Vücudumuzun Parçaları ve ßu Parçalardan ßekLenen Vefa
Bâzı hâkim zâtlar şöyle demiştir:
- Âdemoğlunun vücudu üçe ayrılır: Kalbi, dili ve diğer or*ganları. Allâhü Te‘âlâ, bu parçalardan her birine ayrı bir ik*râmda bulundu. Kalbe, kendi zâtını tanıyıp bilmeyi, şahâde*tini ikrâm etti. Dile de Kur’ân okumayı ihsân eyledi.
Diğer organlara ise, namâz, oruç vb. gibi ibâdetleri yap*mayı ihsân eyledi.
Bu parçalardan her birine, gözetleyici ve koruyucu kıldı. Kalbin korunmasını, bizzat kendisi üzerine aldı. Bu durum*da kulun kalbinde saklananı yalnız Allâhü Te‘âlâ bilir.
Dilin korunmasına hafaza meleklerini ta‘yîn etti. Bu ko*nuda şöyle buyurdu:
- “İnsanoğlu bir söz etmeyedursun, mutlakâ yanında hazır duran bir gözcü vardır.” (Kaf s. 18)
Kalan organlara ise emri ve yasağı saldı.
Allâhü Te‘âlâ, her organdan bir vefâ bekler. Kalbden beklediği vefâ şudur: Îmânda sebât, hiç kimseye haset et*memek, hiç kimseye düşmanlık ve hîle etmemek.
Dilden beklenen vefâ şudur: Gıybet etmemek, yalan söylememek, üstüne düşmeyen sözü etmemek.
Bir kimse, kalbinden gelecek vefâyı bozarsa münâfık olur. Aynı şeyi dile getirirse kâfir olur.
Diğer organların vefâsını bozan ise âsî olur.
Ebû Sa‘îd el-Hudrî (r.a.) şöyle anlattı:
- Diğer a‘zâlar hep birlikte dil için yalvarırlar. Dile hi*tâben şöyle derler:
- Allâh’tan dilediğimiz, seni istikâmet üzere kılması*dır. Eğer sen, doğru yol üzere olursan, biz de istikâmet üzere oluruz. Eğer sen, bozulur, eğri yola saparsan, biz de eğri yola saparız.