Birgün bir arkadaşım verecek bu mektubu sana
Şaşkın bir bakışla alacaksın bu mektubu
Ellerin titreyip,gözlerin yaşararak okuyacaksın yazdıklarımı...
Bu silik satırları okurken bilmeyeceksin yaşamadığımı...
Bazı duygular hissedeceksin
Kaybettiğin zaman ağlayıp,pişman olacaksın
Kanım ile attığım imza çekeek dikkatini,
Kuru bir kan okşayacak parmaklarını
'Olmaz,yapamaz bunu' diye haykıracaksın
Bana koşmak isteyeceksin,koşamayacaksın.
Adresimi bilmediğin gelecek aklına,ağlayacaksın...
O gece uyuyamayacaksın
Karabasablar uyutmayacak seni...
Bu bir rüya,gerçek değil diyeceksin...
Ama yanı başında duran mektup gerçek olduğunu anlatacak sana...
Sabah okula gitmek için çıktığında yolda parkta olabileceğim gelecek aklına..
Birde bakacaksın ki ben yokum orada..
Ve sonra sela sesleri çınlatacak kulaklarını
Ardından imam ismimi okuyacak
Koşarak camiye gideceksin
Soğuk musalla taşında boylu oyuna yatmış olarak göreceksin beni...
Bir an kalkabileceğimi sanarak ''hadi kalk'' dieceksin.
Seni anlıyorum, eskiden görmek istemediğin yüzümü görmek isteyeceksin
Buz gibi olduğumu hissedeceksin,
Kalbini parçalamak isteyeceksin,
Yüzlerce insan aşkımın önünde diz çökecek
Bütün dostlarım dua ederken, sen sadece kendini lanetleyaceksin
Uzun bir yoldan sonra mezarlığa geleceksin
Simsiyah gökyüzü ve karatoprak korkudacak seni
Dünyanın ne kadar boş ve anlamsız olduğunu anlayacaksın...
Ve! İmam şu soruyu soracak, ''Merhumu nasıl tanırdınız''
Arkadaşlarım ''İyi insandı. Bi vefasızı seviyordu,sevdalıydı delicesine''
Sen suskun ,sen pişman, sen gözüyaşlı olacaksın..
Hepsi karatoprak örtecek üstüme, beni karatopraklara gömecekler.
Biri farkedecek seni, hepsi birden yanına gelecekler
Sen o çocuksun neden geldin diyecekler
Gözlerini öfke bürüyecek, seni linç etmek isteyecekler
Sonra evimim adresii ve anahtarlarını sana veip, hepsi çekip gidecekler
Mezarımın yanına gelip ağlaycaksın, mezarlıkta bir tek sen kalcaksın
Sora sora evimi bulacaksın
Kapıdan içeri girdiğinde donp kalacaksın ve ağlayacaksın...
Ben ölmeden önce o evde tek eksik olanın sen olduğunu anlayacaksın.
Duvarda boy boy resimlerini ve sana yazdığım şiirler göreceksin.
Can verdiğim köşe gözüne çarpacak,yer kanla dolu olacak
Masamın üstünde boş bir içki şişesi ve beni öldüren silah olacak..
Evimin her köşesi sana seni hatırlatacak,
Gözlerin yaşlarla dolacak...
Yanağından süzülüp yere damlayacak ve kanıma karışacak
Kapıyı kapatıp çıkarken,masadaki silah da yanına alacaksın
Farkında olmadan mezarlığa geleceksin..
Elindeki silahı şakağına dayayıp,parmağını tetiğe değdireceksin..
Soğuk kurşun birden hızlı bir şekilde,beynşne saplanacak
Mezarlıktaki bütün hayvanlar koşmaya,bağırmaya başlayacak
Onlar bile KARŞILIKSIZ sevginin ne demek olduğunu anlayacak...
Ve hiçbir şey söz söylemeden mezarımın üzerine düşeceksin
Yıllarca dillerden düşmemiş olan aşkım bu mezarda noktalanacak...
__________________
Seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
Seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
__________________
Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
Belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,, ,,,,,,,,,,,,,,,,
öyle gitki arkanda izinden başka birşey kalmasın hayata dair
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...