Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, son günlerde öğrencilerin “yumurta atma” protestolarına değinerek, “Gençlere iğne batırırken kendimize çuvaldız batırmalıyız diye düşünüyorum. Gençlik muhalefet demek. Bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var” dedi.
TÜSİAD’ın, 2010 yılının üçüncü ve son Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısını Ankara’da yapıldı. Son öğrenci olaylarını ve “yumurta atmak şiddet midir, değil midir” konusuna değinen TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, “Ben bu konuya biraz farklı yönden bakacağım. Kuzu ve Batum’un maruz kaldığı durumu onaylamak mümkün değil. Ancak gençlere iğne batırırken kendimize çuvaldız batırmalıyız diye düşünüyorum. Yarınlar gençlerin diyoruz. Hepimizin ama hepimizin bir kez düşünmesi lazım: Gençlerimiz niçin öfkeli? Gençlere nasıl bir gelecek devrediyoruz? Genç işsizliği ortada; gençlerin eğitimle ilgili kaygıları yeterince cevaplanamıyor. ‘Bu olayların arkasında örgütler var; bunlar öğrenci bile değil’ gibi argümanlar veya daha fazla polis gücünü okullara sokarak yasaklar getirmek çözüm mü? Gençleri yeterince dinliyor muyuz? Onlara özgür düşünmeyi, özgür ifade etmeyi öğreten, bağımsız üniversiteler verebiliyor muyuz?” ifadelerini kullandı. Boyner, gençliğin muhalefet demek olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Boyner, “Bizim tartışan, konuşan, sorgulayan gençlere ihtiyacımız var. Ben genç arkadaşlarımıza taleplerini ifade biçimleri tercihlerinde yanlış tarafa düşmemeleri için eylemlerinde şiddete başvurmamalarını önerebilirim. Ama bizlere, iş dünyasına, kanaat önderlerine, siyasetçilere, yöneticilere düşenin de anlayış, empati ve diyalog kurma çabası olduğuna tüm kalbimle inanıyorum. Susturma, azarlama, biber gazı, dayak, etiketleme ve yasaklama değil” diye konuştu. Bazı öğrencilerin cürümleriyle kıyaslanamayacak ağırlıkta cezalara çarptırılmasının, artık çoktan geride bırakıldığını umdukları ceza fetişizminden muzdarip, pederşahi bir otorite anlayışını çağrıştırdığını vurgulayan Boyner, bunun demokrasiye yakışmadığının altı çizdi.
ßu soruları sayfalarca çoğaltaßiliriz ama cevabını veremeyiz.
Eğer zaten geçmişte de, günümüzde de gençler dinlenilip ve anlaşılsaydı hafızalara bir çok kötü manzara kazınmazdı.
Ve nice gençler çok ağır ßedeller ödemek zorunda kalmazdı sahip oldukları düşünceler için.
ÜLkemizde anlaşılmaktan çok ßastırılıp, susturulmak ön planda ne yazık ki...