Özellikle La Fontain gibi bazı masalcıların eserlerinde kimi hayvanların olumsuz özelliklere sahip olduğunu okuruz. Mesela tilkiler kurnazdır, ağustos böcekleri tembeldir, ayılar aptaldır, kargalar saftır.
Masal bile olsa insanların akıllarında bu hayvanlar hep o özelliklerle anılırlar. Büyük küçük herkes gördükleri bir hayvana o gözle bakmaya başlar. Her yaratılanın belli bir vazifeyle görevlendirildiğini ve insan aklının alamayacağı kusursuz sistemlerle yaratıldığı göz ardı edilir.
Mesela kargaları bir düşünelim. Karga deyince akla gelen gürültücü, rahatsız edici ve üstelik bir söze kanarak ağzındaki peyniri tilkiye yem edecek kadar aptal bir mahluk gözümüzde canlanır. Halbuki son zamanlarda yapılan araştırmalar, kargaların insanı hayrete düşürecek özelliklerle donatıldığını gösteriyor.
Japonya'da kargaları gözlemleyen bir bilim adamı, kargaların kırmak istedikleri kabuklu yemişleri kırmızı ışıkta duran araçların lastiklerinin altına yerleştirip, kırıldıktan sonra yerden topladıklarını keşfetmiş. Başka bir bilim adamı, kargaların dar bir kütüğün içindeki yiyeceklere ulaşabilmek için bir tel parçasını büküp kanca haline getirdiğini fark etmiş. Ayrıca kargalar son derece de duyarlı hayvanlardır. 16 yıl boyunca kargaları gözlemleyen bir kuş bilimci, sağlıklı anne kargaların hasta eşlerinin başında ölene kadar beklediklerini, öldükten sonra da yavrularını alıp büyükbabalarının yanına taşındığını gördüğünde hayrete düştüğünü anlatıyor. Bundan sonra herhalde kargalara değişik gözle bakmak gerekiyor.
Ağızlarındaki peyniri düşüren kargalar, masal kitaplarındaki kurgulardan ibaret kalıyor. Her yaratılan gibi onlar da yeryüzündeki kusursuz yaratılışın bir örneğidir.