Şah-ı Nakşibend Hazretlerinin talebesi Alaüddin Attar Hazretleri anlatıyor:
-Dervişlerden biri,birgün bana,kalbin nasıl olduğunu sordu.
-''Nasıl olduğunu bilmiyorum.''dedim.O;
-''Ben kalbi,üç günlük ay gibi görüyorum.''dedi.Bunu üstadım ve efendim Şah-ı Nakşibend Hazretlerine anlattım.
-''Bu, onun kalbine göredir.''buyurdu.Ayakta duruyorduk.Ayağını ayağımın üzerine koydu.Birden kendimden geçtim.Bütün mevcudatı,Arş-ı a'layı kalbimde bir arada gördüm.Kendime gelince;
-''Gördüklerini anlat.'' buyurdu.Anlattım.Bunun üzerine;
-''Kalb budur.O dervişin sandığı gibi değil.
Allahü Tealaya, kalbin yakın olduğu kadar hiçbir şey yakın değildir.Mahlukların en üstünü,en şereflisi KALBDİR.Kalb, bilinmeyen sırlarla dolu bir alemdir;her şeyi kendinde bulundurur.Görüldüğü gibi kalb,her şeyden geniş bir latifedir.Böyle olunca, onu bir kimse nasıl anlayabilir.Bunun için
Hadis-i kudside Allahü Teala;
-''Yere ve göğe sığmam,mü'min kulumun kalbine sığarım.''buyurdu.Bu, derin sırlardandır.''buyurdu