Kadına Yönelik Şiddet...

[Arkeolog]

KADINA YÖNELİK ŞİDDET

Ülkemizde ve dünyada kadına yönelik şiddet gittikçe artmak-tadır. Bunun önüne bir türlü geçilemiyor. Zira yasalar yetersiz kalıyor. Failler hak ettikleri cezalara çarptırılamadığı için bu durum gittikçe kötüleşiyor.
Dünyanın büyük bir bölümünde hâlâ kadın üzerine olan ta-bular aşılabilmiş değil. Hâlâ kadın cinsel bir obje, kocası için saçını süpürge etmesi gereken bir hizmetçi, çocuk bakıcısı vb. olarak görülüyor. Ülkemizde de bu böyledir.Toplumumuz büyük bir kesimine göre kadın erkeğin malıdır(Başlık parası geleneği bunun apaçık kanıtıdır.). Kadının hiçbir söz hakkı yoktur babası, erkek kardeşleri yada kocası dururken. Hiçbir şeye itiraz edemez, kaderine boyun eğmek zorundadır.
Tabii kadın, erkeğin sahip olduğu malı olunca da erkekte özel mülkiyet kavramı ortaya çıkıyor. “O benim kadınım, benden başkası dokunamaz ona, bakamaz; o kimseye bakamaz, dokunamaz, kimseyle konuşamaz.” anlayışı hakim oluyor erkekte. Bu bir bakıma doğaldır ama abartılmaması gereken bir doğallıktır.
Bazen televizyon kanallarında, radyolarda, gazetelerde duyuyoruz, görüyoruz; kocası tarafından 17 yerinden bıçaklanarak öldürülen, çocuğunun gözünün önünde boğazı kesilen kadınlar… Peki neden? Tanımadığı birine saati sorduğu için, beyaz tişört giydiği için, pencereden dışarıya baktığı için… İşte sebep bu… Saati merak ettiği için değil, bir erkekten saati öğrendiği için ölüme layık görülüyorlar. Çünkü onun bir şeyler öğrenebileceği tek erkek ya kocasıdır yada babasıdır. Bir başkası olamaz. Erkek egemen toplumlarda bu böyledir. Hep ikinci plandadır kadın,hep hizmet edendir. Bunun için yaratılmıştır sanki. Erkek ise otoritedir, yönetendir, sahiptir.
Kadın doğası gereği zayıftır, güçsüzdür. Bu, ilk insanlardan beri süre gelmiş bir niteliktir. Bunun nedeni ise kadına başlangıçta yüklenen misyondur. Erkek avlar getirir,kadın pişirir yedirir. Erkek hep gezer dolayısıyla doğayla iç içedir. Bu yüzden doğa onu güçlendirmiştir. Güçlenen erkek doğal olarak kadın üzerinde hakimiyet kurmuştur. Kadını gittikçe bastırmıştır. Bastırılan kadın zayıflamış, güç kaybetmiş ve boyun eğmek zorunda kalmıştır. Geçen bin yıllar ise bunu genetiğine işleyerek en büyük darbeyi vurmuştur ona. Artık tek misyonu erkeğe hizmettir.
Kadının bu durumu tarih boyunca çok kullanıldı. İmparatorluklar bile bundan faydalanmıştır (Kadını kullanarak toprak fetheden bir çok devlet vardır.). Dine de yansıtıldı bu. Din bile erkeği kadından üstün görmüştür. ( örneğin, bir erkeğin şahitliği iki kadına eşittir. ) Onun, dünyanın asıl yaratıcısı olduğu göz ardı edilerek…
Tüm bunlar karşısında kadın, güçsüzlüğünü kabullenerek erkek iktidarlığına boyun eğmek zorunda kalmıştır. Başka çaresi yoktur çünkü, ya boyun eğecek ve öyle yaşayacak ya da ölecek. İkinci seçeneği seçenler de oldu.“Amazonlar” dediler kendilerine, boyun eğmeyiz diyerek baş kaldırdılar. Savaştılar yıllarca erkeklerle. Kısa bir süre de olsa yaşadılar özgürlüklerini. Ama güçlü erkeğin karşısında onlar da dayanamadılar, yenilerek yok edildiler. Boyun eğenler ise gittikçe köleleşti. Bin yıllar boyunca hep aşağılandı, hor görüldü, dövüldü ve kullanıldı. Hep ikinci planda kaldı. Öyle ki kadınlar bile artık kendilerinin erkek için yaratıldığını düşünmektedir.

[center][color="DarkGreen"]Biraz uzun oldu ama affedin. Forumda karşılaştığım bir yorum üzerine böyle bir konuya değineyim dedim...