Nasreddin Hoca Akþehir'de kadýlýk vazifesini yürütürken karþýsýna iki
adam çýkmýþ. Birisi öteden beri cimriliði ile tanýnmýþ bir aþçý, diðeri de
boynu bükük bir fakir. Aþçý sözü almýþ : - Hocam demiþ, ben bu
adamdan davacýyým. Dükkanýn önünde fasulye piþiriyordum. Tencerenin
kenarýndan buðusu çýkýyordu yemeðin. Bu adam elinde somunla geldi.
Kopardýðý lokmalarý yemeðin buðusuna tutup baþladý atýþtýrmaya. Nihayet
koca bir ekmeði bitirdi. Ondan fasulye buðusunun parasýný istedim,
vermedi. Nasreddin Hoca anlatýlanlarý dikkatlice dinledikten sonra fakire
dönüp :- Doðru mu bunlar ? diye sormuþ. - Evet, demiþ fakir adam. -
Öyleyse para kesesini çýkar bakalým. Zavallý fakir kadý efendiye karþý
gelememiþ. Ýçinde üç beþ akçe bulunan para kesesini Hoca' ya uzatmýþ.
Bu sefer aþçýyý çaðýrmýþ yanýna. Keseyi kulaðýna yaklaþtýrarak
þýngýrdatmaya baþlamýþ. Sonra da : - Haydi demiþ aldýn iþte alacaðýný.
Aþçý : - Nasýl olur ? diye þaþkýnlýðýný belli etmiþ. Paramý vermediniz
henüz. Hoca cevap vermiþ : - Fazla uzatma, yemeðin buðusunu satan
akçenin de sesini alýr elbet !