Gökyüzü ile yarışıyordu düşüncelerim, ruhum. Önce grilik nereye çökecekti. Odama elbet. Bana ve hüzün renkli gözlerime. Yine dalmış gitmiştim. Gittiğim yerler yalnızlık. Neden yalnızlık? Zaman zaman en rahat olduğum yer. Kimse kalmak istemese de, en kalabalıkta bile kaçamak yapar. Bir acı saplanır aniden. Gülerken aklına düşüverir; bir aldatılmışlık, o an gözler eğilir, bir şerit hakim olur, geçiverir anılar kısacık. İçinde ne büyük kayıplar vardır. Herkesin vardır. Kimileri için itiraf etmek küçüklüktür. Değildir oysa. Ne zaman nerelerde yitirdim anımsıyorum; güvenimi.
Büyüdüğümdü.
Anlamaya başladığımda herşeyi. Hissetmeye.
Hiç kimse beceremiyordu aslında yalanları. Kandıramıyordu. İnanmış görünmeyi öğrendik, çünkü böyle gerekti. Yoksa herkesi kaybedecektik. Herkes değildi aslında dürüst olmayan; Bazıları, birkaçı. Onların kalmalarına da biz izin veriyorduk -aldanmış görünerek-. Onlar bunun farkında bile değillerdi. Daha az acıyla tutunmak içindi, gülümseyişler. Nasıl davranırsak -belki- öyle olurlardı. Hoş değişmezdi hiçbir insanoğlu. Olsundu, bazıları biryerlerde anlardı, yaptıklarını, yaptıklarından vazgeçmeleri gerektiğini....