34 beden
giyiyorum!" der.
Tezgahtar kafasını sallayarak;
" - Hayır..size 34 olmaz. Erkeklik organınızı sıkıştırır ve omurganıza
basınç yapar bu da dayanılması güç bir baş ağrısı çekmenize sebep
olur!..."
__________________
"Gel ne olursan ol, gel.
İster Tanrı tanımaz, ister ateşe tapar.
ister bin kez tövbeni bozmuş ol.
Bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Gel ne olursan ol, yine gel"
HZ. MEVLANA