Evvel zaman içinde batıda Yotan diye bir köy varmış.Köyde pek namazı niyazı olmayan Ali Mahmut diye bir köylü yaşarmış.Ali Mahmut dönemin
sayılı ateistlerindenmiş.
Köyün imamı da,cemaat de bu durumdan pek hoşnut değillermiş.Gel zaman git zaman bizim ateist Ali Mahmut bir gün Hakk’ın rahmetine kavuşmuş.
Köyün imamı:-"Ben bu adamın cenaze namazını kılmam" diye diretmiş.
Köy halkı da:-"Allah'a inanmıyordu biz bu herifi gömmeyiz" diye tutturmuşlar.
Durumu gören köyün yaşlılarından Müzeyye Hanım,köyün dışındaki tepelerden birinde,tek başına yaşayan,köylülerin"deli İsmail" diye andıkları
köylüye haber vermiş.
İsmail’in de pek namazla ilgisi yokmuş ama yine de o köye gitmiş, cenazeyi almış ve kendi evinin yakınlarında bir yere gömmüş.
O akşam imam Nazmi Efendi,müezzin Mustafa efendi ve tüm cemaat uykularında ayni rüyayı görmüşler.Ali Mahmut cennette çok iyi bir yer de
keyif yapıyormuş.
Sabah herkes birbirine rüyayı anlatmış.İmam, müezzin yanlarına bekçi Şinasi Efendi'yi de alıp sabah karanlığında yola çıkıp
öğleye doğru İsmail’in yanına gelmişler.
İmam sormuş:- "Kardeşim sen nasıl bir dua ettin ki bu imansız Allah katında bu kadar iyi bir yere gitti?"
İsmail Efendi:
- "Vallahi ben bir şey yapmadım,rahmetliyi gömdüm.Sonra da yüzümü gökyüzüne çevirip;
- Allah’ım bazen soğuk kış gecelerinde,bazen sıcak yaz günlerinde insanlar kapımı çaldı ve biz "Tanrı misafiriyiz" dediler.Ben de senin
misafirlerini en iyi şekilde ağırladım.Misafirlerine güvenip bana gönderdiğin için onlara da neyim varsa yoksa yedirdim.Ben sana ilk defa
bir misafir yolluyorum,sen de benim güvenimi boşa çıkarma olur mu?"