Çaresizlik içinde yoğun sıkıntılar yaşayan kavim veya ümmetlerin kültürlerinde genellikle bir kurtancı fikri ortaya çıkmaktadır. Kurtarıcılara umut bağlayan bu eğilim, pagan kültürlerin korkularıyla yaşayan eski kavimlerde de esaret ve sürgün hayatı yaşayan Yahudilerde de peygamber inançlarını mitolojik hâle getiren Hristiyanlarda da Hz. Osman döneminden Emevi ve Abbasi dönemlerine uzanan iç çatışmaların oluşturduğu kaos ve karamsarlık dönemlerinde de farklı biçimlerde tezahür etmiştir. Hristiyanlıktaki kurtarıcı "Mesih" figürü ile belirginleşen bu anlayış, ric'at inancından kaynaklanmaktadır.
Hz. İsa'nın,"Kurtarıcı Mehdi"nin ric'atı gibi düşlenen bir formda dünyaya ikinci kez geleceğini iddia eden muharref Hristiyan inancı, Müslümanlar arasında kullanılan bazı rivayetlerde de karşılık bulabilmiştir.
Prof.Dr.İbrahim Sarmış bu kitabında, Hristiyanların Hz. İsa hakkında oluşturduklan muharref telakki ve inanışları, Kur'an'ın muhkem nassları ile değerlendiriyor. Sahte kurtarıcılar inancından kurtulup, hidayet rehberi Kur'an-ı Kerim'i imam tutarak, Hz. Muhammed'in gösterdiği gibi kendi çabalarımızla kurtuluşa yöneleceğimizi ve geleceğimizi hazırlayacağımızı hatırlatıyor.
Şiddetle tavsiye edebileceğim bir kitaptır.
Hz.İsa ve Mesih İnancı - Prof.Dr. İbrahim Sarmış-Hocamızın kaleme aldığı bu muhteşem eseri biraz açmak istiyorum.
Kitap Beş Bölümden Oluşmakta;
I.Hz.İsa/Mesih'in dönüşü inancı,Hz.Muhammed'in Son Peygamber Olduğu İnancına Aykırıdır
II.Dinlerde Mesih İnancı ve Kaynağı
III.Kur'an 'da Hz. İsa
IV.Rivayetlerde/Hadislerde Hz.İsa
V.Çağdaş Alimlerin İsa'nın Dönüşü" İnancını Değerlendirmesi
Doğulu ve batılı araştırmacılar tarih boyunca tüm toplumlarda bir kurtarıcı fikrinin bulunduğunu sıkıntılara ve çaresizliklere düşen toplumların bu tür kurtarıcılara umut bağladığını belirtmiştir.Bu kurtarıcı fikri din ve kültürlerde de mevcuttur.Karşılaşılan zulüm,adaletsizlik ve siyasi karışıklıklarda çaresiz kalan halkın kendilerini karanlıklardan aydınlığa çıkaracak bir kurtarıcıyı beklediklerini ortaya koymaktadır.
Bu inanç Yahudilerde kurtarıcı Mesih olarak,Hristiyanlarda İsa/Mesih olarak ve Müslümanlarda Hz.Osman döneminden sonra Mehdi olarak görülmektedir.Hicri birinci yüzyılda Müslümanların yaşadığı savaş ve iç kaos sebebiyle Yahudi ve Hristiyanların Mehdi,Deccal ve Mesih edebiyatını kimi ayet ve hadisleri de kendilerince yorumlayarak İslam inancına katmışlardır.Ancak İslam alimleri sorgulayıcı bir yol izleyerek bu inancı,bu ithal malı,inanç ve kültürü eleştirmiş ve reddetmişlerdir.Ayrıca bu inanç hem Kur’an’ın evrenselliğine hemde Hz. Peygamberin son nebi olduğuna aykırılık teşkil ettiğini açıklamışlardır.
RİC’AT İNANCI:
Ric’at geri dönüş anlamındadır yani ölmüş bir kimsenin tekrar geri gelmesi,hayata dönmesidir.Bu inancın tarihi çok eskilere dayanır.Yahudiliğe zerdüştlük inancından geçtiğide söylenmekte.Yahudilerde ric’at olayı şu inanca dayanmaktadır; anlatılana göre Uzeyr ALLAH tarafından öldürülmüş ve yüz sene sonra tekrar diriltilmiştir.Yine Yahudiler Hz.İlyas’ın semaya kaldırıldığı ve ahir zamanda yeryüzüne ineceğine inanmaktadırlar.
Hristiyanlarda Yahudi kültüründen etkilenerek Hz.İsa’nın çarmıha gerilerek öldüğünün ve ahir zamanda görevini tamamlamak üzere tekrar geleceğine inanmaktadırlar.
Müslümanlarda,İslami nasslarda yer almayan ve çevre kültürlerin etkisiyle ric’at inancını benimsemişlerdir.(tıpkı mehdi ve Mesih telakkisi gibi).Bu inanç tamamen Yahudi ve hristiyan kökenlidir.
II.Dinlerde Mesih İnancı ve Kaynağı
Her üç dinde de mesih yani kurtarıcı inancı vardır.Yahudilerde mesih Hz.Davud'un soyundan gelecektir.Hristiyanlarda Hz.İsa/ Mesihdir ve kıyamete yakın yeryüzüne inip Tanrının hükümranlığını yeniden tesis edecektir.İslam inancında ise Hz.İsa kıyamete yakın yeryüzüne inecek ve deccali öldürecektir.
Yahudilikte Mesih gelmeden önce meydana gelecek olaylar şunlar; dünyaya dinsizlik ve ahlaksızlık hakim olacak,insanlarda haya kalmayacak,Tevrat alimlerinde bilgi kalmayacak,günahtan sakınanlar hor görülecek,dünyada kuraklık olacak bu sebeble insanlar göç edecek.
Yahudilere göre Mesih devri 400 yıl sürecek(bu 400 yıl islama sokulmaya çalışılan 40 yıl hadisine benzemektedir demek islama sokulmaya çalışılırken bir sıfır eksik söylenmiş ) ve mesihin ölmesiyle son bulacak.
Hristiyanlarda ise Mesih Hz.İsa’dır.incile göre Hz.İsa ölmemiş Rabbinin katına yükseltilmiş ve sağ yanına oturmuştur ve kıyamete yakın tekrar görünecektir.Hristiyan inancına göre Hz.İsanın yaratılış ve dünyaya geliş sebebi Hz.Ademin cennetten kovulmasına sebeb olan günahı işlemesi ve bu günahın ondan türeyen insanoğluna mal edilmesi yani doğan her insanın bu günahla birlikte yeryüzüne gelmesidir.İşte İsa (a.s.) bu günahın insanoğlundan kaldırılması için kendini feda etmiş ve çarmıha gerilerek kurban edilmiş ve insanlığı bu günahtan kurtarmıştır.İsa (a.s.)ölmüş ve üç gün sonra rabbi katına yükseltilmiş kıyametin kopmasına yakın ric’at edecek ve kalan görevini tamamlayacaktır.
III.Kur'an 'da Hz. İsa
Hz.İsanın yaratılışı Kur'an'da Hz.Adem ve eşinin yaratılışı,Hz.İbrahim ve Hz.Zekeriyya'nın kısır olan ve yaşlarıda geçkince olan eşlerinin çocuk sahibi olması gibi mucizevidir.(Konuyla ilgili meryem suresine bakılabilir).
Hz.İsa İsrailoğullarının beklentilerine cevap vermeyince onların boyunduruğu altına girmeyip hakk olanla batılı ayırd etmeye çalışınca halkı büyülediği ve imparatorluk aleyhinde konuştuğu iddia edilerek Roma valisine şikayet edilir ve çarmıha gerilmek suretiyle öldürülmesine karar verilir.Ancak ALLAH teala onun çarmıha gerilen kişi olmadığını ancak ona benzetildiğini ayette söylemektedir
“onu öldürmediler ve asmadılar ona benzetildi” böylece ALLAH teala Hz.İsayı kurtarmıştır.
“ALLAH, “Ey Meryemoğlu İsa ! Sen mi onlara beni ve annemi ALLAH’tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?” demişti de “haşa,hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz,şüphesiz söylemişsem sen onu bilirsin,sen benim içimde olanı bilirsin;ben ise senin içinde olanı bilmem;şüphesiz görünmeyeni bilen ancak sensin” demişti “ ben onlara sadece Rabbim ve Rabbiniz olan ALLAH’a kulluk edin diye bana emrettiğini söyledim.Aralarında bulunduğum müddetçe onları gözlüyordum.Beni öldürdüğünde artık onları sen gözlüyordun.sen her şeyi gözleyensin.Onlara azab edersen şüphesiz onlar senin kullarındır;onları bağışlarsan,güçlü olan,hakim olan şüphesiz ancak sensin”(maide/ 116-118)
Ayette de görüldüğü gibi aralarında olduğum müddetçe onları gözlüyordum.Ama canımı aldıktan sonra artık onları sen gözlüyorsun."ifadesindeki gibi onlarla yaşadığı bir ömürden sonra ALLAH onu vefat ettirmiş ve artık onların ne yapıp ettiklerini ALLAH gözlemlemiştir.İddianın aksine göğe yükseldiği andan itibaren tekrar dünyaya geleceği ana kadar insanların ne yapıp ettiklerini,inanış ve davranışlarını görmemekte ve bilmemektedir.İkinci dönemde insanlar hakkında,inançları ve davanışları konusunda Hz.İsanın şahitlik yapması söz konusu değildir.Onun için Hz.İsanın yeryüzüne bir kez geldiği,ölüm kalım mücadelesineden sonra ALLAH'ın korumasıyla kurtularak normal ömrünün sonuna kadar yaşadığı,peygamberlik görevini yaptığı ve eceli geldiğinde öldüğü bu ayetlerden de açıkça görülmektedir.
"meryemoğlunu da,annesini de ayet/gösterge yaptık.Her ikisini de,pınar bulunan,oturmaya elverişli bir tepeye yerleştirdik" (mü'minun/50)
Hz.İsanın dünya hayatında öldürüldükten sonra dirildiği ve kıyametten önce geleceği iddiası,Kur’an’ın “…doğduğum günde,öleceğim günde,dirileceğim günde bana selam olsun,dedi”(Meryem/33) ayetine de açıkça aykırıdır.Çünkü iddia edildiği gibi Hz.İsa öldürülmüş ve tekrar dirilerek yaşamış olsaydı,o zaman ölmesinin ve dirilmesinin iki kez olması gerekirdi.İddiaya göre öldürülmüş/ölmüş ve diriltilmiştir,şimdi yaşamaktadır,kıyamete yakın bir zamanda tekrar ölecek ve kıyamet sonrası tekrar diriltilecektir.Böylece iki dirilme ve iki ecel vaki olmuş olacaktır ki bu ayete aykırıdır.Çünkü ayet bir diriliş ve bir ölümden söz etmektedir.Zaten ayette “asıldığım ve öldürüldüğüm günde” değil “öldüğüm günde” demektedir.Şayet asılmış ve öldürülmüş olsaydı o zaman “öldüğüm günde” değil, “asıldığım ve öldürüldüğüm günde” derdi.Bu da onun asılmadığı ve öldürülmediği,aksine kendi eceliyle öldüğünü gösterir.
*Mesihçilik Tezine/Hz.İsa’nın sözde dönüşüne delil gösterilen ayetler ve değerlendirmesi:
Hz.İsa’nın ikinci gelişini savunanların iddialarına delil gibi gösterdikleri ayetler şunlar;
“Hani ALLAH, İsa'ya demişti ki: "Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim,seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstüne geçireceğim.Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim." (Al-i İmran/55)
“ Ve: "Biz, ALLAH'ın Resulü Meryem oğlu Mesih İsa'yı gerçekten öldürdük" demeleri nedeniyle de (onlara böyle bir ceza verdik.) Oysa onu öldürmediler ve onu asmadılar. Ama onlara (onun) benzeri gösterildi.Gerçekten onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, kesin bir şüphe içindedirler. Onların bir zanna uymaktan başka buna ilişkin hiç bir bilgileri yoktur.Onu kesin olarak öldürmediler.Hayır; ALLAH onu kendine yükseltti.ALLAH üstün ve güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir. Andolsun, Kitap Ehlinden, ölmeden önce ona inanmayacak kimse yoktur.Kıyamet günü, o da onların aleyhine şahid olacaktır. (Nisa/157/158/159)
“Hiç şüphesiz o, kıyamet-saati için bir ilimdir.Öyleyse ondan (kıyametten) yana hiç bir kuşkuya kapılmayın ve bana uyun. Dosdoğru olan yol budur.” (Zuhruf/61)
Al-i İmran 55. ayetin anlamına bakalım;
İkinci gelişi savunanların iddialarına delil yaptıkları yerler,ayette ki “inni muteveffike ve rafiuke ileyye” kelimeleri ile “sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstüne geçireceğim” ifadeleridir.Söz konusu ayette “teveffa” kelimesinin öldürmek,canı almak anlamında olduğunu yine Hz.İsa’nın kıyamet günü ALLAH’a vereceği cevabı belirten şu iki ayet açıkça ortaya koymaktadır.”
“ALLAH, “Ey Meryemoğlu İsa ! Senmi onlara beni ve annemi ALLAH’tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?” demiştide “haşa,hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz,şüphesiz söylemişsem sen onu bilirsin,sen benim içimde olanı bilirsin;ben ise senin içinde olanı bilmem;şüphesiz görünmeyeni bilen ancak sensin” demişti “ ben onlara sadece Rabbim ve Rabbiniz olan ALLAH’a kulluk edin diye bana emrettiğini söyledim.Aralarında bulunduğum müddetçe onları gözlüyordum.Beni öldürdüğünde artık onları sen gözlüyordun.sen her şeyi gözleyensin.Onlara azab edersen şüphesiz onlar senin kullarındır;onları bağışlarsan,güçlü olan,hakim olan şüphesiz ancak sensin”(maide/ 116-118)
Ayette geçen “teveffeyni” kelimesinin “canı almak” “öldürmek” anlamında olduğunu ve Kur’an’da bu anlamda kullanıldığını görmek için şu ayetlere bakılabilir; (Bakara/234/240),(Nisa/15),(Al-i İmran/193),(Maide/177),(En’am/60/61),(Nahl/28/32/70),(Yusuf/101/126)
Düşmanların elinden kurtulan Hz.İsa,ALLAH tarafından kurtarıldıktan sonra eceli gelinceye kadar yaşamış ve yaşadığı süre içerisinde peygamberlik görevini yerine getirmiştir.Onun için Hz.İsa’nın yarım kalan işlerini tamamlamak için yeryüzüne ineceği mitolojik olmaktan öteye geçmez.Çünkü Hz.İsa ölünceye kadar,sağlığında incilin vahyinin tamamlanıp onları insanlara tebliğ etmiş olması gerekir.Zira incilin vahyi ve tebliği tamamlanmadan,yani risalet insanlara ulaştırılmadan,öldürülmekten kurtarıldıktan hemen sonra Hz.İsa’nın ölmüş/kaybolmuş olması ve yarıda kalması düşünülemez.Zira vahiy ve peygamber göndermekten amaç olan “İnsanların ALLAH’a karşı bir hüccetlerinin olması”(Nisa/165) hedefi gerçekleşmemiş olur.Nitekim Yuhanna incili ile diğer üç İncil arasındaki önemli bir ayrılıkta,Hz.İsa’nın peygamberlik süresinin ne kadar olduğu meselesidir.Matta,Markos ve Luka bu süreyi “bir yıl” olarak kabul etmektedirler.Yuhanna’ya göre ise “iki yıldan fazla tutar” tespiti de Hz.İsa’nın söz konusu olaylardan sonra eceli gelinceye kadar yaşadığını ve görevini tamamladığını gösterir.Çünkü bir veya iki yıl içinde Hz.İsa’nın tüm incili aldığını ve insanlara tebliğ ettiği belirtilmemiştir.
Kıyamet İçin Bilgi Olması:
Son nebi olan Hz.Muhammed’den sonra Hz.İsa’nın peygamber olarak değil,vatandaş olarak geleceğini söylemek,nebilik ünvanını geri almak ve nebi olduğunu belirten ayetleri inkar etmek olur.Böyle bir itirazın önüne geçmek için Hz.İsa’nın nebi olarak değil Hz.Muhammed’in şeriatı ile hükmeden adil bir kişi olarak geleceğini söylemek ise dayanaktan yoksundur.Çünkü böyle bir bilgi ancak vahyin bildirmesiyle bilinebilir.Vahiy ise bu konuda bir şey söylemiş değildir.
İddia edildiği gibi tekrar gelecek olan Hz.İsa Kur’an’ı tasdik edecekse,kendisinin peygamber olduğunu bildiren ayetleri de tasdik edecek demektir.O zaman da Hz.Peygamberin son peygamber olduğunu belirten Ahzab/40 ayetiyle çelişecek.Çünkü hem kendisinin hemde Hz.Muhammed'in aynı anda peygamber olduğunu görecektir.
Kur’an’da Hz.İsa’nın dönüşü ile ilgili hiçbir bilgi yoktur.Bu inanç yahut anlayış hadis olarak kitaplara geçen ve tamamen İslam öncesi din ve kültürlerin yansıması yahut uzantısı olan rivayetlere dayandırılmakta,Kur’an’dan bazı ayetlerde o doğrultu da yorumlanarak rivayetlerdeki anlatıma payanda yapılmaktadır.Mesihin dönüşünü anlatan rivayetler aynı zamanda Deccal figürü ile de iç içe anlatılmakta.
Bazı rivayetler;
“Nefsim elinde olana yemin ederim ki,sizin aranıza meryemoğlunun hakem olarak inmesi yaklaşmıştır.Haçı kıracak,domuzu öldürecek,savaşıda kaldıracaktır.Mal çoğalacak,hatta öyle bollaşacaktır ki hiçbir kimse malı kabul etmeyecek,neticede bir secde dünyadan ve içindekilerden daha hayırlı olacak”(Buhari,Müslim,Tirmizi,İbni Hanbel)
“Deccal bunları yaparken ALLAH,meryemoğlu İsa’yı gönderecektir.İsa boyalı iki elbise içerisinde ellerini iki meleğin kanatları üzerine koymuş olarak Şam’ın doğusunda,Beyaz Minare denilen yere inecek,başını eğdiği vakit su damlayacak,kaldırdığında gümüşten inci taneleri gibi su damlaları dökülecek.Nefesinin kokusunu duyan her kafir derhal ölecektir.Nefesi gözünün gördüğü yere kadar yayılır.İsa derhal Deccali arayacak ve onu Lüd kapısında yakalayıp öldürecektir.”(Müslim,İbn Hanbel ve diğer sunen sahipleri de rivayet etmişlerdir.)
Bu ve benzeri rivayetleri Hayri KIRBAŞOĞLU çok güzel değerlendiriyor şöyle ki;
İlahi bir yardım ve bu yardım sebebiyle kurtarıcı beklemek emevi döneminde ortaya çıkmıştır.O zamanki kaos ortamında Müslüman halk bir kurtarıcıya ihtiyaç duymuş ve ona “Mehdi” demişlerdir.Diğer bir kurtarıcı da “İsa/Mesih” dir.Mehdinin zuhurundan sonra Ümeyye camiinin doğusundaki beyaz minareye inceğine ve deccali öldüreceğine vs. inanılır.Bu inanışın toplumlara hiçbir zaman yanlış olduğu tam olarak egemen olamamıştır çünkü insanlar bu rivayetleri sahih kabul ettiklerinden inkarı nedeniyle dinden çıkacaklarına inanmışlar ve bu rivayetlerde yüzyıllar boyu böyle sürüp gelmiştir.(rivayetler emevi sabiyeti kokmaktadır)
Mesela Hz.İsa’nın ikinci dönüşü ile ilgili rivayetlere hakim olan fikir,icraat olarak domuzu öldüreceği,haçı kıracağı ve cizyeyi/haracı kaldıracağı olduğu,daha yapılacak pek çok iş varken niçin Hz.İsa’nın domuz katliamı yapmak ve haçları kırmakla meşgul olacağı sorusu akla gelmektedir.Daha ilginci ise bu gün mevcud olmayan ve kaldırılmış bulunan cizye ve haracı nasıl kaldıracağı meselesidir.Kendi dinlerine göre yaşama ve onu uygulama güçleri kalmamış olan Müslümanlar acaba kitab ehlinden nasıl cizye almaya devam edeceklerdir ki Hz.İsa gelip onu kaldıracak.Yaksa Hz.İsa Müslümanlara yardım etmek yerine,kitab ehline yardım etmek ve Müslümanlara vermekte oldukları cizye vergisinden kurtarmak içinmi gelecek?
Bu rivayetlerde peygambere selam göndermeler var olup kıyamete yakın geleceğiyle çeliştiği Şam'ın doğusundaki beyaz minareyemi,beyaz köprüyemi,Kudüs,Ürdün,Şam ve Müslümanların karargahına mı ineceği çelişkilidir.Sanki peygamber döneminde beyaz minare varmış gibi.
Hz.İsa’nın ineceği zaman Arapların azınlık olacağı ve deccalin ordusuyla beytu’l-makdis’te savaşacakları.Araplar beytu’l-makdis’te iken deccalin beraberinde hepsi kılıçlı 70 bin Yahudi ile geleceği belirtilmektedir ki bunun nükleer silahlara sahip olan ve nüfusu milyonları bulan bugünkü İsrail karşısında ne kadar anlamsız kaldığı belirtilir.
Diğer taraftan kendi dinlerini yaşama ve uygulama inancı,gücü,potansiyeli,niteliği ve özelliği kalmamış,ele avuca muhtac olmuş,belkide başkalarına tutsak düşmüş sözde Müslümanları o gün Hz.İsa neden/ne diye gelip kurtaracaktır.
Deccal ile ilgili olarak; zuhur edeceği zaman Müslümanların Duhan dağına sığınacakları,deccalin İsfahan Yahudilerinden olacağı belirtildiği halde Peygamberin Medineli bir çocuğu deccal sandığı.Deccalin İsfahandan çıkacağını bildiği halde peygamberin o çocuğun deccal olmadığını bilememesi neyle açıklanabilir.(Hayri kırbaşoğlu)
Sonuç olarak;
Hiçbir topluluk kendini değiştirmedikçe,dışarıdan olağanüstü kişilerin müdahalesiyle de değişmez.Kendini değiştirmek için mücadele edip bedel ödemeyen toplumları ALLAH,peygamberin yol gösterme ve öncülük etmesi dışında,olağanüstü kurtarıcılarla kurtarmaz.Bu ALLAH’ın değişmez sosyal yasasıdır.
“Bir toplum kendini değiştirmedikçe ALLAH onların durumunu değiştirmez”.(Rad/11)
İbrahim SARMIŞ hocam eline yüreğine sağlık hem tasavvuf ve islam kitabında hem Hz Muhammed kitabında Hem de Hz İsa kitabında çok güzel vurgular yapmış ve bizi aydınlatmıştır herkese tavsiye ediyorum
İbrahim SARMIŞ hocam eline yüreğine sağlık hem tasavvuf ve islam kitabında hem Hz Muhammed kitabında Hem de Hz İsa kitabında çok güzel vurgular yapmış ve bizi aydınlatmıştır herkese tavsiye ediyorum
Hz.İsa ve Mesih inancı
Normal
