Sevdanın ovalarına yağmurun düştü yar, sırılsıklamım
Kılcal damarlarım sürgünlere durdu, özlemken gül adın
Aşk’ının ülkelerinde çocuklar gibi coşkuluyum, haylazım
Mavi denizlerim sevginle taşıyor, kokundur tek muradım
Karanlığın ışığa tutkun saatleri vurunca döşe, ansızın sarılır anılar düşe. Yaman bir susku böler akrebin gülüşünü ve yelkovanı adak eder güneşe. Kavrulur sorgularla titreyen her hece. Kıpırdadıkça yaprak dal esner güne, sargısı çözülür yüreğin o an, sessiz bir ırmakça yol alır denize. Derindir ağıdı mavinin coşkular yol alır, kimi sığınır en harlı ateşe. Dil yanar köze durur, söz ölür yerleşir sevdanın en ölümsüz şiirine.
İki ayrı pencereden dolar ruhumuza aşkın nefesi. Biri mevsimlerle kapanır, diğeri sevgiyle sallanır. İki ayrı yürekte tamlanır aşk, biri sorgularla sonlanır, diğeri cesaretle canlanır. Türküler yakılınca dillerde, sonbahar en yaşanılan, en kutsal mevsimdir. Fincanda kahve, bardakta çay, kadehte rakı, rakıda hüzün. Seni sevmek kadınım ruhumu sarsan en tatlı yel, yüreğimde şifalı bir el. Seni sevmek, yaşamın en şahane mevsimi, yıkamaz gülüşünü, ne fırtına, ne de yel.
Sözcüklerimin fırtınasından kaçacaksan, büyülü dudaklarının kokusunu bırak odamda. Kadın kollarının kelepçeleriyle çivile istersen beni aşkın odasına. Sözcüklerim susmadan, bu şehre yağmurlar yağmadan, aşkın devriyeleri isimsiz şiirlerimizi yırtmadan, sakla beni saraylarında, bu koca çınar toprağa karışmadan. Sararınca eylül, kamaşır göz. Ateşin içindeki devadır, biz aradığımız mevsimin terkisinde hüzün taşırken. Aşk kayıtsız bir içlenmedir gülüm, yüreğimizin sarı odalarında dünün güzelliklerine sarılıp yatarken. En büyük düşümüzün şifası sevdadır ve o sonunda aşkın kollarında ağlar.
Nurlu bakışlarının yangınlarıyla kavrulan bu bedeni attım rüzgârına. Avuçlarının uzak duruşlarıyla savruluyor şimdilerde gönlüm. Kilometreleri kırıyorum ruhumun balyozlarıyla. Bedenim uykulara sarılacak kuytular ararken, alımlı düşünüşlerine dalıyor aklım. Şimdi kim bilir nerdesin? Tükenmiş bir zaman makinesi çarpıyor göğsüme. Al yıpranmışlığımı, şimdi tek derman nefesin. Sevdanın geceliklerini giy de öyle gel odama, o an isterse bir kirpiğim diğerine değmesin.
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Bu klibi ben ekleyecektim,benden önce davrandın...
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Kalbim sende nede olsa. İçinden geçeni iyi biliyorsun.
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Sen utangaç mavilerin mart filizleriyle uykuların alaca rahminden düştün bu yaşam sularına. Karları taşıyamayan ağaçların pamuk döşekleri toplanırken uzaklarda, durağan bir çığlıkla merhabalarla güldün hayata. Yağmurla oyunlara açıp minik avuçlarını, yüreğinin dönencesine düşen gözlerindeki engin bakışlarla yürüdün yılları.
Yönü dümenden ayrı düşen yaşam sularında yeşil denizler ekmişsin gönlünün coğrafyasına. Hüzün kayalıklarında zamanı ruhunda taşımış, evreni didikleyerek defne dalları ile örtmüşsün aykırı tükenmişlikleri. Sen sularını içtikçe dağların, ışıklar yolunda diz çökmüş. Kulaklarına yıldız sevgileri iliştirerek sırlı bakışlarla süzmüşsün gökleri. Yaşam sularının kirli sularında adresini yazıp kitabına, gitarının tellerinden ruhunun şarkısını söylemişsin.
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...