Şehrin hayırsever vakfı çalışanları meşhur bir avukatın o güne de kendilerine hiçbir bağış yapmamış olduğunu fark ettiler.
Vakıf görevlisi ertesi gün avukatın yanındaydı ve bağış almak için ikna çalışmasına başlamıştı:
"-Araştırmalarımıza göre senelik geliriniz en az 500 bin dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bagışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmın bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?"
Avukat bir süre düşündü, sonra:
"-Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere oldugunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde oldugunu da gösterdi mi?"
Görevli utandı:
"-Şey, hayir."
"-Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu?"
Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesti:
"-Ya da kizkardeşimin kocasının bir trafik kazasinda öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız ortada kaldığını?"
Görevli yerin dibine geçmişti, sadece,
"-Hayiır, hiçbir bilgim yoktu ..." diye mırıldanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
"-Pekala, ben onlara tek kuruş para vermezken size niçin vereyim?"
__________________
Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...