bakınca yüzüne,
cezayir menekşeleri gibi açıverirdi umutlar penceremde,
bir sabah serinliğinde, getirirdi kokunu rüzgarlar
yarım kalmış şiirin mısraları gibi akardı gözlerimden,
binlercesini görürdüm rengarenk hayallerin,
şiir yüreklim...
şiire benzer bir tat vardı sende,
hani sarsılsa bu dünya yerinden,
bölünse ortadan ikiye,
köprü kurardı mısraların yüreğimden yüreğine,
ve nice sevgi yolcusu geçerdi üstünden,
kırılmış...
parçalanmış...
un ufak olmuş yürekler geçerdi üzerinden,
güneşe taşırdın gocunmadan,
güneş sendin, şiir yüreklim...
güneş sen...
kucağına alıp isyanı ninniler söylerdin,
haykırışlara...
feryatlara...
ve nice kükreyen dağları dize getirdin,
güneş sendin,şiir yüreklim
baş kaldırırdın dağlara, bir ay karanlığında.
öksüzdü çocuklar ülkende,
anne şefkatiyle okşadın,
yatırmasınlar diye gözlerini ırmağa,
sen, yatırdın koynuna...
korudun...
geleceğin ak güverciniydi onlar,
büyüttün...
güneş sendin çünkü şiir yüreklim,
güneş sen...
doğacaksın yeni yeni sabahlara,
haksızlığın tam ortasından,
sevgiye...
barışa ve dostluğa...
doğacaksın, şiir yüreklim
güneş sensin,
güneş sen...
__________________
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...
Üyeye Bela gelmez Admin Kızmadıkça,Admin Sinirlenmez Üye Azmadıkça
Ne kadar kibirli dursa da Bardağın önünde eğilir çaydanlık Öyleyse bu büyüklenme niye? Bu kibir bu gurur niçin? Mütevazi ol, hatta bir adım bile geçme gurur kapısından; Bardağı insan bunun için öper daima alnından…
Bir mum diğer bir mumu tutuşturmakla, ışığından bir şey kaybetmez...