Son defa bakıyorum sana bulutlar, gökyüzü elveda! Kuşların çığlığı,
s/ağırlığı dünyanın… elveda! Acıyanlarım bana; (da) elleri böğründe
kalanlarım… üzülmeyin; biter bir gün, acı yanlarım Salkım saçak
sancılarım elveda!
Ey gel geç Leyla, ey dünya Ey kör sevdalarım… elveda… Ey, çöllerin
Serabı Ey, yandıkça yandıran tuzlu suyu denizlerin… elveda…
Atamadığım çığlıklarım… Yollardaki izim… Dinmeyen sızım… Besteleri
boynu bükük sazım… elveda…
Gün b/atımları, hey! Dayanamam bu sarı/solgun bu “olgun” ayrılığa…
Bu her akşamki kıyamete… Ah, ben ki sabahlardan geliyorum… Birdenbire bu
vakitli elveda?
Ellerini alıştır vedaya… Ve duaya
Bak, avuçlarında tuttuğun zamanlar dağların ardına düştü… Titrek bir
istasyona, çığlık bir v/edaya hazır mısın?
Ne zaman gelir bu giden bahar! Bu kış hangi ölümdür! Sonbahar yaprakları kaç
veda mektubudur! Ömrümüz kaç elveda… Kaç sonbahar, kaç çığlık… Saydın mı
aynalarda değişen yüzlerini…
Ellerini alıştır vedaya… Ve duaya
Yol uzun… Her adım bir ayrılık… Kapı arkası gurbet ya… Yaka paça götürüyorlar bizi… Çocukluğumuzu,
gençliğimizi…
Bilsen ki her an bir zelzele… Duysan ki ne velvele…
Sen iyisi mi ellerini alıştır vedaya…
Ve duaya… Her derde devaya…
ßelki hiç durmadan uyusam iki gün çözüLür bu zor düğüm..
dünün benden aldıkLarını belki geri verir öbür gün..
yaLnız kaLsam hiçkimse ßana dokunmaSa..
yalnız kalsam bir köşeye saklanıp uyusam..
ßelki hep sussam sussam iki gün kayßoLur sonsuz hüznüm..dünün ßenden çaldıklarını ßelki geri verir öbürgün..
Yol uzun… Her adım bir ayrılık… Kapı arkası gurbet ya… Yaka paça götürüyorlar bizi… Çocukluğumuzu,
gençliğimizi…
Bilsen ki her an bir zelzele… Duysan ki ne velvele…