tasavvufi sohbet Şu aralar medyada rearnkarnasyon olayı aldı başını gidiyor. Yetkili bir ağız çıkıp ta cevap ta vermiyor. Nedir bu ruh göçü?
Kur’an’ül Mucizül Beyan’da Allah (c.c.);
“De ki; Ruh Allah’ın emrindedir.”
Kardeşler Allah (c.c.) hâşâ aciz midir her bedene bir ruh yaratmasın? Bir beden vaktini doldurduğunda sanki ruhu yaratmak güçmüş gibi onun ruhunu alıp başka birine vermesi. Ne sapıkça bir düşünce. Benim kanaatimce, ki işin aslı da budur, bu şeytanın bir hilesi, şeytanın bir oyunudur.
Unutmayın ki Kur’an-ı Kerim’de Rabbımız (c.c.) estaiüzibillah;
“İnnehû lekum aduvvum mübin” – “şüphesiz şeytan sizin için apaçık düşmandır” demek suretiyle, yine Nas suresinde “elleziyüvesvisü fisurürinnes” – “göğüslere vesvese veren şeytanın şerrinden bana sığınınız” demek suretiyle Mevlam (c.c.) şeytanı bize haber vermekte. Ayrıca cinlerden bahsedilmekte, onlar da imanları bozmak, itikatları yok etmek için düşmandırlar. Putperestliğin nereden doğduğunu zannediyorsunuz? İnsanların kendi elleriyle yaptıkları yontma taşların içerisine şeytanın girmesi, ben sizin rabbinizim demesi, putperestliğin doğumunun bir misali değil mi? Ateşperestlerin ateşe tapması böyle zuhûr etmemiş mi? Daha nice sapık itikatların, sapık inançların zuhûru şeytanın oyunu değil mi? Hindistan’da ineğe tapanlar, ağaçlara tapanlar, şeytanın ağacın içerisinden seslenmesi, ineğin ağzından konuşmasıyla olmamış mı? Yüzlerce örnek verebiliriz.
Kardeşler! Nice âlimlerin, nice âriflerin ayağını kaydırmamış mı şeytan? Onun için Sırat-i Müstakim’den ayrılmamak lazım. Birkaç misal vermek gerekirse. Gavs (k.s) Hazretlerinin sohbetini bizzat dinledim. Biliyorsunuz Târikat-ı Âliye’de rüya ile, hâl ile amel yoktur. Bu kapıdan da nice hacı piranlar, erenler gelmiş geçmiş… Hazreti Gavsımız bir gün şöyle buyurdu; “Abdurrahman-i Tâhi Hazretlerinin bir sofisi vardı. Çok muhabbetliydi. Geldiği zaman aylarca hizmette kalırdı.
Mübarek (k.s.) bir gün buyurdu,
-“Oğlum, aylardır hizmettesin, evin ihtiyacını görmek, çoluğun-çocuğun nafakasını temin etmek vaciptir. Git, evinin ihtiyacını gör”
dedi. O sofi memleketine gitti, bir müddet gelmedi. Mübarek (k.s.) merak etti, mânada onun halini bildiği halde sofilere sordu;
-“o zaman biz gidelim” dedi. Geldi, o sofinin misafiri oldu,
-“oğlum sen niye gelmiyorsun? dedi, o dedi ki;
-“efendim mürşitten murat Allah’ı (c.c.) bilmektir, Allah (c.c.) Dostunun görevi insanların nefislerini terbiye edip Allah’a (c.c.) kulluğun zevkini tattırmaktır. Ben ise aradığımı buldum, akşam olunca bir melek geliyor, beni cennete götürüyor.” Mübarek buyurdu;
-“oğlum, sen cennete gidiyorsun, bizi niye götürmüyorsun? Biz seninle kardeş değil miyiz, dost değil miyiz?” dedi, sofi;
-“tamam kurban” dedi. Akşam olunca kuş şeklinde bir melek geldi, ikisi o meleğin ayaklarına tutunarak uçtular, Kur’an-ı Kerim’de cennet hakkında ne kadar bilgi varsa hepsi vardıkları yerde mevcuttu. Abdurrahman-i Tahi Hazretleri (k.s.) bir taşın üzerine oturarak tefekküre daldı, sofi de cenneti gezmeye başladı, sabah namazı yaklaşınca sofi gelerek;
-“kurban! Şimdi melek gelir, bizi götürür, hazır olalım” dedi. Mübarek (k.s.) buyurdu;
-“oğlum burası cennet değil mi? Dedi, sofi;
-“evet efendim” dedi;
-“Burası cennetse, neden dünyaya tekrar döneceğiz? Dünyaya dönersek ölüm var, kabirde yıllarca yatmak var, mahşer var, sırat var, dönmeyelim” dedi. Müritte düşünerek;
-“doğru efendim” dedi. Kuş geldi şafak vaktinde.
-“Haydi gideceğiz” dedi. Onlar dediler ki, “hayır biz gitmiyoruz. Olmaz sizen tekrar dünyaya dönmeniz gerekir dedi, onlar da dediler;
-“biz gitmiyoruz” Kuş uçtu gitti. Güneş doğdu, gördükleri manzara çöplerin atıldığı, büyük bir çöplük… Mürid;
-“Efendim bu nedir” dedi. Mübarek buyurdu;
“oğlum bunun şeytanın oyunu olduğunu biz biliyorduk. Amma gözlerinle göresin diye buraya kadar geldik. Haydi dergahımıza dönelim…” dedi.
Kardeşler! İnşallah rearnkarnasyon olayını birkaç yazı dizisinde anlatmaya çalışırız. Allah (c.c.) razi olsun…
tasavvufi sohbet
Normal
