Sevda - Annem Gibi
Fırsatım vardı olmadı
Birazcık şahlansam yakıştırılmadı
Tatmin oldular
Elden bir şey gelir mi
Kıymet bildiklerim gibi.
Benimde bilinir mi
Sen haklıydın her zaman?
Annem gibi...
Haksızlığı da koydum bavula
Yalnızlığı da aldım yanıma
Teşekkür ettim her şey adına
Gidiyorum gidiyorum ama bitmiyorum
Haksızlığı da koydum bavula
Yalnızlığı da aldım yanıma
Teşekkür ettim her şey adına
Gidiyorum gidiyorum ama bitmiyorum
Eyvallah...
Bana kalbini ver.
Avuçlarımla tutacağım mayınların yerine
Acele giden gece zamanlarında,çarpacağım bir duvar emniyetinde gülüşünü ver bana.
Düşerken dibe,soluklanacağım ama asla tutmayacağım ellerini ver bana.
Tercüme edilmiş öfkeler seyrelsin ömrümde.
Yüksek sesler alçakça dinlenir.
Bana usul sessizliğini ver.
Lütuflar karşılık ve karışıklık için sunuluyor hayatın asil isimlerince.
Adının anlamını ver bana.
Telaffuzunda özlemlerimin dindiği adını ver bana.
Başkaları,bu aşkı oyalamak için var olur,
Ne kadar durdururlarsa nefsini,o kadar hızlanır.
Bana kendini ver.
Her şeyden ayıkladığın kendini…
En iyi ölüm berbat bir yaşamın kıyısında bekler.
Seninle,gerçeklerin intizamlı duruşunda yalanlar yumağını çözmek için varım.bana gücünü ver.
Yaralar değil canı yakan.
izin tendeki çirkinliği ve merhemin kabadayı yardım severliği…
yaralarını göster ve bana izlerini ver.
Günün bütün aynaları beni gösterdi aksinde.
Baktıkça seni gördüm.
Bana varoluşunun sırrını ver.
Gün batımlarında gözümün değdiği yerlere kurul.
Senden olma güneşlere kamaşsın bakışım.
Bana zamanını ver.
Atlardan daha hızlı koş oraya.
Soluk soluğa kaldıkça koş…
Yarını ertelediğim geçmişin geçmezliğine inat,
Vaktinde yetişmek için bana,bir kez olsun yok et geç kalışını ve durmadan koş oraya.
Bana verdiklerinle bekliyorum seni.
Düşsüz ve sonuna kadar gerçekli bir aşkın içinde…
Kuşlara takılmasın ayakların.
Takatini zorla ve koş…
Oraya…
Kent soysuzlarının ,aşk eşkıyalarının,gurur kırmak için hendek kazanların,dokunuşun esrarından acizlerin,kontrol edilmeyen sevilerin,intiharla harlanmayan yaşamların olmadığı oraya…koş…
Ben bütün gemileri uğurladım.
Gitmeyeceğim.
İçilmiş yeminleri kustum şehrin meydanına.
Yıldız sağanağına bağır açmış bir yeryüzündeyim.
Yazılmış sözleri susuyorum,
Konuşarak yazılmamışları siliyorum.
Bana hecelerini ver…
Yarım kalan öykülerimin noktası olmaktan vazgeç.
Bana başlangıçlara yeter hevesini ver.
‘susacak var’ edilen bir yemin,sözle tutulamayan.
Bana yüzünden çizgiler ver,gülüşünle belirginleşen ve hiçbir gamzeye yer açmayan.
Suya yazılmaktan kurudu kelimeler.
Bana bir cevap ver!
Onu sevdigim günler, geceler miras bana
düş sattıgım her bedende
kökler uzar içimde, yalnız kalınca anlarsın
bu hisler bitiremezsin çekmeden
acını anlarsın geçen her dakikanda
deli gönlüm, bekleyişler içinde bekler yine hergün
kimseyi sevmeden, geçer ömrüm
boşluğa düşen hayallerden daha suskun
anladım bu bir bana vurgun
olan olsun
varsın bu çaresiz yollar bizi yorsun
sorgusuz, sualsiz
günler geçer mi bir anda sensizligi yaşarken
sevgimiz bitmeden
ozleyen ben
sense, umursamaz kalbinle taş gibi bakarken
sonbahar gecmeden
Deli gönlüm, bekleyişler içinde bekler yine hergün
kimseyi sevmeden, geçer ömrüm
boşluğa düşen hayallerden daha suskun
anladım bu bir bana vurgun
olan olsun
varsın bu çaresiz yollar bizi yorsun
sorgusuz, sualsiz
Gönül penceremde,açan,hasret gülleri.
Özleniyor muyumdur?Hazana yüz tutmuş,bir ömürce.
Kar beyazı,sevda kanatlı haber güvercinleri!
Bekleniyor muyumdur?Bende!...
Yakub gibi!...Özlem dolu yaşlardan,kör olan bir çift gözce.
Gönül penceremde,açan,hasret gülleri.
Özleniyor muyumdur?Hazana yüz tutmuş,bir ömürce.
Kar beyazı,sevda kanatlı haber güvercinleri!
Bekleniyor muyumdur?Bende!...
Yakub gibi!...Özlem dolu yaşlardan,kör olan bir çift gözce.