Bir semavi merhamet çıkarır mı bizi
bu içine düştüğümüz ihanetten sevdanın kutsal adına yakışmayan,
bir korsan gecede yaşanan yalnızlığa tutsak olan bu yüreğin kanını akıtmadan tükenir mi aşkın hayat veren soluğu,
ey önünde diz çökmüş hayatın bir çırpıda kellesini koparan acımasızlık,
Sen diye koştuğum her sesin arkasından
Ruhuma akıtılan o derin sessizlik
O analı babalı kimsesizlik
Ve gözalıcı ışıklarda ölümüne gölgesizlik
Dipsiz kuyulardan çıkaracağım seni
Derin uykulardan uyandıracağım
Bir aynayı dayayıp suratına
Göstereceğim o görünmez halini
Sonra çekip bayrağımı hayalet gemilere
Açılacağım adını bilmediğim denizlere
Tayfasız ve dümensiz
Rüzgarla kucaklaşan yelkenimi azat edeceğim
Cesaret vereceğim hedefsiz sürüklenmelere
Yorgun düşmüş bir dalganın kucağında uyuyacağım,
yakın biryerlerde bilmediğim bir dünya bulacağım,
yeni bir dil uydurup anlaşılmaz seslerle konuşacağım bir benim anladığım,
bir de benim gibi olanların,
Sen oraya geldiğinde ne dilimi sökeceksin konuşmak için,
ne de yüreğimi buluşmak için hiç yaşamadığın hazların tutkulu yorgunluğunda,
Kırmızı bir akşamüstü olacak
Her tepenin arkasında binlerce güneş batacak
Binlerce güneşi bekleyen sabahlar
Bütün yönler doğu
Ve bütün yönler batı
İstediğim gibi yaşayacağım hayatı..
Bir mavi kuş konar pencereme
Pencerem yüreğim, açmasam üşüyecek
Açsam kaçıp gidecek
Ne yapmanın sorusuna takılıverdim
Hayat geçip gidiyor
Mavi kuş titriyor
Penceremde tünemiş
Bekliyor yaz gelsin
Yaz gelmeden ölüm gelip donarsan mavi kuş, donar düşersen karlar üzerine,
ve ısıtmamış ise bu sevda yüreğini, karlar erimezse, sana gösteremem ki
yaptığın yanlışları bir bir, sen donmuşsun, donmuş nehir
Git uçmak istediğin yerlere
Durma buralarda
Sıcak iklimlere
Bildiğin tanıdığın diyarlara
Güvenli kucağına, bin yıllık uçuşlarına, göçmen kuşların
Tabiatın çizdiği yola
Ya da gir açılan pencereden içeri
Cesaretini toplayıp
Yaşa yaşamak istediğin sevgileri
Durma öyle penceremde uçmakla kaçmak arası, karanlık soğuklarda donmaya
bırakma kendini küçük mavi kuş, inanma söylenen hiçbir söze
denemek yaşamaktır, bilmekse denemek
Göğe açılan kapıların önünde duruyorum
Arkası özgürlük olan kapıların
Ben kapıları açanım
Ben seni özgürlüğe uçuranım
Tutsak akşamlarından, sığındığın korkuların
Sabahları uyandıranım
Ey kaderin cilvesine kananlar
Cilveli kaderlerin çaresiz esirleri
Ne kader
Ne de keder çözebilir sizi bağlayan zincirleri
Ne de şehvetli kalçalarında kaderin mest olabilirsiniz
Benim kollarımda unuttuğunuz dünyalar kadar
Çıkarın yüreğinizdeki mavi kuşları
Salın göklere
Cennetin yolunu bulun
Takip ederek götürdüğü yere
Ve o sunulan şarapların tadını anlamak için cennet bahçelerinde, tatlı
günahların tadını bilmelisiniz önce dünya üzerinde, ey günahsızlığın
ızdırabında yokolan arzuların körelmişliğinde kıvranan ruhlar, bakın
görünmediğiniz aynalara, bakın suratsız suratlarınıza yüreğinizin dümeni
başka yönlerdeyken, vicdanınıza çektirdiğiniz işkencelerin acısını çekin
bir bir
Sen mavi kuş
Kanatlarında taşıdığın ağırlıkları bırak
Daha yukarılara uçmak için
Kaybolup gitmek için bulutlar arasında biz seni görmezken
Sen bizi seyretmek için
Ben kapısını açıyorum kafesinin....